• Sonuç bulunamadı

Fabrikada Kullanılan Araçlar ve Makineler

Geçmişten günümüze doğru pamuğun dokuma sürecine bakıldığı zaman farklı yöntemlerin kullanıldığı görülmektedir. “Hammaddenin iplik haline getirilmesi ve dokunması, makinelerin kullanılmasından önce işçilerin kendi evlerinde ” (Engels, 2013: 44) yaparken dokuma makinesinin icadıyla hammaddenin iplik haline getirilmesinde makinelerin kullanıldığı görülmektedir. Thompson (2004: 335), 18. yüzyılda İngiltere106’de dört farklı

dokumacı-işveren ilişkisi olduğunu belirtmektedir. İlki, müşteri-dokumacı ilişkisi; köyde ya da sipariş üzerine iş yapanlar, ikincisi; daha yüksek zanaatkarlar statüsüne sahip olanlar, üçüncüsü; dokumacı kalfası olanlar ve sonuncusu; çiftçi ya da küçük mal sahibi dokumacılar (Thompson, 2004: 335). Sanayi devrimiyle birlikte dokuma alanındaki teknolojinin gelişimiyle birlikte seri üretime başlanmıştır.

Günümüzde dokumacılık alanında kullanılan tekstil makineleri iki ana grupta toplandığı belirtilmektedir. Bunlar; mekikli dokuma tezgahları ve mekiksiz dokuma tezgahlarıdır. Mekikli dokuma tezgahları eskiden kullanılan bir tezgah olup verimliği düşük olarak görülmektedir. Mekikli dokuma tezgahında; kumaş oluşturmak için atkı iplikleri,

105 Ek.7’de Dokuma Fabrikası Makine Parkı verilmiştir.

106 Deane’ye göre, “İngiltere’yi ‘dünyanın iş merkezi’ haline getiren teknoloji ve ekonomik organizasyon alanındaki ilk inkılapçı değişimleri diğerlerinden daha fazla ilk elde yaşayan iki sanayi bulunmaktaydı. Bunlar pamuklu ve demirdir” (Deane, 1994: 76).

çözgü ipliklerinin açmış olduğu ağızlık arasına mekik aracılığıyla verilmektedir. Bu tür tezgahlar verimliği düşük olduğu için günümüzde büyük ölçüde kullanımı terk edilmiştir. Ancak; mekiksiz dokuma tezgahları, modern teknoloji ürünü olup, son derece hızlı üretim yapan tezgahlar olarak görülmektedir. Mekiksiz dokuma tezgahlarında atkı ipliği, ağızlık içinden, mekik dışından başka bir teknoloji vasıtasıyla atılmaktadır. Dolayısıyla mekiksiz dokuma tezgahlarında modern teknolojinin ilerlemesi sonucunda hem zaman hem de işgücü maliyeti açısından daha fazla tasarruf sağlamaktadır (Atik, 2001: 4)107. Görüşmecilerin sözlü

tanıklığına göre, Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası, 1985 yılında dokuma tezgahlarında revizyon yapıldığı belirtilmiştir. Fabrikanın ilk tezgahları olan Alman markası Dornier tezgahları sökülerek yerine 1985 yılında İsviçre markalı Sulzerruti tezgahları getirilmiştir. 1985 yılına kadar 360 tezgahı olan fabrika, 1985’ten sonra tezgah sayısı 90’na düştüğü belirtilmiştir. Bazı katılımcıların aktardığına göre Fabrika’daki işgücü sayısının giderek düşmesi “dokuma tezgahlarında yapılan yenilenmenin etkisi” olduğu belirtilmiştir.

Bazı görüşmeciler; dokuma tezgahlarında yapılan bu yenileme sonucunda, işçi sayısının düşmesine neden olduğunu belirtirken, bazı görüşmeciler ise; fabrikadaki işçi sayısının düşmesini “özelleştirme” politikalarıyla ilişkilendirmektedir. İşçi statüsünde çalışanlar; genel olarak dokuma tezgahları ve atölyedeki makineler hakkında bilgi veridiler. Memur statüsünde çalışanlar; daha çok masa başında olduklarını ve personel işlerine baktıklarını belirtiler.Endüstri meslek lisesi mezunu olduğunu belirten bir görüşmeci, Dokuma Fabrikası’na alındıktan sonra kullandığı makine ile ilgili şunları belirtmektedir:

