• Sonuç bulunamadı

Özet

Bu çalışma Safranbolu çeşme kitabeleri üzerine yapılan bir saha araştırmasını içermektedir. Kitabeler, bir dilin yazılı kaynakları için kalıcı olmaları yönüyle önemli bir yere sahiptir. Tarih boyunca mezar, çeşme, ibadethane vb. yapıların üzerinde yer alan kitabeler o binanın yapılış amacı, tarihi, yaptıran kişi hakkında bilgiler içermektedir. Kalıcı olmak amacıyla dünyada eser bırakan insanoğlu adeta bu niyetini taşlara kazıyarak belli etmiştir.

Çalışmada XVII. yüzyıldan XX. yüzyılın ilk yarısına kadar Safranbolu’da inşa veya tamir çalışması sonrası yazılmış olan çeşme kitabelerinden seçilen örneklemler üzerinde unvan grupları incelenecek ve bu unvan grupları söz dizim özelliklerine göre sınıflandırılacaktır.

Unvan gruplarıyla ilgili farklı tanımlamalar araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Söz konusu kelime gruplarının genel olarak bir isim ve unvan / akrabalık ifade eden sözlerin farklı şekillerde dizilimi sonucu oluştuğu kabul görmektedir. Çalışmada çeşme kitabelerinde kişi adları ile birlikte kullanılan unvan/akrabalık ifade eden yapılar söz dizimi açısından incelenmiştir. Unvan gruplarının çözümlenmesine yönelik bu çalışmanın, halkın sosyal yapısı ile ilgili verileri de ortaya koyması yönüyle disiplinlerarası çalışmalara kaynaklık edeceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Unvan Grupları, Çeşme Kitabeleri, Safranbolu

The Appellation Groups In Historical Public Fountain Epitaphs Of Safranbolu

Abstract

This study presents a field study on historical public fountain epitaphs in Safranbolu, Turkey. The epitaphs are important in terms of being permanent written sources of a language. Throughout history, the epitaphs on tombs, fountains, places of worship, etc. provided information about the purpose of a structure, its history, and the people who built it. People who want to be remembered and live on after their demise carved these intentions on the works they left in the world.

In the study, the appellation groups on the samples chosen from the public fountain epitaphs written after the construction or repair work in Safranbolu from the 17th century to the first half of the 20th century will be examined, and these appellation groups will be classified according to the syntactic features.

Different definitions were made by the researchers regarding the appellation groups. It is generally accepted that these groups of words are formed as a result of the arrangement of words that express a name and appellation/kinship in different ways. The appellation/kinship expressions used in fountain epitaphs, together with the names of individuals, were examined in terms of syntax in the study. This study, which aims to analyze the appellation groups, can be the source of interdisciplinary studies as it reveals data about the social structures of the people.

Key Words: Appellation Groups, Fountain Epitaphs, Safranbolu

Giriş

Safranbolu, Batı Karadeniz bölgesinde Karabük’e bağlı 67 bin nüfuslu bir ilçedir. Bulunduğu konum itibariyle tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. UNESCO Dünya Miras Listesinde bulunan Safranbolu bugün tarihi korumacılığın başkenti olarak tanımlanmaktadır. Kent dokusunu oluşturan tüm unsurları ile yüzyıllar öncesinin mimari özelliklerini koruyarak günümüze aktarmış olması onu benzerleri arasında farklı bir yere konumlandırmaktadır.

Eski adı Dadybra olan kent Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde II. Kılıcarslan’ın oğlu Ankara Meliki Muhiddin Mesud tarafından dört aylık kuşatma sonucunda Bizans’tan teslim alınmış (1196), sonrasında bir

69 müddet Candaroğulları idaresinde kalmıştır. Şehrin Osmanlı idaresine ne zaman geçtiği konusunda kesin bir tarih verilmemekle birlikte II. Murat devrinde Osmanlıların tam hâkim olduğu bilinmektedir. (Emecen 2008:481) Osmanlı dönemiyle birlikte şehirde ciddi bir imar hareketinin varlığı bugüne kadar ulaşan eserlerden anlaşılmaktadır. Han, cami, çarşı, su kemeri, suyolları, değirmen, çeşme, hamam vb. eserler bugün restorasyonu yapılmış olarak turizme hizmet etmektedir. Bu eserler arasında su ile ilgili olanların varlığı kendini açıkça hissettirmektedir. Bunda şehrin etrafındaki kanyonların önemli bir etkisinin olduğu düşünülmektedir.

