• Sonuç bulunamadı

B- GENEL AHLAKA KAR I LENEN SUÇLAR

3- Fiil i en-i ve Fuhu Davalar

nsan n ki ili ini maddi ve manevi olmak üzere iki unsur olu turur. Maddi varl n

fizi i manevi varl n ise eref olu turur. Her insan n insan olmas ndan dolay bir gururu

ve onuru vard r. Ki inin bundan vazgeçmesi mümkün de ildir. Bu durum namus ya da rz

olarak da kabul edilmi tir. K sacas namus insan n eref ve haysiyetidir218. Osmanl

toplumunda da di er toplumlarda oldu u gibi namus kavram na çok önem verilmi tir. Bu konu çok hassas bir durum oldu undan, herkes için namus ve rz korunmas gereken en önemli olgu olarak toplumdaki yerini alm t r. Onun içindir namusa kar i lenen suçlardan olan fuhu her zaman yasaklanm t r.

Genel ahlaka ve toplumun umumi yap s na kar i lenen en önemli suçlar n ba nda hiç üphesiz fuhu ya da fiil i en i yani rza geçme219 yer alm t r. Fiil-i en i kavram

kad nlarla ilgili olarak kullan ld nda tecavüz edilmeye ya da tecavüz etmeye te ebbüse

i aret ederken erkelerle ilgili kullan ld nda ise livata anlam nda kullan lm t r220. Fuhu

kavram ise haddi a ma, kötülük, namusa ayk r hareket221olarak tan mlanm t r. Fuhu ile

fiil-i en i aras ndaki fark, fuhu un r zaya dayal olarak i lenmesi iken fiil i en-i de ise zor kullan lmas söz konusudur. Gerek fiil-i en i gerekse fuhu olaylar nda er îye sicillerine

bak ld nda pek çok olay ile kar la labilir. Bu olaylarda Fiil-i en i iddias yla

mahkemeye ba vuranlar ki iler iddialar n ispatlama konusunda zorlanm lard r. Örne in Çal kl Mahallesinden Safiye bint-i Ali yine ayn mahalleden olan brahim bin Abdi yi kendisine fiil-i en i kast yla yap mas ndan dolay davac olmu tur. Ancak Safiye den davas n ispatlamas istendi inde delil gösterememi tir. Mahallenin ileri gelenlerine brahim in ahlakî yap s mahkeme taraf ndan soruldu unda mahalleli brahim e kefil

olunca dava dü mü tür222. Yine benzeri bir davada Mahmiye-i Konya Hocacihân

Mahallesi sâkinlerinden Râziye bint-i Mehmed nâm hatun meclis-i er î hatîr- lâz mü t-t

218 Avc , s. 207. 219 Develio lu, s. 267. 220 Abac , s.194. 221 Develio lu,s.270. 222 K S 48/118-1(12 Ramazan 1130/ 9A ustos 1718).

tevkîrde mahalle-i mezbûre sâkinlerinden smâ îl bin el-Hâc Mehmed nâm kimesne mahzar nda üzerine da vâ ve takrîr-i kelâm idüb târîh-i kitâb günü gice ile merkûm smâ îl mahalle-i mezbûrede vâki menzilime fî l-i en i kasd yla gelüb feryâd ve figân eyledi imde firâr eylemi dir kendiden su âl olunub takrîr-i tahrîr ve mûcib-i er îsi icrâ olunmak matlûbumdur didik de g bbe s-su âl ve l-inkâr müdde i mezbûreden müdde âs n mübeyyine beyyine taleb olunduk da ityân- beyyineden ihzâr- acz idüb istihlâf itme in merkûm smâ îl vech-i muharrer üzere gice ile merkûme Râziye nin menziline fî l-i en î kasd yla varmad na yemîn teklîf olunduk da ol dahi alâ vefki l-mes ûl hilâf billahi l- aliyyi l-azîm etdikden sonra mahalle-i mezbûre sâkinlerinden olub zeyl-i vesîkada muharrerü l-esâmî müslimîn meclis-i er a gelüb merkûm smâ îl in hüsn-i hâlini haber virmeleriyle mezbûre Râziye yi bilâ beyyinet merkûm smâ îl e bi-vech-i mu ârazadan men...223 . olunarak dava dü mü tür. Yine bu olayda da davac olan Raziye nin iddias n

