• Sonuç bulunamadı

1. BELGRAD KONFERANSI (4 Ekim 1977 – 9 Mart 1978)

Helsinki Sonuç Belgesi’nin ardından AGİK ilk İzleme Toplantısı’nı 4 Ekim 1977 ile 9 Mart 1978 tarihleri arasında Belgrad'da yapılmıştır.217 Konferans uluslararası alanda yeni gerilimlerin yaşanmaya başladığı bir dönemde yapılmıştır. ABD Başkanı Carter tarafından 1977’de ortaya atılan insan hakları diplomasisinin karşısında, Sovyetler Birliği ideolojik kapanışını ve askeri gücünü ortaya koymuştur.

Konferans sonucunda taraflar arasında bir konsensüse varılamamış, sadece başarısızlığın saptanmasıyla sonuçlanmıştır. Ancak başarısızlığa rağmen, ikinci izleme toplantısının yeri ve tarihi saptanmış, o tarihe kadar da üç ara toplantı yapılması öngörülmüştür.218

2. MADRİD KONFERANSI (11 Kasım 1980- 9 Eylül 1983)

AGİK sürecinde fazla etkili olmayan Belgrad toplantısı sonrasında, AGİK İkinci İzleme Konferansı Madrid’de 11 Kasım 1980 tarihinde başlamış ve yaklaşık üç yıl süren sekiz toplantı dönemi sonrasında, 9 Eylül 1983 tarihinde bir kapanış Belgesi’nin kabul edilmesiyle son bulmuştur. Konferans sembolik olarak Avrupa uyumuna yeniden kabul edilen İspanya’nın başkentinde yapılmıştır.219 Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesi nedeniyle gerginleşen bir ortamda yapılan hazırlık çalışmaları tam bir çıkmaza girmesi ile görüşmelerin kesilmesi gündeme gelmiş ancak katılan Devletler izleme

216 KASIM, 312.

217 DECAUX, s. 14.

218 DECAUX, s. 15.

219 DECAUX, s. 15.

toplantılarının devam etmesi yönünde karar vermişlerdir.220 Polonya’da sıkıyönetim ilanı, Avrupa füzeleri krizi, Güney köre yolcu uçağının düşürülmesi gibi olaylarla ağırlaşan bir ortamda yapılmasına ve zaman zaman kesintiye uğramasına karşın, Belgrad Konferansı’na göre Madrid görüşmeleri daha başarılı olmuştur.221

Toplantı sonunda kabul edilen Madrid Sonuç Bildirisi ile insan haklarına saygı, terörizmin yasaklanması ve azınlık hakları konusunda kararlar alınmış, askeri alanda yürütülecek görüşmelerin temel ilkeleri de belirlenmiştir. Aynı zamanda sonuç bildirgesi ile katılan devletlerin karşılıklı istemlerine cevap veren silahsızlanma konusu AGİK’in çalışma programına alınmıştır. Alınan bu kararlara dayanarak, katılan devletlerin temsilcileri, Stokholm'da Güven ve Güvenliği Arttırıcı Tedbirler ile ilgili görüşmeleri başlatmışlar ve bu konu ile ilgili 1986'da bir belge kabul etmişlerdir.222 Bu toplantılar sonucunda alınan kararlar sayesinde, Bloklar arasında artan oranda güven ve askeri ilişkilerde şeffaflık sağlanmış, karşılıklı olarak diyalog kurmanın, ileriye dönük daha derin işbirliğinin alt yapısı oluşturulmuş ve böylece yanlışlıkla veya kaza sonucu savaş çıkarılması ihtimali azaltılmıştır.223

3. VİYANA KONFERANSI (4 Kasım 1986–15 Ocak 1989)

Üçüncü izleme toplantısı olan Viyana Konferansı’nın hazırlık çalışmaları 23 Eylül- 6 Ekim 1986 tarihleri arasında tamamlanarak, Viyana İzleme Toplantısı 4 Kasım 1986’da açılmış ve 1989 Viyana Sonuç Bildirgesi ile sonuçlandırılmıştır.224 Toplantı, önceki izleme toplantılarına göre daha olumlu koşullar içinde gerçekleştirilmiştir.

