• Sonuç bulunamadı

Gölgeler ve Suretler Filminin Geniş Özeti

II. BÖLÜM

2.2. Derviş Zaim Filmleri

2.2.6. Gölgeler ve Suretler (2011)

2.2.6.2. Gölgeler ve Suretler Filminin Geniş Özeti

Film, gölge oyununa atfen beyaz bir perde üzerine yazılmış bilgilendirme yazısı ile açılır. “Kıbrıs, 1960 yılına kadar Rum ve azınlıktaki Türk toplumlarından oluşan bir İngiliz kolonisiydi. Ülkenin iki toplumu adada dağınık biçimde ve genel olarak barış içinde yaşıyordu. 1955 yılında Kıbrıs’lı Rumlar EOKA adlı gizli bir örgüt kurdular ve Yunanistan’la birleşmek için silahlı mücadeleye giriştiler. Kıbrıs’lı Türkler bu hareketi bir tehdit olarak algıladılar ve karşılığında TMT örgütünü kurarak adanın bölünmesini önerdiler. 1960 yılında uzlaşma sonucu Kıbrıs’a bağımsızlık verildi. Adanın Yunanistan’la birleşmesi veya taksim edilmesi planlarından vazgeçildi. Geçici bir barış dönemi başladı. 1963 yılında Kıbrıs’lı Rumlar, devletin işlevlerini yerine getiremediğini öne sürerek, anayasal değişiklikler önerdiler. Kıbrıs’lı Türkler bu değişiklik önerilerini kabul etmediler. Kıbrıs’lı Rumlar ve Türkler arasındaki gerilim toplumlararası çatışmayı ivmelendirdi. Daha iyi silahlanmış olan Kıbrıs’lı Rumlar, Yunanistan’la birleşmeyi gerçekleştirmek adına, Kıbrıs’lı Türkleri, yerleşim yerlerinden atmaya başladılar.”

Rumlar ve Türkler arasında yaşanan olaylar hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra kızı Ruhsar’a gölge oyunu yapan Karagözcü Salih’e geçilir. Gölge oyununda Karagöz, “Hacivat’ım insanlar görünmez olsalardı neler yaparlardı?” diye sorar. Hacivat, “Çalar, çırpar, ham yaparlardı, isterlerse katliam yaparlardı” diye cevap verir. Karagöz bu defa, “Hacivat’ım insanlar bu rezillikleri neden yaparlardı?” diye sorar. Hacivat, “Yakalanmaktan korkmayacakları için yaparlardı”. Karagöz, “Peki Hacivat’ım hem görünmez olmak hem iyi bir insan olmak mümkün müdür?” diye sorar. Hacivat ise “Gölgene dikkat edeceksin, karanlık tarafına hükmedeceksin” diye cevaplar. Salih, kızından kendisine yardım etmesini ister. Fakat kızı Karagöz ve Hacivat’ı sevmediğini söyler. Salih, kızına “Bu oyun bana gölgemi gösterdi. Böylece beni kurtardı. İleride seni de kurtarabilir” dediği sırada dışarıdan sesler gelir. Rum askerleri köyü basarak köyde yaşayan Türkleri evlerinden atar. Salih ve kızı da şehre gitmeye karar verir. Ancak rahatsız olan Salih şehre kadar gidemeyeceğini, akrabası olan Veli’nin köyüne gitmeleri gerektiğini söyler.

Baba ve kızı Veli’nin köyüne gelir. Ahmet adlı genç, onları Veli’nin yanına götürür. Bu sırada köyün duvarında Rumların kurduğu EOKA örgütünün isminin karalandığı bir yazı dikkat çeker. Salih, Rumların kendilerini köylerinden attıklarını ve