ispatlamada sorun ya ad görülüyor. Benzeri bir ba ka olay ise Ç ral Mescid

Mahallesinde ya anm olup Bagos veled-i Artin, Yunus bin Mevlüd ü ve Mustafa bin Hüseyin i dava etmi tir. ddias ise târih-î kitâp gecesi ben çe meye suya gider iken merkûman Yusuf ve Mustafa beni ahz idup Eski Pazar mevkiîne götürüp cebren fiil-i en i eylediler eklinde olmu tur. Bunun üzerine mahkeme Bagos tan iddias n ispatlamas n istemi ancak Bagos iddias n ispatlayamam t r. Daval ki iler hakk nda mahkeme taraf ndan mahallenin ileri gelenlerine Yunus ve Mustafa n n iyi hal üzere olup olmad sorulmu Yunus ve Mustafa n n iyi hal üzerinde oldu u belirtilince dava dü mü tür. Her üç davada da görüldü ü üzere dava sahipleri iddialar n ispatlayamam t r. Ancak burada uda dü ünülebilir ki dava açan ki iler ileride ayn sorunla kar kar ya gelmemek bu

durumu mahkeme tutanaklar na geçirmek istemi olabilirler. Bu üç davadan

ç kart labilecek di er bir de erlendirmede o dönemler için bireylerin mahalle içindeki prestijinin ve ahlak n n ne denli önemli oldu udur. Çünkü daval olan ki iler günlük hayattaki ahlakî davran lar n n do rulu undan ya da bu kötü fiili i lemediklerine dair

yemin ederek suçlamalardan kurtulmu lard r. Yukar daki olaylar n d nda daval lar n

aleyhine sonuçlanan fiil i enî olaylar da olmu tur. Örne in Toprakl k Mahallesinde Saliha bint-i Abdullah yine ayn mahalleden brahim Be e ibn-i Mehmed ve Kerim Dede Mahallesinden Ahmed Be e ibn-i Mehmed i kendisine fiil-i en i kast yla evine girmeye çal t klar ndan dolay davac olmu mahkeme bu ki ilerin iyi ya da kötü hal üzere olup

olmad n mahallenin ileri gelenlerine sormu bu ki iler hakk nda alet-i harble gezüp

223

urb- hamr içerler eklinde görü bildirilince mahkeme de daval lar n aleyhine hüküm

vermi tir224. Burada görüldü ü gibi ki ilerin olumsuz hal ve hareketleri davan n

aleyhlerine neticelenmesinde etkili olmu tur.

Nadirinde olsa baz fiil i en-î olaylar nda üzerlerine dava aç lan ki iler i ledikleri suçu itiraf ettikleri de olmu tur. Örne in Ahmed Fakih Mahallesinden Hüseyin ibn-i el- Hâc Süleyman, Mahmud bin (bo ...) üzerine dava aç lm t r. Çünkü Mahmud, Hüseyin in e i Marziye bint-i Mehmed e fiil-i en i kast yla evine girerek bu kötü fiile te ebbüs etmi ve Mahmud bu olay ikrar ve itiraf etmi tir225.

Fiil-i en i davalar nda dikkati çeken ba ka bir hususta bu fiile te ebbüs eden ki ilerin hedefinde sadece bayanlar n olmay p erkeklerinde yer almas d r. Örne in Toprakl k Mahallesinden Ahmed bin Mustafa, es-Seyyid Nebi bin Veli üzerine dava açm t r. Nebi, Ahmed i b ça yla tehdit ederek zorla tecavüz etmeye te ebbüs etmi tir. Bu

durumu ahitlerle ispatlam ve Nebi mahkeme taraf ndan suçlu bulunmu tur226.

