• Sonuç bulunamadı

3. ALMANYA’NIN CEPHELERDE GERİ ÇEKİLMEYE BAŞLAMASI VE TÜRKİYE ÜZERİNDE MÜTTEFİK BASKISI (1942-1943)VE TÜRKİYE ÜZERİNDE MÜTTEFİK BASKISI (1942-1943)

3.1.2 Adana Görüşmes

Churchill, Türkiye’nin 1943 yılının ilkbaharında Müttefiklerin yanında savaşa girmesini sağlamak için 30 Ocak’ta Adana’ya geldi.811Gizli tutulan görüşmeden sonra,812 2 Şubat 1943’de Cumhuriyet’te yayınlanan resmi tebliğde “Konuşmalarda

Türk ve İngiliz siyasi noktai nazarlarının, bir ve müşterek olduğu bir defa daha anlaşıldı” deniliyordu.813Nadir Nadi, Perde Aralığı kitabında görüşme ve ilan edilen tebliğle ilgili şu bilgileri veriyordu: “Haberi, gazeteler ertesi gün resmi bir bildiri

halinde verdiler. Diplomasi sanatının, bir şey söylüyormuş gibi görünüp de hiçbir şey söylemeyen bilgiç ve boş cümlelerini okuyarak konuşulanlara dair bir fikir edinmeye imkân yoktu.”814Selim Deringil, 30-31 Ocak’ta gerçekleşen Adana Konferansı için İngiltere ve Türkiye arasındaki “sağırlar diyalogu” benzetmesini yapıyordu. Taban tabana zıt amaçlarla toplantıya katılan taraflar, toplantıda birbirlerini ikna ettiklerini düşünerek, avuntuyla ayrılıyorlardı.815Churchill, Almanya’nın yenilgisini hızlandırmak için Adana’ya gelirken, İsmet İnönü’nün amacı Churchill’i, Rusların savaş sonrası niyetleri üzerine uyarmak ve aynı zamanda İngilizlerin savaş gereçleri ve silah yardımlarını artırmayı sağlamaktı.816

Türk heyetinin, Sovyetlerin savaş sonrası Avrupa üzerindeki emellerini defalarca gündeme getirmeleri üzerine, Churchill önceden tasarladığı gibi Türkiye’yi “Sovyet tehdidi” ile korkutmaktan vazgeçti. Onun yerine Türkiye’nin Sovyetlerle ilgili endişelerini gidermeye çalıştı.817 Şükrü Saracoğlu, Churcill’e Avrupa’nın Slav ve Komünist dolu olduğunu, Almanya yıkıldığı takdirde yenilen bütün bu memleketlerin Bolşevikleşeceğini söylemişti.818Churchill ise “komünizmin artık,

eskisinden nazaran değişmiş” olduğunu ve Rusya savaştan sonra Türkiye’ye saldırsa

bile, savaş sonrası kurulacak olan yeni “milletlerarası teşkilat”ın gerekli önlemleri alacağı için Türkiye’nin endişelenmesine gerek olmadığını ifade ediyordu.819 Buna

811Prof. Dr. Ahmet Ş. Esmer, Dr. Oral Sander, a.g.e., s.178, Cumhuriyet, 2 Şubat 1943 812Nadir Nadi, a.g.e. s. 173,

813Cumhuriyet, 2 Şubat 1943 814Nadir Nadi, a.g.e. s. 173 815Selim Deringil, a.g.e. s.189

816Edwad Weisband, a.g.e. ss.120-122, Selim Deringil, a.g.e. s.190, Doç. Dr. Fahir H. Armaoğlu,

a.g.m. s.167, Şevket S. Aydemir, a.g.e. s.259

817Selim Deringil, a.g.e. s.189

818Şevket S. Aydemir, a.g.e. s.260, Doç. Dr. Fahir H. Armaoğlu, a.g.m. s.167 819Şevket S. Aydemir, a.g.e. s.260

karşın Türkiye fiili garantiler istiyordu. Şevket S. Aydemir’e göre İngiltere’nin sudan yatıştırmaları İnönü ve Saracoğlu’nu ikna etmekten uzaktı.820

