• Sonuç bulunamadı

A- Şikâyet Hakkını Kullanacak Olanlar

4- Geniş Görüş

Geniş görüş, suçtan dolayısıyla zarar gören ve ceza ile korunan hakkı zedelenen kişiyi, suçtan zarar gören olarak kabul eden görüş olarak da anılmaktadır. Geniş görüşü benimseyen yazarlar arasında tam olarak bir tanım birliği bulunmamaktadır. Bununla birlikte suç ile hakları ihlal edilen herkesin, suçtan zarar gören olduğunu kabul eden bu görüşe göre, haklı bir çıkarına dokunulan kişinin, cezalandırılması istenen fiil nedeniyle içine düştüğü tatmin edilme ihtiyacının haklı görülmesi halinde, suçtan zarar gören olarak kabul edilmesi gerekir. Bir başka anlatımla, haklı bir çıkarına dokunulması karşısında kişinin tepkisi haklı görülürse o suçtan zarar görendir. Böyle bir kabul suçtan zarar görenin kim olduğu tespiti konusunda hâkime yol gösterir254.

Bir kimsenin, haklı bir çıkarı, işlendiği iddia edilen suç ile öyle zedelenmiştir ki, bu zedeleniş onun, fiilin kovuşturulması yolundaki isteğini haklı görülecek bir “misliyle karşılık verme ihtiyacı” (tatmin ihtiyacı) olarak kabul edilmesini gerektirir, diyebiliyorsak; hakkı bu şekilde zedelenmiş bulunan kişi, geniş anlamda suçtan zarar gören kişidir. Şikâyet hakkının, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan sayılması ve bu nedenle de mirasçılara geçmemesi karşısında, şikâyet bakımından “suçtan zarar gören” kavramının, kural olarak,

251 ŞAHĐN, s. 55.

252 Keza güveni kötüye kullanmada, sadece güveni kötüye kullanılan şikâyet edecektir (4. CD: 10.091944 T, 9361 E); NUHOĞLU-YENĐSEY-KUNTER, s. 84.; TOROSLU-FEYZĐOĞLU, s. 50.

253 NUHOĞLU-YENĐSEY-KUNTER, s. 84. 254 YURTCAN, (Şahsi Dava), s. 56 vd.

dar anlaşılması gerekmektedir; ancak hukukumuzda istisnaen geniş anlamda suçtan zarar görenlere de şikâyet hakkının tanındığı vardır (Örneğin, TCK md.131/2)255.

5- Görüşümüz

Yukarıda aktardığımız yazarların görüşlerinde ve yargı kararlarında görüldüğü üzere, suçun koruduğu hukuki menfaatin, zarar görmesi veya tehlikeye düşmesi durumunda, onunla bağlarından dolayı gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri suçtan zarar gören olarak ortaya çıkmaktadır. Ceza Hukuku anlamında, korunan hukuki menfaat ile en sıkı bağ, kasten yaralama suçu örneğinde olduğu gibi, suçun konusu ile hukuki varlığın suçtan zarar gören de birleştiği durumlarda mevcuttur. Vücudu üzerinde müessir fiil uygulanan kişinin, kasten yaralama suçunun mağduru, kurbanı, konusu ve suçtan zarar göreni olduğundan kuşku yoktur.

Ancak, her zaman suçtan zarar gören ile suçun koruduğu hukuki menfaat arasındaki bağ bu kadar güçlü değildir. Özellikle, suçun üzerinde işlendiği kişi ile suçtan zarar görenin ayrı kişiler olduğu durumlarda veya suçun gerçek kişi dışında “şey” üzerinde işlendiği durumda, suçtan zarar göreni tespit etmek hukuki menfaat ile suçtan zarar gören olduğu ileri sürülen kişi arasındaki bağlılığı belirtmekle mümkündür256.

Suçun koruduğu hukuki menfaat ile, suçtan zarar gördüğü ileri sürülen kişi arasındaki bağlılığı belirlemek için, başvurabilecek genel somut bir kural mevcut olmadığı gibi, böyle bir kuralın amaca hizmet edeceği de kuşkuludur. Bağlılığı hâkim belirleyecektir. Hâkim, bu kararını verirken, hukuk ilkeleri ile somut olaya ilişkin mevzuat hükümlerinin uyuşumunu sağlayacaktır. Örneğin, kovuşturma davası hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesine hizmet eden önemli bir denetim mekanizması olduğundan ayrıca muhakeme makamlarını disipline etme ve keyfilikleri önleme fonksiyonu olduğundan, suçun koruduğu hukuki varlıkla kişi arasındaki bağlılığın çok yakın ilgi olması aranmamalıdır. Hâkim, hukuk devleti ilkesi ile, kovuşturma davasına konu olan somut olayının özelliklerinin uyumunu, doktrindeki görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanarak sağlamalıdır257.

