• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.3. Sosyal Gruplar Tanımı ve Özellikleri

1.3.3. Grupların Bireyler Üzerindeki Etkileri

Grupların bireyler üzerinde farklı etkileri bulunmaktadır. Grupların bireyler üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar ve teorik yaklaşımlar çerçevesinde bu etkilerin dört şekilde gerçekleşebileceği sonucuna varılmıştır (Ergan, 2001:569-572; Kağıtçıbaşı, 2008:288-307, Bulut vd., 2012: 109-112). Bu etkiler, grup içinde norm gelişmesi ve kişinin bu norma uyması, bireyin tutum değişimine etkisi, bireyin verimliliğine etkisi, bireyin riske girme davranışına etkisidir.

Grup içinde norm gelişmesi ve kişinin bu norma uyması

Grup normlarının birey üzerindeki etkisi özellikle Sherif (1936) ve Ash (1951)’in araştırmalarında ortaya konmuştur. Bir gruba dâhil olan üyeler, grup normlarına uyarak rollerini gerçekleştirirler. Grup hiyerarşisi içerisinde bireyin bulunduğu konum, grup normlarına uyma düzeyinde farklılık oluşturur (Bulut vd., 2012: 109).

Dittes ve Kelley yaptıkları bir deneyle “grup hiyerarşisi içinde hangi üyeler grup normlarına daha çok uyarlar?” sorusuna cevap aramışlardır. Bu deneyde bir çalışma grubu oluşturulmuş ve bunlar bir süre beraber çalıştıktan sonra, grup üyelerinin her birine grubun kendisini ne derece kabul ettiği, ona ne kadar değer verdiği hakkında bilgiler verilmiştir. Aslında grup içinde birbirinden pek farkı olmamalarına rağmen, bazılarına “grup seni seçti; sana değer veriliyor, grupta kalman isteniyor”; bazılarına “seni isteyenler de var istemeyenler de var, ileride durumun iyileşebilir de kötüleşebilir de”; bazılarına ise “grup seni seçmedi, grupta kalman fazla önemli görülmüyor” şeklinde bilgiler verilmiştir. Aslında bu bilgilerin hepsi asılsızdır ve hiyerarşi oluşturmak için araç olarak kullanılmıştır (Kağıtçıbaşı, 2008:288). Yapılan çalışma sonucunda grupta orta düzeyde kabul görmüş bireylerin grup normlarına en fazla uyan

kişiler olduğu; grup tarafından beğenilip kabul edilenlerin ikinci derecede grup normlarına uyduğu, gruptan reddedilenlerin ise grup normlarına en düşük düzeyde uydukları tespit edilmiştir. Bu açıdan grup içerisinde kabul görmek, hem grupla bütünleşme hem de normlara uyma açısından önemlidir.

İnsanlar gruplara tamamen kabul edilinceye kadar kurallara büyük oranda uyum gösterirlerken, kabul edildikten sonra bir dereceye kadar grup kurallarından bağımsız olarak hareket etmeye başlarlar (Bulut vd., 2012: 109; Ergan, 2001:569).

Grubun bireyin tutum değişimine etkisi

Grup, bireylerin tutumları ve tutumlarının değişimi üzerinde önemli düzeyde etkiye sahiptir. Grup, üyelerinin tutum değişimini attırabilir de engelleyebilir de. Eğer tutum değişimi grup normu doğrultusundaysa, grup bunu arttırıcı yol oynar; eğer grup normuna ters düşüyorsa, grup tutum değişimini engelleyici rol oynar (Kağıtçıbaşı, 2008: 292).

Grubun bireyin tutum değişimini engelleyici rolüne örnek olarak Kelley ve Volkert’in izci çocuklar üzerindeki araştırması; grubun bireyin tutum değişimini artırıcı rolüne örnek olarak Kelley ve Woodruff’un üniversite öğrencileri üzerindeki araştırması örnek verilebilir.

