• Sonuç bulunamadı

SOSYAL REFAH DEVLETİ'NİN KAVRAMSAL VE TEORİK GELİŞİMİ I SOSYAL REFAH DEVLETİ’NE İLİŞKİN KAVRAMSAL AÇIKLAMALAR

B. Sosyal Refah Devletinin Araçları

1. Geniş Anlamda Sosyal Politika Araçları

Geniş anlamda sosyal politika araçları kapsamında; kamu harcamaları ve vergileme, regülasyon ve kontroller, KİT’ler ile planlama üzerinde durulacaktır. a. Kamu Harcamaları ve Vergileme

Sosyal devletin yukarıda belirtilen amaçlara ulaşmada başvurduğu yöntemlerden biri, kamu harcamalarını kullanarak sosyal refahın arttırılmasını sağlamaktır. Bu çerçevede II. Dünya savaşından sonra tarafsız devlet anlayışının yerini müdahaleci devlet anlayışının alması ile birlikte kamu harcamalarında önemli artışlar olmuştur.

Gelişmiş ülkelerde Keynesyen ekonominin ve aşırı müdahaleci refah devleti görüşünün kabul edilmesi, devletin genel ekonomi politikası hedeflerini gerçekleştirmede aktif bir rol üstlenmesini de beraberinde getirmiştir. Efektif talep

93http://www.canaktan.org/politika/refah-devleti/araçlar.htm, (E.T: 15.07.2008) 94 Şaylan, s. 66.

yetersizliğinden kaynaklanan konjonktürel istikrarsızlık durumunda devletler, kamu harcamalarını birer politika aracı olarak kullanmışlardır. Ayrıca, herkese asgari seviyede bir refah düzeyi ve sosyal güvenlik sağlama konusunda devletin üstlenmiş olduğu görevler, sosyal programlara dayalı kamu harcamalarının artmasını beraberinde getirmiştir96.

Kamu harcamaları kapsamında özellikle transfer harcamalarının sosyal refahın sağlanmasında etkisi büyüktür. Transfer harcamalarının gelir dağılımı üzerindeki etkisi doğrudandır. Özellikle sosyal amaçlı transfer harcamaları yoksulların ve gelir düzeyleri düşük olanların refahları üzerinde olumlu bir etki yaratır. Devletin belli bir gelir düzeyinin altında olanlara yaptığı ayni ve parasal yardımlar, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri kısmen de olsa önleyebilir97. Bunun dışında devlet eğitim, sağlık, konut gibi alanlarda düşük gelirli vatandaşların bulunduğu bölgelerde, bu hizmetleri ücretsiz ya da düşük fiyatla ve belirli bir kalite seviyesinde sunarak gelir dağılımının dolaylı olarak iyileşmesine katkıda bulunabilir98.

Kamu harcamalarıyla birlikte vergilerde sosyal refahın arttırılmasında önemli bir politika aracıdır. Vergilemenin sosyal amacı özellikle piyasa mekanizmasının gerçekleştiremediği adil gelir ve servet dağılımının sağlanması bakımından büyük önem taşımaktadır. Piyasa ekonomisi kurallarına göre gerçekleşen bir gelir ve servet dağılımı her zaman adil olmamaktadır. Bunun için devletin gelir ve servet dağılımındaki adaletsizlikleri giderme yönünde piyasaya müdahale etmesi gerekir. Çünkü adil ve dengeli bir gelir ve servet dağılımının gerçekleştirilmesi sosyal devlet anlayışının ve sosyal adaletin bir gereği olmaktadır99. Vergilerin devlete gelir sağlamanın yanında ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşmada bir araç olarak kullanılabileceğini ilk defa A. Wagner ileri sürmüştür. A. Wagner, gelirin servetin belirli ellerde ölçüsüz olarak birikmesine imkân verilmemesi gerektiğini

96 Naci B. Muter, A.Kemal Çelebi ve Süreyya Sakınç, Kamu Maliyesi, Emek Matbaası, Manisa,

2006, s. 75.

