• Sonuç bulunamadı

2 TÜRK SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİ TAMAMLAYICI BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ VE EMEKLİLİK BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ VE EMEKLİLİK

YATIRIM FONLARI

2.1 TÜRKİYE’DE SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ

Türkiye’de sosyal güvenlik kurumları genel olarak, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’dan oluşmaktadır. Ülkemizde sosyal güvenlik alanında ilk kapsamlı sistem, kamu kesimi çalışanları için 5434 sayılı kanunla kurulan Emekli Sandığı ile getirilmiştir. Arkasından sistem, bir işverene bağlı olarak çalışanları kapsayan ve 506 sayılı kanunla kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ile genişletilmiş, esnaf ve sanatkarlar ile bağımsız çalışanların sosyal güvenliğinin sağlanması amacıyla 1749 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur’un kurulmasıyla son şeklini almıştır148.

Uygulamada bu kurumların 1990’lı yılların başında yaşadığı finansal sorunlar, kamunun borçlanma ihtiyacını yıldan yıla arttırmıştır. Sosyal güvenlik kurumlarının gelirlerinin giderlerini karşılayamamasının ya da bütçelerinin açık vermesinin birçok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler arasında;

a) Sosyal Güvenlik Sistemiyle İlgili Tutarlı Bir Devlet Politikasının Bulunmayışı: Pek çok Avrupa ülkesinde sosyal güvenlik hakkı, en kutsal haklardan biri

olarak kabul görmüş ve siyasi iktidarlar ile sendikalar bu gerçeği özümsemişlerdir. Oysa ülkemizde tersi bir gerçekle karşı karşıya bulunmaktayız149. Bu bağlamda sosyal güvenlik sisteminin siyasi partilerin kolayca değiştiremeyecekleri bir yapıya kavuşturulması, ayrıca

148 Targan Ünal, Gelişen Borsalarda Kurumsal Yatırımcılar Türkiye Örneği, İMKB Yayınları, No.7, İstanbul, 1995, s.138 149 Ali Güzel, ‘‘Sosyal Güvenliğin Çağdaş Dinamikleri’’, Toprak İşveren Dergisi, Sayı.43, İstanbul, Eylül 1999, s.10

64

siyasi iktidarların müdahalesinden arındırılarak bir devlet politikası haline getirilmesi gerekmektedir150.

b) Nüfus Yapısındaki Değişim: 60 yaş üstü nüfusun %20’ler seviyesine ulaştığı

OECD ülkelerine göre %7’lik bir yaşlı nüfus payına sahip Türkiye genç bir ülkedir. Ancak bu oranın 2030 yılında %16’ya, 2050 yılında %23’e çıkması beklenmektedir151. 60 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfus içindeki payının bu şekilde bir artış göstermesi, sosyal güvenlik sisteminin bir yandan gelirlerinin azalmasına bir yandan da giderlerinin artması sonucunu beraberinde getirebilecektir. Ayrıca geçmiş yıllara göre doğuşta hayatta kalma ümidindeki artış ve doğum oranındaki düşüşün etkisi ile beraber aktif-pasif dengesinin giderek bozulacağı düşünülmektedir.

c) Kaynak Yetersizliği (Finansmana İlişkin Sorunlar): Bir sosyal güvenlik

sisteminin yeterli sosyal güvenlik garantisi sağlayabilmesi için, kaynak yetersizliği içinde olmaması gerekir. Ancak ülkemizde sosyal güvenliğe aktarılan kaynaklar GSMH’nın yaklaşık %5’i ile sınırlı bulunmaktadır.

Diğer yönden sosyal güvenlik sistemi kapsamına alınan nüfusun toplam nüfusa oranı %86.4 olmasına rağmen, herhangibi bir sosyal güvenlik sisteminin bütün nüfusu kapsamına alması gerektiği göz önüne alındığında, bu oranın da halen yetersiz kaldığı görülmektedir152. Ayrıca ülkemizde yer alan kayıt dışılık sorunu da, sistemin gelirlerinin yetersiz kalmasına yol açan diğer önemli bir etkendir. Kayıt dışı ekonominin varlığı kamu ekonomisi açısından, vergi kaybı anlamına gelmektedir153. Sigortalılıktan kaçınmanın en

150 Tuncay Aziz Can; Türk Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 7. Baskı, Beta Basım, İstanbul, 1997, s.142 151 Legalist Forum, Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform, Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform Nedir-Niçin Gereklidir?,

http://www.legalisplatform.net/ozel_dosyalar/Sosyal%20G%C3%BCvenlik%20Sisteminde%20Reform.pdf, (25 Mayıs2008)

152 Binhan Elif Yılmaz ve Murat Şeker, Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Bir Alan Araştırması, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, Bilim Kurulu Onaylı Eserler, , http://www.tsrsb.org.tr/NR/ rdonlyres/03EE6DB6-4920-461A-88EC-94F5A9BAD73C/2131/057_070.pdf, (28 Mayıs 2008), s.55-56

