• Sonuç bulunamadı

Fabrikada İşgücünün Üretim Sistemi ve Pamuğun Dokuma Süreci

Planlı dönemde, dokuma ve giyim sanayi, imalât sanayi içinde hızla gelişen sektörlerden biri olmuştur. İkinci plan dönemine bakıldığında; büyük ihracat olanaklarına ulaşan sektörlerden biri olduğu görülmektedir. Dokuma ve giyim sektörünün en büyük hammadde ürünü olan pamuk ipliğinin iğ sayısının116 da kurulan fabrikalarda giderek arttığı gözlemlenmektedir (Sümerbank, 1973: 258). Fabrika, istihdam ettiği işgücünün belirli bir asgari ücretin mevcut olduğu ancak bununla birlikte “akort sistemi” denilen performansa dayalı bir üretim sisteminin de mevcut olduğu aktarılmıştır. Performansa dayalı üretim sistemi ise daha çok işletme bölümünde istihdam edilenler arasında görülmektedir. Katılımcı akort sistemini şu şekilde aktarmaktadır:

“Akort büro işlem diye bir ünite var. Herkes kaç metre dokuduysa akşam başlayıp da bıraktığı zaman zaten ustaları onu takip ediyor. 100 metre dokuduysa işte Erol 100 metre dokudu, Hasan 80 metre dokudu, ona göre yaptığı işe göre prim alıyorlardı. Sabit maaşı yok da belli bir şeyin üzerine çıktıktan sonra maaşı yükseltiyor kendisi. O işletme kısmında makinede çalışan kişilere mahsus bu işçilere ait. Biz memur olduk. Çalışmaya dayalı, performansa dayalı, çok yap çok kazan. O gün çok yapamadıysan belli bir yerde kaldıysan da az yaptın paran düştü yok belli bir asgari bir ücret var zaten. Artısı var ona göre onlar o akort büro dediğimiz ünite hazırlıyor onu herkesin günlük çalışma raporunu işliyor. 1, 2, 3, 4 .. 30 gün işliyor. 30 gün sonunda topluyor bu adamın şu kadar brüt maaş hesaplayacaksınız diye bize geliyor. Atıyorum o zaman işte 1200 işçi varsa 900 tanesi bu sisteme göre çalışıyor, diğerleri sabit yevmiye ile çalışıyor; işçe ambarda tamir tahliye işçisi, bekçisi var, itfaiyecisi var, temizlikçisi var; onlar sabit ücretli. Bu dediğimiz akort çalışıyor dediklerimiz grup, oradan bize geliyor, hesaplıyor 30 gün fazla çalışmalarını bu adama brüt şu kadar ücret ödemelisiniz, ödenmesi gerekiyor diyorlar, biz onu vergilendiririz vergi %15 vergi, %14 sigorta filan falan bu geçerli bordroyu hazırlıyoruz biz de bizim işimiz de orda bitiyor, muhasebe servisine gönderiyoruz bordroları. Orda açıyor bordroyu ona göre temin ediyor; kime ne ödenecekse ne gün ödeniyor. Atıyorum ayın 3’ünde, o zaman ayın 1’i ile 30’uydu ödeme çalışma şeyleri kamu kesiminde. Daha sonra ayın 15 inden 15 ine ödenmeye başlandı(G19. E. 63).

Sümerbank, zaman ve akort sistemi dışında 1968 yılından itibaren bazı işyerlerinde “saat ücreti” ile çalışma sistemini uygulamıştır. Bu sistemle çalışan işçilerin, hem kazancını artırıldığı hem de iş verimi artırıldığı belirtilmektedir (Sümerbank, 1973: 256).

116 İğ sayısı; Birinci Planlı Dönem’de %3.4, İkinci Planlı Dönem’de %29.8’e yükselmiştir. 1972 yılında ise iğ sayısı 1.5 milyona yakın olmuştur. Buna yönelik dokuma üretiminde de artış gözlemlenmiştir. Birinci Beş Yıllık Planlı Dönem’de 136 bin ton, İkinci Beş Yıllık Dönem’de 207 bin tona ulaşmıştır (Sümerbank, 1973: 258).