“Ben zanaat (Endüstri Meslek Lisesi) okulunda okuduğumda metal işleri bölümünü bitirdim; kaynak yaparım, bir şey yaparım, makine tamir ederim, cıvata sıkarım. Ben öyle iş istiyorum. Ben memuriyeti bilmem, o zamanlar bunlar yok da (bilgisayar) hesap makineleri var, daktilolar var. Fasit dediğimiz bir hesap makinesi, şık şık şık, tık tık tık ; onu sonradan öğrendik. Öyle başladık öyle kaldık. Kaldık çalıştık işte, o zamanlar beni yandaki, biraz el yazım düzgün olsa gerek, öbür odadaki arkadaşlar beni aldılar. Tabi daha iyi demeyelim personel müdürlüğünün bir giriş muamelat kısmı şefliği var, alım kısmı var, bir de tahakkuk kısmı var. Oraya aldılar, bana isim yazdırıyorlar, bordro yapıyoruz bu facitları orda öğrendik. Tahakkuk kısmı memuru oldum. Oradaki görevim işçilerin memurların maaşını yapmak, böyle yapıyoruz , bordro dediğimiz şeyler bordrolarımız var ciltler halinde. O zamanlar bilgisayar bilmem ne yok. İşte adı soyadı kimdir nerde çalışıyor, maaşı ne kadardır vergi ne kesilir, sigorta ne kesilir ne ödenecek. Bu kadar uzun bir bordro düşünün”(G18. E. 59).

Fabrikanın belirli dönem içerisinde makineler ile ilgili bazı revizyonların yapıldığını belirten bir katılımcı durumu şu şekilde aktarmaktadır:

107 “Dokuma makinelerinde gözlemlenen gelişmeler, atkı atma sistemleri temel alınarak sınıflandırıldığında, ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: mekikcikli dokuma makineler, kancalı dokuma makineler, hava jetli dokuma makineleri, su jetli dokuma makineleri ve çok fazlı dokuma makineleridir” (Atik, 2001: 5-8).

“Ben dokuma tezgahların bakımını yapıyordum. Şimdi periyodik revizyonlarımız vardı; 6 ayda bir, 3 yıl da bir. Genelde 6 ayda bir bakımı yaparsın makinelerin. Onun dışında küçük arızaların bakımını işletmedekiler yapardı. İşletmede de komple ustaları vardı. Şimdi iletmede makine enerjiye bağlıydı. Yardımcı işletme vardır hane bizim gibi makine bakımlar bir de direk işletme vardır. Yani onu çalıştıran, onların da ustaları vardı. İşte her birimin komple ustaları vardı. Diyelim ki 24 tezgah bir usta verilirdi. Eskiden 360 tezgah vardı sonra 96 tezgaha düştü. 1985’te tezgahlar yenilendi. Eski tezgahlar 60 model tezgahlardı. Eski tezgahlarda Almanya’dan sökülüp gelmiş. Yani ikinci el gelmiş 1960’ta. Ondan sonra İsviçre’den 85 model tezgahlar geldi. O zaman da eski model dört makinanın yaptığını bir makine yapıyordu. İşçi sayısı bundan da azaldı ama daha çok özelleştirmelerden azaldı işçi sayısı” (G6.E.58).

Fabrikanın işletme bölümünde bulunan makineleri ve diğer araçları kullananlar olduğu gibi fabrikanın ürettiği ürünlerin kalite kontrolünü yapanlarda bulunmaktadır. Katılımcılardan biri bu durumu şu şekilde aktarmaktadır:

“Ben ilk önce planlama servisinde çalışıyordum. Ondan sonra planlamada bir kütüphane vardı. Oranın düzenlemesini verdiler bana. Bütün kitapları gözden geçirdim. İstifledim. Onları kayda aldım. Yani fabrikanın kütüphanesi de vardı. Ondan sonra da planlamada aylık raporları falan düzenliyorduk. İşçilerin yaptığı işe karşılık ücretleri hesaplıyorduk. Bizde saat başı üretimi hesaplıyorduk. Ona göre işçinin ne kadar iş yaptığını hesaplıyorduk. Her işçinin dokuduğu kumaşın kenarında kendi numarasını yazardı. Ondan sonra o kumaş kalite kontrol servisine giderdi. O servisten kaliteden geçerken, kim ne hata yapmış, kendi hatası mı, makine hatası mı onlar tespit edilir. Komisyona girer. O komisyonda değerlendirme yapılır. Eğer işçinin hatasıysa onların maaşından kesilirdi. Daha sonra bu sistemi kaldırdılar. Aslında kalite yönünden Sümerbank’ın ürünleri ondan kaynaklanıyor. Çok titiz çalışırdık her zaman, her aşamada” (G11. K. 67).

