• Sonuç bulunamadı

Fiziksel Çevre Kaynaklı Risk Altındaki Kentsel Kültür Mirasına Yönelik

2. KENTSEL KÜLTÜR MĐRASI VE RĐSK

2.3 Fiziksel Çevre Kaynaklı Risk Altındaki Kentsel Kültür Mirasına Yönelik

Risk çok katmanlı yapısı nedeniyle yönetim sistemi içinde ele alınmalıdır. Risk yönetimi mühendislik disiplini ve doğal bilimler, politik, ekonomik ve sosyal bilimlerinin ortak katkıda bulunduğu bir araştırma alanıdır (Gerrard ve Petts, 1998).

Kentsel kültür mirasına yönelik risk yönetiminin, tarihi kentsel çevrenin bütünü için tanımlanması gerekmekte ve genel bir yönetim şeması ile bütün olarak ele alınmalıdır. Kentsel kültür mirasına yönelik risk yönetimi için aşamaları tanımlamak amacıyla afet riski yönetimi sistematiğine dayanan bir yönetim şeması oluşturulabilir. Afet riski yönetimi, bilinen tehlikelerin yarattığı tehditleri azaltırken aynı anda kabul edilebilir risklerin tanımlandığı bir süreçtir (Smith, 2001: 54). Risk yönetiminin uzun vadeli ve çok aktörlü yapısının gerektirdiği zaman, kaynak ve personel eksikliği nedeniyle, afet riski çalışmalarında, kısa vadeli ve noktasal müdahaleler üretiminin tercih edildiği görülmektedir. Kapsamı farklı disiplinlerin tanımları ile değişiklik gösterebilen afet riski yönetimi aşamaları (Kreimer ve diğ, 2003:6), sosyal, ekonomik ve politik süreçleri de tanımlayan biçimiyle:

• Risklerin tanımlanması, • Riskin azaltımı ve

• Riskin transferi aşamalarından oluşmaktadır.

Risklerin tanımlanması aşamasında alanda varolan risklere yönelik analiz ve değerlendirme çalışması yapılmaktadır. Bu aşamada tehlikelerin tanımlandığı, hassasiyet derecesinin saptandığı ve çeşitli senaryoların geliştirildiği tehlike analizleri yeralmaktadır (Türkoğlu ve Yiğiter, 2001). Riskin azaltımı aşamasında belirlenen risklere yönelik olarak müdahale biçimleri tanımlanmakta ve kısa, orta ve uzun vadede ele alınmaktadır. Riskin transferi aşaması ise, afet öncesinde güçlendirme ve onarım çalışmaları ve afet sonrası sigorta sistemi ile oluşan riskin kurum ve kişilere dağıtımı olarak tanımlanmaktadır (Kreimer ve Munasinghe, 1991). Türkiye’de hâlihazırda zorunlu olan Deprem Sigortası (DASK), risk maliyetinin bir kısmını kamu sektöründen mülk sahiplerine ve sigorta şirketlerine aktardığı için riskin transferine bir örnek olarak verilebilir.

Benzer şekilde Balamir'e göre doğal afet riski yönetimi öncelikleri riski bertaraf etme, riskin azaltımı ve riskin transferi olarak üç kısımda incelenebilmektedir (Balamir, 2001).

Riski bertaraf etme/riskten kaçınma: Riski bertaraf etme amacıyla alınan önlemler, planlama, plan hazırlama, uygulama, kontrol, yeniden düzenleme aşamalarını içermektedir. Öneri modelin uygulaması kapsamında ele alınan risk analizi ve risk değerlendirmesi ile tanımlanan müdahaleler bu bileşen içinde yer almaktadır. Yeni

Zelanda'da konut yapılarının, Đspanya'da Porto Marin kilisesinin baraj ve yol yapımı ile ortaya çıkan çeşitli tehlikelerden zarar görmelerini önlemek amacıyla orijinal konumlarından taşınması dışındaki örnekler, genellikle yapı çevresinde riski artıran yapı ve kullanımların uzaklaştırılması veya yerinde kontrol altına alınması biçiminde gerçekleşmektedir. Risk analizi aşamasında yapılan müdahale türlerine örnek olarak Arkeolojik mirasın haritalanmasında yeni bir envanter sistemi ve organizasyon biçimi ortaya koyan MARS Projesi kültürel mirasa yönelik risklerin tanımlanması açısından önemli bir örnektir (Çizelge 2.1). MARS projesi kültür mirasına yönelik risk analizinde Đngiltere için bir dönüm noktası olarak sayılmaktadır (Url-1, son erişim tarihi Ocak 2009).

