• Sonuç bulunamadı

Hîvî El-Belhî’ye Reddiye (יכלבלא היויה ילע דרלא באתכ - Kitâbu’r- Red ‘Ala

I. BÖLÜM

2.8. REDDİYE

2.8.5. Hîvî El-Belhî’ye Reddiye (יכלבלא היויה ילע דרלא באתכ - Kitâbu’r- Red ‘Ala

Hîvî el-Belhi, M.S. IX. yüzyılda yaşamış426 radikal bir Tanah eleştirmenidir. Hayatı hakkında çok fazla bilgi yoktur. Günümüzde Afganistan sınırları içinde kalan Belh şehrinde doğmuştur427. O yıllarda Belh şehri Maniheizm, Zerdüştlük, Hıristiyanlık (Nesturi Mezhebi), Budizm ve İslâm dinlerinin canlı olarak yaşandığı bir şehirdi.

Hîvî’nin Yahudi kökenli olduğu bilinmektedir, ancak ne Rabbânî ne de Karaîm Yahudilerindendir. Zaten, Tanah’a karşı yazdığı eserinden dolayı bu iki grup Hîvî’ye karşı oldukça sert eleştirilerde bulunmuşlardır. Hîvî hakkında sahip olduğumuz bilgiler de bu tür eserlerden gelmektedir428. Hîvî’nin fikirlerinin oluşumunda içinde yaşadığı toplumun farklı inanç sistemlerine sahip olmasının etkisi çok büyüktür.

Hîvî’nin isminin yazılış ve telaffuz şekilleri hakkında çeşitli görüşler vardır: “Hîvî”,

“Hayawaihi” veya “Hayavah” en çok kabul edilen telaffuz şekillerindendir. “Hîvî”

kelimesinin “hain, yılan, zarar veren, zararlı” anlamlarına gelmesi, bu kelimenin yaygın olarak kullanılmasını etkilemiştir. Çünkü, Hîvî’ye karşı yazılan polemik eserlerde yazarlar ister İbranice ister Arapça yazsınlar söz konusu kişi için genellikle bir nefret ve aşağılama ifadesi olarak “Hîvî” kelimesini kullanmayı tercih etmişlerdir429. Soy ismi ise

426 Hîvî’nin yaşadığı dönem Saadia Gaon’un “Sefer ha-Galuî” adlı eserinden tespit edilmiştir. Saadia, Sefer ha-Galuî’yi 931-934 yılları arasında yazmıştır. Eserinde, o vakitlerde Hîvî’nin eserinin altmış yılı aşkın bir süreden beri yaygın olarak kullanıldığını belirtmektedir. Bu bilgiden Hîvî el-Belhî’nin 870 yıllarında onu meşhur eden eserini kaleme aldığı sonucuna ulaşılır (Judah Rosenthal, ”Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study”, The Jewish Quarterly Review, New Series, Vol. 38, No. 3, Jan. 1948, s. 319; Sami Baybal, “Saadia Gaon, Onun Ortaçağ Yahudi Felsefesini Oluşturma ve Yahudi Doğmasını Yeniden Formüle Etme Çabaları”, Selçuk Üni. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt XV, 2003, s. 170)

427 Judah Rosenthal, ”Hiwi al-Balkhi”, EJ, Vol. IX, s. 295; Solomon Schechter, Kahire’de bulunan geniza belgeleri arasında Hîvî ile ilgili bir elyazmasını yayımlamıştır. Buna göre Hîvî’nin Belh şehrinde IX.

yüzyılın son çeyreğinde yaşadığını ileri sürer (Solomon Schechter, “Geniza Specimens The Oldest Collection of Bible Difficulties by a Jew”, The Jewish Quarterly Review, Vol. 12, No. 3, Apr. 1901, s.

352).

428 Rosenthal, Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study, s. 319.

429 Rosenthal, Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study, s. 318; Saadia, Kitâb’ul Emânât, s. 37. Saadia burada Arapça ve İbranice olarak “Hîvî el-Belhî” ismini kullanmaktadır; Hîvî’nin isminin günümüz dünyasında tanınmasını sağlayan en önemli araştırmacılardan Rapoport, 1828 senesinde yazdığı

