• Sonuç bulunamadı

Adam Jones’un Feminizmi Genişletme Kaygısı

Adam Jones’un ‘Does Gender Make the World Go Round: Feminist Critiques of International Relations (Toplumsal Cinsiyet Dünyayı Anlamaya Yeterli mi: Uluslararası İlişkilerin Feminist Eleştirisi)’ isimli makalesi feminist çevreden büyük tepki toplamıştır. Jones bu makalesinde feminizmin üç ana özelliği olduğunu iddia etmiştir. Birincisi, feministler hem tarihsel hem de siyasal aktör olarak kadının üzerinde durmaktadırlar. İkincisi, epistemolojik eğilimlerinin temeli olarak kadın

229 J. Ann Tickner, “Why Women Can’t Run the World: International Politics According to Francis Fukuyama”, International Studies Association, 1999, ss. 5 – 11.

230 Amentahru Wahlrab, “What are the Gender and Feminist Dimensions of the ‘War on Terrorism’?”, Paper Submitted fort he 10th Annual Illinosis Conference for Students of Political Science, Illinois State University, 14 Nisan 2002.

tecrübelerini kabul etmektedirler. Son olarak ise kadınlar ve dişillik tarih boyunca her aşamada ve kurumda temsil edilmeyen ve boyun eğen taraf olmuşlardır. Jones’ a göre feminist eleştirilerin Uİ disiplinine en büyük katkısı analizlere toplumsal cinsiyet kavramını dahil etmeleri olmuştur. Jones makalesinde Cynthia Enloe’nun “The Morning After: Sexual Politics of the end of the Cold War” (Ertesi Sabah: Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Cinsel Siyasetler) isimli çalışmasını ele almıştır. Enloe bu çalışmasında Körfez Savaşı sırasında Iraklı askerlerin Kuveytli kadınlara, Amerikan askerlerinin ise Iraklı kadınlara şiddet uyguladıklarını ve tecavüz ettiklerini ortaya koymuştur. Jones’a göre Enloe’nun savaş süresinde ve sonrasında sadece kadınların yaşamlarını ve tecrübelerini ele alması cinsiyetlendirilmiş diğer süreçleri ve olayları görmezden gelmesine neden olmuştur. Feminist çalışmalarda her zaman kadının nasıl ezildiği, boyun eğdirildiği, dışlandığı, taciz edildiği gibi konular üzerinde durulmaktadır. Kadınlar ve dişilik merkezde yer alırken erkekler ve erillik göz ardı edilmiştir. Irak’ da veya Kuveyt’ de işkence gören sadece kadınlar değildir. Erkekler de korkunç işkencelere maruz bırakılmış, esir kamplarına gönderilmiş, zorla göç ettirilmiş ve çoğu da öldürülmüştür. İntihar edenlerde sadece kadınlar değildir, erkeklerin intihar oranı da kadınlarınkine yakındır. Jones erkeklerin katledilmelerine bir çok örnek vermektedir. Mesela, Nikaragua’da Sandinista hükümeti iktidara gelirken çıkan isyanda öldürdüğü insan sayısının %93,4’nü erkekler oluşturmaktadır. Diğer bir örnek olarak 31 Ekim ve 4 Kasım 1984 tarihleri arasında Delhi’nin çeşitli bölümlerinde 2500 tane erkek katledilmesini vermiştir. Jones bu olayı toplumsal cinsiyet temelli en büyük toplu katliam olarak adlandırmak mümkündür. Jones bu noktada feminizmi eleştirmektedir. Çünkü feminist güvenlik politikaları erkeklerin bu durumunu tamamen görmezden gelmektedirler. Feministler acı çeken ve katledilen olarak sadece kadınları yansıtırlar. Erillik ve erkekler bu süreçten dışlanmaktadırlar. Jones’a göre feministler toplumsal cinsiyet kavramına kadın ve dişiliğin yanı sıra erkek ve erilliği de dahil ederlerse başarılı olurlar. Sadece kadınlar üzerine çalışarak kendilerini sınırlandırmaktadırlar.231

231 Adam Jones, “Does Gender Make the World Go Round: Feminist Critiques of International Relations”, Review of International Relations, 22: 4 1996, ss. 406 – 428.