Çizelge 2.1 : MARS Projesi ile ilgili genel bilgi.

Özellikler Proje Bilgisi

Amaç MARS projesi Temmuz 1994 ile Kasım 1996 arasında olmak üzere Đngiltere’deki

Anıtların durumunu tespit etmek ve risk altındaki anıtlar için yeni politikalar geliştirmek amaçları gerçekleştirilmiştir. MARS, kültürel miras yapılarında risk yaratabilecek değişimlerin gözlenmesi sürecinde ilk aşama olarak kabul edilmiş ve arkeolojik miras yapılarında değişimlerinin ölçülebilmesi için örnek ve standart oluşturulmasını hedeflemiştir.

Paydaşlar Proje, Bournemouth Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı tarafından Đngiliz Mirası

-English Heritage 1kurumunun denetimi ve öncülüğünde gerçekleştirilmiştir.

Kapsam Projede ele alınan riskler; doğal riskler, kentsel gelişim, turizm ve buna bağlı

tehditler gibi kullanıma bağlı riskler ile yapılara doğrudan ve dolaylı risk yaratan diğer fiziksel durumları içermektedir (Bournemouth Üniversitesi MARS projesi websitesi). Đngiltere’de kültür mirasına yönelik çalışmaları konusunda otorite olan English Heritage ve ortakları MARS projesi çerçevesinde; kurumlara envanter oluşturma ve belgeleme konusunda teknik altyapı desteği sağlanmış ve belirlenmiş olan koruma derecelerinin yerel otoritelerce tanınması ve belgelenmesi ile ilgili olarak çalışmalar yürütülmüştür (Url 1 son erişim tarihi Aralık 2008).

Sonuçlar MARS projesi, Đngiltere’deki anıtların, farklı nedenlerden dolayı, en çok 1945-1995

arası hasar gördükleri ve bu süreçte yaklaşık olarak 22, 500 anıtın tamamen yok olduğu ortaya çıkmıştır (Darvill ve Fulton, 1998). MARS projesine göre bu hasar ve yok oluşun üç ana nedeni olarak tarımsal aktiviteler, arazi ve gayrimenkul sektörü ve erozyon gösterilmektedir (Darvill ve Fulton, 1998). MARS projesi kapsamında incelenmiş olan anıtların yüzde 27’sinin işlenebilir tarım arazileri üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun dışında MARS projesi, anıtların karsılaştığı en büyük risk faktörlerinden biri olarak doğal erozyonu işaret ettiği halde, erozyon kaynaklı hasarların planlama sistemi veya koruma kuralları kontrolünün dışında olduğu sonucuna varmıştır (Darvill ve Fulton, 1998).

Risk analizinin en önemli aşamasını oluşturan envanter kaydı ve bu bilginin sistemleştirilmesi sonuç ürün olarak maruz kaldığı risklere bağlı olarak ve öncelikli alanları ve olası müdahale şeklinin tanımlanması bu proje ile mümkün olabilmiştir.

1

MARS projesini yürüten ve finanse eden Đngiliz Mirası-English Heritage (EH) devlet desteği de alan bağımsız bir danışma kurumdur. Kurumun gelirlerini özel bağışlar, şans oyunları fonu (Lottery Fund) ve kültürel miras alanlarından elde ettikleri kaynaklar oluşturmaktadır. Kurum, kültürel mirasa yönelik araştırma, uygulama, eğitim ve danışmanlık konularında faaliyet göstermektedir.

