• Sonuç bulunamadı

3. TÜRKĐYE’DE RĐSK ALTINDAKĐ TARĐHĐ KENTSEL ÇEVREDE RĐSK

3.5 Değerlendirme

Türkiye’de kentsel kültür mirasına yönelik risk azaltımı ve yönetimi çalışmalarının, farklı araç ve uygulamaları içeren mevcut sistemle bütünleşemediğini ve kültür mirası ve koruma çalışmalarının gerektirdiği ölçüde, fiziksel, sosyal, ekonomik ve yönetsel boyutları uygulama platformuna taşınamamaktadır. Türkiye’de afetlere ilişkin yasal çerçevenin ağırlıklı olarak afet sonrası uygulamalara odaklandığı söylenebilir. Bu durum yapı stokunun geneli kadar kültürel miras öğeleri için de oluşan hasarın büyümesine neden olmaktadır. Mevcut yasal araçlar, zarar azaltma, hazırlık aşamalarında da uygulama yapmaya olanak sağlamaktadır. Fakat bu araçların, yerel ve merkezi yönetimlerce daha etkin kullanılabilmesi için, yetki ve sorumluluk alanlarının yeniden tanımlanmasına yönelik düzenlemeler gerekmektedir. Merkezi yönetimin baskın rolü, yerel yönetimlerin, özellikle yerel müdahalenin önemli olduğu afetin hemen arkasından gelen müdahale döneminde, etkinliğini azaltmaktadır. Bu nedenle hazırlanan planlar merkezi ve yerel yönetimlerin rollerini de tanımlayan eylem planlarını da içermelidir.

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin Đstanbul için hazırladığı Mayıs 2006 tarihli izleme raporunda da belirtildiği biçimde koruma konusunda farklı kurumlar arası yetki ve sorumluluk karmaşası oldukça görünür durumdadır (UNESCO Đzleme Raporu, 2006). Merkezi ve yerel yönetimler, kentsel kültür mirası alanları için

85

gerekli araştırma ve çalışmalarını, araştırma kurumları ile ortaklık kurmadan, ya da kısıtlı biçimde ortaklık kurarak, kendi bünyelerindeki elemanlar ve bilgi birikimi ile yürütmeyi tercih etmektedirler. Bu kurumlarda çalışanların, karar vericilerin ve uygulayıcıların kentsel kültür mirası ile ilgili bilgi, farkındalık ve öncelikleri, kentsel kültür mirasının durumunu ve risklere karşı hassasiyetini doğrudan etkilemektedir. Türkiye’deki mevcut koruma sisteminde risklere ilişkin eksikleri ve sorunları değerlendirildiğinde:

• Türkiye’de yakın dönemde kentsel kültür mirasının korunmasına ilişkin yasal çerçeve, idari yapılanma ve finans kaynakları bakımından olumlu sayılabilecek bazı gelişmeler olmasına karşın, uygulamada kentsel kültür mirasının korunması ve etkin yönetimi için bütünleşik bir sistem oluşturulamamış olması,

• Kentsel kültür mirası değerleri ile ilgili gerekli detayda envanter çalışmasının yapılmamış olması,

• Sistemin çok parçalı yapısı, farklı aktörlerin çelişen uygulamaları ve çakışan sorumluluk alanları nedeniyle kentsel kültür mirasına yönelik risklerin artması veya mirasın doğrudan zarar görmesi,

• Afetler açısından hem acil durumda hem de normal dönemde özellikle özel mülkiyetteki sivil mimari için finansal ve teknik altyapı desteğine yönelik çalışmaların azlığı ve varolan çalışma ve desteklerin yeterince duyurulmamış olması,

• Koruma ve risk azaltımından sorumlu olan kamu kurumları arası veri akışı ve iletişimin eksik olması,

• Kentsel kültür mirası yapılarına yönelik risk analizi ve risk değerlendirmesinin yapılmamış olması,

• 5226 sayılı Kanunla değişik 2863 sayılı Kanun ile sit alanlarının kontrolsüz bir biçimde yapılaşmaya açılmış olması ve bu durumun tarihi kentsel çevrede gelişime bağlı yapı ve kullanım yoğunluğu baskısı yaratması,

• Turizm baskısının yasal araçlarla ve uygulama çalışmaları ile teşvik edilmesi ve bu baskının yarattığı hasarlara yönelik önlem alınmaması,

86

• Kentsel kültür mirası bilincinin hem halk hem de karar vericiler düzeyinde eksik olmasıdır, denilebilir.

