• Sonuç bulunamadı

Ben Bir Küçük Kilimim (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

4. BULGULAR VE YORUM

4.4.1. Ben Bir Küçük Kilimim (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

4.4.1.1.1. Metnin Türü: Hikâye 4.4.1.1.2. Tema

1. Tema: Millî Kültür

Alt Tema: Geleneksel Sanatlarımız

4.4.1.1.3. Konu

Kalitesiz boyalarla boyanan bir kilimin günden güne solması metinde konu edilmektedir.

4.4.1.1.4. Olay Örgüsü

“Ben Bir Küçük Kilimim” adlı metin, durum hikâyesidir. Dolayısıyla hikâyenin merkezinde aksiyonun yoğun olduğu bir olay görülmez. Daha çok duygu, düşünce ve eleştiriye yer verilmiştir.

Hikâyenin başında ve sonunda farklı anlatıcılara yer verildiğinden hikâyeyi iki bölümde incelemek mümkündür. İlk kısımda kilim konuşurken ikinci kısımda yazar konuşmaktadır.

İlk kısımda serim bölümü, kilimin kendini tanıtması ve boyalarının solduğunu ifade etmesiyle başlamaktadır. Düğüm bölümüne geçilmesiyle birlikte kilim, boyalarının solmasına sebep olan olayı anlatır. Çatılmışların ortanca gelini, kilimi dokurken renk seçeneği çok fakat kalitesiz olan boyaları tercih etmiştir. Kaynanası ile ilk defa bu yüzden atışmışlardır. Çünkü kaynanası, Duru Kadın’ın en az seksen sene dayanan boyalarının kullanılmasını istemiştir. Ortanca gelin, kendi istediği boyayı kullanır ama yünler daha kurumaya bırakıldığında solmaya başlar. Bu olayı anlattıktan sonra kilim, duygu ve düşüncelerini sitemli bir şekilde ifade eder. Ve her şeye rağmen, kendisini dokuyan ellere olan minnetini de…

Kilim solmaya devam etmektedir ve hikâyenin sonu okuyucunun muhayyilesine bırakılır. Buradan itibaren yazar, metne dâhil olur. Hikâyenin kişilerinden biri olarak kilime seslenir ve onun çok değerli olduğunu ancak bu sanatların giderek yok olmaya yüz tuttuğunu belirtir.

Yazar bu hikâye aracılığıyla toplumsal bir gerçeği gün yüzüne çıkarır. Değeri yeterince bilinmeyen, yok olup giderken koruma altına alınmayan millî sanatlarımız hakkındaki eleştirilerine yer verir.

4.4.1.1.5. Kişi Kadrosu

Metnin başkahramanı kilimdir. Metindeki diğer kişiler ise yazar, Çatılmışların ortanca gelini, kaynana, Duru Kadın ve bohçacı kadındır.

Kilim; fiziksel özellikleri, işlevi ve gelenekteki yerinin önemiyle okuyucuya tanıtılmaktadır. “Ben Denizli’nin Çal ilçesine bağlı Civelek köyünde dokunmuş küçük bir kilimim. Boyum yüz altmış, enim yüz on.” diyerek kendini tanıtmaya başlar.

Devamında ise kilimlerin aslında boyası ve nakışı ile anıldığını ancak kendisinin boyasının solmuş ve nakışlarının silinmiş olması sebebiyle boyundan bahsederek söze başladığını belirtir. Kırk beş gün boyunca yaklaşık doksan saatte dokunmuş ve Ortanca gelin ona “Yedinci” ismini vermiştir.

Önemsenmediğinden ve kalitesiz boyalarla boyandığından dolayı kendini değersiz hisseden kilim şu cümleleri sarf eder: “Alçak gönüllüyüm, kalenderim ve haddimi bilirim. Biricik ödevim insanlara bir tutam durulmuş renk, bir avuç durulmuş

biçim sunmaktır.” Bu sitemlerine rağmen kendisini dokuyup az da olsa renk ve desene kavuşturan geline minnetini dile getirir. Çünkü ona göre, herkes çevreye biraz renk ve düzen getirse dünya cennete dönebilir.

Yazar, hak ettiği değeri görmeyen kilimin önemini, okuyucuya açıklayan yardımcı karakterdir. Kilimin tarih boyunca birçok amaçla kullanıldığını, bir nakışın bin senede süzülüp geldiğini, dokunmasının uzun sürdüğünü ve emek istediğini dile getirmiştir. Bu bilgilerin öğrencilere kazandırılması, geleneksel sanatlarımıza dair farkındalık oluşturmaktadır. Böylece konuyla ilgili kültür aktarımının devam etmesi umut edilebilir. Eyuboğlu, aynı zamanda ressam olmasından kaynaklı olarak kilimin rengi, boyası ve nakışının güzelliğini görebilmekte ve de buna dikkat çekmektedir.

