• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.4. Eski Yugoslavya’da Yaşanan Gelişmeler ve Avrupa Güvenliğine Etkisi

Yugoslavya’da bir iç savaş biçiminde de olsa 1991 yılında yaşanmıştır. 1991 yılında başlayan çatışmaları sona erdirmek için gereken araç ve yöntemler üzerinde görüş birliğinin olmaması nedeniyle Yugoslavya’nın dağılmasına neden olan iç savaş kısa sürede sonlandırılamamış ve yıpratıcı olmuştur. Avrupalı ülkeler bu savaşa hazırlıksız yakalanmışlardır.

Krizin başlamasıyla birlikte AB ortak bir politika geliştirmeye çalışmış ancak üye ülkelerin ferdi hareket etmeleri bunu engellemiştir. Başlangıçta, Yugoslavya’nın toprak bütünlüğünün korunması ve bütünden ayrılması ve bağımsızlık ilan eden ülkeleri tanımama biçiminde bir politika izlenmeye çalışılmışsa da başarılı olunamamış, askeri güç kullanılmadan barışçıl yöntemlerle sonuç alınamayacağının farkına varılmıştır.50

Yugoslavya’nın dağılma sürecinde yaşanan etnik çatışmalar AB’nin müstakil silahlı bir gücünün olmaması nedeniyle mevcut ODGP ile çözülememiştir. Öncelikle

48 Mackinnon, a.g.e, s.2.

49 İnan ve Yusuf, The Turkish Yearbook, s.33.

50 Dursun Arslan, “Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Krizler ve Almanya”, Avrasya Dosyası, C.5, s.4,

NATO bünyesinde bir AGSP oluşturma çabası içine girilerek, yapılan bu hataların tekrarlanmaması ümit edilmiştir. Bunun nedenlerini Bosna Hersek iç savaşında ve Kosova krizinde izlenen politikalar bağlamında değerlendirmek gerekmektedir.

1.4.1. Bosna Hersek İç Savaşında NATO ve BAB’ın İzlediği Politikalar BM Güvenlik Konseyi 9 Ekim 1992 tarihinde 781 sayılı kararı ile Bosna Hersek üzerinde “Uçuşa yasak bölge” kurulmasını benimsemiştir. Ayrıca 30 Mart 1993 tarihindeki 815 sayılı kararı ile Güvenlik Konseyi, BM üyesi ülkelerin bu yasağı ihlal edenlere karşı gerekli önlemleri almaları konusunda yetkilendirmiştir.51 Bu kararın en önemli özelliği, zorlama yöntemlerinin uygulanmasına yönelik yetkiyi sadece genel olarak üyelere değil, aynı zamanda bu ülkelerin oluşturdukları bölgesel düzenlemelere ve örgütlenmelere de vermesidir. Bundan sonra NATO, diğer ülkelerle birlikte yetkilendirilmiştir. Nisan 1993 tarihinde, BM Güvenlik Konseyi Bosna Hersek’te güvenli bölgeler oluşturmuş, daha sonra Haziran 1993’te 836 sayılı kararı ile BM Koruma Gücü’ne (UNPROFOR), gerektiğinde bu alanların savunması için askeri güç, özellikle de hava gücü yerleştirilmesine yetki vermiştir.52

Bosna Hersek’teki iç savaş, 1995 yılının Kasım ayında BM, AB, NATO ve Avrupa Güvenlik İşbirliği Konferansı (AGİK)’in girişimleriyle yapılan Dayton Anlaşması ile sona ermiştir. 14 Aralık 1994 tarihinde imzalanan resmi barış anlaşmasından sonra 30’dan fazla ülkenin dahil olduğu ve çoğunluğunu NATO’nun sağladığı 60 bin kadar Uygulama Gücü (IFOR) askeri, Aralık 1995’ten itibaren askeri kontrolü üstlenmiştir. Bir yıl sonra da daha küçük bir sayıdaki SFOR (Stabilization Force) bu görevi devralmıştır.53 SFOR’un görevi barışı korumaktan çok barışı tesis etmek olarak belirlenmiştir. Haziran 1998 tarihine kadar SFOR’un bu görevi yerine getirmesi ve bu tarihte tasfiye edilmesi kararlaştırılmıştır.54

İngiltere ve Fransa Bosna Hersek’te yaşanan çatışmaları sona erdirme ve Bosna Hersek’in güvenliğini sağlamada, tek başına Avrupalı güçlerin yetersiz kalacağının farkına varmışlardır. Bunun üzerine ABD bölgeye yaklaşık 25 bin askerden oluşan bir tümen göndermiştir. Bosna Hersek’te 4 yılı aşkın süren iç savaş sonrasında siyasal,

51 Gülnur Aybet, NATO’s Developing Role in Collective Security, SAM Press, Ankara, 1999, s.13. 52 BM Kararlarında Eski Yugoslavya ve Bosna Hersek, Çev: Nejat Özdemiroğlu, Dayanışma Vakfı

Yayını, İstanbul, 1996, s.228.

