• Sonuç bulunamadı

Net aktif değeri, kavramlar bölümünde bahsedildiği gibi, şirket varlıklarının cari değeri ile borçlarının cari değeri arasındaki fark olarak ortaya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi bu yöntemde, varlıkların cari değeri belirlenmekte, diğer taraftan borçların da cari değeri belirlenmekte ve cari varlık değerinden cari borç tutarı düşülerek değer hesaplanmaktadır.

Ancak, zaman zaman ‘’Net Aktif Değeri’’ yöntemi ‘’Defter Değeri Yöntemi’’ ile eş görülerek hesaplamalar yapıldığına literatür taramalarında rastlanmıştır. Kanımızca bu iki yöntem uygulama ve hesaplama açısından birbirinden ayrılmakla beraber, kelime anlamları itibarıyla benzerlik hatta aynılık algılamalarına yol açmaktadır.

Şirket değerlemede kullanılan kimi kavramlar, aynı zamanda, şirket varlıklarını diğer bir deyişle sabit varlıkları tanımlamada da kullanılmaktadır. Bu durumda, bu kavramlar, firma değerlemedeki tanımlarından başka birer anlam yüklenmektedir. Bu noktada, Defter Değeri, Net Defter Değeri ve Net Aktif Değerini açıklamak kanımızca yeterli olacaktır. Herhangi bir varlığın defter değeri denildiği zaman, o varlığın bilançoda kayıtlı, eskime payı düşülmemiş brüt değeri anlaşılmalıdır. Yine, bir varlığın net defter değeri veya net aktif değeri denildiği zaman sabit kıymetin, brüt değerinden,

81

diğer bir ifade ile kayıtlı değerinden eskime payı-amortisman- değeri düşülerek bulunan değer anlaşılmalıdır.

Net Aktif Değeri Yöntemi, aşağıda verilen formül yardımı ile hesaplanabilmektedir.

Net Aktif Değer = Firma Aktifinin Piyasa Değ.- Firma Borçları Piyasa Değ. Net aktif değeri yöntemi genelde şu durumlarda kullanılmaktadır;

i. Şirket kötü bir durumda ve zarar etmekteyse,

ii. Şirket yükümlülüklerini yerine getiremeyecek kadar nakit oluşturamıyorsa,

iii. Şirket faaliyetlerini durdurmuş veya yavaşlatmışsa, iv. Şirketin varlıkları çok değerli ise,

v. Şirket know-how, patent gibi maddi olmayan duran varlıklara sahipse (Yazıcı, 1997: 54).

Bu noktada, aktif ve pasif yapının piyasa değerlerine göre, cari değerinin bulunması temel oluşturur. Ancak; düzeltilmiş defter değerinde ise; enflasyon muhasebesi sistemi veya UMS sistemine göre bilanço verileri cari hale getirilir (Chambers, 2009: 212).

Bu yöntemde, şirket varlıkları yeniden değerlenmiş değerleri ile hesaplamalara katılmaktadır. Varlıkların yeniden değerlemesinde aşağıda belirtilen yöntemler uygulanabilmektedir;

Eşdeğer Yatırım Değeri Yöntemi: Mevcut yatırım dikkate alınarak, aynı kapasiteyi sağlayacak yatırım değeri bulunur, tesisin teknolojik gelişmeler nedeni ile daha düşük maliyetler ortaya çıkabilir. Bu nedenle teknolojik ilerleme bu hesaplamalarda mutlak surette dikkate alınmalıdır. Ancak sektör açısından önemli bir gelişim yok ise, muhtemelen aynı değerler net olarak ortaya çıkabilir. Örneğin belirli bir tesiste günlük işleme kapasitesinden hareketle, yıllık üretime gidilerek toplam yıllık kapasite bulunabilir. Dolayısı ile de bu kapasite için gerekli yatırım tutarı hesaplanabilir.

Ancak, çeşitli gelişmeler nedeni ile bizim üretim kapasitemiz optimum kapasite (en uygun kapasite) olmaktan çıkmış ise, bu durumda optimum kapasite, yatırım tutarı olarak dikkate alınabilir. Daha düşük kapasiteyi bir kurmaya kalksanız benzer maliyetler oluşabilmektedir.

• Ekspertiz Değeri Yöntemi: Değerleme tarihi itibariyle uzman kişilerce söz konusu varlıkların cari değerinin tespit edilmesidir,

Katsayılar Yöntemi: Belirli dönemleri kapsayan yeniden değerleme oranı ve katsayısı belirlenerek, mali tabloların bu katsayılarla yeniden düzenlenmesidir. Yeniden değerleme katsayısı aşağıda verilen formül yolu ile hesaplanabilir;

Yeniden Değerleme Katsayısı = Dönem Sonu Fiyat Endeksi / Varlığın Aktife Girdiği Tarihteki Fiyat Endeksi

Katsayılar yöntemi kullanılarak bulunan değerin, varlığın cari değerini geçmemesine dikkat edilmelidir. Aksi durumda, çok doğru olmayan bir sonuç elde edilmiş olur. Diğer taraftan, normal amortisman yerine hızlandırılmış amortisman kullanan işletmelerin finansal tablolarının normal amortisman yöntemine dönüştürülmeleri gerekir. Yine aksi bir durumda, yasal durumdan fayda sağlamak amacıyla kullanılan hızlandırılmış amortismandan kaynaklanan fazla eskime payı, hesaplama çalışmalarında dikkate alınmamış olur.

