• Sonuç bulunamadı

Fabrikanın İşgücü Alımı İçin Yaptığı Sınavlar

6.2. İş Devingenlikleri ve Fabrikadaki İşe Başlama Süreçleri

6.2.1. Fabrikanın İşgücü Alımı İçin Yaptığı Sınavlar

Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası; personel ve işçi istihdam etmek için belirli sınavların yapıldığı belirtilmiştir. Bazı görüşmeciler, fabrikanın açıldığı ilk yıllarda,fabrikada istihdam edilmek için bu sınavların “formalite icabı” olduğunu belirtiler. Bunun nedenini ise; fabrikanın kurulduğu ilk yıllarda “kalifiye elemana” olan ihtiyacından kaynaklandığını ifade ettiler. Bunun yanında çalışanların, fabrikaya alımında “referans” ın önemli olduğu da belirtilmiştir. Bazı görüşmeciler “işe alımda” fabrikada çalışan akrabaların, arkadaşların ya da komşuların “referans” olduklarını ifade ettiler. Ancak; daha sonraki yıllarda “formalite icabı” olarak yapıldığı belirtilen “sınavların” , çalışanların işe alımlarında geçerliliğinden bahsettiler. Bunun nedeni ise; gün geçtikçe yerel halkın, çevre il ve ilçelerinden olan halkın; fabrikada istihdam etmek için talebin artması olarak ifade edilmektedir. Görüşmecilere göre; çalışanların fabrikada istihdam sürecinde “referans” olgusunun her ne kadar etkili olsa da daha sonraki yıllarda “İş ve İşçi Bulma” kurumunun aracılığıyla fabrikada iş başvurusunda

97 Akrabaları aracılığıyla işe girdiğini belirtenler, fabrikada daha önce aile üyelerinden en az birinin çalışıldığı belirtilmiştir.

bulunduklarını belirttiler. Özelikle 70’li yıllardan sonra “İş ve İşçi Bulma” kurumuna başvuranlar olmuştur.

Görüşmeciler, fabrikanın açıldığı ilk yıllarda yani 1960’larda eleman ihtiyacını duyurmak için fabrikanın giriş kapısına ilan verildiğini belirttiler. Bazı görüşmeciler fabrikanın giriş kapısına asılan ilanı gördükten sonra fabrikaya başvurduğunu ifade ederken bazıları da; fabrikada çalışan “aile üyelerinden”, “akrabalarından” , “arkadaşlarından” veya “komşularından” haberi duyduklarını ifade ettiler. Yani fabrikada istihdam edilme süreçlerinde “enformel ilişkiler” de etkili olmuştur.

Ailesinin yoksul olduğu için eğitimini liseden sonra devem ettirmediğini belirten bir görüşmeci ise Dokuma Fabrikası’nda istihdam sürecinde yapılan “özel yetenek sınavların” titiz bir şekilde yapıldığını belirtmektedir:

“Komşumuz vardı. Rahmetli oldu. Gel dedi seni götüreyim seni atölyeye alayım. Gittik sınav var dediler. Sınava girdim kazandım. Olay öyle başladı. Daha 18 yaşındaydım. Teknik resim soruyorlardı. Çizim yapıyorduk. O zamanlar bir yedek parça verdiler bana; bunun imalat resmini çiz dediler. İmalat resmini çizdim; gerçekten o resme göre imalat edilebilir mi diye kontrol ediyordum. Toleranslarıyla, vidalarıyla, cıvatalarıyla kontrol ediyordum. Üç boyutlu dediğin eğitim. İmalat resmi farklıydı. Çizdiğinde onunla imalat yapabilirdin bazı parçaların.Ben ilk girdiğim zaman sanat okulu mezunu olduğum için tahsil zammı da vererek 216 kuruş saat ücretim vardı” (G10. E. 67).

Görüşmeciler genel olarak; fabrikanın bir sanayi okulu olduğunu ifade etmekteler. Özellikle istihdam sürecinde verilen eğitimlerin ve bu eğitimler sonucunda istihdam edilen kişide bir vasfın geliştirilmesi bu durumun temel nedeni olarak görmekteler.Fabrika, çalışanlarını işe aldıktan sonra çalışanların istihdam edildiği bölümde yapacakları işi öğretmek için bir aylık “deneme süresi” uygulaması yapmaktadır. “Deneme süresi” nin uygulandığı birimler ise daha çok fabrikanın “işletme, enerji ve atölye bölümlerinde istihdam edilenler olduğu belirtilmektedir.

“Fabrikaya başlamadan önce okuyordum. Sanat okulunu okuyordum. Sanat okulunu bitirdim 1977 yılında fabrikada işe girdim. 13 ekim 1977 yılında işe girdim. Herhangi bir işte çalışmadım. Normal sınavla girdim ben. Zaten o dönemde 5 kişi alınıyordu. Ben ve şimdiki arkadaşlarım başvuru yaptık. Planlama bölümünde sınav yapıldı. normal güncel sorulardan oluşuyordu. Sonra mülakat oldu. Bir aylık bir deneme süresi vardı. Biz zaten yetişiyorduk. Her gelen işçi bir ay deneme süresi vardı. Ben mesela torna atölye bölümünde torna tesviye olarak geçtim iki sene çalıştım aynı bölümde. O zaman tezgahlar eskiydi. Yani atölyede döküm atölyesi vardı. Akdeniz bölgesine hitap edecek şeklinde büyük bir döküm atölyesi. Fabrikanın bütün döküm aksanları orada yapıyorduk. Daha sonra özel yetenek sınavı vardı. Ona girdik. İşte çizim falan yapıyordun. Kendi alanınla ilgili işler yaptırıyorlardı” (G2.E.58).