Kültür mirasına yönelik detaylı envanter çıkarılmasında bir dizi standart ortaya koymakta ve hangi kültür mirası ne tür risklerle karşı karşıya sorusunu cevaplamaktadır. Bu detaylı analiz sistemi yapılacak olan müdahale türlerinin belirlenmesi açısından önemlidir. Risk altındaki anıtların tanımlanması için kullanılan hızlı risk değerlendirmesi yöntemlerinin artırılması, ilgili diğer önemli değerlendirmeleri ve gerekli yönetim yöntemlerinin tanımlanmasını ve bütünleştirilmesini çalışmaları başlatılmıştır. MARS projesinde ilk aşamada, korunmuş anıtların program içeriği içinde risk değerlendirilmesi üzerinde odaklanılması planlanmıştır. MARS projesi ilk olmasının yanı sıra, proje sonuçlarının bu anıtların maruz kaldıkları çeşitli risklere karşı korunmasına ilişkin üretilecek yönetmelik ve uygulamalara yol göstermesi açısından koruma uygulamalarına yenilikler getirmiştir.

Đkinci analiz ve değerlendirme sistemi örneği olarak, Đtalya’da 1995-2004 arasında ‘Risk Haritaları’ olarak yürütülen proje, Đtalya’nın bütününde kültürel mirasa yönelik risklerin bölgesel ve yerel ölçekte haritalanması ve ortak bir veritabanında bulundurulmasını içermektedir (Çizelge 2.2). Risk haritaları hem bölgedeki çevresel verileri hem de yapıların koruma ve onarım durumlarına ilişkin verileri içermektedir. Gelecekteki müdahaleler için Risk Haritası projesinin getirdiği yöntem yaklaşımı ile (genel verileri alt ölçeğe homojen ve doğru şekilde taşıdığı için) daha küçük bölgesel birimlerden yola çıkılarak karar verilebilmesine olanak sağlamaktadır.

Varolan veri bankası hem hasara ilişkin verilerin işlenmesini kolaylaştırmış ve kart- indeksleme yöntemi ile görsel veriler ile sayısal veriler birbiri ile ilişkilendirilerek en son değerlendirici olan Kültürel ve Çevresel Miras Bakanlığı’nın kullanımı için hazırlanmıştır (Istituto Centrale Per Il Restauro, 1997).

Riskin azaltımı: Bu aşamada amaç, riskleri, kaynağında yok etmektir. Tehlikenin kaynağını kontrol edilmesini içeren (yapay çığ yaratımı gibi) ya da yapısal hasar görebilirliğin azaltımı kapsamındaki (yapıların deprem riskine bağlı olarak güçlendirilmesi gibi) doğrudan yapısal uygulamalar ya da yakın çevreye yönelik tasarım uygulamaları bu kapsamda değerlendirilebilir.

Risk azaltımına yönelik alınan önlemler mimari ve mühendislik çalışmaları ve daha yüksek standartlarda afet dayanımı olan tasarım ve yapım teknikleri, kontrol ve sağlamlaştırma çalışmaları içermektedir. Tez kapsamında incelenen örneklerde riskin

kaynağında yok edildiği zarar azaltma aşamasında yapısal müdahale, sağlamlaştırma, kentsel kültür mirası yapılarına öncelikli müdahale biçimi olarak ele alınmaktadır.

Çizelge 2.2 :Risk Haritaları Projesi ile ilgili genel bilgi, Đtalya2.