Bu yöntemin uygulanmasında göz önüne almamız gereken bazı önemli noktalar aşağıdaki biçimde sıralanabilir;

i. Bilanço aktif ve pasif kalemlerinin doğru ve uygun olarak işlendiği, ii. Karşılık hesaplamalarında bir sorunun varlığı veya yokluğu,

iii. Kredilerin, kıdem tazminatı karşılıklarının, sigorta primlerinin ve ipotekli malların varlığı belirlenmelidir,

iv. Varlıkları değerleyen kişinin, makine, arsa ve stok değerleri konusunda bilgi sahibi olmaması durumunda, uzman kişilerden yardım almalıdır.

Patent, şirket adı, know-how vb. maddi olmayan duran varlıklar itfa etme yolu ile uzun dönemde gidere dönüşürler. Bu varlıkların değerinin tespiti zor olmakla birlikte, şirketin uzun vadede gelirlerinde bir artış sağlayabilecek ve firma değerinde bir yükselmeye yol açabilecek kalemlerdir.

83

Yöntemde karşılaşılan başka bir sorun da, ülke parasının değer kaybı nedeni ile, parasal varlıklar cari olarak değerini korurken, parasal olmayan varlıklar kayıtlı değerleri ile görülürler. Yeniden değerleme yolu ile her ne kadar, aksaklık giderilmeye çalışılsa da, kesin çözüm olamamaktadır. Bazı varlıklar yeniden değerlemeye dahil edilememekte veya kimi sektörlerde oluşan fiyat artışları genel fiyat endeksinden daha yüksek veya düşük olabilmektedir. Bu durum ise, bilançolarda aynı düzeyli değerlerin oluşmasına engel olmaktadır. Bu nedenle, bilanço kalemleri aynı düzeye getirilmelidir. Diğer taraftan işletmeler mutlak surette kıst amortisman uygulamasını bilançolarına yansıtmalıdır.

Değerleme çalışmalarında belki de en çok önem arz edecek kalemlerden birisi stoklar diğeri ise alacaklar kalemidir. Anlaşılacağı üzere, faaliyeti sona eren işletmelerde stokların nakte çevrilmesi ve alacakların tahsili oldukça güç olabilecektir. Bu iki kalemin özenle incelenmesinde fayda vardır.

Net aktif değeri yöntemi konusunda olumlu düşünenler, şirketi satın alan kişi veya grupların firmanın geçmiş performansını gösteremeyebileceğini ileri sürerler ve geçmiş yıl kârlarının da gerçekleşmeyebileceğini savunurlar. Bu nedenle, net aktif değer yönteminin önemli olduğunu ve değerleme için bu yöntemin uygun olduğunu belirtirler (Chambers, 2009: 213).

Bu yöntem gerçekten basit ve tarafsızlık açısından son derece uygun bir yöntemdir. Çünkü veriler piyasa verilerine göre düzeltilmektedir ve uygulaması da oldukça kolaydır. Fakat olumlu yanlarına karşılık bu yöntemin kimi sakıncaları da mevcuttur. Örneğin aktif ve pasif değerlerin cari değerlerini bulmada borsa değeri gibi objektif ölçütlerin olmadığı hallerde yöntem oldukça subjektif bir özellik taşıyacaktır. Net aktif değer hesaplama işleminde bazı varlıkların değer tespiti yapılırken kimi zorluklarla karşılaşılmaktadır. Örneğin, firmanın sahip olduğu özel bir varlığın piyasada eşinin ve benzerinin bulunmamasından dolayı, bu varlığın değerini piyasada belirlemek ve tespit etmek oldukça güç olacaktır. Bu varlığa bir değer biçilse bile subjektif bir özellik taşıyacaktır. Buna ilaveten, ikinci el piyasasında varlıklara bir talebin oluşmaması durumunda, teknolojik eskimenin olması halinde, varlığın oldukça kötü durumda olması ve varlığın nakit yaratma yeteneğini kaybetmesi durumunda değerleme konusu varlığın piyasa değeri düşük kalacaktır. Değerleme çalışmalarında genellikle bir uzman görüşü alınarak değer tespiti yapılmaktadır (Yazıcı, 1997: 50).

İndirgenmiş nakit akımları yönteminin değerlemede iyi sonuç vermeme durumlarında, net aktif değer yöntemini kullanmak daha uygun olmaktadır. İndirgenmiş nakit akımı yönteminde şirketin gelecekte muhtemel gelirleri dikkate alındığı için şirketin şerefiye değerini de dolaylı olarak hesaba katmaktadır. Oysa net aktif değer yönteminde, şerefiye hesaba katılmamakta, daha çok durağan bir değerleme modeli özelliği taşımaktadır. Burada gözden kaçmaması gereken bir nokta da, çalışan ve kârlılığı olan tesislerde net aktif değeri yöntemini kullanmak, firmanın değerini olması gereken değerden daha küçük olarak hesaplamaya yol açabilmektedir.