• Sonuç bulunamadı

Suphi Nuri gazeteciliği, üniversite hocalığının yanında, çoğu ekonomi ve kooperatifçilik alanında

68

Necmi Uyanık, “Suphi Nuri ve Gazetecilik Hatıraları”, 80.

69 Görevden alınması ile ilgili Tasvir Gazetesi’ndeki bir röportajda: “Sizi meslekten uzaklaştıran makalenizin mahiyeti nedir?” sorusuna Suphi Nuri: “Papa’nın Yahudilerin öldürülmesine karşın bütün dünyayı ayaklanmaya davet eden nutkundan bahsettim ve insanlık bakımından bu katliamın yapılmaması fikrinde olduğumu belirttim. Diğer bir makalemde de Macarların evvelce Viyana kapılarına dayanan Türklerin hasretini çektiğini yazdım. Çünkü Türkler onlara vahşet yerine medeniyet getirmişti. Hâlbuki ikinci işgalde Viyanalılar eza, cefa görmüşlerdi. Ben ilk mahkemede beraat kazandım. Makalenin siyasi mahiyetinin bir ehli vukuf tarafından tetkikini istemiştim. Mahkeme bunu kabul etmiş, beraatime karar vermişti. Sonra hakkımda tekrar dava açıldı, bu defa ehli vukuf talebim reddolundu. Sebebini araştırdım ve her türlü davada ehli vukuf taleplerinin reddi hakkında bir tamim gönderilmiş olduğunu öğrendim, böylece mahkûm oldum ve üç sene sonra bugün de meslekten çıkarıldım.” diye cevap vermiştir. bk., Necmi Erkmen, “Suphi Nuri”, Tasvir, 22 Haziran 1945, s.2.

olmak üzere pek çok kitap yazmış ve tercüme etmiştir. Yayınlanan kitaplarının sayısı 15’in üzerindedir.70

Yazarın belli başlı kitapları kısaca tanıtılacak olursa:

70

Suphi Nuri’nin Kitapları: Henry Robert, Muhami, (Çev. Ali Haydar-Subhi Nuri), Teşebbüs Matbaası, Đstanbul 1340/1924; Devletçilik ve Kooperatifçilik, Türk Đktisatçılar Cemiyeti, Đstanbul 1932; Hususî Haklar, Hüsnü Tabiat Matbaası, Đstanbul 1932; Günün Đktisadî Đşleri, Vakıf Kütüphanesi, Đstanbul 1934; Sevres ve Lausanne (Sevr ve Lozan), Arkadaş Matbaası, Đstanbul 1934; Kooperativler, Bozkurt Basımevi, Đstanbul 1935, Günün Hukuki ve Đçtimai Meseleleri, (Der. Suphi Nuri Đleri). Vakit Kütüphanesi, Đstanbul 1935; Đspanya’da Sınıf Kavgası, Selâmet Basımevi, Đstanbul 1936; Yasaların Çatışması, Bozkurt Matbaası, Đstanbul 1934; Güçler Arası Hukuku, Hukuk-ı Düvel, Bozkurt Basımevi, Đstanbul 1936; Gide Charles, Kooperatifçilik (Çev. Suphi Nuri Đleri), Sebat Basımevi, Đstanbul 1937; Siyasî Tarih, XVII. Asırdan XX. Asra Kadar, Yüksek Đktisat ve Ticaret Mektebi Yayınları, Đstanbul 1940; Türkiye'de Yabancıların Hukuku ve Statü Personele Meselelerinin Tatbiki, Yeni Ceza Matbaası, Ankara 1938; Türkiye'de Kooperatifçilik, Yayla Yayınları, Ankara 1945; Suphi Nuri’nin ayrıca yayınlanan küçük hikâyeleri de vardır. Bunlar: Suphi Nuri, “Suat”, Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası, No. 79, 3 Ağustos 1918, s. 905–908; “Fifi”, Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası, C. 5, No. 98, 14 K.evvel 1918, s. 1192–1196; “Ümidin Ölümü”, Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası, C. 5, No. 106, 14 Şubat 1918, s. 1226–1229; “Komşularımın Hayatı”, Resimli Şark, No. 15, Mart 1932, s. 17- 21; Ayrıca hikaye türünde olarak basılan ve içinde 16 küçük hikayenin bulunduğu bir kitabı da vardır. bk., Đki Çift Göz, Suhulet Kütüphanesi, Đstanbul 1932.

Sevr ve Lozan

Suphi Nuri, Gazi Mustafa Kemal’e ithaf ettiği 1934’de yazdığı Sevr ve Lozan adlı kitabında Osmanlı Devleti’nden başlayarak Sevr ve Lozan antlaşmalarını karşılaştırmaktadır.

Osmanlı için: “Milliyet yerine ümmetçiliği kuvvetlendiren, Türklük yerine Đslâmiyeti, himaye eden bütün bu masum ve büyük milleti bir padişaha esir eden idari istibdat ve dahi taassupla sun’i ve zayıf bir devlet kuran bir zorba gayesi” 71 diyen yazar Osmanlı devlet yapısı içinse: “Hasılı gayesiz bir devlet; manasız, o muhtelif, zıt siyasetler, dini taassup; idari istibdat; adli haksızlık; mali hırsızlık; fikri ve ruhi uyku. Müthiş bir cehil; sefil bir dalkavukluluk; gayr-i müslim sevdası. Avrupa korkusu; frenk mukallitliği; kapitülasyonlar; istikrazlar; ecnebi müdahaleleri; kapitalist boyunduruğu; her vakit taksim ve işgal tehlikesi; kulluk, kölelik işte Osmanlı saltanatı, devir ve azametinin iç yüzü” demektedir.72

71

Suphi Nuri, Sevres ve Lausanne (Sevr ve Lozan), s. 5. 72 Suphi Nuri, age., s. 10.

