• Sonuç bulunamadı

DÜNYA MASALLARINDA TOPLUMSAL CİNSİYET KALIP YARGI VE ROLLERİ

2.1. Güzellik ve Güç

Çalışma kapsamında mercek altına alınan dünya masallarında fiziksel çekiciliğin özellikle kadın karakterler için büyük öneme sahip olduğu saptanmıştır.

“Parmak Kız” isimli masalda, çocuğunun olmasını çok isteyen bir kadın büyücüye giderek yardım ister. Büyücünün yardımı neticesinde çocuğu olur, ama parmak kadar bir kızdır. Mutlu mesut yaşarken, bir ana kurbağa oğluyla evlendirmek için gece uyurken parmak kızı içinde uyuduğu ceviz kabuğu ile birlikte kaçırır. Zavallı kızcağız, uyandığında kendini bataklıkta bir yaprağın üzerinde uyurken bulur, kurbağa ile evleneceğini duyunca çok üzülür. Onun üzüntüsünü gören ve bu güzel kızın kurbağa ile evlenmesini istemeyen balıklar yaprağı tutan sapı kemirerek kızın dere akıntısına kapılıp gitmesini sağlarlar. Daha sonra tanıştığı bir kelebekle beraber bir ağacın tepesine gider. Mayısböcekleri ona çok çirkin olduğunu söyler ve parmak kız buna çok üzülür. Oysaki parmak kız çok güzeldir. Mayıs böceklerinin onu çirkin görmesinin sebebi, parmak kızın diğerlerinden farklı olmasıdır. Burada, toplumun dayattığı bir güzellik standardının varlığı oldukça açıktır. Toplumun bireyleri olan mayıs böcekleri, fiziksel olarak kendilerine benzemeyen parmak kızı çirkin olarak tanımlamaktadırlar. Parmak Kızın güzelliği masalda şu sözlerle verilmiştir: “… Oysa ne çirkini, en güzel denilince neler gelir akla, güzeller güzeliymiş Parmak Kız; en güzel bir gül yaprağı gibi hoşmuş, sevimliymiş, nazlı narinmiş” (s. 20). Bu masalda, kadın kahramanın bir gül yaprağı gibi hoş, sevimli ve narin olması, Sandra Bem’tarafından geliştirilen Cinsiyet Rol Envanteri (1974) aracılığı ile belirlediği, toplum tarafından kadınlara yüklenen sevimlilik, sempatiklik, narinlik özellikleriyle birebir uyuşmaktadır (Prentice-Carranza, 2002, s. 269) .

60

Çok bilinen bir diğer masal olan “Çirkin Ördek Yavrusu” masalında da kahramanın güzelliğinin önemine değinilmektedir. Ancak, burada çirkin ördek yavrusunun kız mı yoksa oğlan mı olduğu bilinmeden, çirkin olduğu için doğrudan bir dışlanma söz konusudur. Çirkin ördek yavrusu, annesi, kardeşleri ve diğer ördekler tarafından dışlanmış ve mutsuzdur:

“… Zavallıcığı kovmayan, hırpalamayan kalmadı. Kendi kardeşleri bile ona kızıyorlardı. “Çirkin gudubet, kedi yese de kurtulsak senden!” diyorlardı. “Olmaz olaydın!” diyordu annesi de. Ördekler ısırıyor, tavuklar gagalıyor, hayvanların yemini veren kız da ayaklarıyla dürtüyordu onu” (s. 49). Güzellik algısının kadınlar için önemi, “Çirkin Ördek Yavrusu” masalının ilerleyen bölümlerinde de açık ve seçik bir biçimde okuyucuya sunulmaktadır. Söz konusu masalda, başka ördekler tarafından dışlanan çirkin yavrusunu savunurken anne ördek şöyle der: “Hem kız değil, oğlan bu! Onun için pek de önemli değil böyle oluşu. Güçlenir, kuvvetlenir, kurtarır kendisini” (s. 48).

Masalda anne ördeğin, çirkin olan yavrusunu korumak isterken söylediği bu sözler güzelliğin, insan olsun hayvan olsun, kadınlar için önemine dikkat çekerken, erkekler için güzelliğin değil, güçlü ve kuvvetli olmanın daha geçerli bir fiziksel özellik olduğunu, kadının muhakkak güzel olması gerekirken, erkeğin güçlü olduğunda güzelliğe ihtiyacı olmadığını; dolayısıyla güzelliğin kadınla, güçlü olmanın ise erkekle bağdaştırılan bir özellik olarak algılandığını göstermektedir

“Çoban Kızı ile Ocak Süpürücüsü” masalında, oyuncak birer biblo olan çoban kızı ve ona derin bir aşk besleyen tahtadan ve maun ağacından yapılma bir ocak süpürücüsünün yaşadıkları evden kaçma hikayesi konu edilir. Çoban kızının fiziksel özellikleri masalda şu sözlerle ifade edilmektedir: “Çoban kızı porselenden yapılmıştı, patikleri yaldızlıydı; entarisi pek hoş, yukarı kıvrılmış bir gülle tutturulmuştu. Başında altın yaldızlı bir şapkası, elinde bir çoban değneği vardı. Çok güzeldi, çok!” (s. 64).