Jones’un feminizm hakkındaki düşünleri ve eleştirilerine en kapsamlı cevap bu konuya ‘International Relations Theory: A Critical Introduction (Uluslararası İlişkiler Kuramı: Eleştirel Giriş)’ isimli kitabında da bir bölüm ayıran Cynthia Weber’den gelmiştir. Weber çoğu çalışmasında yaptığı gibi bu makalesine de sinemadan bir örnek vererek başlamıştır. Adrian Lyne tarafından yönetilen ‘Fatal Attraction (öldürücü cazibe)’ isimli gerilim filmine çalışmasında yer vermiştir. Filmde Dan Gallagher (Michael Douglas)’ın eşi Beth (Anne Archer) ve kızının evde olmadığı bir hafta sonu Alex Forrest (Glenn Close)’la birlikte yaptıkları bir hafta sonu kaçamağının ulaştığı noktaları anlatmaktadır. Dan eşi ve kızıyla birlikte mutlu bir aile hayatı sergilemektedirler. Evin içi huzurlu bir şekilde yansıtılırken dışarısı ise ürkütücü bir havayla yansıtılmıştır. Beth eşine yardımcı olmakla ve kızıyla ilgilenmekle sorumlu müşfik bir eştir. Alex ise başarılı bir işkadınıdır. Alex, Dan’le birlikte geçirdikleri tutkulu hafta sonu sonrasında birbirlerine bağlandıklarını düşünmektedir. Fakat Dan ailesi dönünce evine geri dönmüştür. Bu durum Alex’i hayal kırıklığına uğratmış, sürekli Dan’i aramış, ofisine gitmiştir. Her defasında Dan tarafından reddedilmiştir. Hamile olduğunu bile söylemiş fakat bir sonuç alamamıştır. Dan tarafından geri çevrilmeyi kabul edemeyince Dan ve ailesine karşı tacizlere başlamıştır. Tacizlerine telefonla başlamış Dan’in kızı Ellen’ı kaçırmağa kadar sürdürmüştür. Bu süreçte Dan Beth’e Alex’le ilgili gerçeği itiraf etmiş, Beth de onu affetmiştir. Alex, filmin son sahnelerinde Beth banyodayken ona saldırıyor. Beth, Dan’in tabancasıyla Alex’i öldürüyor. Gallagher ailesinin mutlu bir döneminde çekilmiş aile fotoğrafı da filmin son sahnesi olmuştur. Filmde Alex başarılı bir editör olması göz ardı edilerek tamamen mantıksız, aklı başında olmayan birisi olarak lanse edilmiştir. Weber’e göre filmde aile kavramı bir meşruluğa sahip olduğu için aile dışında bulunan Alex meşruiyet kazanamıyor ve bu nedenle tüm eylemleri akıl dışı hareketler olarak gösteriliyor. Aileye ait olmayan kadının durumuna örnek olarak mantıklı davranmayan Alex gösteriliyor. Beth ise bir aileye mensup olduğu için meşruluk kazanmaktadır. Film sonunda Alex’i öldürse bile seyircinin sempatisini kazanmaktadır. Filmde Dan’in bir ilişkisinin olmasının normal olduğu fakat Alex gibi bir kadınla beraber olmasının hata olduğu izlenimi verilmektedir. Film dişiliğin geleneksel bir evliliğin sınırları dışına çıkmaması gerektiğini ve Beth’in bulunduğu konumda tutulması gerektiğini göstermektedir. Weber’e göre bu film feminizme

karşı yapılan antifeminist bir cevap niteliği taşımaktadır. Dan hayatında hiçbir değişiklik yapmadan Alex ile bir ilişki yaşabileceğini düşünmektedir. Uİ disiplini ise kendi merkezinde bulunan özelliklerde bir değişikliğe gitmeden feminizmi ve toplumsal cinsiyet kavramını kendine ekleyebileceğini düşünmektedir. 232

Jones’a göre feminizm sadece kadın ve dişilik üzerine odaklandığı için kendini sınırlamaktadır. Erilliği ve erkekliği de içine alarak feminizm dayandığı temelleri genişletmelidir. Feminizm kendini bu şekilde sınırlamazsa disipline bir katkısı olacaktır. Dan gibi Jones da toplum içinde kemikleşmiş bir durumun savunmasını yapmaktadırlar. Alex gibi feminizmde kurallarına göre oynamadığı için toplum ve disiplin tarafından kabul görmemektedirler. Feminizmin disiplini sorgulaması ve disiplindeki değerlerin bir gruba veya kesime ait olmadığı yönündeki disiplinin nesnelliğini sarsması oyunun dışında kalmasına neden olmaktadır. Weber, Jones’un iddia ettiğinin aksine feminizmin erkekleri ve erilliği dışlamadığını, onlara karşı eleştirel tutum sergilediğini öne sürmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı disipline eklenecek bir şey değildir, zaten disiplinin özünde yer almaktadır. Alex, Gallager ailesine iyi veya kötü bir şekilde değişiklik getirmektedir. Aynı şey feminizm için de geçerlidir. Geleneksel disiplin yapısı istemese de feminist sorulara karşı bir dönüşüm yaşamaktadır. Feminizmi belki ciddiye almıyor olabililer fakat görmezden de gelemiyorlar. 233

