• Sonuç bulunamadı

Filler ve Çimen Filminin Genel Değerlendirmesi

II. BÖLÜM

2.2. Derviş Zaim Filmleri

2.2.2. Filler ve Çimen (2001)

2.2.2.3. Filler ve Çimen Filminin Genel Değerlendirmesi

“Tabutta Rövaşata’dan sonra konusunu Kıbrıs’tan alan bir başka proje, Via Beyrut, söz konusuydu. Onu çekmek istiyordum. Bunun için çeşitli finansal kaynak arayışlarına girdim, fakat finans faktörünün yanı sıra başka faktörler de işin içine girdi ve o proje olmadı. Yaklaşık iki sene sonra bu projenin gerçekleşmeyeceğini anladım. Dolayısıyla başka bir senaryonun yazılmasının daha gerçekçi olacağını düşünmeye başladım. Filler ve Çimen’in yazılma süreci böyle başladı. Gerek konu, gerek anlatım biçimi, gerekse içerik bakımından kendimi her defasında farklı biçimlerde sınamanın bir zenginlik olacağına inanıyordum. Bu anlamda Tabutta Rövaşata’dan farklı bir film yapmaya çalıştığımı söyleyebilirim.” (Göl vd. 2004: 52-53)

Filler ve Çimen Susurluk Kazası olayından esinlenerek çekilmiş politik bir film olma özelliğine sahiptir. Ancak, Zaim filmlerinde tek bir konudan esinlenmediği gibi bu filminde de çıkış noktası sadece Susurluk Kazası olmamıştır. Hakkında çok fazla konuşulan ve yazılan böylesi bir olayı tercih etmesi yönetmeni ciddi anlamda zorlamış ve kendi amacının bir kaos yaratmak olduğunun farkına vararak filmini böyle bir model üzerinde şekillendirmeyi uygun görmüştür. Derviş Zaim, bu isteğini gerçekleştirirken, içeriği anlamında risk taşıyan filmin finansal kaynağını bulmada çeşitli sıkıntılar yaşamıştır. Fakat bir cesaret örneği olan Tabutta Rövaşata’nın festivallerden kazandığı bütçesiyle ve kendi çabaları sonucunda bulduğu desteklerle filmi çekmeyi başarmıştır.

Filmde, beş ayrı karakterin bir noktada birleşen ve Havva’nın olaylara rastlantılar sonucunda dâhil olduğu hikâyesi anlatılmaktadır. Tek hayali Avrasya Maratonu’nu kazanıp kardeşini tedavi ettirmek olan Havva Adem, mafya ilişkilerini kullanan ve medya aracılığıyla halkı kandıran Devlet Bakanı Aziz Bebek, Milli İstihbarat için çalışan Egemen Terzi, uyuşturucu kaçakçılığı yapan ve devletin adamı olan Camoka, ZX otelinin sahibi Ali-Devrim Kansız, birbiriyle iç içe geçmiş çıkar ilişkisine dayanan hikâyenin kahramanlarıdır. Havva karakteri filmin anlatı yapısı içinde önemlidir. Çünkü filmde Havva hikâyeleri birleştiren bir geçiş unsurudur. Filmde birbirine gönderme yapan ve bu göndermelerle ortaya farklı sorular ve sorunlar atılmasında etkili olan karakter de yine Havva’dır. Mafya-devlet ilişkisini, uyuşturucu

ticaretini ve medyanın güçlü olanın yanında olma özelliğini sorgulayan film, para uğruna yapılan kirli işleri ve bozulan insan ilişkilerini ele almaktadır.

Filmin öyküsü içerisindeki anlattığı sisteme uygun düşen “kaos”, fillerin tepişmesi sırasında altta kalan çimenlere ne olduğunu göstermektedir. Filmdeki “filler”; bakan, mafya babaları, kumarhane kralları, tetikçiler ve istihbarat teşkilatıdır. “Çimen”ler ise; Havva, kardeşi, istihbarat teşkilatına girmeye çalışan, bu nedenle Hızır’ın benzerliğini onlara bildiren polis komiseri, sahte katiller Hızır ve İlyas’tır. Fillerin tepişmesi bu kişilere şans getirmemiştir. Havva filmin sonunda hem kardeşini hem de umudunu kaybeder. Güneydoğu’da mayına basarak sakat kalan kardeşi suçsuz yere ölür. İlyas ise her şeyi bildiği için ortadan kaldırılır. Bütün bu kaos ortamından şanslı çıkan tek kişi ise uluslararası uyuşturucu ticareti yapmak için fırsat ele geçiren Camoka’dır (Pösteki, 2005: 38-39).