Özellikler Proje Bilgisi

Amaç Risk Haritaları Projesi, Đtalya Restorasyon Enstitüsü’nün (Istituto Centrale del

Restauro-ICR) Đtalya’daki mimari ve arkeolojik anıtların ve yapıların sürdürülebilir ve ekonomik bir şekilde bakımlarının yapılması, korunması ve restorasyonu amaçlarıyla 1996-1998 arasında yürüttüğü bir projedir. Bu çalışmanın ilk adımı Đtalya’nın farklı taraflarındaki yerleşim birimlerinden Kültür Bakanlığı birimlerince gönderilen kartografik ve alfa-nümerik veriyi toplayan, işleyen ve değerlendiren bir coğrafi bilgi sistemi (CBS) altyapısı oluşturmak olmuştur. (Url-2, son erişim tarihi Ocak 2009): Marche ve Umbria depremleri öncesinde çalışmasına başlanan ve depremler sonrasında ilk kez kullanılan Risk Haritaları (1996-1998) ve daha gelişmiş bir proje olan Kültür Mirasına yönelik CBS tabanlı Risk Haritası (2002-2005), Đtalya’da kültür mirasına yönelik yapılmış iki önemli risk analizi çalışmasıdır.

Paydaşlar Kültür Bakanlığı ve yerel yönetimlerce üniversitelerden destek alınarak yürütülmüştür.

Kapsam Risk Haritaları Projesi, Umbria Marche bölgesinde başlanmıştır. Elde edilen veriler

CBS tabanındaki Risk haritaları için bu bölgede üç aşamada ele alınmıştır (Url-2, son erişim tarihi Ocak 2009):

• En çok hasar görmüş yaklaşık 3500 adet kentsel kültür miras öğesine ait verilerin toplanması. RE.FRAN3 adlı ikonometrik model kullanılmıştır

• Hâlihazırda dijital harita sistemi içinde yer alan anıtların tamamının coğrafi referanslarının alınması ve hasar görmüş bölgelere ilişkin detaylı haritaların temini gerçekleştirilmiştir.

• Bilgi işletimine ilişkin deneysel etkinliklerin yürütülmesi, hasar verilerinin karşılaştırılması, yapıların yapım tekniklerine ilişkin veriler ve bölgenin jeolojik karakteristiği ve anıt yapıların üstünde bulunduğu parsellerin yapısı üzerine Ulusal Sismik Servis, Depremlere Karşı Savunma Ulusal Grubu, Ulusal Jeofizik Grubu gibi birimlerle ortak çalışma ile elde edilmiş olan verilerin bir araya getirilmiştir.

Sonuçlar Proje, kentsel ve arkeolojik kültür mirası için risk alanlarını tanımlamıştır. Proje

sonuçları yerel yönetimlerin uygulamalarında referans olarak kullanılacak standart bir veritabanına dönüştürülmüş ve daha sonraki dönemde yapılan diğer uygulamalara temel olmuştur (Url-2, son erişim tarihi Ocak 2009).

Riskin transferinde, afet öncesi sağlamlaştırma için yardım, ek vergiler ve sigorta yardımıyla afet sonrası maliyetin dağıtımı gibi riskin maliyetinin dağıtımı söz konusudur. Riskin dağıtımına yönelik alınan önlemler finansal yönetim sistemi içinde tanımlanmakta ve afet öncesi ve sonrası durumlar için finans kaynaklarının oluşturulması, fona katkıda bulunanlar ve yararlananlar arasında denge kurulması çalışmalarını içermektedir.

2

Bu proje, Đtalya ve Yunanistan’da daha detaylı biçimde 1999-2000 yılları altında ARCHIMED projesi kapsamında (Risk Map websitesi http://www.cartadelrischio.it/eng/programmi.html) ve“Risk Altındaki Taşınabilir ve Taşınamaz Kültür Mirası Projeleri” başlığı altında daha geniş bir kapsamda halen yürütülmektedir.

3 apı, sisteme bağlı bir kamera tarafından fotoğraflanmakta ve veriler elektronik bir mesafe ölçer

yardımı ile üç boyutlu verilerle dijital ortama aktarılmaktadır. RE.FRAN verilerin doğrulanmasını ve ölçekli olarak saklanmasını sağlamaktadır.

Bu çalışma kapsamında incelenen örneklerden Đngiliz Mirası'nın (English Heritage) bütçesinin önemli bir bölümünün Đngiltere'deki şans oyunlarından katkı payı ile desteklenmesi, Hollanda'da Kültürel Mirasa Acil Yardım Programı (CER), afetlerin hemen arkasından yapılacak ilk müdahale ve belgeleme aşamalarında destek olması bu bileşen için örnek oluşturmaktadır (Url-3, son erişim tarihi Ağustos 2008) (Çizelge 2.3).

