• Sonuç bulunamadı

Antalya’nın Kentleşme Durumu

2.2. Cumhuriyet Dönemi’nden Günümüze Türkiye’de Ekonomik Politikaları ve

4.1.4. Antalya’nın Kentleşme Durumu

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Antalya nüfusu 1927 yılından 2016 yılına gelindiğinde hızla arttığını görmekteyiz. Nüfusun hızla artmasında neden olan bazı faktörlerin (ekonomik, sosyal, kültürel vs.) de olduğunu eklemiştik. Antalya nüfusunun hızla artması Antalya’nın kentleşme durumunu da etkilemiştir.

Antalya’nın kentleşme olgusuna geçmeden önce Türkiye’nin kentleşme sürecine kısa bir giriş yapmamız araştırmamız açısından yararlı olabilir. Nitekim Türkiye’nin kentleşme sürecinde yaşadığı dönüşümleri etkileyen öğelerin Antalya özelinde de etkili olduğu belirtilebilir.

Türkiye’nin kentleşme olgusuna bakıldığında, toplumsal ve ekonomik yapının kentleşme sürecini etkileyen temel öğelerden biri olarak görülmektedir. Bununla birlikte, tarımsal alandaki yapısal dönüşümler, sanayi alanındaki ilerlemeler, ulaşım alanındaki gelişmeler Türkiye’de kentleşme sürecini etkilemiştir (Kongar, 1998: 549). Türkiye’nin kentleşme olgusunu Şengül (2012: 410-411) üç dönemde incelemektedir. Şengül, bu dönemleri şu şekilde sıralamaktadır:

1. Dönem: Ulus-Devletin kentleşmesi (1927-1950), 2. Dönem: Emek gücünün kentleşmesi (1950-1980), 3. Dönem: Sermayenin kentleşmesi (1980 sonrası).

Şengül’e göre, Cumhuriyet sonrası ilk dönem kentleşme sürecini ulus-devletin kentleşmesi olarak görürken; 1950-1980 yılları arasındaki kentleşme sürecini emek gücünün etkilediğini belirtir. Özellikle bu dönemde yapılan içgöçlerin etkili olduğunu vurgular. Yazar, Türkiye’de 1980 sonrası dönemde, kentleşme sürecinin sermaye olgusuna işaret etmektedir (Şengül, 2012: 410-411). Güçlü’ye (2008: 374) göre ise, Türkiye’de kentleşme sürecine bir bütün olarak bakıldığında, kapitalist kentleşme deneyimine işaret etmektedir. Tatlıdil’e (2003: 349) göre ise, Türkiye’nin kentleşme süreciyle birlikte bazı problemler ortaya çıkmıştır. Yazar’a göre, en önemli problemlerden biri de “kentlerin işsizlik baskısı altında kalmasıdır”. Bununla

birlikte, kırsal alandan kentsel alanlara yapılan göçler; istihdam, altyapı hizmetleri ve konut üretimi gibi sorunlar da ortaya çıkmıştır (Tatlıdil, 2003: 349).

Türkiye’nin kentleşme sürecinde bazı faktörlerin neden olduğunu belirten Özer (2012: 326-327) ise, bunları iç ve dış etmenler olarak sıralar. İç etmenleri; demografik nedenler, tarımsal yapıdaki değişimler, iletici, çekici, siyasal, hukuksal ve sosyo- psikolojik nedenler olarak sıralarken; dış etmenleri ise; özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası gelişmeler, ekonomik, toplumsal ve siyasal olgular olarak sıralar (Özer, 2012: 326-327).

Antalya’nın kentleşme sürecine bakıldığında Türkiye’nin kentleşme sürecinde geçirdiği dönüşümlerle paralel özellikler taşıdığı belirtilebilir. Ulus-devletin kentleşme sürecinde Antalya’da küçük ölçekli ve daha sonrasında da büyük ölçekli fabrikaların açılması olarak görülebilir. 1950’li yıllardan sonra kentlerde sanayileşmenin gelişmesi ve tarımda hızlı bir makineleşmenin46 yaşanması göç olgusunu (iç göç) da etkilemiştir (Durugönül, 1997: 96).

1950’lilerden sonra Antalya’da büyük ve küçük ölçekli fabrikaların kuruması ile birlikte çevre illerden göç aldığı yaptığımız saha araştırmasında gözlemlenmiştir. Bu durum işgücünün kentleşmesi olarak görülebilir. Nitekim 1945-1950 yılları arasında Antalya nüfusu (ilçe, köy ve kazalarında) 55. 076 kişi artmıştır. Nüfus artış hızı ise %21.4 olarak görülmektedir47. 1950-