Kelley ve Volkert’in izci erkek çocukların izcilik konusundaki tutumlarını ölçmek amacıyla, günümüzde izciliğin önemini yitirdiği, gençlerin tabiatı daha iyi tanımak yerine şehirlerdeki olanakları denemelerinin onların gelişimine daha yararlı olacağı anlatılmıştır. Bu etkileyici iletişimden sonra ikinci tutum ölçeğinde çocukların pek çoğunun izcilik hakkında olumlu tutumlarını değiştirmediği görülmüştür. Bu çocuklar, üyesi bulundukları izci grubunun normlarına ters düşen propagandaya karşı direnç göstermişlerdir (Kağıtçıbaşı, 2008: 292).

Kelley ve Woodruff’un üniversite öğrencileri üzerindeki araştırmasında ise öğrencilere bir konuşma teypten dinletilmiş, bazılarına konuşmanın sonunda duyulan alkış seslerinin yine kendi gruplarına benzer üniversite öğrencilerinden geldiği, diğerlerine ise bu alkışların bir grup dinleyiciden geldiği söylenmiştir. Araştırma sonucunda, alkışların kendilerine benzeyen kişilerden geldiğini sanan deneklerin çok daha fazla tutum değişişimi gösterdikleri, yani propagandayı daha fazla kabul ettikleri görülmüştür. Çünkü, kişi kendi grubuna benzer grupların normlarının da kendi grubundakine benzediğini varsaydığı görülmektedir (Kağıtçıbaşı, 2008:293). Bu

bakımdan yapılan deneylerden elde edilen bulgularda da görüldüğü gibi, grup normların oluşmasında ve bireyin sahip olduğu tutumların şekillenmesinde önemli bir etki gücüne sahiptir.

Grubun bireyin verimliliğine etkisi

Grubun bireyin verimliliğine etkisini belirlemek üzere yapılan araştırmalarda grup içerisinde yer alan bireyin, yalnız olduğu durumdan daha fazla üretken olduğu, yalnız olduğu durumdan daha fazla iş çıkardığı görülmüştür. Ancak, grup içerisinde öğrenmenin daha yavaş olduğu gözlemlenmiştir. Grup halinde yapılan işin miktarı artmakta, fakat kalitesinin azalmakta olduğu ortaya çıkmıştır. Yani grup içinde olmak, bazen bireyin verimini artırmakta, bazen azaltmaktadır (Ergan, 2001: 571).

Bu durum şöyle yorumlanmaktadır. Başka kimselerin varlığı, kişinin güdülenmesini ve faaliyet düzeyini artırır. Böyle olunca, kişinin yapma eğiliminde olduğu tepkilerini yapma olasılığı artar. Böylece, kişinin yanlış yapma eğilimi varsa, grup içinde yanlışları artacak, doğru yapma eğilimi varsa da doğru yapmak olasılığı artacaktır (Kağıtçıbaşı, 2008: 297). Başka bir açıdan, birey grup içerisinde olduğunda yapılan işin sorumluluğunu diğer grup üyeleriyle paylaşabilir, sorumluluğun paylaşılması için kalitesinin azalmasında etkilidir.

Grubun bireyin riske girme davranışına etkisi

Grubun, bireyin riske girme eğilimi üzerindeki etkisi konusunda gerçekleştirilmiş araştırmalar ise, karar verme sürecinde bireylerin gruplarda daha fazla risk içeren seçenekleri tercih ettiğini ortaya koymaktadır (Bulut vd., 2012: 111). Grup içinde insanların riskli çözümleri benimsemelerinin sebeplerinden biri sorumluluğun paylaşılmasıdır. Grup içindeki bireyler kendi davranışları için yalnız oldukları durumlarda olduğundan daha az sorumluluk duyarlar (Ergan, 2001:572). Gerek grup normları, gerek grup bütünlüğü ve dayanışması, bireyin üzerinde bir kontrol, destek mekanizması olmaktadır (Bulut vd., 2012: 111).

Grup içinde insanların riskli çözümleri benimsemelerinin sebeplerinden bir diğeri ise kültürel değerlerdir. Ergan’a göre (2001: 572) birçok durum ve kültürde insanlar riske girme eğilimine hayranlık ve saygı duyar, değer verirler. Bir kararı başka insanlarla tartışma ya da diğer insanların tercihlerini bilme bu kültürel normu daha

önemli hale getirir ve dolayısıyla bireyin, yalnız durumunda seçebileceğinden daha riskli bir kararı seçmesine sebep olur.

