• Sonuç bulunamadı

Fazla gelir yöntemi, formül veya hazine metodu olarak da anılmaktadır. Bu yöntem, A.B.D. Hazine Bölümü’nün (I.R.S-Internal Revenue Service) maddi olmayan varlıkların değerinin belirlenmesi için önerdiği bir yöntemdir (Summers, 1992: 167; Thomas ve Gup, 2010: 434). Amerikan Ulusal Gelir Servisi maddi olmayan varlıkların değerinin tespitinde bu yaklaşımın kullanılması gerektiğini ortaya koymuştur (Thomas ve Gup, 2010: 434). Fazla gelir yöntemi, şirket kârındaki, maddi varlıklardan kaynaklanan getirinin üzerinde kalan kâr tutarının, maddi olmayan varlıklardan dolayı elde edildiğini kabul etmektedir (Summers, 1992: 167). Diğer bir ifade ile şirket kârının bir bölümü, maddi varlık getirileri, bir kısmı da maddi olmayan varlıkların getirileri olarak düşünülmektedir. Burada maddi sabit varlıklardan beklenen belirli ve normal olduğu düşünülen bir getiri oranı mevcuttur. Normal getiri ile sabit varlıklar ilişkilendirilerek -çarpılması sonucu bulunur- sabit varlıklardan kaynaklanan kâr belirlenir. Bunun dışında kalan kâr tutarı artık maddi olmayan varlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu durumda, kalan kâr kapitalize edilerek maddi olmayan varlıkların değeri elde edilir (West ve Jefrry, 1992: 170).

Fazla gelir yönteminde uygulanması gereken aşamalar aşağıdaki biçimde sıralanabilir (Summers, 1992: 168-174; Pratt, 1993: 104,214).

95

i. Şirket Maddi Varlıklarının Net Değerinin Belirlenmesi: Değerleme tarihi itibarıyla bilanço kalemleri gerçek ekonomik değerlerini gösterecek düzeltmeler yapılır.

ii. Şirketin Normal Kâr Düzeyinin Belirlenmesi: Şirketin mevcutta kâr yaratma gücü belirlenir. Bunun için şirketin geçmişte elde ettiği göz önüne alınarak, gelecekte de ne kadar kâr elde edebileceği tahmin edilmeye çalışılır.

iii. Şirketin Maddi Varlıklarının Kâr Oranını Belirleme: İşletme riskini de içerecek şekilde belirlenen getiri/kâr oranı, 1. aşamada düzeltilen maddi varlıkların net değeri ile çarpılarak işletme varlıklarının yaratabileceği kâr tutarı belirlenir.

iv. Maddi Olmayan Varlıkların Getiri/Kâr Oranının Belirlenmesi: 2. aşamada

belirlenen normal kâr tutarından, 3. aşamada belirlenen maddi varlıklardan sağlanan kâr tutarı düşülerek, maddi olmayan varlıkların normal kâr tutarına olan katkı belirlenir. Bulunan bu tutar ‘’Fazla Gelir’’ olarak adlandırılır. Bu aşamada, işletmeyi temsil edeceği düşünülen ve kapitalizasyon oranı olarak kullanılmak üzere maddi olmayan varlıklar için bir getiri/kâr oranı belirlenir. Daha sonra fazla gelir tutarı, belirlenen bu ikinci oran ile kapitalize edilerek şerefiye vb. maddi olmayan varlıkların değeri saptanır.

v. İşletme Değerinin Belirlenmesi: 1. aşamada düzeltmeler sonucu elde edilen maddi varlıkların cari net değeri ile 4. aşamada saptanan maddi olmayan varlıkların değeri toplanarak işletme değerine ulaşılır.

Konuya açıklık getirilmesi açısından bir örnek uygulama aşağıda verilmiştir (Tuller, 2008: 49).

Örnek: XYZ A.Ş.’nin belirli bir tarih itibarıyla bilançodaki maddi varlıklarının net cari değeri 100.000 TL olarak belirlenmiştir. Bu maddi varlıklar alet edevat, taşıt demirbaş, binalar, arsa ve makine teçhizattan oluşmaktadır. Şirketin maddi varlıklardan beklediği normal getiri oranı %15 olarak öngörülmüş olup, Maddi olmayan varlıklardan kaynaklanan fazla kârın getiri oranının %30 olması gerektiği şirket ortaklarınca düşünülmektedir. Şirketin değerleme tarihi itibarıyla vergi öncesi net yıllık kârı 30.000 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu durumda;

Maddi Varlık Normal Kâr Tutarı : 100.000 x 0, 15 = 15.000 TL Fazla Kâr Tutarı : 30.000 – 15.000 = 15.000 TL Maddi Olmayan Varlıkların Değeri : 15.000 / 0,30 = 50.000 TL

İşletme Değeri : 100.000 + 50.000 = 150.000 TL Görüldüğü gibi işletmenin değeri 150.000 TL olarak ortaya çıkmaktadır. Fazla gelir metodu, birçok değerleme uzmanı tarafından, gelir yaklaşımındaki varlık ve maliyete dayalı değerleme yöntemlerinin melez bir karışımı olduğunu düşünmektedirler (Thomas ve Gup, 2010: 434).

Bu yöntemde iki adet getiri-kapitalizasyon oranı öngörülmektedir. Maddi varlıklar için normal bir getiri oranı belirlenirken diğer taraftan maddi olmayan varlık getiri oranı olarak da farklı bir kapitalizasyon oranı ortaya konmaktadır. Maddi varlıklar için belirlenen oran daha objektif, belki de işletmenin tüzel kişiliğini dikkate almadan makinelere yapılan yatırımdan beklenen ortalama getiri oranı kabul edilmektedir. Oysa maddi olmayan varlıklar göz önüne alındığında, maddi bir varlık gibi herhangi bir yerden satın alınamaması nedeni ile, her şirketin tüzel kişiliğinde saklı olan bir değerdir. Bu nedenle, maddi olmayan varlıkların beklenti oranı daha yüksek olarak düşünülmektedir. Çünkü az bulunan kıymetli bir değer olmalıdır. Bilindiği üzere marka, patent, haklar vb. kolay üretilir ve yaratılır şeyler değildir.

Geleceğe yönelik her türlü öngörü çalışmalarında, hayatın belirsizliği nedeni ile ne kadar çok tahmin o kadar çok hata ihtimali gündeme gelmektedir. Bu yöntem iki adet kapitalizasyon-getiri oranı tahmin edilmekte ve bunlara dayalı hesaplamalar yapılmaktadır. İşte en az iki getiri oranı tahmini bu yöntemin bir sakıncası olarak görülmektedir. Birçok yöntem tek bir getiri oranı tahminin de bile zorlanırken bu model iki tahmin esasını getirmiştir. Diğer taraftan, kâr unsurunu da maddi varlıklardan kaynaklanan ve maddi olmayan varlıklardan kaynaklanan olmak üzere iki parçaya bölmek de bir diğer sakınca olarak önümüze çıkmaktadır. Bütün bu sebeplerden dolayı bu yöntem daha çok küçük işletmelerde kullanılmalı ve diğer değerleme yöntemlerine ek bir yöntem olarak düşünülmelidir. Çalışmada ana yöntem olarak ele alınacak ise diğer değerleme yöntemleri ile çalışma zenginleştirilmelidir.

Gelecekteki Beklentilere Dayalı Değerleme Yöntemi

Firma değerlemesinde bugünkü verilere dayalı değerlendirmelerin yanı sıra, gelecek dönem beklentileri de kullanılmaktadır.

97