97 Muter, Çelebi, Sakınç, s. 81.

98 Aytaç Eker, Kamu Maliyesi, Kanyılmaz Matbaası, İzmir, 2004, s. 72.

99 Şerafettin Aksoy, Kamu Maliyesi (Kamu Harcamaları-Kamu Gelirleri-Devlet Borçları-Bütçe Maliye Politikası), 3. Baskı, Filiz Kitapevi, İstanbul, 1998, s. 174.

savunmuştur. A. Wagner bu amacın gerçekleştirilebilmesi için artan oranlı vergiden yararlanılması gerektiğini vurgulamıştır100.

Sosyal devlet anlayışının hâkim olduğu ülkelerde verginin sosyal fonksiyonu büyük önem taşır. Yüksek gelir seviyesindeki kişilerden daha fazla vergi alınması, orta ve düşük gelir seviyesindeki kişiler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi, verginin sosyal fonksiyonunun bir gereğidir101.

Vergi konusunun seçilmesinde, matrahın belirlenmesinde ve oranların saptanmasında sosyal amaç büyük önem taşımaktadır. Sosyal amacın gerçekleştirilmesi için başvurulan yollardan bazıları şunlardır:

i. Artan oranlı gelir vergileri, belli bir sınırın üstünde bulunan gelirlerden alınan ek vergi, gider vergilerinde vergiye tabi mal ve hizmetten alınan vergilerin bunların lüks olup olmamalarına göre farklılaştırılması, toplumdaki gelir farklılıklarını kısmen olsun kaldırmak amacını gütmektedir.

ii. Servet vergileri, türleri ile birlikte, diğer amaçlar yanında servet farklılıklarını ortadan kaldırmak amacını güden vergilerdir.

iii. Sosyal güvenlik aidatlarının vergiye tabi tutulmaması, sosyal yardımların vergi dışı bırakılması, teşebbüslerin sosyal yardımlarının gider kabul edilmesi ve yararlanan yönünden vergiye tabi tutulmaması, sosyal güvenlik amacıyla tanınan vergi avantajlarıdır.

iv. Yaşlılara, iktisaden korunmaya muhtaç olanlara ait gelirlerin vergi dışı bırakılması, sosyal güvenlik amacına yönelmiş vergi politikası araçları olarak kabul edilebilir102.

v. Devlet vergileme yoluyla sağladığı gelirlerinin bir kısmını çeşitli kamu harcamaları şeklinde düşük gelir gruplarına veya hiç geliri olmayanlara transfer harcamaları şeklinde aktarabilir. Bazen de finansmanı vergi gelirleriyle karşılanan mal ve hizmetleri düşük gelirlilere bedelsiz, ya da düşük bedelle yani maliyet bedelinin altında satmak suretiyle de gelir dağılımında adalet sağlamaya çalışabilir. Ayrıca, toplumu oluşturan kişiler arasında vergi yükünün adil dağılımının sağlanması

100 Muter, Çelebi, Sakınç, s. 128. 101 Eker, s. 148.

102 Nihat Edizdoğan, Kamu Maliyesi II ( Kamu Gelirleri ve Vergi Teorisi), Ekin Kitapevi, Bursa

için gerekli önlemlerin alınması da verginin sosyal amacı bakımından büyük önem taşımaktadır. Nitekim gelir vergisi sistemlerinde “en az geçim indirimi” veya “genel indirim”, ”artan oranlılık” ve emek gelirlerinin sermaye gelirlerine nazaran daha hafif vergilendirilmesini teşkil eden “ayırma ilkesinin” uygulanmasının adil bir vergilemenin ve verginin sosyal amacının gerçekleşmesinde önemi büyüktür. Bu hususun gerçekleşmesi için yüksek gelir elde edenlerden daha yüksek oranda ve daha fazla vergi alınması suretiyle orta ve düşük gelirlilerin vergi yükünü hafifletmek gerekmektedir.

b. Regülasyon ve Kontrol

Müdahaleci bir niteliğe sahip olan sosyal devlet regülasyon uygulamaları ile ekonomiye geniş çapta müdahalede bulunmaktadır. Bu çerçevede devletin piyasaya giriş ve çıkışları belli kurallara bağlaması ithalata kota koyması ekonomik regülasyona örnek iken, toplumsal hayatın her alanına yönelik; vergilemeye ilişkin düzenlemeler, iş yerlerinde çalışma koşullarına ilişkin düzenlemeler, çevre kirliliğine ilişkin düzenlemelerde regülasyon uygulamalarına başvurulmaktadır ki bu alanlardaki regülasyon uygulamalarına ise yasal-idari regülasyon denilmektedir103.