Bazı durumlarda ise birey, grubun diğer üyelerini de göz önünde bulundurarak, risk almaktan kaçınabilir. Çünkü grup içerisinde birey, diğer üyelerin alınan riskten zarar görme ihtimalini değerlendirir. Örneğin, bir babanın riskli bir karar alması çocuklarını da etkileyebileceği için daha zor olabilir.

1.3. Sosyal Gruplar ve İletişim

Bireylerin içinde bulunduğu sosyal grubun yapısı ve özelliklerine göre iletişimin amacı ve türü değişiklik gösterebilir. Grup içerisinde ortak bir hedef doğrultusunda bir araya gelen bireyler için iletişim yaşamsal bir önem taşımaktadır. Sosyal gruplar açısından iletişim grubun varlığını idame ettirmesi ve sürekliliğini sağlaması bakımından hayati bir gerekliliktir. Bireyler, iletişim aracılığıyla hem kendi hem grup amaçlarını gerçekleştirebilir ya da davranış ve tutum değişimini sağlayabilir. Sosyal grubu oluşturan bireyler arasında iletişim ne kadar güçlü ve etkili olursa sosyal ilişkiler de o düzeyde verimli ve olumlu düzeyde gerçekleşir.

Grubun etkinliğini belirleyen bir unsur olarak grup içi iletişim yapısını inceleyen Leavit (1951: 42) dört değişik iletişim örüntüsünün olduğunu ifade etmiştir. Leavit grupları faaliyet, başarı ve tatmin yönünden karşılaştırmıştır. Leavit, iletişim örüntülerini Daire, Zincir, Y ve Tekerlek Modeli çerçevesinde incelemiştir. Ancak, daha sonra yapılan araştırmalar da, serbest iletişim ağı ve ya serbest model olarak ifade edilen bir model de ortaya konulmuştur.

Daire Modeli; demokratik bir yapıya sahiptir. Grupta belirgin bir lider yoktur. Genellikle yerinden yönetimlerde uygulanan bir iletişim modelidir. Çalışanların morali yükselir fakat bilginin doğruluğu çok kişiden geçmesi nedeniyle azalma eğilimi gösterir.

Zincir Modeli, ilişkilerin zayıf olduğu bir modeldir. Lider herhangi bir sorumluluk üstlenmeyen ancak iletişimde önemli rolü oynayan kişidir. Bilgiler kademe kademe atladığından doğruluk olasılığı ve hızı azalır. Çalışanların morali zayıflar, ilişkileri zayıflar ve grubun verimliliği tehlikeye düşer.

Y Modeli, A bireyi iletişimin yöneticisidir. Başlangıçta demokratik, sonrasında otokratik bir yapı vardır. Mesaj iletiminde doğruluk derecesi iyi ve lider belirgindir. Moral ve iş doyumu zayıftır.

Tekerlek Modelinde, bilgi alışverişi A’da yoğunlaşmaktadır. Emir komuta zinciri vardır. Bilgi aktarımı hızlıdır ve doğruluk derecesi yüksektir (Ertürk, 2012: 262).

Bu modellerden farklı olarak bir de bütün kanalların açık olduğu iletişim ağı bulunmaktadır. Bu iletişim biçiminde bütün üyeler arasında karşılıklı bir ilişki mevcuttur. Buna bağlı olarak arkadaşlık ilişkisi de gelişmiştir. Haberleşmenin hem hızlı hem de yoğunluğu artmış durumdadır. Grup üyeleri statü ve güç bakımından eşit durumdadır (Ergan, 2001: 574). Demokratik iletişim modeli olarak ifade edilen bu modelin çok daha düşük merkezileşme derecesine karşılık çok fazla iletişim kanalına sahip olduğu ve kişisel tatmine karşılık, yüksek bir grup tatmini sağladığı ve nihayet iletişimin hız ve doğruluğu açısından düşük düzeyler sergilediği söylenebilir (Şimşek vd., 2011: 170). Bu bakımdan sosyal grupların yapısı ve sosyal ilişki biçimleri, grup içerisinde ortaya çıkan iletişim örüntülerinde belirleyici rol oynar.