Derviş Zaim, Filler ve Çimen’de gerçekte var olanı kurgulayarak anlatma yolunu seçmiştir. Filmin sonunda yer alan “bu filmdeki olay ve kişiler tamamıyla kurmacadır” ifadesi, filmin gerçek ile olan bağı karşısındaki yasal sorumlulukları açısından bir tedbir olmasının yanı sıra bir ironiyi de içinde barındırmaktadır. Devlet Bakanı Aziz Bebek’in “bunlar senaryo, inanmayın uydurma şeyler, bütün bunlar ancak film senaryolarında olur!” şeklindeki basın açıklaması ve Güneydoğu’da gazi olan İldem’in teröristlere yardımdan dolayı tutuklanması ve cezaevinde ölmesi, Camoka’ya benzerliğinden dolayı öldürülen İlyas’ın polis sorgusunda üzerinde görülen “Baby On Board” yazılı tişörtü ironinin diğer boyutlarıdır. Yönetmen, film boyunca seyirciye aslında çeşitli semboller kullanarak, gerçek ve kurmacayı bir arada bütünleştirdiğini göstermek istemektedir. Derviş Zaim, Filler ve Çimen’in, Basın Bülteni’nde filmi ve filmin amacını şu sözlerle açıklamaktadır:

“Filler ve Çimen, içsel ve dışsal nedenlerle köşeye sıkışmış insanımızı farklı bakış açıları kullanarak ve alabildiğince mesafe alarak anlatma prensibi ile inşa edilmiş bir yapıt. Amacımızın, kaosun hüküm sürdüğü bir atmosferde değişik tuzaklara takılmış bir sürü insanı (olabildiğince) bütün boyutları ile ama özellikle iktidar ilişkileri çerçevesinde deşmek biçiminde dile getirebileceğine inanıyoruz. Filler ve Çimen; kaos, tesadüf gibi uçlarda dolaşan insan ruhunun tezahürlerini ortaya çıkarmaya çalışırken sosyal ve ekonomik değişimler nedeni ile ahlaki erozyona

uğramış bir toplumun geleceğine dair umutlu olmak gerektiğini belirtmektedir. Çünkü üzerinde daha önce hiçbir film üretilmemiş bir konuda (veya konularda) gerçekleştirilmiş böylesi bir filmin varlığı dahi mütevazı da olsa bir umudun kaynağına işaret etmektedir.” (http://www.derviszaim.com/2001-filler-ve-cimen- 113)

Filler ve Çimen içinde barındırdığı rahatsız edici hikâyeleriyle seyirciye ayna tutmaktadır (Kıraç, 2008:102). Ancak filmin bu özelliğine rağmen, seyirci filmin içerisinde kaybolmamakta ve herhangi bir karakterle özdeşleşme yaşamamaktadır. Filmin, yönetmenin amacıyla doğru orantılı bir şekilde var olan birtakım nitelikleri, bu özdeşleşmeyi engelleyen bir durum ortaya koymaktadır. Bu niteliklerden en çarpıcı olanı filmin ana karakterinin Havva Adem olmasına karşın, pek çok karakterin filmin gelişim sürecine etkide bulunmasıdır.

Başarılı bir atlet olan Havva Adem’in iki isteği vardır; Avrasya Maratonu’nu kazanmak ve kardeşini tedavi ettirmek. Zor şartlar altında geçinmeye çalışan iki kardeşin birbirlerine olan desteği ve sevgisi filmdeki en saf ilişkidir. Diğer karakterler çıkara dayandırdıkları ilişkileriyle Havva ve İldem’in ilişkilerinin saflığından çok uzakta durmaktadır. Havva, toplum tarafından “ötekileştirilen” bir yapıda sunulup filmin sonunda kaderine yenik düşse de aslında filmde ki en güçlü karakter olarak temsil edilmektedir. Havva tozun dumana, gerçekliğin kâbuslara karıştığı bir ortamın içinde herhangi bir bireyin sıradanlığında hayatını kotarmaya, sorumlu olduklarına bakmaya çalışmaktadır (Süalp, 2010: 23). Bu yüzden filmin sonunda inatla yaşama karşı mücadelesini sürdürmeye devam etmektedir.

Derviş Zaim, Filler ve Çimen’de yaratmak istediği kaotik ortamı karakterlerin (özellikle Havva’nın) arada kalmışlığı ve çıkışsızlığı üzerinden geliştirmektedir. Bu anlamda filmde kullanılan Avrasya Maratonu’nu bir gönderme şeklinde okumak mümkündür. Avrupa ve Asya kıtası arasında düzenlenen bir koşunun varlığı, Havva’nın nereye ait olduğunu tam olarak bilememesiyle ve içsel dünyasında yaşadığı birtakım çıkmazlarla mücadeleye girmesiyle açıklanabilmektedir. Yönetmen, filmin içerisinde olan biten gerçeklere şahit olan Komiser Mustafa’nın yaşadığı pişmanlık ve korkuyu, depremden geriye kalan yıkık dökük lunapark görüntüleri ile yalnızlığını da kalabalık içinde sesini duyuramamasıyla vermektedir.