Fabrikanın işletmeye açıldığı ilk yıllarda 360 dokuma tezgahı olduğu daha sonra (1985 yılında) 90’a düştüğü belirtilmiştir. Yeni makineler ise İsviçre’den getirilmiştir. Fabrikanın makine parkının yenileme sürecini katılımcı şu şekilde aktarmaktadır:

“Fabrika makineleri yenilemek için, yeni makine aldı. Makineleri tanımak için de fabrika bizi gönderdi İsviçre’ye. 9 kişilik bir ekiptik. Suzer Ruti markası makine aldık 96 tane. Bu fabrika; suzer ruti fabrikası dünyanın üçüncü büyük fabrikasıydı. Suzer ile ruti ayrı ayrı ekipmanken ikisi de birleşmişler, ikisi ayrı firmaydı. Bize gelen makinelerin üstünde “suzer ruti” yazardı. Daha önceki 360 tezgah vardı. 360 tezgah Doğu Alman teksima markasıydı. Teksima markası 150 devirdi, Suzer ruti 300 devirdi. Şimdi devir az oldu mu makine ağır işler. Biz buradaki yani teksima markası makineleri biliyoruz ya, oradakini görünce şaşırdık. O zamanlar, 400 devir olanlarda 800 devir olanlar da vardı ama Sümerbank 300 devir olan makine için anlaşmış. Biz 300 devir olanları çalıştırdığımız zaman baktık su gibi akıyor. Yani kumaş makinede su gibi akıyor. Hane saatlerde saniyeler su gibi işler ya, yelkovan ve akrep daha az döner, makinede böyle akıyordu, 300 devir olanlar. Biz daha diğer 400, 800 devirleri görmedik bile. Biz orada Manilaları söktürdük, ayarladık, bir ay boyunca ekiple orda kaldık. Teknik müdürü ve şefimiz başımızda diğer 7 kişi teknik eleman ile gittik. Birde tercüman vardı genel merkez görevlendirmişti” (G13. E. 70).

Fabrikanın makine parkının yenilenmesi işgücü alımını da etkilediği görülmektedir. Katılımcı makine parkının yenilenme durumu ile işçi sayısındaki ilişkiyi şu şekilde aktarmaktadır:

“Ben 73’te girdiğimde yanlış hatırlamıyorsam 2000-2500 işçi çalışıyordu. Sonrada bu 1500’ze düştü. Bide şöyle; ben 73’te girdiğimde tezgah olarak söylüyorum. 1973’te 360 tezgah vardı. Yalnız daren tezgahı diye tabir ettiğimiz 80 cm miydi, öyle bir şeydi darenler. Sonra fabrika yenilenmeye girdi. 85’li yıllardı. Tezgah sayısı 90’na düştü; fakat enli tezgahtı bunlar. Buna paralel olarak da işçi sayısı düştü. Tabi makineler modernleşiyor, eski tezgahlar yen, tezgahlar gibi olmuyor. İşçi sayısı bu vesileyle de azaldı” (G7. E. 68).

Fabrika kurulduğundan kapandığı güne kadar genel anlamda bir defa makineleri yenilediği görülmektedir. Bu yenilenme 1985 yılında yapılmıştır. Özellikle dokuma alanındaki makinelerde yaşanan teknolojik gelişme işletme bölümündeki makinelerin revizyonu yapılmıştır. 1985’ten sonra getiriline makinelerin daha seri olduğu dolayısıyla daha az makineyle daha fazla üretim yapıldığı ifade edilmiştir. Fabrikadaki makine parkının yenilenmesi işgücü alımın etkilediği görülmektedir. Makinelerin yenilenmesinden sonra işgücü alımında azalma olmuştur.