Çizelge 2.3 : Cultural Emergency Response, CER- Hollanda.

Özellikler Proje Bilgisi

Amaç Kültür Mirasına Acil Müdahale Programı (Cultural Emergency Response, CER) doğal

veya insan yapısı afetler dolayısıyla hasar gören kültürel miras öğelerine “ilkyardım” yapmaktadır. Temel amacı, kültürün temel bir insan ihtiyacı olmasından yola çıkarak afet zamanlarında kişilerin psikolojik durumlarının iyileştirilmesi ve kültürel miras yapılarının afet öncesi durumlarına döndürülmesinin önemli olmasıdır (Url-3, Son erişim tar. Aralık 2008).

Paydaşlar CER Hollanda hükümeti tarafından da finansal olarak desteklenen bir STK olan Prince

Claus Fonunun bir programıdır.

Kapsam Kültürel mirasa acil müdahale programı, kültürel miras için yapılacak iyileştirmenin

kişilere umut vereceğini ve kimlikleri ile bağlarını güçlendireceği için insanı acil yardım programının ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmektedir. CER 2003’ten beri Irak, Đran, Fas, Filistin, Jamaika, Sri Lanka, Endonezya, Lübnan ve Afganistan’da acil durumlarda kültürel miras için yardım yapmaktadır (Willemsen, 2005). CER programı kapsamında doğal ya da insan yapısı bir afetle hasar görmüş ya da yok olmuş yapılar için destek verilmektedir. Program kapsamında yapılan müdahale, durumu sabit hale çevirmek, hasarın ilerlemesini önlemek ve olabildiği durumlarda basit onarımı gerçekleştirmektir. Sadece taşınabilir ve taşınma kültürel miras öğelerini değil bu öğeleri üreten, koruyan ve/veya sergileyen kurumlar ve yapılar için de destek verebilmektedir. CER kapsamında yapılacak müdahale, olası afetten sonraki ilk 6 ayda gerçekleştirilmektedir. Yardım yapılacak durumlarla ilgili olarak afetlerin ölçeği değil kültürel miras üzerindeki hasar dikkate alınmaktadır. Hollanda merkezli bir merkezin programı olmakla beraber küresel olarak faaliyet göstermekte ve politik veya ekonomik olarak istikrarlı olmayan ülkelere yardım için öncelik tanımaktadır. Çalışma süreçlerinde yerel ortaklarla çalışmaktadır. Prince Claus Fonu, CER projesi için Hollanda hükümetinden ve özel kişi ve kurumlardan destek almakta ve proje başına 25.000 avro katkıda bulunmaktadır.

Sonuçlar Program bir kültürel mirasa acil müdahale alanında özel bir örnek olarak halen devam

etmektedir. 26 Aralık 2003’teki depremle yıkılan Đran’daki antik Bam kenti için verilen CER desteği, arşiv malzemelerinin kurtarılması ve afet sonrası durumun belgelenmesi için kullanılmıştır. Benzer bir şekilde 2007’de Yemen’de Daw’an kentinde bir sivil mimarlık örneği olan Muqaddam Ahmad Bin Omar Bassurah evi ağır yağmur ve sel dolayısıyla kısmen çökmüş ve CER programı çerçevesinde yıkılan kısım onarılarak ev yağmura karşı korumaya alınmıştır (Url-3, Son erişim tarihi Aralık 2008).