“Efendimiz Saadia Gaon’un Hayatı ve Kitaplarının Tarihi” adlı makalesinde Saadia Gaon, Abraham İbn Ezra ve İbn Daud’un eserlerinde Hîvî’den bahsettiklerini, İbn Daud’un “Tarih” adlı eserinde Hîvî’nin isminin yazıcı hatası neticesinde “Hamiel” olarak yazıldığını fakat bunun “Hîvî” olması gerektiğini belirtir. Zaten, Rapoport’un bu iddiasının doğruluğu, daha sonra bulunan elyazmaları ile de teyit edilmiştir (Israel Davidson, Saadia’s Polemic Against Ḥiwi al-Balkhi A Fragment Edited From A Genizah Ms, The Jewish Theological Seminary of America, New York 1915, s. 12-13). Konuyla ilgili araştırmalarda bulunmuş bir diğer araştırmacı Poznański, 1908 yılında, “Hayawaihi” veya “Haiwaihi”

telaffuzlarının (ki bu telaffuzlar “Hîvî” kelimesi ile yakın bir şekilde uyumludur) doğru olması gerektiğini, çünkü Saadia Gaon’un St. Petersburg’da bulunan Kitâbu’l Emânât’ına ait elyazmasında ve

“el-Belhî”dir. Afganistan’ın Belh şehrinde doğup büyümesi ve orada yaşamasından dolayı bu şehre nispetle anılır430. Ancak yapmış olduğu eleştirilerin Yahudilere rahatsızlık vermesi ve onlar arasında nefret uyandırmasından dolayı zaman zaman bazı yazarların “el-Kelbî” (köpek tabiatlı, köpeğin soyundan gelen) kelimesini onu aşağılamak maksadıyla kullandıkları görülür431.

Yahudi kökenli olan Hîvî el-Belhî, içinde Tanah hakkında çeşitli soruların ve Tanah’da bulunduğunu iddia ettiği tenakuzların yer aldığı “İki Yüz Soru Kitabı” adında polemik bir eser yazmıştır432. Söz konusu eser günümüze ulaşamadığı ve bu eserden söz eden diğer eserlerin de keşfedilememiş olmasından dolayı neredeyse bin yıldır Hîvî’nin adı ve eseri unutulmuştu.

Saadia Gaon, “Kitâbu’r-Red ‘Ala Hîvî el-Belhî” adlı eseriyle, Hîvî’nin eserini yazmasından altmış yıl sonra ona cevap vermiştir. Genizada bulunan elyazmaları arasında Saadia’nın bu eserine ait elyazmalarından, Saadia’nın Hîvî’nin sorularının tamamına cevap verip vermediği net olarak anlaşılamamaktadır. Saadia’nın diğer eserleri ve bulunan bu elyazmaları sayesinde Hîvî’nin hangi soruları ve çelişkileri gündeme getirdiği, tam olarak olmasa da kısmen aydınlatılabilmiştir433.

Hîvî’nin Yahudi okullarında okutulmak üzere, kendisinin karşı çıktığı ve reddettiği bölümlerin çıkarıldığı bir Tanah metni hazırladığı ve bu kitabın okullarda ders kitabı olarak okutulduğu bilinmektedir434. İbn Daud, Saadia Gaon’un, Hîvî’nin yazdığı bu metni gördüğünde derhal tüm okullarda yasaklanması için girişimlerde bulunduğunu ve bunda da başarılı olduğunu haber vermektedir435.

Hîvî el-Belhî’nin iddialarının temel noktası Tanah’ın otantikliğinin sorgulanmasıdır.

Tanah’ın, özellikle de Tevrat’ın ilâhi kaynaklı oluşuna yönelik inancı eleştirir. Allah’ın her şeye gücünün yetmediğini, mucizeler yaratmadığını, fikir değiştiren ve tutarsız

Ebu Yusuf Yakup b. İshak el-Kirkisâni’nin (X. y.yılın ilk yarısı) Kitâbu’l-Envâr ve’l Merâkib adlı eserinde bu telaffuzların yer aldığını iddia etmiştir (Malter, Saadia Gaon, His Life and Works, s. 384).

430 S. D. Luzzatto 1847 yılında çeşitli elyazmalarından yola çıkarak yazdığı eserinde, Saadia Gaon’un Hîvî’ye verdiği cevaplarla ilgili kısa bir paragraf zikretmiştir. Luzzatto, elindeki elyazmalarından Hîvî’nin Belh’li olduğunu ve onun soyadının el-Belhî olması gerektiğini savunmuştur (Davidson, s. 14).

431 Richard J. H Gottheil, “Some Early Jewish Bible Criticism”, Journal of Biblical Literature, Vol.

XXIII, No. 1, 1904, s. 6.

