• Sonuç bulunamadı

Defter değeri, bir değerleme yöntemi olarak ele alındığında hesaplama, değer tespitinde olduğu gibi, bilanço değerlerinden hareket edilerek gerçekleştirilir.

Defter değeri, daha önceki ilgili bölümde belirtildiği gibi, muhasebe verilerine dayanılarak hesaplanır. Defter değeri, bilançonun aktif toplamından yabancı kaynaklar düşülmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, yabancı kaynak kullanılmaması durumunda ise aktif toplamının kendisi defter değerini oluşturur. Dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta da; tarihi değerlerle kayıtlı bulunan varlıklardan, eskime ve aşınma paylarının da düşülmesinin bir zorunluluk olmasıdır. Sonuç itibarıyla tarihi değerlerle kayıtlı bilanço varlıklarından, amortismanların düşülmüş olmasına dikkat edilmelidir. Bunu takiben aktif toplamından yabancı kaynakların düşülmesi ile defter değeri bulunur. Yukarıda görüldüğü gibi bir netleştirme işlemi yapılmaktadır. Diğer bir deyişle, aktif toplamından yabancı kaynak düşülerek özkaynak tutarına ve şirket değerine ulaşılmaktadır. Bu nedenle, zaman zaman ‘’defter değeri kavramı ile net aktif değeri kavramı’’ eş anlamlı olarak kullanılabilmektedir.

Defter değeri, işletmeye ait varlıkların piyasa değerleri veya cari değerleri yerine, tarihi maliyetleri yansıtan geçmiş maliyetlerini gösterdiğinden, geçmişe doğru sonuçları gösteren bir değerleme yöntemi olarak kabul edilir (Brealey vd., 2001: 28- 29). Defter değeri, işletme sahibi ortakların öz varlık değeri olarak da adlandırılır. Bu sebepten ötürü, herhangi bir varlığı, bir işletmeyi, bir taşınmazı ve doğal bir kaynağı elde etmek isteyen veya buna yatırım yapmak arzusunda olan bir kişi veya kurum için önemli bir mali göstergedir.

Defter değeri, esas itibariyle şirketin belirli bir tarihteki, tarihi verilere dayalı muhasebe değerlerini gösterdiğinden ötürü, uzunca bir süre enflasyona maruz kalmış ekonomilerde, cari değeri göstermekte son derece başarısızdır. Enflasyonun yol açtığı bu aşınma, değeri olduğundan küçük göstermektedir. Buna karşılık, deflasyonist bir ortamda ise, bu değer olduğundan yüksek görülecektir.

Defter değerini hesaplamada amaç, şirketin değerinin belirlenmesidir. Şirketin değerinin toplam olarak belirlenebileceği gibi, hisse başına değer, diğer bir deyişle her bir hisse senedinin değeri de belirlenebilir.

Bu modelde, hisse senetlerinin defter değeri, toplam öz sermayenin hisse sayısına bölünmesi yolu ile bulunur. Genellikle, hisse senetlerinin kayıtlı değerleri, bulunan hisse başına defter değeri farklıdır. Bilanço tarihi itibariyle öz sermayeyi, ödenmiş sermaye, ihtiyatlar, dağıtılmamış kârlar, yeniden değerleme değer artış fonu ve karşılıklar oluşturmaktadır (Bolak, 1991: 78).

77

İnceleme konusu şirketin hesaplanan özkaynakları, şirket ödenmiş sermayesinden büyük ise, defter değeri nominal değerden yüksek olacaktır. Ancak, tersi durumda ise, diğer bir deyişle hesaplanan öz kaynağın nominal sermayeden düşük olması durumunda, yani özkaynaklarda bir azalma var ise, defter değeri nominal değerden düşük olacaktır (Ertuna, 1986: 186).

Defter değeri hesaplanırken, çeşitli dış etmenlerin etkili olduğu muhakkaktır. İçinde bulunulan ekonomik koşullar, teknolojik gelişmeler, moda ve organizasyon yapısı gibi faktörler şirketin piyasa değeri ve defter değeri üzerinde etki yaparlar. Enflasyonist bir ortamda, normal koşullarda piyasa değeri, defter değerinden yukarıda olabilmektedir. Yine diğer bir etmen de, şirketin sahip olduğu teknoloji düzeyidir. Demode değil de yeni bir teknolojiye sahip olan bir şirketin piyasa değeri defter değerinin çok üzerinde oluşacaktır. Örneğin, 1991 yılında Microsoft Şirketinin piyasa değeri defter değerinin 10 katından fazla bir değere ulaşmıştır (Cornell, 1993: 16). Demode bir teknolojiye sahip bir firmanın defter değeri piyasa değerinin epey altında olacaktır. Çünkü bu koşullar altında şirket varlıklarını satın alacak bir kişiyi bulmak oldukça güç olacaktır. Oysa bu varlıkların tarihi kayıtlarla belirlenen defter değeri, teknolojik eskime ve demode olmayı yansıtamayacak ve gerçek piyasa değerinin üzerinde görülecektir. Enflasyon ile teknolojik eskime ve demode olma ters yönlü çalışan dış etmenlerdir. Enflasyon varlıkların nominal değerlerin artırırken, teknolojik eskime varlıkların nominal değerini aşağılara çekecektir.

Defter değeri, bir değerleme standardı olmaktan çok bir muhasebe terimi özelliği taşımaktadır. Bundan dolayı, defter değeri metodunun firma değerini belirlemede iyi bir yöntem olmadığı konusunda bir fikir birliği mevcuttur. Fakat defter değerinin, yaklaşık tüm işletmeler için hesaplanabilir olması, genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri kapsamında, aşağı yukarı genelleşmiş kuralların uygulanması ile sağlanması gibi nedenlerden dolayı, firma değerlemesinde varlık temelindeki değerleme yöntemleri için bir temel başlangıç oluşturur (Pratt, 1993: 107; Blackman, 1992: 31).

Firma kayıtlarında yer alan varlık ve borçlar kalemleri her zaman cari değerleri ifade etmeyebilir. Örneğin, ekonomik ömrü dolmuş ve amorti edilmiş bir varlık, gerçekte bir değer taşıyor olabilir. Bu ve buna benzer nedenlerle her zaman kayıtlar gerçeği göstermeyebilir.

Bu yöntem, kullanılan diğer değerleme yöntemlerine bir temel teşkil edebilir. Tek başına yetersiz bir değerleme yöntemi olan defter değeri, diğer yöntemlere göre belirlenen değerler ile birlikte analiz edilmesi bakımından, temel oluşturması önemli bir özelliktir.

Defter değeri yönteminin önem arz ettiği durumları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Aydın, 1990: 48):

i. Yeni kurulmuş firmalar

ii. Firma hisse senetlerinin defter değerinin, cari pazar değerinden önemli ölçüde yüksek olması durumu

iii. Gelirlerin dengesizlik göstermesi durumu

iv. Geleceğin belirsizliğinin fazla olması nedeni ile gelecekteki gelirlere dayalı değerleme yöntemlerinin çok uygun olmaması durumunda

v. Banka vb. işletmelerin varlıklarının önemli bir bölümünün parasal değerlerden oluşması durumunda.

vi. Şirket birleşme ve blok satın almalarda.