yakında buraya da gelebileceklerini anlatır. Veli akrabası olan Salih’i ve kızı Ruhsar’ı alarak evine götürür. Ruhsar, Rumların gelmesinden korkmaktadır. Köyün genci Ahmet ona korkmamasını silahlarının olduğunu söyler. Fakat Veli bu duruma kızıp Ahmet’i evden yollar. Gece olduğunda Salih, gölge oyununun aklı ve kalbi terbiye ettiğinden bahsederken Veli, Cevdet’in yardımıyla bir çukur kazmaya başlar. Kazdığı çukuru kimsenin görmemesi için beyaz çarşaf asar. Ancak astığı beyaz çarşaftan gölgesi görünmektedir. Veli’nin gizlice çukur kazdığını Anna’nın oğlu Türk düşmanı Hristo görür. Veli kazdığı çukurdan birçok silah çıkartır. Veli hasta olan Salih’i ve Ruhsar’ı şehre göndermenin planlarını yapar. Bu yüzden yakın ilişkisi olan Anna ile konuşmaya gider. Anna’dan onları şehre hastaneye götürmesini ister. Yanlarında eğer bir Rum olursa daha güvende olacaklarını düşünür. Anna başta bu durumu kabul etmese de onlara yardım etmeye karar verir. Çünkü Salih, Anna’nın yakını olan Maria’nın yanında çalıştığı karagözcüdür. Veli, Salih’e şehre gittiğinde Türk teşkilatından birilerini bularak en kısa zamanda köye silah yardımı yapılmasını söylemesini ister.

Ruhsar şehre Rum olan Anna ile gitmek istemez. Veli ise onlara kadının çok güvenilir biri olduğunu söyler. Salih elindeki karagöz suretini Veli’ye verir. Ondan öldüğünde bu sureti çok uzak bir ovaya gömmesini ister. Aksi takdirde ruhuna azap vereceğine ve kalanlara uğursuzluk getireceğine inanır. Şehre gitmek için yola çıktıklarında Rum askerlerinin yolda Türkleri dövdüklerini görürler. Anna onlara hemen kaçmalarını ve saklanmalarını söylese de iki Rum asker Salih ve Ruhsar’ın peşine düşer. Baba ve kızı askerlerden kaçıp saklanır. Salih durumu öğrenmek için kızını bırakıp saklandığı yerden dışarı çıkar. Belli bir süre geçip babası geri gelmeyince Ruhsar meraklanır ve babasını aramaya başlar. Babasının gelmiş olabileceğini düşünerek Veli’nin köyüne geri döner. Babasının kaybolmasından Anna ve Veli’yi sorumlu tutar. Veli, Salih’i aramaya çıkıp saklandıkları yere gider. Ancak hiçbir yerde Salih’i bulamaz. Türk teşkilatına haber vermek için köye geri döner. Fakat telefonlar çalışmamaktadır.

Veli, kaybolan Salih’i sormak için köyde yaşayan Türklerin bulunduğu kahveye gelir. Salih’i kimse görmemiştir. Köyde yaşayan halk tedirgindir. Köyün gençleri Rumların kendilerine saldırmadan Rumlara saldırmaları gerektiğini söylemektedir. Veli bu duruma karşı çıkarak gençleri sakinleştirmeye çalışır. Çünkü Rumlardan hem sayıca az kişilerdir hem de saldıracak silahları yoktur. Köylüler evlerini satıp köyü terk etmeyi

düşünür. Ancak Veli bunun iyi bir fikir olmadığını, en iyi fikrin köyde yaşayan Rumlarla gidip konuşmak olduğunu savunur. Köyün gençlerine sakin olmaları konusunda uyarılarda bulunur. Türk kahvesinden çıkan Veli ve birkaç köylü, karşı tarafta bulunan Rum kahvesine gidip köyde mesele istemediklerini söyler. Dimitri ise onca yıldır bu köyde birlikte yaşadıklarını, kendilerinin de bu yüzden sorun çıkartmayacaklarını söyleyerek Veli’yi destekler. Onlar için önemli olan gençleri sakin tutarak köyde barışı ve huzuru sağlamaktır.

Sabah uyandığında Ruhsar’ı göremeyen Veli köyün gençleriyle kızı aramaya başlar. Tek isteği kayıp olan babasını bulmak olan Ruhsar çok geçmeden Veli tarafından bulunur. Ruhsar’ı bulup, köye geri döndükleri sırada Veli ve köyün gençleri Hristo’nun Rum askerlerden silah almasına şahit olurlar. Askerlerin kendilerini görmemeleri için hızlıca oradan uzaklaşırlar. Veli Ruhsar’ı yanına alarak Anna’nın evine gider. Bu sırada Hristo ve askerler silahların olduğu kutuları eve taşır. Anna, Rum askerlerine yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışır. Ancak başta kendi oğlu Hristo olmak üzere Rumlar çatışmaya girmeye kararlıdır.