Dokuma Fabrikasının ana ham maddesi pamuk olarak görülmektedir. Sümerbank’ın pamuklu dokuma alanında birden çok işletmeye sahip olduğu ülkede bulunan pamuğunun fiyat endeksinin de belirtildiği ifade edilmiştir. Görüşmeci bu durumu şu şekilde açıklamaktadır:

“Şimdi pamuk direk tarladan bize gelmezdi. Biz ne yapardık gidiyorduk bunları yani pamuğu yerinde tespit ediyorduk. Mesela bir tüccar almış bol miktarda almış. Bize de fiyatı soruyor. Mesela biz pamuk fiyatlarını çıkardığımız zaman özel sektör pamuk fiyatlarının P’sni bilmezdi. Biz değerlendiririz bölge pamuğunu. Ve o seneki üretimde kaç liraya tekabül ettiğini buluruz. Biz ilk fiyatını belirleriz tüccara. Ondan sonra piyasa onu duyar pamuğun fiyatını ona göre değerlendirilirdi. Yani Sümerbank çok miktarda pamuk alan bir kurum. Bizim ham maddemiz pamuk çünkü. Bunu gider yerinden alırız. Eksperliğini yaparız. Ondan sonra fabrikaya getiririz. Fabrikaya getirdikten sonra Ticaret Sanayi’ye bildiririz: “biz şuradan şu kadar ton pamuk aldık. Şu fiyattan aldık, kaydını yaptırırız. Tescilini yaptırıyoruz. Çünkü ham maddemiz. Borsada tescilini yapardık yani”(G1. E. 67).

Tekstil sektöründe kullanılan ana girdi olan pamuğun dokuma sürecini Atik, şu şekilde sıralamaktadır: ilk önce “harman-hallaç” sürecidir. Bu süreçte pamuk harmanlanır ve temizlenir, daha sonra “tarak” sürecine girmektedir; burada vatka, kalın tarak (kard) makinesinden geçirilir, pamuk temizlenir ve iplik üretimi için şeritler haline getirilerek kovalarda toplanır, ince iplik üretilmek istenirse; pamuk ince taraktan da geçirilir. Üçüncü aşama “cer” işlemidir; temizleniş ve taraktan geçen pamuk liflerin birbirine olan uygunluğu temin edilir. Dördüncü aşama “fitil” işlemidir; cer şeritleri fitil ünitesinden geçirilerek üretilmek istenilen inceliğe ulaştırılır. Beşinci aşama iplik sürecidir. Bu aşamada iki işlem yapılmaktadır. Bunlar: Ring Sistemi ve open-end sistemidir. Birincisinde fitil makinelerinde çıkan şeritler vater makinelerinde istenilen inceliğe göre çekilir ve bükülür; ikinci aşamada ise, fitil ünitesi olmayıp, çıkan şeritler bobinleşmiş iplik olarak çıkmaktadır. Daha sonraki aşama “dokumadır”. Bu aşamada iplikler dokunarak kumaş elde edilir. En son aşamada ise “apreleme ve bitiş” işlemidir. Bu aşamada kumaş yıkanır, apreleme işleminden geçirilerek piyasaya sunulacak hale getirilir (Atik, 2001: 2).

Görüşmecilerden biri fabrikada pamuğun dokuma süreci şu şekilde aktarmıştır:

“Diyelim ki pamuk fabrikaya geldi. Bize 400 kiloluk balyalar halinde gelirdi pamuk. Ondan sonra işletme ihtiyacı olan pamuğu çeker. “ne üretecekse ona göre pamuk çekerdi. Pamuk bize çekirdeksiz gelirdi. Ama yinede bize gelem pamuk bir elden geçerdi. Harmanlanır. Pamuk harmanlamada temizlenir. Ondan sonra ipliğe gider. Bükülür. Bir 8 numara yapmazdık, kalın olduğu için yapmazdık. Bizim ince tür üretmemiz gerekirdi. Çünkü bölge pamuğu ince türe müsait bir pamuktur. Yani Antalya’nın pamuğu iyi pamuktur. İnce tür yaptığımız için yani 10 numara ve sonrası için diyorum, 24 numara, 28 numaraya kadar giderdi. İpin inceliğine göre numaralandırırdık. 8 numara kalındır mesela 10 numara daha incedir. Yani sayı büyüdükçe pamuğun inceliği artar. Ondan sonra da iplik çıkar. Çıkan iplik güzelce istiflenir. Biz kendi üretebileceğimiz miktarı belirleriz. Planlama müdürlüğü

yıllık programını hazırlardı çünkü. Genel olarak ne kadar işleneceği az çok bilinirdi. Siparişe göre ne kadar ne üreteceğini bilindiği için ne kadar pamuk bize lazım olacak ve ya ip lazım olacak onun muadili onları dikkate alır. Ve iplik üretimini yapar. Fazlasını ne yaparız? Diğer fabrikalardaki ihtiyaca göre transfer ederiz, satarız fazla olanı” (G1. E. 69).