Yazarın dikkat çektiği bir diğer nokta ise kalitedeki düşüştür. Yirmi beş yıl önce dokunan kilimlerle şimdikiler arasındaki farkı “korkunç bir düşme” olarak nitelendirmektedir. Bu kadar emek verilen köklü, zengin ve yerli bir sanatın yok olmaya yüz tutmasının engellenememesi de yakındığı bir gerçekliktir.

Metinde yer verilen diğer kişiler, temsilî özellikler sergilemektedirler. Duru Kadın köklü, kaliteli ve emek verilerek ortaya konan ürünlerin; bohçacı kadın ucuz, kalitesiz ama kolay ve çok bulunan ürünlerin kaynağıdır. Ortanca gelin ucuz ve çekici olanın cazibesine kapılan insanları, ihtiyar kaynana ise tecrübeyi simgeler ve esas olana işaret eder. Günlük hayatın içinde sıklıkla karşılaştığımız bu temsil, akla “Ulu sözü dinlemeyen, uluyakalır.” ve “Ucuz etin yahnisi yavan olur.” atasözlerini getirmektedir6.

4.4.1.1.6. Mekân

Denizli’nin Çal ilçesine bağlı Civelek köyü, hikâyenin geçtiği geniş mekândır.

Duru Kadın’ın yaşadığı yer ise bir dağ köyü olarak belirtilmiştir. Metinde mekâna dair ayrıntılı betimleme yapılmamıştır. Ancak mekânların açıkça belirtilmesi, öğrencilerin hayal etmesini kolaylaştırmaktadır.

4.4.1.1.7. Zaman

Hikâyenin anlatılması kısa bir süreyi kapsar. Önce kilim olayı anlatıp düşüncelerini söyler sonra da yazar kilime hitaben düşüncelerini aktarır. Bu kısa zaman diliminde, kilimin geriye dönüş yaparak anlattığı olaydan bu yana üç yıl geçmiştir. Kilim

6 Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, tdk.gov.tr

ise kırk beş gün boyunca yaklaşık doksan saatte dokunmuştur.

Geriye dönüş tekniği, metinleri tekdüzelikten kurtarmakta ve okuyucunun ilgisini metne yoğunlaştırmaktadır. Öyle ki metinde kronolojik sıra yoktur. Kilim aktüel zamandayken üç yıl önceye gider, olayı anlatır ve tekrar aktüel zamana döner. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, geriye dönüşlere sık sık başvurulmamasıdır. Çünkü çocuklar, olayın akışındaki zaman kırılmalarını anlamakta zorlanabilirler. Bir diğer husus ise geriye dönüşlerde, kahramanın kendi ağzından anlatım yapılmasıdır. Böylece metin daha kolay anlaşılmaktadır.

4.4.1.1.8. Bakış Açısı ve Anlatıcı

Hikâyede kahraman bakış açısı ve 1. tekil kişi anlatıcı tekniği kullanılmıştır.

Hikâye, iki metin kişinin ağzından anlatılmaktadır. İlk olarak olayı anlatan ve düşüncelerini aktaran varlık, kilimdir. Metnin sonunda ise yazarın kilime hitap ederek düşüncelerini açıkladığı görülmektedir. Konuya bakışını, tutumunu, doğru ve yanlış yaklaşımın ne olduğunu yazarın bu açıklamalarında görmek mümkündür.

Hikâyedeki olay, geriye dönüş tekniği kullanılarak anlatılmıştır. “Üç yıldan beri her gün bir parça daha sola sola ölüp gidiyorum.” ifadesi ise özetleme tekniğinin kullanılarak gereksiz ayrıntıların elendiğini göstermektedir. Metne ise anlatma yöntemi hâkimdir. Kişilerin tanıtımı, olayın anlatımı ve düşüncelerin aktarılması bu yolla yapılmıştır.

4.4.1.1.9. Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler

Ana düşünce: Geleneksel sanatlarımızın değerini bilip onların varlığını devam ettirmeliyiz.

Yardımcı düşünceler: Tecrübeli insanların öğütlerine kulak verilmelidir.

İşimizi en iyi şekilde yapmalıyız.

Kendimize başkalarının düşünce ve muamelelerine göre değer biçmemeliyiz.

Dünyaya olumlu iz bırakmaya çalışmalıyız.

İsraf etmemeliyiz.

4.4.1.1.10. Dil ve Üslup

Metinde yer alan bilinmeyen kelime ve kelime grupları şunlardır: nakış, evvel, evvela, bellemek, boyuna, doruk, yığılmak, kıymık, kıvam, kambur, bağ, tokaçlanmak,