Anna, Salih’i kendi köyünde aramaya karar verir. Ruhsar’ın yanına giderek evin yerini öğrenir. Köye gittiğinde her tarafın dağılmış ve yakılmış olduğunu görür. Salih’in evinde yere saçılmış eski fotoğraflarda Maria’yı görünce fotoğrafı yanına alır. Salih’i bulamadan kendi köyüne geri dönmek için yola çıkar. Fakat yolda Rum askerleri tarafından durdurulup saldırıya uğrar. Köyüne vardığında Ruhsar, Anna’ya yardım eder. Ruhsar’a babasını şehirde bulabileceğini söyler.

Veli köyün gençlerine köyün dışında atış talimi yaptırarak onları hazırlamaya çalışır. Görüntüde atış talimi yapan gençler verilirken Veli ve gençlerin ne yapmaları gerektiğini konuştukları sesler gelmeye başlar. Ahmet ve diğer gençler saldırmak konusunda ısrarcıdır. Ancak Veli bu durumu istememekte, gençlere engel olmaya çalışmaktadır. Ruhsar elindeki figürlerle saçma bulduğu gölge oyununu oynatmakta ve duvarda yansıması görünmektedir. Ruhsar babasından kalan figürleri gömmek ister. Veli bunun batıl inanç olduğunu savunur. Ruhsar filmin başında babasının kendisine oynattığı gölge oyunundan bir sahneyi rüyasında görür.

Sabah olduğunda Ruhsar şehre gitmek için yola çıkar. Rumları taşıyan bir araca biner. Dimitri Ruhsar’ı indirmeye çalıştığı sırada Rum askerleri gelir. Askerler “Aranızda Türk var mı?” diye sorar. Araçta bulunan küçük bir kız çocuğu eliyle

Ruhsar’ı gösterir. Ruhsar, askerlere “Ailem korktukları için şehre gitti, bende bu yüzden şehre gidiyorum. Bir daha adaya dönmeyeceğiz” dediği için askerler Ruhsar’ın araca binmesine izin verir. Şehre gelmeyi başaran Ruhsar’ın ilk işi karakola giderek babasını sormak ve köylünün yardım isteğini iletmektir. Komutan babası hakkında bir bilginin olmadığını, köydekilerin daha güvenli bir yere geçmeleri gerektiğini söyler. Artık ateşkes olduğunu, korkmaması gerektiğini ve yazdığı notu köylüye iletmesi gerektiğini de ekler.

Babasının öldüğünü düşünen Ruhsar, köye geri dönüp komutanın verdiği notu Veli’ye iletir. Komutan notta kendilerini olduğundan daha güçlü göstermelerini yazmıştır. Bu yüzden Ahmet, Rum kahvesine gidip geceleri ziyaretçilerinin geldiğini, ekmek almak istediklerini söyler. Gece ise ateş yakıp yanlarına Türk askeri gelmiş gibi gösterirler. Durumdan habersiz olan Veli öğrenince gençlere çok kızar. Yaptıklarının yanlış olduğunu, Türklerin teşkilatlanmaya başladıklarını düşüneceklerini söyler. Köyün Türk gençlerinin ateş talimi yaptıklarını Hristo görür.

Ruhsar babasının karagöz suretlerini gömmek için geri geldiğini söyleyip Veli’yi korkak olmakla suçlar. Daha sonra Veli’nin yanına gider. Veli, Salih’in eskiden çırağı olduğunu anlatır. Fakat kumara alışmasıyla Salih’in karagöz gösterisinden kazandığı parayı çaldığını söyler. Bu duruma sinirlenen Salih çırağını dövüp işten atar. Veli ustasına kinlenerek ustasının âşık olduğu kadını Maria’yı baştan çıkarır. Veli yaptıklarından dolayı pişmandır. İçindeki gölgenin daha da büyümemesi ve kurtulmak için olanları Ruhsar’a anlattığını söyler.