Churchill 2 Şubat’ta Stalin’e gönderdiği telgrafta, “Türklerin bize

yaklaştıklarına hiç kuşku yok” diyordu.821 Selim Deringil, Adana Konferansı ve onu takip eden günlerde Türklerle İngilizlerin aynı dili konuşmadığını belirtiyordu. Churchill misyonunda başarılı olduğunu düşünüyordu. Buna karşın Türk tarafı ise kendilerini baskıyı bertaraf etmiş ve yükümlüklerinden sıyrılmış görüyordu. Dolayısıyla her iki taraf için “başarı” karşıt anlamlar içeriyordu.822 Churchill, Adana görüşmeleri sonrasında Türk yöneticilerinin endişelerini Stalin’e aktardığında Stalin’in cevabı, Sovyetlerin 1941 Ağustos’unda Türkiye’ye verdiği garantileri hatırlatarak bu ülkenin Türkiye’ye yardıma hazır olduğu, ancak Türkiye’nin Almanları feda edemediği şeklinde olmuştu.823

Nadir Nadi’nin, Batılı devletler ile İnönü arasında “ilginç bir satranç partisi” benzetmesini824yaptığı Adana görüşmesinin tek somut sonucu, daha sonra adına “Adana Listeleri” denilecek olan askeri mühimmat listeleri oldu.825Bu listelerdeki malzemenin Türkiye’ye verileceğini taahhüt eden İngiliz Başbakanı, bu malzeme listesini Türkiye’yi savaşa sokmak için yem olarak kullanmayı planlıyordu. Ancak, bu liste Türkiye’nin savaş dışı kalmasına olanak sağlayan bir taktiğe zemin hazırlayacaktı.826

Adana görüşmesi son derece gizli tutulmaya çalışılsa da kısa zamanda duyulmuş ve özellikle Almanya’da büyük yankılar uyandırmıştı.827Türkiye, İngiltere planları için olduğu kadar, Almanya için de kilit rol oynuyordu. Örneğin, korkulu rüyası Balkanlarda bir cephe açılması olan Hitler için Türkiye’nin tarafsız kalması çok önemliydi.828Cumhuriyet’te Adana görüşmelerinin Almanya’da endişeyle

izlendiği belirtilirken, Alman siyasi bülteninde yer alan; Adana görüşmeleri için, teklifin İngiltere’den geldiği ve İngiltere’nin Türkiye’den bazı talepleri olduğu,

820Şevket S. Aydemir, a.g.e. s.260, Selim Deringil, a.g.e. s.189 821Edwad Weisband, a.g.e. s. 125

822Selim Deringil, a.g.e. s.191 823Şevket S. Aydemir, a.g.e. s.261-62 824Nadir Nadi, a.g.e. s. 174

825Edwad Weisband, a.g.e. s.125, Selim Deringil, a.g.e. s.192 826Selim Deringil, a.g.e. s.192

827Cumhuriyet, 3 Şubat 1943

ancak Türk politikasında bir değişikliğin olmadığı yönündeki görüşlerin üzerinde duruluyordu.829

Churchill, Türkiye’yi savaşa sokmayı başaramamış, ancak Adana’dan olumlu izlenimlerle ayrılmıştı. Ancak Türk hükümeti, Almanya’yı ürkütmemek için, Adana Görüşmesi sonucunda dış politikasında bir değişiklik olmadığı yönünde yayın yapılması için basına talimat vermişti.830İngiltere’nin, Türkiye’nin kendi yanında savaşa yaklaştığı ifadelerinin aksine, Cumhuriyet gazetesine göre hem İngiltere hem de Amerika Türkiye’nin tarafsızlığını kabul etmiş ve destek verilmişti.831