Toplum yararını gözeten eserlerin verilmesi, yaptıran kişinin öldükten sonra kalıcılığını sürdürme çabası olarak değerlendirilebilir. İslam’da belli şartlarla kişinin öldükten sonra da sevaplarının devam edeceğine, amel defterinin kapanmayacağına inancı “sadaka-i cariye” (sürekli, kalıcı hayır) kavramı ile inanç terminolojisinde kendisine yer bulmuştur. Hem kişiler hem de kurumsal kimliğe sahip vakıflar Hz. Peygamber’in hadislerindeki teşviklerden yola çıkarak cami, okul, köprü, aşevi, han, hamam gibi yapılar inşa etmiş ve sosyal içerikli hizmetlerde rol almışlardır (Duman 2008: 384).

Literatür

Unvanlar Türkçenin yazılı kaynaklarla takip edildiği dönemden bugüne kadar varlık göstermiş kelimelerdir. Türkçe Sözlük’te “bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san” olarak tanımlanmaktadır (1998:2284).

Unvan bildiren kelimeler kişi isimleri ile birlikte kullanıldıklarında “unvan grubu” olarak adlandırılan söz öbeğini oluştururlar. Araştırmacılar tarafından unvanların kişi isminden önce veya sonra gelmesi noktasında bir fikir birliği bulunmamaktadır.

Dilaçar, “koşuntu durumunda bulunan sözcük ya da sözcük takımları”olarak tanımladığı söz öbeklerinden biri esas diğeri tanıtıcı olan iki isim ya da nominal sözcük takımının oluşturduğu kuruluş olarak bahseder ve bu kuruluşların açıklamalı / açıklamasız olmak üzere iki alt türü bulunduğundan söz eder. Açıklamasız koşuntuya verdiği “İsmet Paşa” örneğindeki “paşa” kelimesinin bir unvan değil rütbe, san olduğunu; özel adın ise koşuntu olduğunu ifade eder (1971:101).

Deny, yanaşık ve kaynaşık iki veya daha çok addan yapılmış öbekleri beyanlı atıf (açıklama cümlesi) öbekleri olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın “unvan öbeği” olarak da adlandırıldığını ayrıca ifade etmektedir. Açıklama cümlesi tamlamalarının en az iki kelimeden oluştuğunu, bunlardan birinin özel ad diğerinin ise adı geçen kişinin resmi veya içtimai yer, hal ve niteliğini bildirdiğini dile getirir. Açıklama öbeklerinin saygı anlamı taşıyan kelimelerle de kurulduğunu söyler. Özel ismin genellikle nitelik gösteren kelimeden sonra kullanıldığını ifade eder. “Mimar Sinan, Köprülüzade Memet Fuad, Ahmed Vefik Paşa, Tevfik Bey” bu konu için verdiği örnekler arasındadır (2012:700-703).

Ergin, kelime grubu başlığı altında yer verdiği unvan gruplarını “bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen kelime grubu” olarak tanımlar. Şahıs isminin önce, unvan veya akrabalık isminin sonra geldiğini, her iki unsurun da hiç ek almadığını ifade eder. “Ahmet Bey, Ali Onbaşı, Babür Şah” bu türe örnek olarak gösrediği söz öbekleridir. Ergin ayrıca unvan veya akrabalık isimlerinin başa getirilmesi ile birleşik isimlerin meydana geldiğini söyler. “Binbaşı Seyfi, Hoca Nasreddin, Hırsız Hüseyin” örneklerine ise birleşik isim tanımı altında yer verir (1994:392-393).