Diğer taraftan devlet fiyat kontrolleri ve dolaysız kontroller yoluyla mal ve hizmet piyasalarını kontrol altında tutabilir. Bu sayede devlet regülasyon ve kontroller yoluyla, piyasalarda fiili yada anlaşma yoluyla oluşacak tekelleri kontrol altında tutabilir, sosyal refahın maksimizasyonunu sağlayabilir.

c. Kamu İktisadi Teşebbüsleri

II. Dünya Savaşından sonra devlet, KİT yoluyla kamusal kaynakları kullanarak piyasada mal ve hizmet üretmek üzere merkezi veya yerel yönetimler tarafından denetlenen ekonomik hayatta düzenleyici ve yönlendirici bir rol üstlenmiştir.

Devletin KİT’leri kurmasındaki amacı; özel girişime destek olmak, kaynak kullanımında etkinliği sağlamak, monopolleri kontrol etmek, dışsallıklarda dengeyi sağlamak gibi ekonomik amaçların yanında gelir ve servet dağılımındaki eşitsizlikleri azaltmak ve istihdamı arttırmak gibi sosyal nedenlerle de kamu girişimleri kurarak ekonomiye aktif olarak müdahale etmektedir.

Refah Ekonomisi kapsamında, Neo-Klasikler’e göre, piyasanın sosyal refahın gerçekleştirilmesinde başarısız olduğu durumlar nedeniyle devlet ekonomiye müdahale etmelidir. Bu çerçevede KİT’ lerin kuruluş nedenleri kaynak kullanımında etkinliği sağlamak ve gelir dağılımında adaleti gerçekleştirmektir. Bu çerçevede devlet, KİT’ler vasıtasıyla ürettiği malları gelir seviyesi düşük olan vatandaşlara, düşük fiyattan satabilir ve piyasayı denetleyebilir.

d. Planlama

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından önemli bir kavram olan planlama ile eldeki kıt kaynakların kalkınma süreci dâhilinde öncelikli alanlarda kullanılmasını sağlamaya çalışılmaktadır.

Sosyal refah devletinin ülke ekonomisi açısından da önemli görevleri olduğu bilinmektedir. Tabii ki bu anlayışı benimseyen devletlerin her biri değişik yapıda ve büyüklükte müdahale inisiyatiflerine ve işlevlerini yerine getirmeye yönelik farklı yöntemlere sahiptirler. Genel olarak, sosyal refah devletleri ekonomik alanda refahı sağlama ve sosyal amaçları gerçekleştirme doğrultusunda müdahaleci bir anlayışı benimseyerek bu müdahaleleri bir plan dâhilinde yapmaktadırlar104. Büyüme hızının arttırılması, toplam yatırım ve tasarruf seviyesinin yükseltilmesi, dış dengenin sağlanması gibi hedeflere ulaşmak için kaynakların en etkin ve verimli şekilde kullanılması gerekmektedir.

e. Kamulaştırma ve Devletleştirme

Kamulaştırma, 2942 sayılı kanuna göre, bir idarenin kamu yararı düşüncesi ile kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, bedelinin peşin verilmesi koşulu ile özel mülkiyet hakkına son verilmesidir. Anayasamızda devletleştirme ise, kamu hizmeti taşıyan özel teşebbüslerin kanunun zorunlu kıldığı hallerde gerçek karşılığı ödenmek üzere kamu mülkiyetine alınmasıdır105.

104 “Sosyal Refah Devleti ve Değişim”,

http://www.gencbilim.com/odev_tez/sosyal+refah+devleti+ve+degisim.odev_tez_makale.3916.php, (E.T. 01.08.2008).

105 http://yeni-anayasa.blogspot.com/2007/09/madde-128-devletletirme-ve-zelletirme.html,

Sosyal Devlette; bireyin mülkiyet hakkı tanımlanmış ve yasalarca da güvence altına alınmıştır. Ancak bu hak sınırsız değildir dolayısıyla bu sosyal bir nitelik taşıyan bu hakkın kullanımı kamu yararına aykırı olamaz106.