• Sonuç bulunamadı

2. İSLAMİ ANLAM OLARAK GAZA VE GANİMET KAVRAMLARI

2.2 GANİMET NEDİR

Ganimet Arapça kökenli bir kelime olup İslami anlamda manası “gayrimüslim kimselerden savaş yoluyla elde edilen her türlü mal ve esirleri” ifade eder. Teknik

8

olarak tanımlamak gerekirse ganimet; savaş esnasında elde edilen tüm malların rütbesine bakılmaksızın tüm savaşa katılan askerler arasında eşit olarak paylaştırılmasıdır.

Başka bir topluluk ile savaşarak ve bu topluluğu yenilgiye uğratarak onların malları üzerinde hak iddia etme psikolojisinin ve bu psikolojiyi oluşturan sosyal temellerin biraz olsun irdelenmesi yerinde olacaktır.

Ekonomik anlamda kendisine yeterli olacak üretimi yapamayan ve genelde göçebe olarak yaşayan toplulukların var olabilmek için bu tür mal edinme yöntemini yerleşik olanlara göre çok daha fazla kullandığını görebiliriz. Özellikle tarımsal imkânların yetersiz olduğu, hatta iklimsel özellikler dolayısı ile yapılmasının nerede ise imkânsız olduğu bölgelerde bu yöntemin çok geçerli bir yol olduğu söylenebilir. Bu tür mücadelelerin olduğu yerlere Arabistan Yarımadası ve Orta Asya Bozkırları konumuz açısından en belirgin örnekler olarak gösterilebilir. Arap kabileleri arasında hem İslamiyet öncesi hem İslamiyet sonrası yapılan savaşlarda ganimet paylaşımının yapıldığı ve bunun belirli oranlara bağlandığı görülmektedir. Orta Asya bozkırlarında ise göçebe olarak yaşayan tüm topluluklar ganimet, yağma ve talan ile yaşamayı İslamiyet öncesinde olsun sonrasında olsun geçerli bir yaşam tarzı olarak benimsemişlerdir. Avrupa’da da durum farklı olmayıp Hristiyan Savaşçılarının 11.

Yüzyılda Kudüs’ü Müslümanların işgalinden kurtarmak için düzenlemiş oldukları Haçlı Seferlerinin önemli hedef sonuçlarından bir tanesinin Doğu’nun göz kamaştıran zenginliklerinin yağmalanması olduğu tüm tarihçilerin ittifak ettikleri bir husustur.

Çin kaynaklarından edinilen bilgilere göre Orta Asya’da yaşayan Türk topluluklarının demircilik mesleğinin erbabı oldukları ve bu yolla at koşum takımları ve silahlar ürettikleri bilinmektedir. Nitekim Ergenekon Destanı da bu gerçeği bizlere

9

yansıtır. Bozkırda yetiştirilen at ile üretilen silahlar göçebe Türk topluluklarına savaşma konusunda yerleşiklere göre üstün bir güç katmıştır. Bu güçten hareketle zengin yerleşiklerden hak talep etmeyi bir yaşam tarzı olarak benimsedikleri görülmektedir.

Arap Yarımadasındaki üretim yapısı incelenirse bu bölgenin de kuraklık dolayısı ile tarımsal faaliyetlere izin vermediği görülür. Ekonomik olarak üretim faaliyetinin dışında kalan kesimlerin Orta Asya örneğinde olduğu gibi komşu zenginliklerini yağmalamaya yöneldikleri çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Nitekim İslamiyet’in Arap Yarımadasına gelmesinden önce de Arap kabileleri arasında yağma ve talan amaçlı savaşların yapıldığını ve teamül olarak elde edilen ganimetlerin dörtte birinin komutanlara verilerek kalan kısmının savaşa katılanlar arasında eşit olarak paylaştırıldığı belirtilmektedir.4 Ayrıca umumi yağma başlamadan önce elde edilen mallar ile paylaştırılması mümkün olmayan mallarında komutan kesimine bırakılması adetten idi. Bölge toplumları içinde uzak ülkelerden yapılan ticaretin önemli bir yer tuttuğu ancak bunun tüm toplumun ekonomik ihtiyacını karşılamaya yetmediği öngörülebilir.

Ganimet kelimesi ile türevleri Kur’an’ı Kerimde altı yerde geçmektedir. Bu ayetler şunlardır: En Nisa Süresi (4-94)5, El Enfal Süresi (8-41)6, (8-69)7, El Fetih Süresi (48-15)8 ,(48-19)9 ve (48-20)10… Hz. Muhammed Medine’ye hicretinden sonra

4 Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaşları (İstanbul: 2000, Beyan Yayınları), s. 264

5 Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selam veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, “Sen mümin değilsin” demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu (Müslüman oldunuz). Onun için iyice araştırın. Çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.(en nisa 4-94)

6 “Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e , onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a hak ile batılın ayrılacağı gün,(yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. (el enfal 8-41)

7 Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının.

Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (el enfal 8-69)

8Savaştan geri bırakılanlar, siz ganimetleri almaya giderken, “Bırakın biz de sizinle birlikte gelelim” diyeceklerdir. Onlar Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki; Siz bizimle asla

10

cahiliye devri adetlerini ortadan kaldırırken ganimet konusunda da El Enfal Süresinin 8-69 ayetine göre ganimetin kendisine ve ümmetine helal kılındığını bildirmiştir. Ayrıca Hz. Muhammed; rivayet edilen bazı hadislere göre ganimetin mahiyeti, elde ediliş şekli, taşınması ve taksimi konusunda kurallar koymuştur.

Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in hayatını anlatan siyer kitapları incelendiğinde miladi 624 yılında Mekkeliler ile Medineliler arasında meydana gelen Bedir Savaşına kadar ganimet ile ilgili herhangi bir kural bulunmamaktadır. Bu durum o vakte kadar Hz. Muhammed ve çevresinde bulunan Müslümanların herhangi bir şekilde ganimet elde etmediklerinin de işaretidir. Bedir Savaşının kazanılması ile ciddi miktarda mal ve esir ele geçirildiği görülür. Bu mal ve esirlerin paylaşımı esnasında Müslümanlar arasında ihtilafların meydana gelmesi üzerine Hz. Muhammed’in Medine’ye yakın bir yerde elde edilen malların savaşa katılan tüm Müslümanlara eşit olarak dağıtılması talimatını vermiştir.

Hz. Ömer zamanında ise fethedilen toprakların ganimet hukukuna göre beşte birinin devlet eline alınarak orada bulunan yerel halka işletme hakkının verilmesi uygulamasına gidilmesi sahabeler arasında bir müddet tartışma konusu olmuş sonuçta bu uygulamaya gidilmesine karar verilmiştir. İslam mezhepleri arasında ganimet mallarının ve topraklarının ne şekilde taksim olunacağı konusunda tek geçerli bir anlayıştan söz etmek mümkün değildir. Bu konuda mezhepler arasında farklı uygulamalar olduğu görülmektedir.

gelmeyeceksiniz. Allah önceden böyle buyurmuştur.” Onlar, “Bizi kıskanıyorsunuz”

diyeceklerdir. Hayır, onlar pek az anlarlar.(el fetih 48-15)

9Şüphesiz Allah ağaç altında sana biat ederken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur ve güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetleri nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (el fetih 48-19)

10Allah, size elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. (Allah böyle yaptı) ki ,bunlar mü’minler için bir delil olsun , sizi de doğru bir yola iletsin. (el fetih 48-20)

11

İslam fıkhına göre mezhepler arasında bazı farklılıklar olsa da, savaşlarda elde edilen malların mülkiyeti konusunda, malın ele geçirilmesi itibarı ile mal üzerinde kişinin mülkiyet hakkı sabitleşir. Ancak bu mal İslam topraklarına nakledilmeden önce ganimet sahibi savaşçı vefat ederse bu mal varislerine değil devlete kalır. Ancak Dar’ül Harp beldesinden Dar’ül İslam topraklarına getirilebilmiş olan mal savaşçının varislerine kalabilir.

Ganimetin elde edilmesinden sonra kısa bir süre içinde dağıtılması uygun bir davranış olarak kabul edilmekle birlikte Hanefi fıkhına göre elde edilen malın düşman topraklarından daha güvenli sayılabilecek olan İslam toprağına getirildikten sonra dağıtılması daha uygundur. Çünkü düşman toprağında düşmanın toparlanarak bu malı tekrar ele geçirebilmesi gibi bir risk bulunmaktadır. Eğer ganimet malları dağıtımı yapılamayacak durumda ise bu durumda bunların paraya çevrilip dağıtılması daha uygun olur.

İslam Devletleri zamanında fethedilen İran ve Irak topraklarında bölge halkının İslamiyet’i kabulünden sonra da tatbik edilen mevali uygulaması “aslında harp yolu ile elde edilen toprakların dinsel gözlükle değil, ekonomik çıkarlar gözlüğü ile değerlendirildiğinin en tipik örneğidir. Bilindiği gibi Hz Ömer döneminde fethedilen İran ve yakını bölgelerdeki halk Müslüman olsalar da devletin asli unsuru kabul edilen Araplar ile eşit vatandaşlık hakları alamadılar. Zamanla asker olmalarına izin verilseler de at kullanmalarına izin verilmedi. Kullandıkları topraklardan eskiden olduğu gibi cizye alınmaya devam edildi. Özellikle Emeviler döneminde aşırıya kaçan bu uygulama bölge halkının Emevilere düşman kesilerek Şiilik ve Haricilik gibi onlara karşıt

12

mezhepleri benimsemesine yol açtı. Hatta Emevilik yine bu bölgeden kaynaklanan isyanlar ile tarihten silindi.11