Unvan gruplarını bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden kurulan kelime grubu olarak tanımlayan Karahan, şahıs isminin başta unvan veya akrabalık isminin sonda bulunduğunu ifade eder. İki unsurun da eksiz olduklarını ayrıca vurgular. “Çağrı Bey, Ülkü Hanım, Mehlika Sultan, Ali dede” örneklerini unvan grupları için kullanır. Karahan da diğer bazı araştırmacılar gibi birinci unsuru unvan veya akrabalık ismi olan “Sultan Orhan, Dede Korkut” gibi örneklerin unvan grubu değil birleşik isim olduğunu belirtir (2017:68-69).

Özkan ve Sevinçli de unvan gruplarında unvan veya akrabalık bildiren kelimelerin şahıs isimlerinden sonra gelmesinin bir zorunluluk olduğunu ifade eder (2017:65).

Unvan veya akrabalık bildiren kelimelerin kişi isimlerinden önce de sonra da gelebileceğini kabul eden araştırmacılar da vardır. Bunlardan birisi olan Korkmaz, Gramer Terimleri Sözlüğü’nde unvan grubunu “bir şahıs adı ile bir unvan veya akrabalık gösteren ismin eksiz olarak yan yana gelerek oluşturduğu belirtme grubu” olarak tanımlar. Unvan gösteren ismin şahıs adından önce de sonra da gelebileceğini belirtir (1992:163).

70 Banguoğlu da san öbekleri başlığı altında konuya açıklık getirirken isim+unvan diziliminde olanlarla yanı sıra unvan+isim diziliminde olanları aynı başlık altında değerlendirmiştir. Unvan+isim dizilimindeki unvan gruplarının Arapça ve Farsça san öbekleri ile dilimize girdiğini ifade etmektedir (1995:513-514).

Gencan, insanların rütbe, derece, görev ve sosyal durumlarına göre adlarına takılan saygı ve tanıtma sözlerini san sıfatı olarak tanımlar. Bu sıfatların bazısının adlardan önce (Bayan Sevim, Deli Pedro, Doktor Baykal), bir kısmının adlardan sonra (Dursun Onbaşı, Mehmet Ağa, Elif Bacı), bir kısmının da hem addan önce hem de addan sonra (Sultan Murat, Kösem Sultan, Osman Gazi, Gazi Osman Paşa) geldiğini ifade eder (1979:179-180) Torun, Türkçede başlangıçtan beri var olan kişi adı + unvan veya akrabalık adı dizilişi yanında, unvan veya akrabalık adı + kişi adı dizilişinin de yabancı dillerin etkisiyle Türkçeye girmesiyle birlikte unvan gruplarının iki farklı dizilişle kullanımını sürdürdüğünü ifade eder. Diller arasında kelime alışverişinin sık rastlanan bir durum olduğunu, buna karşın sözdizimsel yapıların alışverişi sık rastlanan bir durum olmadığını dile getirdikten sonra Türkçeye yabancı dillerin etkisiyle giren unvan veya akrabalık adı + kişi adı dizilişinden oluşan unvan gruplarının artık Türkçenin bünyesine yerleşmiş, yabancılığı da büyük ölçüde unutulmuş sözdizimsel bir yapı olduğunu belirtir. Bu dizilişteki yapıların bazı araştırmacılarca birleşik isim olarak adlandırılmasını sözdizimsel değil, kullanıma bağlı bir adlandırma olarak değerlendirir (2006:367)

Demir, kimi kaynaklarda birleşik isim olarak tanımlanan unvan+isim şeklindeki yapıların adlandırılmasında maksadın göz ardı edilmemesi gerektiğini; unvanı belirtmek amacıyla kurulan bu söz gruplarının da unvan grubu olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir (Demir 2010:308).