4 Şubat tarihli Cumhuriyet’te, İtalyan basınında yayınlanan ve Churchill’in Türk devlet adamlarını kandırmak niyetiyle Adana’ya geldiğini belirten haberlere karşılık veriliyordu: “Winston Churchill gibi zekâsı ve dirayeti tecrübe ile bilinen bir

devlet adamının birtakım hayaller peşinde uçabileceğinden tasavvur etmek imkânsızdır. İngiliz Başvekil bilakis realiteyi yerinde arıyan, yerinde gören ve buna göre çalışmasını tanzim eden bir adam olarak tanınmıştır. Türkiye ile İngiltere arasındaki tedafül ittifak muahedesi, bir tarafın değil karşılıklı iki tarafın davalarile ilgilidir. İngiltere’ye aid menfaatler, imparatorluğun mahiyeti icabı, dünyanın dört yanına dağılmıştır; bizimkiler ise hudutlarımızın hemen çevresindedir. Bu itibarla, ne bizim İngiltere’yi aldatmamız, ne de İngiltere’nin bizi kandırması bahis mevzuu olmaz ve Başvekil Churchill bunu en iyi bilen insanlardan biridir. Binaenaleyh Adana görüşmelerinin hedefi, iki müttefik milletin müşterek menfaatlerinden öteye aşamaz ve aşmamıştır.”832

Yine bu sırada Cumhuriyet’te, Türkiye’nin tarafsız olmasının savaşan iki taraf için de faydalı olduğu dile getiriliyordu. Yunus Nadi Türkiye’nin tarafsızlığını koruyarak hem kendisine hem de Türkiye ile ilişki içinde bulunan tüm devletlere fayda sağladığını söylüyordu:“…Taraflar elbette Türkiye’nin kendi saflarında yer

almasını isterlerdi ve belki bunu istedikleri zamanlar olmuştur. Türkiye dört yıla yaklaşan ve gittikçe açılıp yayılan dünya buhranı içinde kendi çizdiği yoldan zerre kadar ayrılmamıştır. Nihayet… böyle yapmakla Türkiye’nin kendi menfaatleri olduğu kadar başkaları için de menfaat ve kıymeti büyük bir siyaset gütmüş

829Cumhuriyet, 3 Şubat 1943 830O. Murat Güvenir, a.g.e. s.104 831Cumhuriyet, 4 Şubat 1943 832Cumhuriyet, 4 Şubat 1943

olduğunu anlamış bulunuyorlar.”833 Ömer R. Doğrul, bu tarafsızlık politikasındaki Türkiye’nin tutarlılığını şu şekilde ifade ediyordu: “Türkiye, maceracı bir memleket

değildir ve Türk milletinin bütün gayreti, bütün faaliyeti Türkiye üzerinde teksif olunmuştur… Türk barışını korumayı, Türk kalkınmasını ilerletmeyi, her maceradan üstün tutarak, dostluklarına sadık kaldı ve taahüdlerine riayet gösterdi…”834

Churchill’in, 11 Şubat’ta Avam Kamarası’nda verdiği nutukta: “Türkiyeden

hiçbir talepte bulunmadım… Türkiyenin başına gelecek bir felaket bütün Birleşik milletler için de bir felaket olacaktır” demesi, Ömer R. Doğrul tarafından

memnuniyetle karşılanmıştı: “Adana konuşmaları hakkında neşrolunan resmi tebliği

teyid etmekle bu tebliğin neşrinden hâsıl olan iyi tesiri kuvvetlendirmiş ve sağlamlaştırmıştır.”835Ancak İngiltere, Adana görüşmesinden sonra da Türkiye’yi Müttefiklerin yanında savaşa sokma gayretlerini devam ettirdi. Von Ribentrop’un da belirttiği gibi, Mihver’in cephelerde her yenilgisi, Türkiye üzerindeki bu baskıyı daha da artırmıştı.836

Şubat ayında başlayan Türk-İngiliz askeri görüşmeleri sonuç vermeyince, Müttefiklerin Ortadoğu Başkomutanı General Wilson Ankara’ya geldi.837Türkiye’nin savaşa girmesini amaçlayan “Hardihood” adı verilen donatım hareketi dört aşamalı bir plandı. Bu plan Türkiye’de Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin 25 avcı filosunun üstlenmesiyle başlayacak ve tam teçhizatlı iki zırhlı tümenin yerleşmesiyle tamamlanacaktı.838Ancak planın birinci aşaması bile gerçekleşemedi. General Wilson, büyük zorluklalara yol açacağını düşündüğü bu başarısız planla ilgili endişelerini dile getirecekti. Bunun nedenleri ise Türkiye’nin böyle bir sevkiyatı kaldıracak demiryolu ulaşım ağı, lokomotif, vagon ve limana sahip olmamasıydı. Ayrıca, daha da önemlisi bunlar yeterlide olsa Türk politikasını çizenlerin