153 İzettin Önder; ‘‘Kayıt Dışı Ekonomi ve Vergileme’’, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Sayı 23- 24, Ekim 2000-Mart 2001, http://kayıtdışıekonomi.com/makale/detay.asp?:d=24, (02 Haziran 2008)

65

önemli nedenlerinden biri, işçi ve işveren tarafından ödenmekte olan, toplamda %30 seviyesine ulaşan yüksek miktardaki sigorta primleridir.

d) Popülist Uygulamalar Sonucunda Fonların Verimsiz Alanlarda Kullanılması: Devlet uzun bir süreden beri, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının fonlarını ucuz

bir kredi aracı olarak kullanmaktadır. Özellikle Sosyal Sigorta Kurumlarının fonları, enflasyon oranının %60’ları geçtiği yıllarda bile, %28 oranında faiz geliri sağlayan devlet tahvillerine yatırmıştır. Benzer uygulamalar Bağ-Kur için de geçerli olmuştur. Emekli Sandığı fonları ise, turistik otel, tatil köyü, iş hanı, otogar ve çarşı gibi alanlarda kullanılmış olup, ancak bu alandaki yatırımlardan genellikle zarar edilmiştir154.

e) Kurumlarararası Norm ve Standart Farklılılığı - Kurumsal Alt Yapı Eksikliği: Ülkemizde sosyal güvenlik kuruluşları, farklı bakanlıklara bağlı şekilde organize

olmuşlardır ve bu nedenle aralarında koordinasyon ve işbirliği eksikliği bulunmaktadır. Bu eksiklik, kurumlararası norm ve standart farklılıklarına, kaynak ve zaman israfına yol açmaktadır. Ayrıca sosyal güvenlik kuruluşları alt yapı eksikleri ve sık sık gerçekleştirilen mevzuat değişiklikleri, kurumların sigortalıların sayısını bilmemesine, alacaklarını izleyememesine, gelir-gider takibi yapamamasına, sorunlara zamanında ve doğru çözüm üretilememesine neden olmuştur155.

f) Erken Emeklilik Sonucunda Aktüeryal Dengelerin Bozulmuş Olması:

Sosyal Güvenlik kurumlarımızın gelirlerinin giderlerini karşılayamamasının dolayısıyla bütçelerinin açık vermesinin daha birçok nedeni bulunmaktadır. Ama en önemli nedenlerinden biri erken emeklilik olgusudur. Ülkemizde erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanlar da dahil olmak üzere yaşlılık aylığı alabilmesine olanak tanınmıştır. Bu durum bir taraftan sosyal güvenlik kurumları prim gelirinden mahrum

154 Şener, s.407

155 Yılmaz ve Şeker, http://www.tsrsb.org.tr/NR/rdonlyres/03EE6 DB6-4920-461A-88EC-94F5A 9BAD73C/2131

66

olmasına, diğer taraftan prim aldıkları süreden daha uzun süre yaşlılık aylığı ödemek zorunda kalmasına neden olmuştur. OECD ülkeleri arasındaki karşılaştırmalara göre, ülkemiz en uzun süre emekli maaşı ödeyen ülkeler arasında yer almaktadır. Erken emeklilik olgusu hem mali, hem de aktif/pasif dengesi açısından sisteme zarar vermiştir. Günümüzde SSK’dan emeklilerin %62’sinin yaşının asgari emeklilik yaşı olan 58-60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır156.

Sonuç olarak sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri olumsuz etkilemektedir. Sosyal güvenlik sistemi kaynaklı kamu borç stokundaki artış, bir yandan faiz oranlarının yükselmesine yol açarken bir yandan da geleceğe ilişkin belirsizliği artırarak enflasyonun yükselmesine yol açmaktadır. Ayrıca, bütün bunlar yatırımları olumsuz etkilemekte ve sürdürülebilir büyüme oranlarına ulaşılmasını engellemektedir. Bunun sonucunda işsizlik oranı artmakta ve gelir dağılımı giderek bozulmaktadır157. 1996 yılında Hazine Müsteşarlığı koordinatörlüğünde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından aktüreyal model kapsamında gerçekleştirilen projeksiyon sonuçlarına göre, mevcut emeklilik sistemine yönelik herhangi bir önlem alınmadığı takdirde sadece emeklilik programlarının finansman açığının 2050 yılında GSMH’nın %14’üne ulaşacağı tahmin edilmektedir.

156 SSK, 50 Soruda Sosyal Güvenlik Reformu, http://www.ssk.gov.tr/wps/portal/!ut/p/_s.7_0_A/7_0_5 RK?cpid=658 (10 Haziran 2008)

67

2.2 SOSYAL GÜVENLİK REFORMU KAPSAMINDA BİREYSEL