CER projesi, afet sonrası müdahale aşamalarında fazla yer almayan kültürel miras için küçük ölçekli de olsa bir destek modeli oluşturması açısından önemlidir. Doğal ve insan yapısı afetlerin kültürel mirasa etkisi diğer bütün örneklerde afet öncesi hazırlık veya azaltım ya da afet sonrası iyileştirme aşamasında ele alınmakla beraber CER programı afetin hemen sonrasındaki müdahale aşamasında faaliyet göstermektedir. Dışarıdan bir destek olmakla beraber yerel yapı ile işbirliği içinde

çalışması ve seçim kriterleri benzer modeller için örnek oluşturabilir. CER örneği sistem olarak alan yönetimi planı kapsamında da uygulama aşamasında öneri projelerden birisi olarak uygulanabilir. Afetlerin hemen ardından müdahale edilmesi, öncelikli görülmeyen taşınır ve taşınmaz kültürel miras öğelerinde oluşan hasarın en azından artmasını önlemek için küçük ölçekli fakat önemli bir katkıdır.

ICCROM’un hazırladığı afet riski altındaki kültürel mirasın korunmasına yönelik çalışmasında ortaya konulduğu şekliyle, fiziksel çevre kaynaklı afetlere karşı korunma, üç ana bileşenden oluşmalıdır. Bu bileşenler (Stovel, 1998):

•Kentsel kültür mirası ve taşınabilir mirasa yönelik olarak fiziksel müdahaleleri içeren risk azaltımı ve yönetimi çalışmaları,

•Kültürel mirasın çevresine ilişkin müdahale çalışmalarını ve doğal afetlere yönelik zarar azaltma çalışmaları,

•Halkın farkındalık düzeyini artırılması ve çeşitli düzeylerde eğitim çalışmalarıdır. Risk yönetimi amacıyla kullanılan kavramsal modellerin bazıları kentsel kültür mirasına yönelik risklerin değerlendirilmesi açısından da ele alınabilir. “Baskı ve serbest bırakma- presure&release” modelinde, risk ve hassasiyete ilişkin farklı ölçeklerdeki faktörlerin ve olası tehlikelerin bir araya gelmesi ile oluşmaktadır (Wisner ve diğ., 2004: ilk baskı, 1994). Küresel düzeyde, sosyal, ekonomik ve politik yapıda ‘köken sorunlar (root causes)’ bulunmaktadır. Ülke ölçeğinde, “hızlı kentleşme, nüfus artışı gibi etkiler, “dinamik baskı” olarak adlandırılır. Yerel ölçekte ise “güvenli olmayan koşullar” olarak tanımlanmaktadır (Cannon, 1994; Blaikie ve diğ. 1994). Bu yaklaşıma göre, risk azaltımı her düzeyin kendi araçları ile yapılacak müdahalelerle mümkündür. Planlar hiyerarşisine göre, müdahale biçimlerinin tanımlanmasına olanak sağladığından kent planlaması çalışmaları kapsamında yapılan risk azaltımı ve yönetimi uygulamalarında bu model sıklıkla kullanılmaktadır.

Bir başka kavramsal model olan “erişim modeli”ne göre ise riskler, bazı sosyal grupların belirli kaynaklara erişimin kısıtlanması sonucu ortaya çıkarlar. Bu modelin temel kabulü, “iki topluluk, aynı koşullarda meydana gelen bir afet ile karşı karşıya kaldığında, topluluklardan, afetten kaynaklanan etkiyi azaltma kapasitesi yüksek olan, daha az etkilenir” şeklindedir (Chambers, 1989). Bu modelde, topluluklar

arasında kaynaklara erişim yönünden denge sağlanırsa afet riskinin azalacağı öngörülmektedir.

Kentsel kültür mirasına yönelik risk yönetimi açısından, kentsel kültür mirası yapılarına ve kullanıcılarına yönelik eğitim, farkındalık, teknik destek gibi çalışmaların yanı sıra onarım amaçlı mikrokredi gibi uygulamalar ile yapıların riske dayanma kapasitelerinin artırılması mümkündür. Bu bağlamda tek yapı ölçeğinde yapılmış olan çalışmalar, kentsel kültür mirası için acil çözümlerin üretilmesine olanak sağlarken, karmaşıklaşan risk olgusu nedeniyle 90’lardan itibaren risk altındaki kültürel miras için daha bütüncül yaklaşımlara gereksinim duyulmaya başlanmıştır (Alexander, 2000; Nemec ve diğ., 1993).