Salih’in karagöz suretlerini gömmeye giden Cevdet, Hristo tarafından takip edilir. Cevdet açtığı çukura karagöz suretlerini yerleştirir. Ancak Hristo bunu yanlış anlar. Rum askerlerine haber verip, onları Cevdet’in açtığı çukurun oraya götürür. Askerler çukuru açtıklarında karagöz suretlerini görür. Hristo bu duruma sinirlenip, suretlere ateş eder. Hristo askerleri de yanına alarak Cevdet’in çobanlık yaptığı yere gider. Silahların ve Türk askerlerinin nerede olduğunu soran Rum askerler Cevdet’i öldürüp, cebine karagöz sureti yerleştirir. Cevdet’in ölümünün ardından siyah bir keçi gösterilir.

Koyunlar köye Cevdet olmadan gider. Bu durumu gören Ruhsar korkup, bayılır. Akşam olduğunda köylüler Cevdet’in cesedini bulur. Veli cesedi eve götürür. Ruhsar’ın ağlama seslerini duyan Anna, oğlu Hristo’ya kızmaya ve vurmaya başlar. Cevdet’i

öldüren Rum askerlerinin yanına gidip onlara taş atar. Hristo yaptığından pişmandır, annesine zarar gelmemesi için onu durdurmaya çalışır. Köyde Cevdet için cenaze töreni düzenlenir. Çok üzgün olan Ruhsar, cenazeye gelen iki Rum’u taş atarak uzaklaştırır. Hristo ve Anna, Veli’nin evine giderek yemek götürür. Hristo başsağlığı diler. Ancak Ruhsar, Rumların gelmesine sinirlenir ve Hristo’ya vurmaya başlar. Veli Ruhsar’ı sakinleştirmek için dışarı çıkartır.

Ahmet, Ruhsar’ı ve köyün diğer gençlerini yanına alıp, Rumların çobanının yanına gider. Çoban ve şoför olan Dimitri, tıpkı Veli gibi gençleri sakinleştiren barış getirmek isteyen biridir. Ancak Ruhsar taşla Dimitri’ye saldırır, Ahmet de ateş açar. Veli bu durumdan habersizdir. Ahmet ve arkadaşları gizli bir plan yapar. Dimitri’yi aramaya çıkan kişilere ve askerlere saldırmayı düşünürler. Ancak askerlere saldırı Ahmet’in istediği gibi gerçekleşmez. Arkadaşları askerler tarafından vurulur. Ahmet koşarak köye gider. Köye gittiğinde tek başına Rumları öldürmeye çalışır. Askerlerde köydeki Türklere saldırarak onlara ateş eder. Ahmet çatışmanın başladığını Veli’ye haber etmeye gider. Ancak Hristo’yu karşısında görünce onu öldürmeye çalışır. Anna araya girince Ahmet tarafından öldürülür. Ahmet de yaralanır. Köyde yaşayan Türkler, saldırıya geçen eli silahlı Rumlardan kaçmaya çalışır. Fakat dört bir yanları Rumlar tarafından sarılmıştır. Türkleri korumaya çalışan Veli, Hristo tarafından öldürülür. Ruhsar’ın “Amca” diyerek bağırdığı duyulur. Kaçmaya çalışan Türklerin karşısına Rumları taşıyan bir otobüs çıkar. Ahmet Rumların canı pahasına yaralı ve ölü olan Türkleri ister. Otobüse binerek oradan uzaklaşırlar. Ahmet ve Ruhsar on kişinin öldüğü mezarın başındadır. Daha sonra Türklerin bir okula sığındığı gösterilir. Ruhsar babasından kalan karagöz suretini gömdüğü sırada, okulun bahçesinde gölge oyunu yapan babasının sesini duyar. Koşarak babasının yanına gidip, ona oyunda yardım eder. Karagözcü Salih’in “Belli ki bir gün aklımız, ruhumuz, hırslarımız arasında denge olur, iyi insanlar oluruz da mağaradan korkmadan çıkarız, hiç korkmadan çıkarız” sözleriyle film sona erer.