Bu konferans amaçlanan diyalog ortamının gerçekleşmesi bakımından çok başarılı olmuş ve birçok açıdan bir dönüm noktası olmuştur.

Katılan Devletlerin temsilcileri; AGİK sürecine bağlılıklarını teyid etmişler ve bu surecin, güvenin artırılması, işbirliği için yeni olanaklar yaratılması, insan hakları ve temel özgürlüklere saygının geliştirilmesi ve böylece uluslararası güvenliğin

220ALPKAYA, AGİK sürecinden AGİT’e İnsan Hakları, s. 21.

221 GÜNDÜZ, s. 674.

222 GEY, Emel, Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Tarihçesi ve Belgeler, Ankara, 1994, s. 14., ALPKAYA, AGİK sürecinden AGİT’e İnsan Hakları, s. 22.

223 GEY, s. 14.

224 DECAUX, s. 17.

güçlendirilmesindeki hayati rolünü vurgulamışlardır. Helsinki Sonuç Belgesiyle diğer AGİK belgelerinin tüm hükümlerini tek taraflı ve çok taraflı düzeyde tümüyle uygulayacaklarına ilişkin kararlıklarını teyit etmişlerdir. 225

Esasa ilişkin kazanımların, özelliklede din özgürlüğünün yanı sıra, Viyana Belgesi, 1989 yılı boyunca daha çok bir güç sınaması olarak da yoğun bir konferans ve toplantı takvimi de kabul edilmiştir.226

Bu toplantıda Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvet İndirimi Anlaşması’nın (AKKA) görüşmelerinin ilke kararları alınmış ve insan hakları alanında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Katılan Devletler, Helsinki Nihai Sened ve diğer AGİK belgelerinde yer alan bütün insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermeyi ve insani temasları ve insanı nitelikteki diğer ilgili konular hakkındaki yükümlüklerini hatırlayacaklarını beyan etmişlerdir. Bununla ilgili olarak insan hakları ile insanı boyut alanına giren vaatleri ifade etmek üzere AGİK İnsani Boyutu tanımlanmıştır. İnsani Boyut alanına giren vaatlerin icrasını takip etmek üzere İnsani Boyut Mekanizması kurulmuştur. Bu Mekanizma, komünizmin yıkılışına kadar Batı’nın Doğu’yu insan hakları bakımından zorlamasına hizmet eden bir araç olmuştur.227

Daha sonra, 1989 Viyana Sonuç Belgesi ile karara bağlanmış olan, İnsani Boyut Konferansları’nın ilki Kopenhag'da ikincisi Moskova'da yapılmıştır. Bu belgelerle demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve azınlık haklan dâhil insan hakları ve temel hürriyetler alanında oldukça büyük ölçüde ilerlemeler sağlanmıştır. İnsani Boyut Mekanizması, gerek bazı usuli iyileştirmeler, gerekse Moskova Belgesi ile kurulan yeni mekanizmalarla daha da güçlendirilmiş, Cenevre'de milli azınlıklar konusunda yapılan bir toplantı sonunda kabul edilen bir Rapor ile de azınlık hakları konusunda detaylı düzenlemeler yapılmıştır.228

4. PARİS ZİRVESİ ( 19–21 Kasım 1990 )

AGİK süreci, 19–21 Kasım 1990 tarihlerinde 34 ülkenin katılımıyla Paris Zirvesi ile devam etmiştir. Paris Zirvesi aslında AKKA’nın (Avrupa Konvansiyonel

225 GEY, s. 15.

226 DECAUX, s. 18.

227 GÜNDÜZ, s. 674., ALPKAYA, AGİK sürecinden AGİT’e İnsan Hakları, s. 22.

228 GÜNDÜZ, s. 675.

Kuvvet Antlaşması) imzalanması amacıyla toplanmış229, fakat Fransa’nın siyası bir toplantı istemesi üzerine de siyasal neticede ikinci toplantı ile Paris’te son senet imzalanmıştır.230 Zirve toplantısında, Avrupa’da yaşanan tarihi gelişmeler karşısında, Nihai senedin temel ilkelerinin teyidi, AGİT sürecinin tüm boyutlarıyla daha ileriye götürülmesi, sürece ivme ve kapsam kazandırılması ve bunun için gerekli mekanizmaların oluşturulması sağlanmıştır. Paris Zirvesi bu nedenle AGİT için önemli bir dönüm noktası teşkil etmiş, Paris Şartı’nın kabulü ile AGİT sadece bir süreç olmaktan çıkartılıp kurumsallaşmanın ilk adımları atılmıştır.