Sosyal yönleri de ele alan bütünleşik bir afet riski yönetimi metodolojisinin geliştirilmesi, koruma amaçlı çalışmaların uygulanabilir olmasını sağlamaktadır (Larsson ve Enander, 1997). Planlar hiyerarşisi içinde “baskı ve serbest bırakma” modeline dayanan ve farklı ölçeklerdeki müdahaleleri ele alan bir yaklaşımla, kentsel kültür mirasının afetlere ilişkin hassasiyetini artıran baskı noktalarının belirlenmesi ve buna dayanan bir risk yönetimi stratejisi oluşturulması gerekmektedir. Risk yönetim stratejilerinin çok disiplinli ve katılımcı bir yaklaşımla ele alınması ile fiziki müdahalelerin etkinlik düzeyi değişebilmektedir. Marathwada örneği, katılımcı bir yaklaşımla yönetilmeyen süreçlerde kültürel mirasın somut ve soyut bileşenlerinin, afet sonrasında, afetin kendisinden daha fazla zarar görebildiğini göstermektedir (Çizelge 2.4). Bu süreçte üretilen projeler ve yeni konut inşası, ekonomiyi hareketlendirmiş, iş olanakları sağlamış ve deprem sonrası inşaat sektörünü canlandırmıştır. Fakat bu olumlu hava ve yeni sektöre bağlı merkezler 3-4 yıl içinde yapı işlerinin hızını kaybetmesi ile hayalet alanlara dönüşmüşlerdir (Jigyasu, 2002). Bunun nedenleri arasında: yerel yapım sistemlerinden çok farklı ve maliyeti nedeniyle de sürdürülebilir olmayan yapım teknolojilerinin ve malzemenin kullanımı; yerel halkın geçim kaynakları ve kültür mirasının önemli bir parçası sayılan geleneksel sanat gibi üretim biçimleri düşünülmeden üretilmiş yeni kent dokusu önerilmesi; yerel zanaatkârların yeniden yapım sürecinde tamamen süreç dışında bırakılması ve uygulama aşamasında kendilerine yabancı teknikleri öğrenmek zorunda bırakılmaları sayılabilir. Depreme dayanıklı teknoloji adı altında herhangi bir uygunluk deneyi yapılmadan katı tasarım projelerinin uygulamaya sokulmaya çalışılması da başarısızlığa neden olmuştur.

Çizelge 2.4 : Marathwada, Hindistan’da deprem sonrası kültürel mirasın yönetimi.

Özellikler Uygulamaya ilişkin bilgi

Amaç Bu örnek 30 Eylül 1993’te 6,3 şiddetindeki depremden etkilenen Hindistan Latur

eyaletindeki Marathwada-bölgesinde, afet sonrası yeniden yapılanma programının temel amacı, yıkılan 30.000 konutun ortaya çıkardığı konut ihtiyacının varolan yapıların restore edilmesi veya yeni konut üretimi yoluyla sağlanmasıdır (Jigyasu, 2002). Bu projede süreç iyi yönetilemediğinden geleneksel konutlar ve geleneksel yapı işçiliği afet sonrasında da zarar görmeye devam etmiştir.

Paydaşlar Đskân bakanlığının afet sonrası kontu üretimi kapsamında gerçekleştirilmiştir.

Bölgedeki bazı STK’lar sürecin sonunda dâhil olmuşlarsa da, kültürel miras açısından olumsuz sonuçlarında bir değişiklik oluşmamıştır(Jigyasu, 2002).

Kapsam Hindistan’daki önemli tarihi kent merkezlerinin tamamına yakını nehir kenarlarına

yakın inşa edildiklerinden sel tehlikesi ve aktif deprem bölgesi olması nedeniyle sismik risk altındadır. Marathwada bölgesindeki kültürel miras kaleler, mabetler, mağaralar ve duvarlar gibi farklı türde ve farklı dönemlerden eserlerden