255 ÖZTÜRK-ERDEM, (CMK…), s. 317.

256 Avrupa Đnsan Hakları Komisyonu, Özellikle popüler hareketler şeklinde gelen dilekçelerin yükü altında ezilmesi sonucunda mağduru belirlemeye çalışmış, "Kişisel Đlgi" ve "Dolaylı Mağdur" kavramlarını geliştirmiş ancak bu kavramların açıklığa kavuşturulması konusunda başarı sağlayamamıştır.

Domb,Fania:Who is a Wictim of Violations of Human Rights, Israel Yearbook on Human Rights.Tel

Haviv,1975,s.190 vd. 257

YAĞCI, Adnan, Ceza Muhakemesinde Suçtan Zarar Görenin Görevi, D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Đzmir 1993, s.10.

Kanunlarımızda tarifi yapılmayan suçtan, zarar gören kavramının anlamını saptarken, bu kavramın, kullanıldığı yere göre anlamının değişebileceği görüşünü benimsiyoruz. Hâkimin tarafsızlığı, söz konusu olduğunda (CMK md. 22) veya keyfiliği önlemek suretiyle “hukuk devleti ilkesini” gerçekleştirmek ve kovuşturma mecburiyeti ilkesini denetlemek için kabul edilmiş bulunan kovuşturma davasında (CMK md.173) suçtan zarar gören kavramının, geniş anlamda yorumlanması gerektiği kanaatindeyiz.

Zira, muhakeme şartı olarak kabul ettiğimiz, kanunun açıkça şikâyet şartına tabi kıldığı suçlar istisnai durumu oluşturduğundan, şikâyet hakkının asıl suçtan zarar gören

şikâyete yetkili asıl kişi tarafından kullanılabilmesini temin için asıl suçtan zarar gören varken, suçtan ötürü daha az zarar gören kimseyi, suçtan zarar gören olarak kabul edip

şikâyet hakkının bu kimseye tanımak çok isabetli olamayacağından, şikâyet kurumu söz konusu olduğunda, suçtan zarar gören kavramının dar anlaşılması gerektiğini; bu yorum tarzının daha uygun olduğunu düşünmekle birlikte bir suçtan asıl, doğrudan (dar anlamda) zarar gören kimse sayısı birden fazla ise bunlardan birisinin şikâyetçi olması halinde muhakeme şartının gerçekleştiğini kabul etmek gerekir258; diğerlerinin şikâyetçi olmamasının, zincirleme suç durumunun oluşmasını etkileme dışında, bir tesiri olmayacağını düşünmekteyiz.

Örneğin, durakta beklemekte olan iki kişiye yönelik, özel husumetinden dolayı aynı eylemle hakaret eden fail hakkında kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet şartının gerçekleşmesi gerekmekte ise de bu hakaret suçu mağdurlarından birisinin şikâyette bulunması, suç sebebi ile fail hakkında kovuşturma yapılabilmesi için gerekli ve yeterlidir. Hakaret suçunun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda, mağdurlardan birisi hakaret eylemi sebebi ile şikâyetçi olmadığı takdirde; şikâyet eden mağdura yönelik eylem sebebi ile yapılan şikâyet muteberdir ve kovuşturma yapılır, fail şikâyetçi olan mağdura karşı işlediği hakaretten ötürü cezalandırılır. Fakat, bu durumda, zincirleme uçun düzenlendiği TCK’nın 43/2. maddesi hükmü uygulanmaz. Zira, şikâyetçi olmayan mağdura yönelik eylemi sebebi ile fail hakkında kovuşturma yapılamayacaktır259.

258 Benzer görüş için bkz. TOROSLU-FEYZĐOĞLU, s. 50.; Aksi görüş için bkz. NUHOĞLU-YENĐSEY- KUNTER; ( Suçtan zarar gören kişi sayısı birden fazla ise, şikâyetin niteliğine göre, suçtan zarar görenlerin hepsinin şikâyet etmesi lazımdır.), s. 84.

259 Benzer görüş için bkz. YILDIZ, s. 7: Gerek bir kişiye karşı gerekse birden fazla kişiye karşı zincirleme suç hükümlerinin uygulanabileceği durumlarda da birbirinden bağımsız haklar bulunduğu sürece her bir suç ve her bir suçtan zarar gören açısından ayrı ayrı şikâyetin gerçekleşmesi onun bakımından eylemin soruşturulabilmesi için şarttır; http://www.inisiyatif.net/arsiv/web/filtre/ADR_yazi.asp,(ET:07.01.2008)

B- Şikâyet Hakkını Kullanma Ehliyeti