• Sonuç bulunamadı

TÜRK MASALLARINDA TOPLUMSAL CINSIYET KALIP YARGI VE ROLLERI

2.11. İyi Erkekler, Kötü Kadınlar

İncelenen Türk masallarında hem kadın hem de erkek karakterlerin iyi ve kötü olanlarına rastlanılmaktadır. Ne erkek ne de kadın karakterlere salt iyilik ya da salt kötülük özelliği yüklenilmemiştir. Bununla beraber, kötü karakterlerin daha çok kadınlar, iyi karakterlerinse daha çok erkekler olduğu söylenebilir. Kötü olan erkek karakterlerin yardım aldığı işbirlikçileri de her zaman kadınlardır.

“Helvacı Güzeli” masalında, kötü olan, emanete hıyanet ederek, kendisine emanet edilen komşu kızına göz koyan kişi cami müezzinidir. Cami müezzini komşu kızını oyuna getirmek isteyip, oyuna getiremediği için kıza iftira atarak salt kötülüğü simgelemektedir, ancak, komşu kızını oyuna getirmekte akıl ve yardım aldığı kişi ihtiyar bir bohçacı kadındır (Alangu, 2017, s. 32).

“Muradına Ermeyen Dilber” masalında ise, gülünce yüzünde güller açan, ağlayınca gözlerinden inciler saçan kızla bir şehzade evlenmek ister. Düğün hazırlığı için saraya gitmek üzere yola çıkacakları sırada, kızın annesi evden ayrılmasının uygun olmayacağını düşünüp, kızının yanına süt ninesini görevlendirerek yola

55

çıkmalarını sağlar. Yolda, şehzade ile kendi kızını evlendirmek isteyen sütnine, türlü oyunlar oynayarak kızın gözlerini alır (Alangu, 2017, s. 106).

“Tasa Kuşu” isimli masalda, padişahın biricik kızının başına tasa kuşunu musallat eden de kızın hocasıdır. Hoca hanım masalda kendisinden şöyle bahsetmektedir: “İhtiyar halimle, sıkıntılı başımla, durmuş da benimle alay eder…” (Alangu, 2017, s. 119).

“Karayılan” masalında, karısına duyduğu aşkı kıskanan cariyeler, şehzadenin mektubunu yırtıp yerine düzmece bir mektup yazarak, seferdeki şehzadenin karısının öldürülmesi emri verdiğine saray halkını inandırırlar. Yine aynı masalda, padişahın karısına yılan doğurması için üvey kızını gönderen de bir kadın kahramandır (Alangu, 2017, s. 267). Düzmece mektup yazılarak kıza iftira atılması, “Saka Güzeli” isimli masalda da konu edilmekteydi. Bu masalda ise, padişah kızı güzelliğini kıskandığı vezir kızının kocasına düzmece bir mektup yazıp, kocasının vezir kızına düşman olmasına sebep olmuştu (Alangu, 2017, s. 259).

“Saka güzeli” isimli masalda ise, yine bir kadının güzelliği yüzünden öldürülmek istenilmesine yer verilmiştir. Bu masalda, bir padişahla vezirinin, “aynı boyda bosta, yaşta başta, güzellik ve marifette, her halleriyle denk ve akran iki kızları” (Alangu, 2017, s. 248) vardır. Bu kızlardan Sultan’ın kızı, yoldan geçmekte olan saka güzeline “Saka Güzeli, Saka Güzeli, Vezir kızı mı, yoksa ben mi? Kimdir, bu diyarın en güzeli?” (Alangu, 2017, s. 248) diyerek, diyardaki en güzel kızın kim olduğunu sorar. Kızlardan ikisini de dikkatle inceleyen saka güzeli, diyarın en güzel kızının vezirin kızı olduğunu söyler. Bunun üzerine padişah kızı, hasetinden hasta olur yataklara düşer. Kendisini iyileştirmeye gelen sayısız hekimden birisini gözüne kestirir ve onunla bir plan yaparak, padişah babasına kızının iyileşmesinin vezir kızının öldürülüp kanından bir tas padişah kızına içirilmesine bağlı olduğunu söyler. Bu masalda da, güzelliği yüzünden rakip gördüğü kadını öldürmek isteyen bir başka kadındır.