432 Schechter, Geniza Specimens, s. 351; Graetz, s. 199.

433 Rosenthal, Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study, s. 321.

434 Schechter, Geniza Specimens, s. 354-355.

435 Ibn Daud, s. 56-57.

olduğunu iddia eder. Ayrıca, Tanah’ta antropomorfik ifadeler olduğunu, birtakım tenakuzların bulunduğunu ve birçok emrin, açıklamanın ve hikâyenin mantıksal açıklamalarının olmadığını çeşitli deliller getirerek savunur. Örneğin, Hîvî el-Belhî, Tanrı’nın Adem Aden bahçesinde saklanıyorken onun aslında nerede olduğunu bilmediğini, bu durumun da zaten Tanah’ta belirtildiğini savunur436 (Tekvin 3/9: ”Rab Tanrı Adem'e, “Neredesin?” diye seslendi”). Saadia, Hîvî’ye cevap olarak, bu pasuğun tefsirini yaparken, bu ifadenin, hiçbir şeyin Tanrı’dan kaçamayacağı için bir soru cümlesi değil aslında günahını itiraf etmesi için Adem’e bir fırsat, vesile ya da imkân veren bir hatırlatma olduğunu söyler. Yoksa Tanrı her şeyi zaten bilmektedir437. Hîvî, bir diğer çarpıcı eleştiriyi de Tesniye 21/1-9’da geçen kimin öldürdüğü bilinmeyen ölülerin günahlarından kurtulmak için suçsuz insanların yapmaları gereken bir takım işlerin anlatıldığı pasuklara yapar438. Başı kırık bir düvenin suç işlememiş bir halkın kefaretine nasıl vesile olabileceğini sorgulayan439 Hîvî’ye Saadia şöyle cevap verir: “Bir insan nasıl ki yapmaması gereken bir şeyi yaptığında cezalandırılıyorsa aynı şekilde yapması gereken hususta eksikliği varsa da cezayı hak eder. Şayet bu şehrin insanları gece nöbetçileri ve bekçileri görevlendirmişlerse o zaman böyle bir uygulama yapmaya gerek kalmaz. Ancak bu hususta eksiklikleri varsa işte o zaman suçun işlenmesini engellemeye yönelik tedbir almadıkları için cezalandırılırlar”440.

Saadia Gaon da Hîvî’nin savunduğu görüşlere Kitâbu’r-Red ‘Ala Hîvî el-Belhî, Tefsîru’t-Tevriye bi’l-Arabiyye, Kitâb’ul Emânât (üçüncü bölümün son kısmı) ve Sefer ha Galuî adlı eserlerinde cevap verir441.

436 Rosenthal, Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study, s. 326 ve Davidson, s. 26.

437 Linetsky, s. 159

438 Tesniye 21/1-9 : “Tanrınız Rabbin mülk edinmek için size vereceği ülkede, kırda yere düşmüş, kimin öldürdüğü bilinmeyen birini görürseniz,ileri gelenleriniz ve yargıçlarınız gidip ölünün çevredeki kentlere olan uzaklığını ölçsünler.Ölüye en yakın kentin ileri gelenleri işe koşulmamış, boyunduruk takmamış bir düve alacaklar. Düveyi toprağı sürülmemiş, ekilmemiş ve içinde sürekli akan bir dere olan bir vadiye getirecekler. Orada, derede düvenin boynunu kıracaklar. Levili kâhinler de oraya gidecek. Çünkü Tanrınız Rab, onları kendisine hizmet etsinler, O'nun adıyla kutsasınlar diye seçti. Kavga, saldırı davalarına da onlar bakacak. Ölüye en yakın kentin ileri gelenleri, derede boynu kırılan düvenin üzerinde ellerini yıkayacaklar. Sonra şöyle bir açıklama yapacaklar: ‘Bu kanı ellerimiz dökmedi, kimin yaptığını gözlerimiz de görmedi. Ya Rab, kurtardığın halkın İsrailliler'i bağışla. Halkını dökülen suçsuz kanından sorumlu tutma.’ Böylece kan dökme günahından bağışlanacaklar. Rabbin gözünde doğru olanı yapmakla, suçsuz kanı dökme günahından arınacaksınız”.

439 Rosenthal, Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study, s. 338 ve Davidson, s. 26.

440 Saadia, Kitâb’ul Emânât, s. 144.

441 Hîvî’nin savunduğu görüşler ve Saadia’nın verdiği cevaplar hakkında bkz. Rosenthal, Ḥiwi al-Balkhi:

A Comparative Study, s. 323-342 ve Davidson, s. 38-79. Ayrıca konuyla ilgili olarak bkz. Judah Rosenthal, “Ḥiwi al-Balkhi: A Comparative Study (Continued)”, The Jewish Quarterly Review, New

2.8.6. Açık Kitap (יולגה רפס - Sefer Ha-Galuî; (İddiaları) Yalanlayan Kitap באתכלא