Amaç ve Yöntem

Bugün Safranbolu’da Osmanlı döneminden kalma 107 tescilli çeşmenin varlığı bilinmektedir (Ertürk 2004:52). Yapılan saha incelemesinde bu çeşmelerden önemli bir kısmının suyunun akmadığı ve bazılarının da ya kitabelerinin veya yapının bütününün tahrip olduğu tespit edilmiştir. Bugün ayakta kalmayı başarabilen çeşmelerin bir kısmında ise herhangi bir kitabe veya tarihin bulunmadığı belirlenmiştir. Çeşmelerden en eskisinin Köprülü Mehmet Paşa Camisi’nin duvarında yer alan Köprülü Çeşmesi’nin olduğu düşünülmektedir. Kitabede herhangi bir tarih bulunmadığından caminin yapım tarihi olan 1661 çeşmenin inşa tarihi olarak kabul edilmiştir.

XVII-XIX. yüzyıllarda kullanılan unvanları belirlemek amacıyla Safranbolu ilçesinde yapılan saha taraması sonrası, üzerinde kitabesi bulunan ve unvan grupları üzerinde çalışılmaya elverişli 36 çeşme kitabesi örneklem olarak seçilmiştir. Kitabelerdeki unvan grupları belirlenerek transkribe edilmiştir. İçerisinde unvan bildiren kelimelerin bulunduğu söz gruplarının tamamı unvan grubu olarak değerlendirilmiş ve unvan gruplarının kuruluş şekilleri söz dizim özelliklerine göre ayrı başlıklarda ele alınmıştır.

Tablo I. İncelemeye Konu Olan Çeşmeler

No Çeşmenin Adı Tarihi No Çeşmenin Adı Tarihi

1 Köprülü Çeşmesi 1661(?) 19 Fatma Hanım Çeşmesi 1862

2 Hergele (Akçasu) Çeşmesi 1682 20 Hacı Kamil Efendi Çeşmesi 1863

3 Hidayetullah Çeşmesi 1693 21 Ayşe Hatun Çeşmesi 1865

4 Taşminare Çeşmesi 1711 22 Sadullah Çeşmesi 1870

5 Mütevellioğlu (Hışırpınarı)

Çeşmesi 1771 23 Karakullukçu (Lüngüllü) Çeşmesi 1873

6 Paşapınarı Çeşmesi 1794 24 Sulugözzade Su Kuyusu 1886

7 Hidayetzade Çeşmesi 1803 25 Cılbırpınarı Çeşmesi 1889

8 Tuzcupınarı Çeşmesi 1813 26 Yüzbaşı İsmail Ağa Çeşmesi 1892

9 Hacı Abdi Çavuş (Binbaşı Hasan

Ağa) Çeşmesi 1813 27 Kadı Efendi Çeşmesi 1896

10 Çampınarı Çeşmesi 1815 28 Çuhadar (Emine Hanım) Çeşmesi 1897

11 Hamide Hatun Çeşmesi 1819 29 Hamidiye Çeşmesi 1904

71 Bulgular

İsim + Unvan Kuruluşundaki Unvan Grupları muŝšafa beg

Hergele (Akçasu) Çeşmesi kitabesini bugüne kadar koruyamamıştır. Kaynaklarda yaptıran kişi ve yapıldığı tarihin yer aldığı kısa bir kitabesinin olduğu geçmektedir (Behçet 1341:96). Kitabede yer alan ibare Arapça kaidelere göre oluşturulmuştur: Ŝāģib’ül-ĥayrāt el-ģacc ibraģím aġa bin muŝšafā beg sene erbaʿā ve tisʿín ve elf

Hicri 1094 (M. 1682) tarihinde yaptırıldığı anlaşılan çeşmenin kitabesinde isim+unvan kuruluşu ile oluşturulmuş muŝšafā beg unvan grubu tespit edilmiştir. Mustafa Bey’in çeşmeyi yaptıran kişinin babasıdır. Ulukavak ise kitabede mustafa olarak geçen ismi “muslu” olarak okumuştur (Ulukavak 2017: 170).