Bunların yanı sıra, masallarda kahramanların sürekli olarak denk geldiği koca

karılar vardır. Bu çalışmada koca karılar, “Sefa ile Cefa” ve “Zümrüdüanka Kuşu”

masallarında okuyucunun karşısına çıkmaktadır. Şehzadelerin karşılarına çıkan koca karıların ortak özellikleri, önce şehzadeleri evlerine almak istemeyip, şehzadeler altın teklif ettiğinde onları evlerine davet etmeleridir. Bunlardan “Sefa ile Cefa” isimli masaldaki koca karı, şehzade ile çeşme başında karşılaşmıştır, “Zümrüdüanka Kuşu”

56

masalında ise geceyi geçirmek için yer arayan şehzade koca karının kapısını çalmış ve evine misafir olmuştur.

“Çan Kuşu Çor Kuşu” isimli masalda, sırayla üç kızkardeşle evlenen padişahın, en küçük kız kardeşten iki çocuğu olur. Ancak, ablaları kıskançlıklarından bu iki küçük çocuğu, ebe kadının yardımıyla ölmeleri için dağ başına atar ve yerine köpek eniği koyarlar. Çocukları dağ başında bir derviş adam bulup büyütürken, padişah köpek enikleri doğuran karısını cezalandırır. Dervişin bakıp büyüttüğü çocuklar ölmezler; bunun öğrenen ablalarsa yine ebe kadından yardım isterler. Ede kadın saraydan çıkar, dağ başına gider kardeşleri bulur, türlü oyunlarla onları kandırarak öldürmeye çalışır (Boratav, 1969, s. 136).

Bu örneklerden anlaşılmaktadır ki, incelenen masallarda kadın karakterlere en çok kendi zararı çevresindeki kadınlar kötülük yapmaktadır. Kimi zaman hocası, kimi zaman üvey annesi, kimi zaman beraber büyüdüğü akran padişah kızı, bazen ise sarayında hizmetine bakan cariyeler kıskançlık sebebiyle kadınlara kötülükler yapmaktadır. Kadınlar, en çok zararı kıskançlık yüzünden görürken, kötü kadınlar masallarda genelde kıskançlık ve haset duyguları ile özdeşleştirilmektedir.

Masallarda yer alan koca karılar ise, genelde okuyucunun karşısına, yaşlı, çirkin ve özel alanlarından çıkıp toplumsal alanda kendini gösteren kadınlardır. “Muradına Ermeyen Dilber” masalında evinden çıkmasının uygun olmadığını düşündüğü için kızının yanında gönderdiği süt nine, “Helvacı Güzeli”ndeki bohçacı kadın, şehzadelerin altın karşılığı evinde kaldığı kadınlar çirkin ve evinden dışarı çıkmış koca karılardır. Bu örneklerden anlaşılabilir ki, kötü kalpli kadınlar genelde özel alanını terkedip toplumsal alana karışan kadınlardır. İncelenen masallar, özel alandan ayrılan kadınların başına türlü felaketler getirip onları özel alanına hapsederken, bir yandan da özel alanını terkedip toplumsal alana çıkan kadınların kötü olduğu iletisini sezdirmektedir. Bunun da yanı sıra, masallardaki koca karıların tamamı kötü kalplidir.

Bu bağlamda, kadınların toplumsal olarak konumlandırılmasında, kadınların cinsel işlevselliğinin önem arz ettiği ifade edilebilir. Öyle ki, cinsel olarak işlevsel olan bakire kızlar ve evli kadınların toplumsal alana çıkması hoş karşılanmazken, cinsel işlevini yitirmiş ve erkeklerde arzu uyandırmayan yaşlı kadınların toplumsal alanda varlık göstermesine bir kısıtlama getirilmemiştir. Yalnızca toplumsal alanda değil, kendisine veya kızına rakip olarak gördüğü bakire kızları da, kadınlar bir şekilde evden uzaklaştırmak istemişlerdir. Bu arzunun temelinde, özel alana

57

kapatılmış ve kısıtlanmış olan kadının, ev içerisindeki statüsünü de kaybederek ikinci kadın konumuna düşmek istememesi olduğunu söylemek mümkündür. Kamusal alanda varlık gösteremeyen kadın, yöneticisi yahut söz sahibi olduğu tek alan olan özel alandaki gücünü ne pahasına olursa olsun savunur. Yalnızca bu güce sahip olan kadınlar değil, özel alanda statü sahibi olmak isteyen kadınlar da çevrelerindeki kadınlardan kurtulma çabası içerisine girerler. “Karayılan” isimli masaldaki, üvey kızını evden gönderen üvey anne ve yine aynı masalda kızın evlendiği şehzadenin sarayındaki cariyelerin kendilerine rakip gördükleri kadını ötekileştirip, alanlarından uzaklaştırmak istemeleri buna örnektir. “Çan Kuşu Çor Kuşu” isimli masaldaki, kardeşlerinin çocuklarını dağ başına attıran ablalar da ev içerisinde kardeşlerinin çocuk doğurup kendisinden güçlü konuma gelmesini istemediği için kötülük yapmışlardır.