1980 yılları arasında büyük kentlere göçler yapılmaya başlamıştır. Antalya’ya her yıl yurt dışından ve yurt içinden göçle gelenler bulunmaktadır. Kentte yönelik mevsimlik karakterli göçler de yapılmaktadır (Arıbaş, 2008: 307). Özellikle turizm amaçlı yapılan göçler bunlara örnek verilebilir. 1950-1980 döneminde Antalya’ya yapılan nüfus sayımlarında yıllık artış hızının yükseldiği görülmektedir. 1955 yılında nüfusun yıllık artış hızı (merkez ilçelerinde) %34,30 iken 1980 yılında bu oran %56,54’ yükselmiştir48. Gerek Antalya’nın merkezine

olsun gerekse de ilçelerine olsun diğer illerden gelenlerin sayısında bariz bir şekilde artış olmuştur (Arıbaş, 2008: 307). Güçlü’ye (2008: 381) göre, Antalya nüfusunun hızlı bir şekilde artığı ve Antalya’da hızlı büyüme sonucu tarımsal alanların bir kısmı konut alanı içine girmiştir. Yazara göre, bu süreç, Antalya’nın eski kent dokusunu da etkilemiştir. Antalya, eski kent dokusunu 1970’lere kadar yaşatabilmiştir (Güçlü, 2008: 381). Antalya nüfusunun seneden seneye veya aydan aya değil haftadan haftaya giderek arttığını belirten Onat (2000: 120), bu durumun kent dokusuna olan etkisini şu şeklide değerlendirir: “Antalya nüfusunun hızla artması beraberinde korkunç ve çirkin bir inşaat furyasına neden olmuştur”. Yazar’a

46 Özellikle Demokrat Parti Dönemi’nde Amerika’nın yardımıyla traktörlerin ithal edilmesi ve tarımda kullanılmaya başlanması göçün yaşanmasında etkili olmuştur. Bu dönemde kırsal kesimde yaşayanların bazıları tarım emekçiliğinde çalışırken bazıları da büyük kentlerin yolunu tutmuşlardır (Bahçe ve Eres, 2013: 35-36). 47 22 Ekim 1950 Umumi Nüfus Sayımı (1950’den aktaran Dinç, 2008: 369).

göre, bu yerleşim faaliyetlerinde belediye kanunları ve şehircilik formalitelerinden ziyade, şahsi ve entrikalar rol oynadığını vurgular. “Pırlanta gibi olan şehir bir kuyumcunun eliyle işlemesi gerekirken, hoyrat ellerde güzelliğini ve şahsiyetini kaybetmektedir” (Onat, 2000: 120). 1950’lerden başlayıp, 1970’lerde hızlanan yoğun bir göç akımı ile karşı karşıya kalan Antalya; bu hızlı nüfus artışı kentin yapısında değişim yaşanmasına neden olmuştur (Adak, 2002: 214). Antalya iline göçlerin yapılması ile birlikte emek gücünün kentleşmesini etkilemiştir. 1980 sonrasında turizmin gelişimine bağlı olarak Antalya’da büyük otellerin açılması ve 2000’lerin başlarında büyük AVM’lerin açılması Antalya’da sermayenin kentleşme sürecini etkilemiştir.

Görüşme yaptığımız katılımcılar Antalya’nın kentleşmesinde önemli kurumlardan biri de 1960’lı yıllardan sonra buraya kurulan fabrikalar olduğunu aktarmışlardır. Katılımcılardan biri bu durumu şu şekilde aktarmaktadır:

“Ben 67’de geldiğimde orada bina olarak, Dokuma fabrikası vardı, Ferrokrom fabrikası vardı bir de Su işleri binası vardı bina olarak. Diğer şekilde gözünün gördüğü yere kadar Kepez’de bina yoktu. Gerisi ormandı. Atatürk Devlet Hastanesi’nin orda Orman ve Tarım binası vardı; oradan Kepez’in aşağısı hep boştu, fabrika binaları dışında. Ormanlıktı yani. Bölge olarak bir ismi bile yoktu. Şarampol, Meydan, Kızılelma ve Memurevleri mahalleleri vardı eskiden. Konyaaltı diye bir yer yoktu. Ben geldiğimde 68’de Antalya girişinde tabelasında 360.bin49 bir şey yazardı” (G13, E. 70). Dolayısıyla kentin bir bölgesinde kurulan fabrikalar bulunduğu bölgenin kentleşmesini de etkilemektedir. Görüşme yaptığımız katılımcılar, fabrikanın kurulduktan sonra Dokuma semtinin yerleşim alanına açıldığı belirtmişlerdir. Görüşmecilerden biri bu durumu şu şekilde aktarmıştır:

“Kepez semtinde oturuyordum hala da burada oturuyorum. Gecekonduda oturuyordum. Elektriğimiz, suyumuz yoktu. 1976’ya kadar ışıksızdık. 76’da elektriğimiz, suyumuz geldi. Bunları kendi çabamızda, mahalledekiler ile beraber yaptık. Bir mahalle oluşturduk ormanın içinde. Sonra birlik olduk. Birlikte hareket edersek bir şey kazanırız dedi aynen de öyle oldu. Şimdi kendi dairemde (aynı mahallede) oturuyorum. Apartman dairesinde”(G13, E. 70).

Fabrikalar, kurulduğu ilk yıllarda şehrin dışında kalmış olsa da özelikle fabrika çalışanlarının buralarda konutlar (gecekondular) inşa ederek bu bölgenin altyapı hizmetlerinin tamamlanmasıyla birer mahalle halini aldıklarını ifade etmişlerdir. Bu bağlamda düşünüldüğü zaman fabrikalar kurulduğu bölgelerin zamanla kentleşme durumunu da etkilemektedir.

49 1965 Türkiye nüfus sayımına göre Antalya nüfusu 357.253 olarak verilmiştir

https://tr.wikipedia.org/wiki/1965_T%C3%BCrkiye_n%C3%BCfus_say%C4%B1m%C4%B1 (erişim tarihi: 11.04.2017)