ŝāliģ beg / rāġıb beg

XVIII. yüzyılda (H.1209/M.1794) yaptırılan Paşapınarı Çeşmesi’ndeki unvan grupları çeşmeyi yaptıran kişilere işaret etmektedir.

fātımāt’üz-zehrā elmās ĥānım

H.1252/M.1836 yılında yaptırılmış olan Köprübaşı Çeşmesi’nin kitabesinde yer almaktadır. ģavva ĥānım

Çeşmenin kitabesi büyük oranda tahrip olduğundan okunamaz bir haldedir. Acar, kitabenin ikinci satırında “Havva Hanım hayratı” ibaresinin yer aldığını söylemekte ve XIX. yüzyılda (H.1272/ M.1855) tarihinde yapılmış veya onarılmış olduğunu ifade etmektedir (2002:29).

emír ĥoca / emír ĥocazāde

Çeşme Mahallesinde Hamidiye Camisi’nin yanında bulunan Hamidiye (Mescid) Çeşmesi’ne ait kitabede çeşmeyi yaptıran kişinin isminin yer aldığı iki unvan grubuna rastlanmaktadır.

emine ĥānım

Hacı Halil Mahallesi’nde bulunan Çuhadar Çeşmesi’nin kitabesinde geçen unvan grubu, çeşmeyi yaptıran kişi için kullanılmıştır.

ʿāişe ĥātun

H.1282/M.1865 tarihli Ayşe Hatun Çeşmesindeki unvan grubu çeşmeyi yaptıran kişi kullanılmıştır. saʿdullah efendizāde

Babasultan Mahallesi’nde bulunan Sadullah Çeşmesi’nin kitabesinde geçen unvan grubu çeşmeyi yaptıran kişiye işaret etmektedir.

yusuf aġa

Unvan grubunun Cemal Caymaz Mahallesi’nde bulunan Sulugözzade su kuyusuna ait kitabede yer aldığı kaynaklarda geçmektedir. Söz konusu unvan grubu, bugün ortada kalıntısı olmayan kuyuyu yaptıran iki kişiden birisini karşılamaktadır (Acar 2002:34-35).

ģamide ĥātun

12 Salih Paşa (Kilci) Çeşmesi 1819 30 Ekmekçi Numan Ağa Çeşmesi 1906 13 Köprübaşı Çeşmesi 1836 31 Antepzade (Beyzade) Hacı Mehmet

Ağa Çeşmesi 1907

14 Kışlayanı (Talim Meydanı)

Çeşmesi 1836 32 Dimici (Serkatib) Çeşmesi

1910 (tamir)

15 Hacı Hafız Çeşmesi 1844 33 Şükrü Efendi Çeşmesi 1924

16 Sare Hanım (Alabekir) Çeşmesi 1847 34 Şamlıoğlu Mustafa Çeşmesi 1927

17 Çavuşoğlu Çeşmesi 1852 35 Sivişpınarı Çeşmesi 1932

72 Hamide Hatun’un H. 1235/M.1820 yılında kendi adına yaptırmış olduğu çeşme, İzzet Paşa Mahallesi Akseki Sokak’tadır.

İsim + Unvan + Unvan Kuruluşundaki Unvan Grupları muģammed aġa źí-şān voyvoda-i vírānşehir

XVII. yüzyıl yapısı olan ve Köprülü Mehmet Paşa Camisi’nin yola bakan duvarında yer alan Köprülü Çeşmesi’nin kitabesinde geçen unvan grubu çeşmeyi onaran kişiyi karşılamaktadır. Günümüz Türkçesine “Şanlı Viranşehir Voyvodası Muhammed Ağa” olarak çevrilen bu unvan grubu kişinin bulunduğu makamı bildirmektedir. Voyvoda aslen Osmanlı idaresindeki Eflak ve Boğdan prenslerine verilen bir unvan olmakla birlikte XV. yüzyıldan sonra Osmanlı maliyesinde yüksek vergi gelirlerini toplayan tahsildar görevliler için de kullanılmıştır. Adı geçen Muhammed Ağa’nın Viranşehir sancağının voyvodalığını yürüttüğü anlaşılmaktadır. Tunçözgür, Viranşehir sancağının merkezinin Safranbolu olduğu bilgisini aktarmaktadır (2012:31).

nažíre ĥānım necl-i necābet

Hidayetzade Çeşmesi’nin gördüğü tamirden sonra (H.1308/M.1890) yazılan kitabedeki unvan grubu, tamir ettiren kişiyi karşılamaktadır. Unvan grubu bugünkü Türkçeye “asil evlat Nazire Hanım” olarak çevrilmektedir.