“Tabi belli bir deneme süresi oluyordu. Kurs veriliyordu deneme süresinde. Sınavda yapılıyordu ama daha çok maharetine bakıyorlardı. Sınavda bir de şimdiki Legolar var onları koyuyorlardı yerleştirin diyorlardı. Yani bizim sınavlar yetenek sınavlarıydı (atölye bölümünde çalışanların). Çünkü dokuma kısmına giriyorsun orda pratik önemli; orda düğüm bağlama ve çözme önemli. Zamanında yerli yerine bağlaman önemli düğümleri. Onun içinde sınavla giriyordun. Parmak becerileri önemli yani. Yani yazılı sınavda yapılıyordu. Bu yetenek sınavı ayrı. Özel yetenek sınavdan sonra sözlü sınav yapılıyordu. Sonra sözlü sınava girdik. Ondan sonra da işe girdik” (G3.E.63) .

Fabrikanın eleman istihdamı sürecinde yaptığı sınavlarda çıkan soruları ise bir görüşmeci şu şekilde anlatmaktadır:

“Yazıl sınav oldu, sonra mülakat oldu, mülakatı da kazandık öyle girdim. Önce mekik tamiri yapıyordum. Sonra puantörde çalıştım. Yazılıda özellikle Atatürk içerikli sorular vardı, içeride çalışanınız var mı diye soruyorlar, askerliğini nerde yaptın, görevin neydi gibi sorular soruyorlardı. Nereli olduğumu sordular” (G12.E.72).

Görüşmecilerden biri ise “yazılı sınav” ile “özel yetenek sınavları” nda farklı soru tiplerin olduğu belirtmektedir. Her bir işçi hangi birimde istihdam edilecekse, yetenek sınavlarında, o birim ile ilgili soruların sorulduğu belirtmektedir:

“Yazılı sınav da vardı, mülakatta vardı. Yazılı sınavdan güncel konular soruluyordu. Ne bileyim; işte Antalya’nın nüfusu kaçtır, ilçeleri nelerdi. Çevresinde hangi iller var gibi konulardı. Bunların yanında o zamanlarda güncel olan konular sorulurdu. Özel yetenek sınavında matematik soruları sorarlardı. Bide bizim meslek ile ilgili olduğu için bizim yetenek ile ilgili sorular sorulurdu. Daha sonra atölyede mülakata bize bir şeyler verirlerdi; bunları çizin derdi. Cıvata falan gibi. İşte mil (değnek şekilde ince uzun demir) verdiler. İşte bu mile diş çek derlerdi. O mile diş takılır, ona falta çekilir, altına kılavuz çektik. Yani yetenek ile ilgili bir sınav da oldu” (G6. E. 60).

Katılımcılara göre, fabrika yönetimi, fabrikanın diğer departmanlarındaki işe alımlarında da “yetenek sınavları” yapılmıştır. Örneğin fabrikanın yemekhanesine işe alımındaki süreci görüşmeci şu şekilde anlatmaktadır:

“Ben eğitim almadım. Çünkü işletmede makine başında çalışmadım. Ama aşçı olarak çalışmaya başladığımda imtihan oldu. Aşçılık imtihanında bir müdür muavinimiz vardı. Sosyal şefi M. bey ile konuşmuşlar. Demişler ki biz bu çocuğu aşçı yapalım diye. Diyorlar ki bu çocuğun eğitim buna uygun değil; turizmi bitirmiş 4-5 tane çocuklar var. Benden büyük de ağabeylerim vardı orda. E nasıl alacağız dediler: o zaman alım şartlarına 5 yıl yemekhanede çalışılmış olacak diye şart koyacağız. Diğerleri daha yeni gelmişti. Ben de imtihana girdim. Çeşitli yemek yaptırdılar. En çok irmik helvası yaptırdılar. Ondan sonra pirinç pilavı yaptırırlardı. En sonrada biz imtihanı kazandık. Şimdi bir belge olması lazım: dokuma da çalışıyorsun ama bir belge lazım dediler. O zamanlarda çıraklık eğitimi almak gerekir dediler. Sanayide çıraklık okulu vardı o zamanlar. Akşamları giderdik o okula. İmtihanlara giderdik. O imtihanları da kazandım. Aşçılar başkanı bana şunu sordu: patlıcandan kaç çeşit yemek yaparsın dedi. Bende dedim ki her yörenin bir yemek tarzı vardır. bizim burada yaptıklarımızı başka yerde başka şekilde yapıyorlardır. İşte patlıcan kızartması, musakkası, patlıcan kebabı öyle öyle saydım yine . O zamanlar imtihanlara vali muavinleri de giriyorlardı. Vali muavini bu çocuk temiz. Aradığımız bir çocuk dediler. Sosyalde çalışmak daha iyiydi” (G9. E. 66).

Fabrika, işçi alımında daha çok sınav yapıldığı, memur alımı ise daha çok tayin ile yapıldığı belirtilmektedir:

“Tabi işe başlarken sağlık raporu çıkartıyorsunuz. İşte nerede staj yapıldığına bakıyordu, burs alıp almadığına gibi şeylere bakardı. Ben sana dediğim şekilde geldim. Yani burs almıştım öyle geldim; ama işçilerde sınav olurdu” (G7.E. 68).

Fabrikanın memur kadrosu daha çok merkezi atamalar/transferler ile gelenler oluştururken; işçi kadrosu ise daha çok yerel halk ve bölgeye yakın bulunan diğer il ve ilçelerden buluna bireyler oluşturmuştur. Fabrika işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla ilk yıllarda pek kriter aramazken daha sonraki yıllarda özellikle 1970’li yıllardan sonra yaş, eğitim, cinsiyet ve sabıka kaydı gibi kriterlere dikkat edildiği görülmektedir.