Fiil-i en i davalar n n d nda çok fazla olmasa da mahkemeye intikal eden fuhu

ve livata olaylar da olmu tur. Örne in bir fuhu davas nda fahi elik yapan Ay e bint-i Mehmed Devle Mahallesi sakinleri taraf ndan dava aç lm t r çünkü mezbûre Ay e kendi halinde olmayup daima nâmahrem olan kimesnelerin menziline girmesi mahalle halk n n tepkisini çekmi tir. Ay e tarih-i kitâp gecesi gâyib-i ani l meclis alay çavu unun menziline girmi bunun üzerine mahalle halk Ay e yi yakalayarak mahkemeye vermi ve mahkeme

de Ay e yi suçlu bulmu tur227. Burada mahalle sakinleri Ay e nin genel ahlak kurallar na

ayk r hareket etmesinden dolay ikâyetçi olmu lard r. Bu sayede mahallenin ahlakî

yap s n korumaya çal m lard r. Livata davalar nda da ayn kayg söz konusudur. Bu kötü fiili i leyen ki ilere ahit olundu unda mahkemeye ba vurularak gerekli yapt r mlar n uygulanmas n mahalle halk istemi tir. Bu konuyla ilgili bir olayda Zincirlikuyu Mahallesinden es-Seyyid Mehmed bin es-Seyyid eyh Ömer ile Salih bin smail, Ömer bin Hac Be e ile Mustafa bin Mehmed Be e yi birbirlerine livata ederken görmelerine üzerine

mahkemeye ba vurmu lar ve gere inin yap lmas n mahkemeden istemi lerdir228.

er iye sicillerindee fazla olmasa da kazf (nitelikli hakaret) olarak geçen davalarda yer alm t r. Kazf iffetli bir insana aç kça zina isnad yla suçlamad r229. Konuyla ilgili bir olay Sudirhemi Nahiyesine tâbi Kutlu Karyesinde ya anm t r. Hasan bin smail, Ümmü 224 K S 47 / 180-3 (5 Muharrem 1129/ 20 Aral k 1716). 225 K S 43 / 86-2 (15 Cemaziyyelevvel 1119/14 A ustos 1707). 226 K S 42 / 110-1(23 Cemaziyyelahir 1119/ 21 Eylül 1707). 227 K S 47/ 79-4 (14 Recep 1128/ 4 Temmuz 1716). 228 K S 42 / 2 36-1 (6 Safer 1119/ 9 May s 1707). 229 Avc , s. 211.

bint-i Gündegah tan gelinine zina isnad yla suçlad ndan dolay davac olmu tur. Ancak

Ümmü böyle bir ey söylemedi ine dair yemin ederek dava dü mü tür230. Bu davada

toplumda ahlak n ve onurun ne kadar önemsendi i ve önemli bir yer tuttu u görülür. Ba ka bir olay Hatunsaray da ya anm t r. smail bin Ahmed, Halil Be e yi kendisini darp etti inden dolay dava açm t r. Halil Be e savunmas nda smail in kay n validesi Raziye bint-i Mevlüd ile zina ederken yakalamas n göstermi tir. Ancak bunu ispatlayamam t r.

Halil Be e burada darptan mahkemeye verilmi se de kazf suçu da i lemi tir231. Ancak

burada kendisine kazften dolay bir dava aç lmam t r.

Burada de erlendirilmesi gereken bir konuda hiç üphesiz zina konusudur. Zina

evli olmayan iki cinsin gayr- me ru olarak cinsel ili kiye girmesi232 yani nikahs z birlikte

olmad r233. Zina davalar sicillerde pek fazla yer almam t r. Bunun nedeni slâm ve

Osmanl hukukuna göre bu eylemin ispatlanmas n n çok zor olmas d r. Zinan n ispatlanmas bir hayli zor oldu u için genellikle dolayl tabirler kullan larak zina fiilinin i lendi i ima edilmi ve sicillerde bu ekilde yer alm t r. Örne in Vadi-yi Meramdan Mehmed bin Abdullah, Mustafa bin smail den, mezbûr Mustafa benim zevceme hiyanet

maksad yla menzilime girip samanl k içinde ikisi mekâlime iderken birkaç kimesneler görmeleriyle firâr itmi dir diyerek davac olmu tur. Bu iddias n ahitlerle ispatlam t r234. Bu davada görüldü ü üzere zinadan ima bahsedilmi tir.