ŝāliģ beg bülend-ʿunvān

XVIII. yüzyılda (H.1209/M.1794) çeşmeyi yaptıran iki kişiden birisi olan Salih isimli kişi için kullanılan unvan grubunda dikkat çekici nokta, unvan bildiren söz olarak beg kelimesi ile birlikte “ʿunvān” kelimesinin kullanılmış olmasıdır. Salih Bey için “yüce unvanlı anlamında “bülend-ʿunvān” ibaresi yer almaktadır.

Unvan + İsim Kuruluşundaki Unvan Grupları vezír-i ʿālí-şān (…) köprülüzāde

Köprülü Çeşmesi’nin kitabesinde çeşmeyi yaptıran olarak anılan kişi Köprülü Mehmet Paşa’dır. Ancak unvan grubunda söz konusu kişinin askeri ve idari rütbesi olan “vezír-i ʿālí-şān” farsça kurallara göre oluşturulan tamlama “şanlı vezir” anlamına gelmektedir. Bir diğer unvan ise akrabalık bağını bildiren “köprülüzāde” unvanıdır.

Buradaki unvan grubunda kişi ismine yer verilmemiş olması dikkat çekicidir. Aslen unvan niteliğinde olan “köprülüzāde” kelimesinin nitelenen konumunda olan kişi isminin yerinde kullanıldığı düşünülmektedir.

el-ģacc ģidāyetullah

Musalla Mahallesi Manifaturacılar Sokak’ta bulunan ve XVII. yüzyılda (H.1105/M.1693) Hidayetullah adlı kişi tarafından yaptırıldığı bilinen Hidayetullah Çeşmesinin kitabesi bugün kent müzesinde muhafaza edilmektedir. mír ʿali

Hamidiye (Mescid) Çeşmesi’nin kitabesinde yer almaktadır şaģ ģüseyin

İzzet Paşa Mahallesi Güdüllüoğlu Sokak’ta bulunan çeşmenin kitabesinde yaptıran kişi ve yapım tarihi bilgilerine rastlanmamıştır. Ancak tarihi bir olay olan Kerbela hadisesine yapılan telmihte Hz. Muhammed’in (sav) torunu olan Hz. Hüseyin ismi unvan grubu içinde yer almıştır.

mantarcızāde mehmed

Hacı Halil Mahallesi’nde bulunan XIX. yüzyılın sonlarında (H.1314/M.1896) yapılan Kadı Efendi Çeşmesinde bulunan unvan grubu çeşmeyi yaptıran kişiyi işaret etmektedir.

Unvan + Unvan + İsim cenāb-ı mir ʿali rāġıb

Çeşmenin H.1209/M.1794 tarihinde iki kişi tarafından yaptırıldığı kitabeden anlaşılmaktadır. Bu iki kişiden birisini karşılayan unvan grubu saygı anlamı taşıyan unvanlar yer almaktadır.

coşķunzāde ģacı ģāfıž

Bağlarbaşı Mahallesi Eriklik Caddesi’nde bulunan H.1261/M.1844 yılında yapıldığı anlaşılan çeşmedeki unvan grubu çeşmeyi yaptıran kişi için kullanılmaktadır.

73

birinci yüzbaşı ismāʿíl aġa

XIX. yüzyıl yapısı olan (H.1311/M.1892) Yüzbaşı İsmail Ağa Çeşmesi’nde geçen unvan grubunun çeşmeyi yaptıran kişiye ait olduğu kitabeden anlaşılmaktadır.