Buna karşın, masallarda insan usunda güzel duygular uyandıran derviş tanımlaması her zaman erkekler için kullanmaktadır. Ak sakallı, bilge görünümlü, yeşil sarıklı dervişlerin tamamına yakını iyi karakterlerdir. “Kara Yılan” ve “Sefa ile Cefa” masallarında hayat bulan dervişler, ana karakterleri içinde bulundukları sıkıntıdan kurtaran iyi karakterlerdir. “Çan Kuşu Çor Kuşu” masalında dağ başına atılan çocukları büyüten deriş erkektir. “Keloğlan ve Altın Bülbül” isimli masalda da, keloğlana yardem eden “ak sakallı, eli yüzü nurlu bir ihtiyar” dır (ty, s. 1). Yalnızca, “Ali Cengiz Oyunu” isimli masalda, sözü edilen derviş kötü kalplidir, bir kızı bir mağarada esir tutmaktadır, masal sonunda bir yiğit dervişi öldürür ve kızı kurtarıp onunla evlenir. Burada söylenebilir ki, kadının cinsel işlevsellikten-işlevsizliğe geçiş süreci kadını iyi konumdan kötü konuma itmekte, diğer bir deyişle cinsel işlevini kaybeden kadınlar cadı, büyücü, kötü kalpli olmaya yaklaşmaktadır. Erkek kahramanlara yakından bakıldığında ise, cinsel işlevsellik sürecinden cinsel işlevsizlik sürecine geçen erkekler derviş, ak sakallı dede gibi iyi karakterlere büründürülmektedir. Buradan, kadının ve erkeğin cinsel yetkinliğinin de, masallarda konumlandırıldıkları yere etki ettiğini söylemek mümkündür.

Sandra Bem’in Cinsiyet Rol Envanteri sonuçlarına göre de (Prentice ve Carranza, 2002, s. 269) kadınlar hassasiyet, nezaket ve sempatiklik gibi duygusal özellikler kadınlık özelliği olarak nitelendirilirken; kolay karar verme, liderlik vasfına sahip olma gibi rasyonel özellikler ise erkeksi özellikler olarak tanımlanmıştır. Bunun yanı sıra Prentice ve Carranza’nın çalışmasına göre saldırganlık ve hakkını koruma gibi özellikler de erkeksi özellikler olarak tanımlanmıştır (2002, s. 269). Bu paralel

58

olarak, incelenen masallarda hasetlik, kıskançlık gibi duygusal özellikler kadınlara yüklenirken, akılla ilgili özelliklerin erkeklere yüklendiği görülmektedir. Kıvrak zekalı şehzadeler, hızlıca kararlar alan yiğitler erkeklerde yüceltilirken, kadınların akıllı ve zeki olanları ötekileştirilmiş ve dışlanmıştır. Buna örnek olarak, “Billur Köşk ve Elmas Gemi” masalı verilebilir. Bu masalda, erkek kılığına girerek sevdiğinin peşinden Yemen’e giden padişah kızının, sevdiği şehzadenin annesiyle karşılaşmasında yaptığı türlü zeka oyunları sebebiyle kızdırdığı şehzadenin annesi, evine dönünce şu sözleri söyler: “… Yol yakınken sen bu kızdan vazgeç. Pek usta, pek yokma, pek bilgiç şey o…” (Alangu, 2017, s. 25). Şehzadenin annesinin söylediği bu sözlerden, kadın kahramanın zekasının hoş görülmediği kanısına varılmaktadır. Diğer bir deyişle, kızın bilgiç olması sebebiyle oğlunun kız ile evlenmesini dahi istememektedir.

İncelenen masallarda, kadın karakterlerin tamamının kötü, erkek karakterlerin ise tamamının iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak, kıskançlık ve haset duygularının her zaman kadın kahramanlarda görülen özellikler olduğunu, kötülük yapan kadınların çoğunun özel alanından ayrılmış kadınlar yahut koca karılar olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Buna karşılık, masallarda hem iyi hem kötü erkekler bulunmakta iken, derviş olarak nitelendirilen bilgelerin çoğunun erkek olduğu, masaldaki müezzin ne kadar kötü olsa da, şehzadelerin hepsinin iyi karakterler olduğunu tespit edilmiştir.

59

İKİNCİ BÖLÜM

DÜNYA MASALLARINDA TOPLUMSAL CİNSİYET KALIP