Jones’a göre feministler toplumsal cinsiyet kavramını çok sınırlı bir şekilde ele almaktadırlar. Sadece kadınlar ele alınırken, kadınların yaşadığı tüm olumsuzlukların suçlusu olarak erkekler gösterilmektedir. Jones, feminizmin bu tür yaklaşımlarla Uİ disiplinine yeni bir bakış açısı kazandırmadığını ileri sürmektedir. Feminizmin ayrıca gücü yeniden tanımlamasında da bir katkısı yoktur. Çünkü gücün nasıl olması gerektiğini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Feminizmin realizmi eleştirmesi de feminizmi farklı kılmıyor çünkü feminizm bu eleştirilerisinde Uİ içinde tek değildir. Jones feminizmi erkek önyargılı bir yaklaşım olarak göstermektedir. Feministlerin toplumsal cinsiyeti kullanma şekilleri yanlış ve sınırlıdır. Jones feminizme çözüm

232 Cynthia Weber, a.g.e. , ss. 91 – 96.

Öldüren Cazibe, yön. Gillian Armstrong, ABD, 1987. 233 Cynthia Weber, a.g.e. ,ss. 96 – 100.

olarak toplumsal cinsiyet kavramını genişletmelerini, erkek ve erilliği de bu sürece dahil etmelerini tavsiye etmektedir. Weber toplumsal cinsiyetin bir değişken olduğu için değişebileceği düşüncesine karşı çıkar. Toplumsal cinsiyetin dünya görüşümüz olduğunu savunur. 234

Bazı feministler, Keohane ve Jones’u karşılaştırarak ikisinin de feminist çalışmaların disipline olan katkısını ölçmek için ölçüt olarak feminist çalışmaların geleneksel epistemolojik varsayımları içerisine alıp almadığı esasını temel aldıkları iddia etmektedirler. Feminist yaklaşımları geleneksel teorilerle uyum sağladıklarını ölçüde iyi olarak kabul etmektedirler. Fakat feministlere göre böyle düşünmeleri onları yanlış sonuçlara götürmektedir. Çünkü feminizm Uİ disiplinine kadın ve dişilliği eklemekten daha öte bir şeydir. Jones feminist eleştirilerin özünü kavrayamamıştır. Jones feminizmin toplumsal cinsiyet kavramının erkekler ve erilliği de içine alacak şekilde genişletmesi gerektiğini iddia etmektedir. Feministlere göre Jones sadece cinsiyet (sex) kavramını ele alarak toplumsal cinsiyet kavramına bir açıklık getirmekte başarısız olmuştur.235

Jones, kendi çalışmasına eleştiri niteliğinde genel olarak iki iddianın ortaya atıldığını ve bunları kabul etmediğini söylemektedir. İlk iddiaya göre Jones Uluslararası İlişkiler kuramında feminizmi genelleştirerek yanlış bir şekilde sunmaktadır. İkinci iddiaya göre ise erkekler ve erillikle ilgili çalışmaları görmezden gelmektedir. Jones feminist eleştirinin normatif yapısına karşı olmadığını sadece eksik bulduğunu iddia etmektedir. Feminizmin normatif yapısının erkeklerin ve erilliğin dışlanmasıyla sınırlandığı ve tek taraflı hale getirildiği şeklinde düşünmektedir. Feminist çalışmalar erkeklerin kurban olduğu, acı çektiği ve katledildiği durumlarda toplumsal cinsiyet değişkenini görmezden gelmektedirler.236

234 Cynthia Weber, a.g.e. ,ss. 85 – 89.

235Terrell Carver, Molly Cochron, Judith Squires, “Gendering Jones: Feminisms, IRs, Masculinities”, Review of International Studies, Vol. 24, 1998, ss. 288 – 294.

236 Adam Jones, “Engendering Debate”, Review of International Relations, Vol. 24, 1998, ss 300 – 302.