Hacı Mir Muŝšafā

XIX. yüzyıl yapısı olan Hidayetzade Çeşmesi’nin kitabesinde bulunan unvan grubu, çeşmeyi yaptıran Nazire Hanım’ın babasını karşılamaktadır.

Unvan + İsim + Unvan Kuruluşundaki Unvan Grupları ser-šopí ʿali aġa

Köprülü Çeşmesi’nin tamirine katkı sağlayan iki kişiden birisi olan Ali isimli kişinin isminin önünde günümüz Türkçesine topçubaşı olarak çevrilebilecek olan “ser-šopí” askeri unvan yer almaktadır. Kişi isminden sonra toplumda daha çok saygı sözü olarak kullanılan aġa unvanı yer almaktadır.

el-ģacc ibrāhim aġa

Bugün yerinde bulunmayan çeşme kitabesiyle ilgili bilgilere kaynaklardan ulaşılmaktadır. Mehmet Behçet’in Kastamonu Āsār-ı Kadimesi adlı eserinden ulaşılan bilgilere göre çeşmeyi yaptıran kişinin ismi İbrahim’dir (Behçet 1998:109).

aġazāde zāim ʿośmān aġa

Hüseyin Çelebi Mahallesi Taş Minare Sokak’ta bulunan Taş Minare Çeşmesi’nin kitabesi tahrip olmuş durumdadır. Kitabenin okunabilen kısımlarından H.1123 / M.1711 tarihinde Zaim Osman isminde bir kişi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

ģacı ģasan aġa

XVIII. yüzyıl yapısı olan (H.1185/M.1771) ve Musalla Mahallesi’nde bulunan çeşmenin kitabesinde unvan grubunun bulunduğu satır tahrip olmuş durumdadır. Karacakaya, çalışmasında çeşmenin Hacı Hasan Ağa adlı kişi tarafından yaptırıldığının yazılı olduğu bilgisini aktarmaktadır (Karacakaya vd. 2013:178).

ģacı ŝāliģ paşa

Hüseyin çelebi mahallesinde bulunan çeşme H.1235/ M.1820 tarihinde Salih isimli kişi tarafından yaptırılmıştır.

es-seyyid muģammed ʿāŝım beg

İsmetpaşa Mahallesi Gümüş Sokak’ta bulunan ve M.1836 yılında yaptırılan Köprübaşı Çeşmesi’nin kitabesinde yer alan unvan grubu, adına çeşme yaptırılan kişiyi karşılamaktadır.

ģażret-i dede aġa

Çeşmenin yol yapımı sırasında yıkıldığı ve kitabesinin Safranbolu mezarlığındaki Şeyh Mustafa Türbesi duvarına yerleştirildiği bilinmektedir (Acar 2002:25).

ģacı emin beg

M.1897’de yaptırılan Çuhadar Çeşmesi’nde bulunan, sosyal durum ve saygı anlamı taşıyan unvanlar çeşmeyi yaptıran kişinin eşi için kullanılmıştır.

el-ģāce sāre ĥānım

H.1264/M.1847 tarihinde yaptırılan Sare Hanım Çeşmesi’nin kitabesindeki unvan grubunda kişi isminden önce gelen “ģāce” kelimesi erkeklerde rastlanan el-ģāc unvanının kadınlar için kullanılan müennes şeklidir ve hacca gittiğini ifade eder.

hidāyetzāde ismāʿíl beg

Fatma Hanım çeşmesini tamir ettiren kişi olarak kitabede kendisinden bahsedilmektedir. ģacı kāmil efendi

H.1280/M.1863 tarihinde inşa edilen yaptıran kişiyle aynı adı taşıyan Hacı Kamil Çeşmesi’ndeki kitabede bulunmaktadır.

74 Kadı efendi çeşmesini yaptıran Mantarcızade Mehmet’in babası olduğu kitabeden anlaşılmaktadır.

el-ģāc ʿośmān efendi

Musalla Mahallesi Hıdırlık Arkası Sokak’ta yer alan ve H.1268/M.1852 tarihinde yaptırıldığı kitabeden anlaşılan