• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.3. Önem

Türkiye’de rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programında öğrenim gören öğrenciler dört yıllık lisans eğitimlerini başarıyla tamamladıklarında okullarda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı kurumlarda, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, adliyelerde, orduda ve daha pek çok kurumda psikolojik danışman olarak çalışabilmektedirler. Psikolojik danışmanlardan çalıştıkları kurumlarda, eğitimleri sırasında kazandıkları tüm mesleki bilgi ve becerilerini kullanarak sağlıklı ilişkiler yürütme ya da meslek seçimi yapma gibi gelişim görevleri bağlamında sorun yaşayan danışanların yanında cinsel taciz, şiddet ve savaş gibi travmatik deneyimleri olan danışanlara etkili olarak yardım etmeleri beklenmektedir.

Psikolojik danışmanların, travmatik yaşantıları olsun ya da olmasın ihtiyacı olan tüm bireylere etkili yardım sunabilmeleri için psikolojik danışman eğitiminde verilen mesleki beceri kazandırmaya yönelik dersler tek başlarına yeterli olabilmekte midir? Bu soruya, 2015-2016 öğretim yılında son sınıfta öğrenim gören ve şu an mezun durumunda olan psikolojik danışman adayları ile problemin ve odak alanın belirlenmesi kapsamında yürütülen odak grup görüşmelerinden (bkz. s. 59) örnekleri içeren şu sorularla cevap bulunabilir: bir arkadaşının sorununu dinledikten sonra kendisini toparlayabilmek için sarhoş olması gerektiğini belirten, travmatik yaşantıları olan danışanına üzülen ve hüngür hüngür ağlayan (1. Odak Grup Görüşmesi, 18.12.2015), stres nedeniyle mide rahatsızlıkları yaşayan (1. Odak Grup Görüşmesi, 18.12.2015; 4. Odak Grup Görüşmesi, 28.12.2015), uyku kalitesi bozulan (2. Odak Grup Görüşmesi, 21.12.2015; 4. Odak Grup Görüşmesi, 28.12.2015) ve depresif belirtiler gösteren (2. Odak Grup Görüşmesi, 21.12.2015; 4. Odak Grup Görüşmesi, 28.12.2015; 5. Odak Grup Görüşmesi, 05.01.2016) rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programı son sınıf öğrencileri çok

10

üst düzey mesleki becerilere sahip olsalar bile mezun olduklarında danışanlarına etkili bir şekilde yardımcı olabilirler mi? Bu öğrenciler meslek yaşamlarında maruz kalacakları stres faktörlerine karşı psikolojik olarak ne kadar güçlü ve hazırlıklıdırlar? Ayrıca stres faktörlerine karşı ne kadar süre iyilik hallerini koruyup profesyonel etkililiklerini devam ettirebilirler?

Psikolojik danışmanların, stres faktörleri ile karşılaştıklarında iyilik hallerini koruyabilmeleri ve profesyonel etkililiklerini devam ettirebilmeleri için düzenli ve sürekli olarak öz-bakımları ile ilgilenmeleri kritik bir öneme sahiptir. Ancak yukarıda verilen örneklerde, psikolojik danışman adaylarının öz-bakım odaklı bir yaşam tarzına, dolayısıyla stres karşısında kendilerini koruyabilecek düzeyde bir güçlülüğe sahip olmadıkları anlaşılmaktadır. Bu nedenle psikolojik danışmanların ileride karşılaşabilecekleri stres faktörlerine karşı güçlenebilmeleri ve iyilik hallerini geliştirip koruyabilmeleri için henüz öğrenci iken öz-bakımları ile nasıl ilgilenebileceklerini öğrenmeleri ve öz-bakım odaklı bir yaşam tarzını benimsemeleri gerekli görülmektedir (Wardle ve Mayorga, 2016). Dolayısıyla psikolojik danışman eğitimi programlarında öz-bakım kültürü oluşturulması için girişimde bulunulması gerektiği, şiddetle önerilmektedir (Colman vd., 2016). Bu kapsamda öz-bakımın, hem bu konuda düzenlenmiş özel dersler aracılığıyla hem de eğitim programının tamamına yansıtılması yoluyla psikolojik danışman eğitimi programlarına yerleştirilebileceği belirtilmektedir (Baker, 2011;

Bradley, 2013).

Alanyazın incelendiğinde yurtdışında psikolojik danışman adaylarına yönelik geliştirilen öz-bakım odaklı derslerin, henüz çok yeterli olmasa da (Culver, 2011, Roach ve Young, 2007) giderek arttığı görülmektedir (Christopher vd., 2006; Wolf vd., 2014).

Türkiye’de ise öz-bakım odaklı geliştirilmiş herhangi bir derse ya da bu konuda yürütülmüş herhangi bir çalışmaya rastlanmamaktadır. Dahası araştırmanın yürütüldüğü üniversiteyi de içeren, öğrenciler tarafından en çok tercih edilen rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programlarının amaçları ya da program çıktılarında öğrencilerin öz-bakım ya da iyilik halini artırmaya ilişkin herhangi bir bilgi de yer almamaktadır. Yapılan incelemelerde neredeyse tüm rehberlik ve psikolojik danışmanlık programlarında yer alan derslerde ve yürütülen çalışmalarda (Örn., Meydan, 2014; Yaka, 2011) büyük oranda öğrencilerin yalnızca mesleki becerilerine odaklanıldığı görülmektedir.