Belgede insan hakları ve temel özgürlükleri yeniden teker teker sayılmış ve bunlara mutlak saygı ve bağlılık gereği bir defa daha vurgulanmıştır ve artık insan hakları konusunda eskiden olduğu gibi değişik yorumlar ve farklı değerlendirmeler söz konusu değildir. Bütün insanların doğuştan sahip oldukları vazgeçilmez haklar olarak nitelenen insan haklarıyla, özgürlükleri korumanın ve bunlara işlerlik kazandırmanın, hükümetlerin başlıca sorumluluğu olduğu belirtilmektedir.231

Zirvede, Doğu-Batı husumeti resmen sona erdirilmiş ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı kurumlaştırılarak Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'na bağlı olan Bakanlar Konseyi, Yüksek Görevliler Komitesi, Çatışmaları Önleme Merkezi, Serbest Seçimler Ofisi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Sekretaryası oluşturulmuştur.232

Paris zirvesinde ayrıca AKKA ve Stokholm Belgesini esas alan fakat onu daha da geliştirmiş olan ikinci nesil Güven ve Güvenliği Arttırıcı tedbirleri içeren Viyana Belgesi de kabul edilmiştir. Böylece, askeri alanda sağlanan şeffaflık, denetim ve kuvvet dengesi sonucu büyük ölçekli ve sürpriz savaşların olması ihtimali hemen hemen ortadan kaldırılmıştır.233

Zirve sonucunda kabul edilen Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı’nda, Helsinki Nihai Senedindeki on ilkenin eksiksiz olarak uygulanması öngörülmekte ve bu bağlamda, bazı konular yeniden dile getirilmektedir. Bu konulardan biri de, katılan devletler arasında dostane ilişkilerin düzenlenmesidir. Bu ilişkiler:

229 KASIM, s. 313.

230 GEY, s. 15.

231 KASIM, s. 313.

232 ODMAN, s. 47.

233 ODMAN, s. 47; GÜNDÜZ, s. 675.

"...On ilkenin hâlâ geçerli olduğunu ve onları hayata geçirmeye kararlı olduğumuzu teyit ederiz. Tüm ilkeler her biri diğerleri dikkate alınmak suretiyle yorumlanarak, kayıtsız şartsız ve aynı derecede uygulanır. Onlar ilişkilerimizin temelini teşkil eder. Birleşmiş Milletler Anayasası altındaki vecibelerimiz ve Helsinki Nihai Senedi altındaki taahhütlerimiz uyarınca, herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne ve siyasî bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmak ya da kuvvet kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da bu belgelerdeki ilke ve amaçlar ile bağdaşmayan diğer herhangi bir şekilde hareket etmekten sakınacağımıza dair sözümüzü yenileriz. Birleşmiş Milletler Anayasası altındaki vecibelere riayet etmeyişin, uluslararası hukukun bir ihlâlini teşkil ettiğini hatırlatırız. Uyuşmazlıkları barışçı yollardan çözme taahhüdümüzü tekrar teyit ederiz. Katılan devletler arasında ihtilafların önlenmesi ve halli için mekanizmalar geliştirmek kararındayız.” şeklinde belirtilmektedir.234

Bu hüküm ile görüleceği üzere, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'na dâhil olan ülkeler arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların barışçıl yöntemler ile çözümlenmesine, devletlerin toprak bütünlüğü, siyasal bağımsızlığı ve bunlara karşı kuvvet kullanma veya kullanma tehdidinde bulunma açılarından çok büyük bir önem vermekte ve bu konuyu ayrıntılı bir şekilde dile getirerek vurgulamaktadır.235