• Sonuç bulunamadı

Fukuyamanın Biyolojik Cinsiyet Savunusu

Francis Fukuyama ‘Women and the Evolution of World Politics (Kadınlar ve Dünya Siyasetinin Evrimi)’ isimli makalesinde feminist teorinin genel bir değerlendirmesini ve eleştirisini yapmıştır. Fukuyama’nın bu çalışması feminist düşünürlerden büyük bir tepki almıştır. Fukuyama makalesine erkek ve dişi cinslerinin oluşturduğu şempanze gruplarını örnek vererek başlamıştır. Şempanzelerin temsil grubu olarak seçilmesinin nedeni insanlara en yakın tür olmalarından dolayıdır. Kadın şempanzeler tıpkı insanlarda olduğu gibi duygusallığa önem verirken erkek şempanzeler ise askeri uygulamalara yani şiddete önem vermektedir. Fukuyama şiddetin, kitlesel ölümlerin ve saldırganlığın erkeklerden kaynaklandığı yönündeki feminist teze katılmaktadır. Ayrıca tüm toplumlarda şiddetin kaynağının 15–30 yaş arasındaki erkekler olduğunu öne sürmektedir. Fukuyama’ya göre bazı durumlarda bu yaş grubundaki erkeklerin uyguladığı şiddetin nedeninin toplumun bir yönlendirmesi olduğunu kabul etmekle birlikte bunun her çağda veya kültürde bu şekilde olamayacağını da iddia etmektedir. Bu nedenle erkeğin sebep olduğu şiddetin kaynağının daha derinlerde yatan bir sebepten kaynaklandığını dile getirmektedir. Fukuyama derinlerdeki bu sebebin biyolojik temelli olduğunu vurgulamaktadır. Kadın ve erkek arasındaki farklılık biyolojik sebeplerden kaynaklanmaktadır. Erkeklerin sahip olduğu şiddet eğilimi yasalarla veya normlarla kontrol altına alınabilir. Ayrıca kadınlar da devlet politikalarını şekillendirerek erkek üstünlüğüne son verebilirler. Böylece askeri çatışmaların azaldığı daha barışçıl bir dünyaya sahip olabiliriz. Fukuyama erkeklerin dizginlenmesinin bu şekilde pozitif yanlarını gösterirken asıl amacını ortaya koymakta gecikmemektedir. Makalesinde tüm bu olumlu yönlere değindikten sonra kadınların politikalara yön vermesinin olumsuz yönlerine geçmiştir. Birçok ülke feminize olmuş barışçıl politikalar uygulamaya başlasa da dünyada kontrol altına alınmamış erkekler de varlıklarının sürdürmeye devam edeceklerdir. Fukuyama’ya göre bu tarz erkekler liderlere karşı ülkelerimizi korumak için eril liderlere ihtiyaç

duymasa da eril politikalara ihtiyaç duymaktayız. Fukuyama ayrıca kadınların ve erkeklerin her zaman aynı askeri birliklerde yer almaması gerektiğini de savunmaktadır. Bu şekilde cinsiyet ayrımının yapılması doğru değildir ama ülke güvenliği için gereklidir. Fukuyama sonuç olarak insanların biyolojik doğalarından kopamayacaklarını fakat doğal dürtülerin sınırlanabileceğini söylemektedir. Ayrıca liberal gelişmiş demokrasilerin radikal feminizm veya sosyalizm gibi insan doğasını değiştirmeye çalışmamasından dolayı başarılı olduklarını öne sürmektedir. Bu toplumlarda insan doğası yasalarla sınırlandırılıyor ve böylece toplumlar daha barışçıl bir hale getiriliyor.227

Fukuyama bu makalesinde feminist çalışmaların üzerinde yoğunlaştığı toplumsal cinsiyet kavramını görmezden gelerek, kadın ve erkeğin tüm farklılaşmasını biyolojik temeller üzerine oturtmuştur. Fukuyama’ya göre devlet feminist etkilerin tehlikelerine karşı her zaman tetikte olmalıdır.228

J. Ann Tickner, Fukuyama’nın bu makalesine “Why Women Can’t Run the World: International Politics According to Francis Fukuyama” (Kadınlar Neden Dünyayı Yönetemez: Fukuyama’ya Göre Uluslararası Siyaset) isimli makalesiyle cevap vermeye çalışmıştır. Tickner’a göre Fukuyama’nın makalesine seçtiği başlık bile Uİ disiplininde feminizme aşina olmayan kişileri provoke etmek için kullanılmıştır. Ayrıca Foreign Affairs dergisinin de feminizmle ilgili yayınladığı ilk makalenin Fukuyama’nın bu çalışmasının olmasını da ilginç bulmuştur. Fukuyama antifeminist düşüncelerini açıkça belirtmemiş aksine feminize edilmiş bir dünyanın daha barışçıl olduğunu dile getirmiştir. Makalesini de erkeklerin doğaları gereği şiddete olan eğilimleri üzerine kurmuştur. Fukuyama’ya göre kadınlar az gelişmiş ülkelerdeki saldırgan liderlerle mücadele etmek için doğaları gereği zayıftırlar. Kadınlar da erkekler kadar iyi bir asker olabilirler fakat aynı birliği paylaşmamalıdırlar. Tickner’a göre Fukuyama’nın iddia ettiği gibi çoğu genç erkek şiddet eğilimliyse niye bazı ülkeler diğerlerine göre daha barışçıl olabiliyor. Tickner yaşlı erkeklerinde kendi ulusal çıkarlarını meşrulaştırmak için genç erkekleri savaşa gönderdiklerini iddia etmektedir. Uluslararası politikadaki gerçek feminist gündeme

227 Francis Fukuyama, a.g.m. , ss. 25 – 40.

Fukuyama’nın makalesinde değinilmemiştir. Fukuyama kadınların özellikle ABD’de politikada hızla ilerlediklerinden bahsetse de gerçek durum böyle değildir. Özellikle dış politikada kadınlar karar verici konumdan çok uzaktırlar. Fukuyama’nın makalesi kim kimden ne kadar fazla saldırgan tartışmasını başlatmıştır. Bu da asıl mücadele edilen gerçek konulardan sapmaya neden olmuştur. Uluslararası ilişkilerde araştırma yapan feminist düşünürler kadının barışçıl olması ve erkeğin saldırgan olması konularından ziyade cinsiyet hiyerarşilerini içeren eşit olmayan toplumsal ilişkileri incelemektedirler. Tickner Fukuyama’nın yaptığının aksine Uİ disiplini düşünürleri ve feministler arasında daha yapıcı bir diyaloğun gelişmesinden yanadır. 229

Fukuyama kadınların askeri konuda erkeklerle aynı yeteneklere sahip olabileceğini söylemektedir. Ama gerçek asker yine de erkektir. Fukuyama feminizmin biyolojik doğamızı reddettiği yönündeki eleştirisini daha ileri taşıyarak neredeyse feminizmin insan doğasını değiştirmeye çalıştığını ima etmektedir. Fukuyama makalesinde çoğu kuramcını hatta feminist kuramcıların da yaptığı gibi kadını barışla özdeşleştirmektedir. Kadın doğası gereği barışçıl erkek ise şiddet yanlısıdır. Tickner’a göre kadını barışla, erkeği şiddetle andığımız sürece bu konu feminizmin aleyhine olacaktır. Kadının barışla ilişkilendirilmesi Tickner’a göre kadının kamusal alandan dışlanıp özel alana hapsedilmesinden başka bir işe yaramayacaktır.230