Görüşme yaptığımız katılımcılar, fabrikadaki pamuğun dokuma sürecini genel olarak benzer şekilde aktarmışlardır. Görüşmecilerin pamuğun dokuma sürecinde en çok vurguladıkları konu şu olmuştur: “Pamuk fabrikaya ham gelir, fabrikadan bir ürün olarak çıkar. Bu ürünler; ekose gömleklik, mendil, askeri kumaş, kaba bez, kumaş vb. gibi ürünlerdir” .

“Pamuk şuradan girer (başlangıç noktası olarak masanın başı gösterilir) şuraya dökülürdü, harman hallaç vardı, harman hallaç çamaşır makinesi gibi pamuğu karıştırırdı. Orada tozları falan temizlenirdi. Alırlar yumak yaparları, sonra fitil yaparlardı sonra büküm dairesine gelirdi. Katlamadan sonra zaten bobin haline gelmiştir. 2 kilo, yarım kilo,öyle bobin halinde satışı yapılırdı. Yani öyle de satılırdı” (G12. E. 72).

Dokuma Fabrikası’na gelen ham pamuğunun işleme geçilmeden önce fabrikanın depolarında bekletildiği daha sonrasında ise üretim ihtiyacına göre işletme bölümüne alındığını belirtilmiştir. Pamuktan mamul sürecine geçiş sürecini görüşmeci şu şekilde aktarmıştır:

“Şimdi pamuğun alımı ilk yıllarda –gerçi sonra da oldu; çünkü Sümerbank sadece dokuma da değil de Adana’da Çırçır fabrikası vardı, fabrikaların ihtiyacına göre üretirlerdi-kendi arasında da satış yapıyordu. Pamuğu satıyor. Veyahut da dışarıdan pamuk alınırdı. Pamuğu alır ambarlarlarımız vardı, - pamuk ambarı, malzeme ambarı, kumaş ambarı vardı ayrı ayrı- onları depo ederdi, istif ederdi. Pamuk alındı o gün iplik üretimi için ne kadar iplik çekilecekse pamuk harmanlamaya gönderilir, pamuk temizlenir vesaire. Sonra iplik üretim safhasına geçer. Eğer iplik katlanacaksa katlanır, katlanmayacaksa bobinlere sarılır. Dokumada bobine sarılmadan kumaş üretemezsiniz. Ham olarak ip üretilir. Önce çözgü, o çözgülere göre atkı tezgahları vardı ve kumaş üretilir. Kumaşlarda düz –düz dediğim o safhada beyaz olarak üretiyorsun- daha ileriki safhalarda o kumaş boyanır. Renkli hale gelir. İplik haline gelindiği zaman kumaş renkli çıkacaksa ipliğin bir kısmı boyanması gerekir. O iplik boyanır boyanması gereken renklere tespit edilir o renklere göre boyanır. Haşırdan geçilir ipler düzgün hale gelmesi için apreleniyor sonra dokumadan geçiriliyor. Kumaş boyanacaksa boyanıyor ondan sonra da katlama safhası var. İşte kaliteden geçiriliyor. Hem hamken hem de mamul hale geldikten sonra tekrar kaliteden geçiriyor, metrajlanıyor. Askerlikler (askeri kumaş) balya yapılıyordu kumaşları. Diğerleri ambalaj yapılıyordu. Sandık ambalajlarda mağazalara gönderiliyordu” (G7. E. 68).

Görüşme yaptığımız katılımcılar pamuğun dokuma sürecini neredeyse aynı işlemlerden geçtiğini anlatmışlardır. İşletme bölümünde istihdam edilen işçiler pamuğun dokuma sürecini daha iyi hatırladıkları görülmüştür. Fabrikada pamuğun dokuma sürecini anlatan görüşmeciler “sanki şu anda orada çalışıyorum gibi”, “makinelerin sesini duyar gibiyim” gibi ifadeler kullanmıştır. Dolayısıyla, fabrikada çalışanlar “pamuğun dokuma sürecini” hiç unutmadıklarını ve hafızalarının bir köşesinde yer edindiği belirtilmişlerdir.