53 Javier Solana, “NATO’s Success in Kosova”, Foreign Affairs, C.78, No.6, Kasım-Aralık 1999, s.115. 54 Charles-Philippe David, “At Least 2001: US Security Policy and Exit Strategy in Bosnia”, European

sosyal, ekonomik anlamda yenilenme yapılanma, barışın tesisi ve saldırganlığın durdurulmasının askeri bir destek olmadan gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Böylece Avrupa güvenliği için eski “Kolektif Savunma” anlayışında “Kriz Yönetimi” ve müdahaleye dayanan yeni bir anlayışa doğru kayma yaşanmıştır.55

Bosna Hersek’te yaşanan olaylar ve yapılan müdahale Avrupalı ülkelerin dikkatlerini iyice ODGP’ye çevirmelerine neden olmuştur. Hatta, ODGP’nin başarısız yapıldığı üzerinde tartışmalar bile yapılmıştır. Çünkü bu politika Bosna Hersek’teki iç savaşı durduramamıştır. Batı Avrupa’nın 12 ülkesi kendi sınırları dışındaki savaşı engelleyememişlerdir. Böylece ortak dış politika düzenlemelerinin sonu olacağı dile getirilmeye başlanmıştır.

1.4.2. Kosova Krizinde NATO ve AB’nin Uyguladığı Politikalar

NATO’nun 1999 tarihinde Yugoslavya’ya (Sırbistan Karadağ) yönelik düzenlediği hava saldırısının, Soğuk Savaş sonrası Uluslararası Güvenlik Sisteminin şekillenmesinde önemli bir yeri olmuştur. Zaten 1990’larda Avrupa güvenliği konusundaki önemli kararlar NATO-AB-Rusya üçgeninde kabul edilmekteydi. NATO’nun Yugoslavya’ya müdahalesi, hem Soğuk Savaş sonra Avrupa’sının uluslararası güvenlik yapılanmasındaki gerçek yeri ve hem de NATO’nun kavramsal yapısı üzerinde önemli etkileri olmuştur.

Yugoslavya’daki savaş, uluslararası güvenliğin ve Avrupa’da barışın devamına yönelik tehlike ve tehditlerin varlığını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Böylece AGSP’nin ve NATO bünyesinde korunan Avrupa güvenliğinin geleceğine yönelik tartışmaların başlamasına, NATO’nun yapısı, görevleri ve stratejisinin gözden geçirilmesine neden olmuştur. NATO’nun temel görevleri; Kolektif Savunma, dışarıdan gelebilecek krizlerle mücadele ve düzenin korunması biçiminde özetlenmekte iken 1999’daki Kosova Krizi’nde üyelerinin herhangi birinin topraklarında olmayan, tamamen farklı bir ülkeye yönelik müdahalesi biçiminde gerçekleştirmiştir. Yani bir savunma örgütü olan NATO, topraklarına yönelik doğrudan bir saldırı olmadan, ittifakı ve temel değerlerini etkilediği gerekçesiyle saldırıda bulunmuştur.

AB ise uluslararası toplumun temel değerleri olduğunu savunduğu demokrasi, insan haklarının korunması, self-determinasyon ve serbest pazar ekonomisine önem

vermiştir. Bu değerler, Amsterdam Anlaşması’nın ODGP bölümünde (Başlık 5, Madde J.1.1.): “…demokrasiyi geliştirme ve güçlendirme, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması” biçiminde sıralanmıştır.56 Bu değerler 1991’deki Körfez Savaşı, Somali, Bosna Hersek müdahalelerinde olduğu gibi, Mart 1999’daki Kosova Krizi’nde de askeri güç kullanımının gerekçesi olarak ileri sürülmüştür.57

1.5. Avrupa Güvenliğinin Geleceği Üzerine AGSP-NATO Bağlamında Bir