230 K S 50 / 140-3 (23 Zilkâde 1138/ 23 temmuz 1726). 231 K S 41/137-1(9 Cemaziyyelevvel 1119/ 8 A ustos 1707 ). 232 Ak it, s. 69. 233 Develio lu, s. 1187. 234 K S 40 / 62-1 (1 Ramazan 1114/ 21 Ocak 1703).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

OSMANLI MAHKEMES NDE CEZÂ HUKUKU UYGULAMALARI

Eski Türk devletlerinden Osmanl Devletine kadar geçen süre içinde suç olu turan fiillerin taktir, tayin ve tesbiti, yani cezâ, cezâland rmak hangi hareketini suç te kil etti ini

belirlemek Türk örf hukuku ile devlet anlay nda mutlak bir gücün sahibi olan

hükümdarlar ve onun yetkili k ld görevliler taraf ndan kullan lm t r. Osmanl Devleti

ile birlikte Eski Türk devletlerinde bütün suçlara ait ortak esaslar gösteren bir ceza

kanunnamesi bulunmamaktad r235. Ancak Osmanl Devleti ceza kanunlar hususunda daha

ayr nt l çal malar yaparak farkl dönemlerde çe itli kanunnameler yay nlam t r.

Osmanl ceza kanunlar en geli mi ve sistematik biçmini Kanunî döneminde alm t r. Onun zaman nda cezâ kanunlar suçlara göre sitematize edilmi tir. Fatih ve II.

Bayez d kanunlar nda ise cezâ bölümleri uçlara uygulanacak cezâlara göre

düzenlenmi tir. Osmanl cezâland rma prensibinde hakk nda ikayet olan ki i sab kal de ilse cezâland r lmadan önce tenbih edilirek uyar l r, e er yola gelmezse cezâland r l rd . Suçlunun serbest b rak labilmesi için sab ka kayd na ba vurulurdu. Usul aç s ndan ise kad l k bölgesi içinde cereyan eden gündelik s radan suçlar n tespiti i ini kad yapar, cezâ

ise yerel yöneticiler suba ya da muhtesip taraf ndan uygulan rd236. Osmanl Devletinde

birbirinden farkl zümreler ve kültürler mevcut oldu undan dolay bu durum hem zenginlik hem de birçok problemi de yan nda getiriyordu. Bu problemlerden biri hukukî birli in

sa lanmas yd . Her ne kadar hukuk istikrar n n sa lanmas için çal lm sa da uzun y llar

her bölge ve eyalet farkl düzenlemelerde bulunmu lard237. Bu durumun en önemli nedeni

er î cezâ hukukunun uygulanmas n n pratikte oldukça yetersiz kalmas yd . Tayin edilen cezâlar sadece belli suçlar için belirlendi inden ayr ca cezân n s n r n n çizilmemesi, delil ve ispat kurallar n n da son derece s n rl olmas bir çok suçun cezâs n n belirlenmesinde

sorun olu turmu tur238. Bundan dolay Osmanl cezâ hukukunun daha iyi anla la bilmesi

için ba ta tâ zîr kavram n n iyi bilinmesi gerekir.

235

Feda amil Ar k, Eski Türk Ceza Hukukuna Dair Notlar , Tarih Ara t rmalar Dergisi, C. XVII, S. 28, Ankara 1996, s. 13-14.

236

Ne e Erim, Osmanl mparatorlu unda Kalebendlik Cezas Ve Suçlar n S n fland r lmas Üzerine Bir Deneme , Osmanl Ar at rmalar , C. IV, stanbul 1984, s. 79-80.

237

M. Akif Ayd n, Osmanl Hukukunun Genel Yap s , s. 17.

238