“Hardihood” hareketinin başarıya ulaşmasını ya da İngilizlerin kafasında kurduğu

biçimiyle başarıya ulaşmasını istememeleri söz konusuydu.839Projenin tam anlamıyla gerçekleşmesinin, Türkiye’nin savaşa girmesi anlamına geldiğinin farkında olan

833Cumhuriyet, 14 Şubat 1943 834Cumhuriyet, 4 Şubat 1943 835Cumhuriyet, 12 Şubat 1943

836Prof. Dr. Ahmet Ş. Esmer, Dr. Oral Sander, a.g.e., s.183

837Prof. Dr. Ahmet Ş. Esmer, Dr. Oral Sander, a.g.e., s.183, Edwad Weisband, a.g.e. s.141, Selim

Deringil, a.g.e. s.194

838Edwad Weisband, a.g.e. s.141, Selim Deringil, a.g.e. s.194 839Edwad Weisband, a.g.e. ss.142-145

Türk yöneticileri “işi yokuşa” sürerek zaman kazanmaya çalışmaktaydı.840Buna karşın İtalya’nın savaş dışı kalma ihtimali arttıkça Türkiye üzerinde Müttefik baskısı daha da kuvvetlenmişti. 12 Mayıs’ta Churchill’in Roosevelt’le Washington’da yaptığı görüşmede, İtalya’nın yenilip savaş dışı bırakılmasının sağlayacağı avantajlar arasında Türkiye’nin savaşa katılması da sayılıyordu.841

Aynı günlerde Cumhuriyet’te Türkiye’nin bağımsız politikasını destekleyen makaleler yer almaya başlıyordu. Yunus Nadi, “Tarafsız Siyaset” başlıklı makalesinde Türkiye’nin yapmış olduğu ittifakların sadece kendi emniyetini sağlamaya yönelik olduğunu, “kendilerine sataşılmadığı sürece hiçbir memleketle

kavgaya tutuşmak niyetinde” olmadığını, Churchill’in de bunu Adana’da kabul

ettiğini belirtiyordu. Yunus Nadi, “Asıl mesele: Hükümetimizin iftiharlarımıza layık

büyük başarısı olan tarafsızlık siyasetini hiç birimiz hiçbir suretle bozmamağa mecburuz” çağrısı yaparak bu politikaya verdiği desteği ortaya koyuyordu.842Nadir Nadi ise Almanya’nın halen Türkiye’ye ölümcül zararlar verecek güçte olduğunu ileri sürerek Türkiye’nin tarafsız kalmasını destekliyordu.843

Türkiye savaşa girmemek için çabasını sürdürdüğü gibi, artık savaşı kazanmaya başlamış Müttefikleri uzaklaştırmaktan da kaçınıyordu. Aynı zamanda Almanya’yı kışkırtmamak için gerekli itinayı göstermeye çalışıyordu.84417 Mart 1943’te Şükrü Saracoğlu, parti programını açıklarken Türk-İngiliz dostluğunu sadece karşılıklı menfaatler gereği değil iki ülkenin ‘hayati zaruretlerinin’ en başında gelen bir ihtiyaç olarak görüyordu.845 Bu tutumu Şükrü Saracoğlunun, Times gazetesine verdiği mülakatta görmek mümkün. Şükrü Saracoğlu, savaş dışı kalmak arzusunu yineledikten sonra Türkiye Hükümetinin kendisini İngiltere ve Amerika’ya karşı tamamen tarafsız saymadığını, “bitaraf” kelimesini, diğer devletlerle ihtilafa düşmeyi önlemek için kullandığını belirtiyordu.846

840Edwad Weisband, a.g.e. s.141, Selim Deringil, a.g.e. s.195 841Prof. Dr. Ahmet Ş. Esmer, Dr. Oral Sander, a.g.e., s.184 842Cumhuriyet, 21 Haziran 1943

843Selim Deringil, a.g.e. s.198 844Selim Deringil, a.g.e. s.198-199 845Gotthard Jaeschke, a.g.e. s.84 846Cumhuriyet, 26 Ağustos 1943