Risk yönetimi ve kentsel kültür mirasının sürdürülebilir bir biçimde korunması farklı sektörlerde görev alan veya bu alanları kullanan aktörlerin katkı ve katılımı ile mümkündür. Kentsel kültür mirasının korunması ve risk yönetimi süreci içinde yer alan karar vericilerin kentsel kültür mirası ile ilgili teknik bilgi ve farkındalık düzeylerinin artırılması, planlama ve uygulama çalışmalarında verilen kararları olumlu şekilde etkileyecektir. Farklı sektörlerdeki karar verici ve uygulayıcıların eşgüdümlü çalışması kurum içi eğitim ve kurumlararası ortak çalışmalar ile sağlanabilir.

Risk altındaki kentsel kültür mirası için sorumlu kuruluşlar; Devlet Planlama Teşkilatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bayındırlık ve Đskân Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları ve Yerel Yönetimlerdir.

Bunun yanında bilimsel araştırmalar yapmak, farkındalığı artırmak ve kurumların yürüttükleri çalışmanın etkinliğinin artırılabilmesine katkıda bulunabilmek için destekleyici olarak; Üniversiteler, Tarihi Kentler Birliği gibi kuruluşlar, Meslek odaları(TMMOB, ŞBPO vb.) ve Tarihi kentsel çevrelerde, tarihi doku/yapı koruma, yerel kültür/kimlikler, kültür konularında uzmanlaşmış sivil toplum örgütleri görev almalıdır. Koruma alanı içinde yaşayan veya geçici sürelerle kullanan halkın, bilinçlendirilerek alanla ilgili ortak bir çözüm arayışına girilmesi hem risk yönetiminin hem de koruma çalışmalarının etkinliğini artıracaktır. Farklı sektörlerdeki paydaşların katkısını sağlamak için mevcut sistemde yer alan uygulamalar ve bunların yapıları kullanılabilir. Örneğin Felakette Acil Yardım Derneği (FAYDER) veya Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) gibi oluşumlar afetle ilgili olarak mahalle bazında bir örgütlenme ve altyapıya sahip durumdadırlar, bu altyapı kentsel kültür mirasına yönelik farkındalık yaratmak için de kullanılabilir. Alanda yaşayanları kapsayan, insani bir çözüm, kentsel kültür mirasının tema parkı olmak yerine kent yaşamının bir parçası olması açısından önemlidir.

Bu kapsamda önerilen, kentsel kültür mirasına yönelik risk yönetim sistemi, var olan alansal analiz ve doğal çevre analiz sistemini temel alarak, alandaki risklere yönelik bir analiz, değerlendirme ve azaltım yöntem akışını içermektedir. Risk analizi, alanın tamamını ele almakta ve var olan fiziksel çevre kaynaklı riskler için tanımlanan eşik

87

değerlerine göre alanın sınıflandırılmasına olanak sağlamaktadır. Risk değerlendirmesi ise var olan risklerin ortak bir değerlendirmesi ile beraber tarihi kentsel alanda, kentsel kültür mirasını hem tarihi kentsel çevre içinde hem de noktasal olarak ele alan bir değerlendirmeyi de içermektedir. Risk azaltımı aşaması ise, yüksek risk taşıyan öncelikli müdahale alanları için uzman görüşü ile beraber olası müdahale biçimlerini tanımlamaktadır. Risk ve zarar azaltma ile koruma, her bir alanın kendi karakteristik özellikleri nedeniyle farklı yaklaşımlar üretilmesini gerektiren araştırma alanlarıdır. Bu nedenle, her alan için en uygun çözümü verecek bütün detayları tanımlı bir sistemin, farklı koşul ve özellikler taşıyan başka bir alana transferi, karar vericileri hata yapmaya götürebilir. Bu tez kapsamında önerilmekte olan ise, risk altındaki kentsel kültür miras alanlarında karar verme mekanizmalarına destek olabilecek ve hâlihazırda Türkiye’de özellikle Büyükşehir belediyelerince yaygın bir biçimde kullanılan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile bütünleştirilebilir, planlama disiplinince kullanılabilir bir model önerisidir. Çalışmanın dördüncü bölümde, ele alınan Büyükada örneğinde de görülebileceği üzere, alanın özellikleri ve tehdit eden risklerin türleri, risk yönetim modelinde, sistem için tanımlanan analiz önceliklerini, ağırlık ve değerlendirme eşik değerlerini belirlemekte ve müdahale biçimleri buna bağlı olarak şekillenmektedir.

4. TÜRKĐYE’DE TARĐHĐ KENTSEL ÇEVREDE RĐSK YÖNETĐMĐ ĐÇĐN