“Küçük Deniz Kızı” masalında da, denizlerin dibinde yaşayan deniz kralının birbirinden güzel tam altı kızı vardır. Bu altı kızın hepsi güzeldir, ancak en küçükleri içlerinde en güzel olandır: “… Bunlar altı çocuktur, güzeldir hepsi de; ama en küçükleri en güzelleridir. Tenleri yumuşacık, pırıl pırıldır bir gül yaprağı gibi; gözleri de denizin en derin yerleri gibi mavi…” (s. 72)

Benzer şekilde, “Yaban Kuğuları” isimli masalda da masalın ana kahramanı olan kralın kızı Elisa’nın güzelliği vurgulanır.

61

Tmoothy Moore çalışmasında, cinsiyet kalıplarının kadınlar için evine bağlı olması, samimi, güzel, duygusal, muhtaç, güçsüz ve pasif olmaları gibi beklentiler içerdiğini, ancak erkeklerin daha rekabetçi ve daha az duygusal olarak düşünüldüğünü söylemektedir. Moore, erkeklik kalıplarını daha duygusuz, güçlü, bağımsız, aktif ve saldırgan olarak açıklamaktadır (1987). Dünya masalları da, tıpkı Türk masallarında olduğu gibi Moore’un savını haklı çıkarır niteliktedir. İncelenen dünya masallarında kadın karakterlerin daima güzelliği ile ön planda ve kırılgan oluşu (porselenden yapılmış olma), erkek kahramanların güçlü oluşu (maun ağacından yapılmış olma) gibi özellikleri de bu savı desteklemektedir.

2.2. Narinlik

“Bezelye Üstündeki Prenses” isimli masalda, prens gerçek bir prensesle evlenmek istemektedir. Bir çok prenses vardır, ancak hangisinin gerçekten sahiden prenses olduğunu anlayamaz. Bunlardan prenses olduğunu söyleyen bir tanesine gece onların evinde kalmasını teklif ederler, kabul eden prensesin yatağındaki yirmi şiltelerin ve pufların altına bir tane bezelye tanesi yerleştirip kızın bu yatakta uyumasını söylerler. Sabah olup geceyi nasıl geçirdiğini sorunca, prenses onlara gece hiç uyuyamadığını, yataktaki bir şey yüzünden her tarafının çürüyüp morardığını söyler. Bunun üzerine prens, bu prensesin gerçek bir prenses olduğunu anlar ve onunla evlenir: “Yirmi şilte, yirmi yatak; gene de en alttaki bezelye tanesinden rahatsız olduğuna göre, anlamışlar ki bu prenses, halis prenses. Ancak öylesi, böyle nazlı nazenin olur (s. 42). Masaldan anlaşıldığı üzere, masaldaki kadın kahramanın gerçek bir prenses olması onun nazlı ve narin olması ile doğrudan ilişkilendirilmiştir. Bir prenses, ancak nazlı ve naif ise gerçek bir prenses olabilir ve prens ile evliliği hak eder.

“Çoban Kızıyla Ocak Süpürücüsü” masalında da, yukarıda tartışıldığı üzere, kadın kahramanın kırılganlığı ve narinliği, onların porselenden yapılmış olması ile verilmiştir. Kadın karakterin porselenden yapılmış olması, narin ve kırılgan olmasının onun doğasından kaynaklandığını göstermektedir. Prentice ve Carranza (2002, s. 269), ve Bem’de (1974, s. 156) narin olmayı kadınsı bir özellik olarak sınıflandırmışlardır.

62 2.3. Masumiyet

Çalışma kapsamında incelenen dünya masallarında, kadın karakterlerin masumiyeti de sıkça vurgulanan bir özelliktir. “Yaban Kuğuları” isimli masalda, güzelliği ile beraber Elisa’nın masumluğu ve temizliğinden de sıkça bahsedilmektedir. (s. 109-110, 124). Elisa’yı saklandığı mağaradan kurtaran kral da yine Elisa ile hem güzel hem de iyi kalpli olduğu için evlenmek istemektedir (s. 124). “Parmak Kız” isimli masalda da kızın temiz ve masum oluşundan bahsedilir (s. 20). Bu durum, Sunar’ın (1982) ve Bem’in (1981) çalışmalarıyla uyumludur.