Psikolojik danışmanların danışanlarına sundukları yardımın etkili olmasında süreçte kullandıkları mesleki becerilerinin etkisi yadsınamaz. Ancak odak grup

11

görüşmelerinden elde edilen sonuçlarda da görüldüğü gibi öz-bakımları ile yeterince ilgilenmeyen, ilgilenmesi gerektiğini ya da nasıl ilgileneceğini bilmeyen psikolojik danışman adaylarının, stres faktörleri ile karşılaştıklarında mesleki becerilerini etkili bir şekilde kullanmaya devam etmeleri çok mümkün görünmemektedir. Türkiye’de psikolojik danışman eğitimi programlarının, öğrencilerin mesleki becerilerini en üst düzeyde geliştirmeyi hedeflerken iyilik hallerini artırmak amacıyla programlarında öz-bakım odaklı derslere yer vermemeleri, etkili psikolojik danışmanlar yetiştirme yönündeki amaçları ile ters düşen bir durumdur. Bu durumda psikolojik danışman eğitimi programlarının ve bu programlarda görevli öğretim elemanlarının, eğitim verdikleri psikolojik danışman adaylarının ilerde deneyimleyebilecekleri stres faktörlerine karşı savunmasız kalmalarından, bundan kaynaklı olarak yaşayabilecekleri tükenmişlik ve dolaylı travma gibi duygusal sorunlardan ve iyilik halleri ile profesyonel etkililiklerinin düşmesinden sorumlu olacaklarına inanılmaktadır.

Etkili psikolojik danışmanlar yetiştirilmesi konusunda önemli bir zorluğun psikolojik danışman eğitimi alacak kişilerin seçimiyle başladığı düşünülmektedir.

Witmer ve Young (1996) kişilik veya uyum problemi yaşayan birçok kişinin psikolojik danışmanlık mesleğini ilgi çekici bulup sadece akademik başarıları sayesinde bu alanda eğitim almaya başlayabildiklerini belirtmektedir. Türkiye’de de benzer bir durum yaşanmasına rağmen psikolojik danışmanlık mesleğinin seçiminde ilave başka faktörlerin de rol oynayabildiği düşünülmektedir. Pek çok lise öğrencisi psikolojik danışmanlık mesleğini ilgi çekici bulmanın yanında; sadece devlet kadrolarında iş bulabilme kolaylığı nedeniyle rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programlarına yerleşebilmek için çabalamaktadır. Bunun için de psikolojik danışmanlık mesleğinin gerektirdiği kişisel özelliklere sahip olup olmadıkları konusunda herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadan yalnızca Türkçe, matematik, tarih gibi temel derslerdeki akademik becerilerinin ölçüldüğü bir sınav sonucunda elde ettikleri dereceye bağlı olarak herhangi bir üniversitede psikolojik danışman eğitimi almaya başlayabilmektedirler. Dolayısıyla mesleğin gerektirdiği kişilik özelliklerine sahip olmayan aynı zamanda iyilik halleri düşük pek çok kişi psikolojik danışman eğitimine başlayabilmekte ve bu konuda yeterince ilerleme kaydedemeden de eğitimlerini tamamlayabilmektedir. Bu öğrenciler psikolojik danışmanlık mesleğini yürütürken daha önce de belirtilen tükenmişlik ve eşduyum yorgunluğu gibi duygusal sorunlar karşısında daha savunmasız kalabilmektedirler (Merryman, 2012; Velez, 2012; Witmer ve Young, 1996). Dolayısıyla

12

üniversiteye giriş koşullarında bir değişikliğe gidilmediği takdirde rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans eğitimine öğrenci seçerken adayların psikolojik danışmanlık mesleğini yürütebilecek kişisel yeterliliklere sahip olup olmadıklarını incelemek olanaksızdır. Böyle bir değişikliğin gerçekleşmesi kısa vadede mümkün görünmediği için psikolojik danışman eğitimi programlarında kişisel yeterliliklerine bakılmaksızın tüm psikolojik danışma ve rehberlik öğrencilerinin öz-bakım davranışlarını ve iyilik hallerini geliştirmeye ve onları meslek yaşamlarında karşılaşabilecekleri stres faktörlerine karşı güçlendirmeye odaklanılması önemlidir.

Sonuç olarak psikolojik danışman adaylarına öz-bakım stratejileri konusunda farkındalık, bilgi ve beceri kazandırma amacıyla psikolojik danışman eğitimi programlarında bir takım düzenlemelere gidilmesine ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, Psikolojik Danışmanlarda Öz-Bakım Dersi’nin (PDÖBD) tasarlandığı ve etkililiğinin incelendiği bu çalışmanın Türkiye’de psikolojik danışman eğitimine, etkili psikolojik danışmanlar yetiştirilmesi konusunda yeni ve gerekli bir bakış açısı kazandıracağına inanılmaktadır. Çalışma kapsamında PDÖBD’nin tasarlanma ve uygulanma süreci, Türkiye’de psikolojik danışman eğitimi alanında henüz çok kullanım alanı bulamamış olan eylem araştırması desenine göre gerçekleştirilmiştir. Eylem araştırması özellikle eğitim ortamlarında var olan bir sorunu betimlemenin ötesinde; o sorunun çözümüne odaklanan ya da eğitim süreçlerinin kalitesini artırmaya yönelik en etkili yöntemi bulana kadar yürütülen sistematik ve etkili bir araştırma yöntemidir (Creswell, 2012; Mills, 2003). Dolayısıyla eylem araştırması deseninde gerçekleştirilen bu çalışmanın psikolojik danışman eğitiminde ortaya çıkan sorunları en etkili şekilde çözmek ve eğitim sürecinin kalitesini artırmak amacıyla ilerde yürütülecek çalışmalara bir ışık tutacağı düşünülmektedir.