Sevr Antlaşması ile Lozan Antlaşmasının maddelerini değerlendirirken, Lozan’da yanında bulunduğu Đsmet Paşa’ya övgüler yağdırmakta ve Fatih Sultan Mehmet ile karşılaştırmaktadır. Suphi Nuri, Lozan’da Đsmet Paşa’nın Fatih’ten daha hür ve müstakil olduğunu, Fatih’in ecnebilere verdiği kapitülasyon ve Patrikhaneye verdiği fermanlar ile istiklâlinin ve hâkimiyetinin büyük bir kısmını feda ettiğini, Đsmet Paşa’nın ise Fatih’in hatalarını düzeltme şerefine ulaştığını söylemektedir.73

Günün Hukuki ve Đçtimai Meseleleri

Suphi Nuri, 1935 yılında yayınladığı kitabında ilk bölümü hukuk konularına ayırmış, ikinci bölümü ise özellikle Avrupa’daki siyasi akımları, rejimleri işlediği konulara ayırmıştır.

Kitabın ilk bölümündeki konuları, Bazı Ulusal ve Kuralsal Mukayeseler, Đçtimai Hukuk, Demokrasinin Buhranı, Ferdin Hürriyeti, Hava hukuku, Nakliyeler, Fransa’da Adalet, Đngiliz ve Türk hâkimleri, Süveyş

73

Kanalı, Kalem Erbabı Şirketi, Đnsull Meselesi, Kooperatifler Kanunu başlıkları altında, ikinci bölümünü ise Duce ve Führer, Faşizm ve Hitlerizm, Baş Aşağıya, Đtalyan Đhtilâli, Napoleon ve Talleyr and, Delcasse, Rus ve Đtalyan Kadını başlıkları altında üçüncü bölümünü ise Hindistan Ordusu, Viyana Muhasarası, Eski Üstatlar, Siyasi başlıkları altında toplamak mümkündür.74

Türkiye’de yabancıların Hukuku ve Statut Personnele Meselelerinin Tatbiki

Suphi Nuri’nin, 22 Ocak 1938’de Ankara Halkevinde verdiği konferansın kitap haline getirilmesi ile oluşan bu eserde hukuk, yabancı, kanun ve muahedenin tanımını yaparak konuya giriş yapmış, Đslâmiyet’teki yabancı haklarından, Osmanlı devrindeki kapitülasyonlardan, Lozan Antlaşması ve diğer ikamet ve ticaret mukavelelerinden bahsetmiştir.

Đslâmiyet’te yabancılara yapılan muameleyi şöyle tarif etmiştir. “Evvela Müslim olmayanların

memleketleri fetholunduğu vakit halk Đslâmiyet’i kabul etmeğe davet edilirdi. Bu davete icabet etmeyenler ise (cizye) vermekle mükellef tutulurlardı. (Cizye) nısbi bir vergidir. Bunu verenler (zimmî) olurlardı. Fakat bir de feth olunan yerlerin halkından olmayan ve sırf ticaret veya seyahat maksadıyla gelen asıl yabancılarda vardı. Bunlara (müstemin) denirdi. (Müstemin) bir seneden fazla kalırsa (cizye) vermeğe mecbur tutulup, artık (zimmi) olur ve bir daha kendi memleketine gidemezdi.75 Đslâmiyet’in yerli ve yabancıyı çok iyi ayırdığını her birinin hakkını, vazifesini tayin ettiğini ancak bu ayırımda herkesi Müslüman etmek ve diğer yandan da hazineye gelir kazandırmak kaygısının görüldüğünü” söylemektedir.

Fethedilen yerlerde Bizanslılardan kalma ve Đslâm hükümetleri tarafından verilmiş imtiyazlarla karşılaşan Osmanlılarda yabancılara Fatih’ten itibaren imtiyazlar (kapitülasyan) vermişlerdir. Đslâmların kapitülasyon imtiyazları vermelerinin nedenlerinden birinin şeriat hükümlerine göre geçici olan müsteminlerin müddetinin

75

Suphi Nuri, Türkiye’de Yabancıların Hukuku ve Statut Personnele Meselelerinin Tatbiki, s. 7.

bitiminde memleketten çıkmaya ya da zımmiliği kabul etmesi zorunluluğunun, yabancıları korumak için olduğunu söyleyen Suphi Nuri özellikle Đstanbul’u ve Rumeli’yi alan Fatih’i eleştirerek, Rum Ortodoks Patrikhanesine verdiği fermanla saltanatının bir kısmını, Cenevizlilere verdiği fermanla da hakimiyetinin bir kısmını daha kaybettiğini belirtmiştir.76

Hususi Haklar

Suphi Nuri’nin hukuk alanında yazdığı kitaplarından birisidir. Bu kitap, Yüksek Đktisat ve Ticaret Mektebi Talebe cemiyetine ithaf edilmiş ve imtihanlardan evvel öğrencilerini yetiştirmeyi görev kabul ettiğinden kitabının bir takım noksanlarının olduğunu ve bunun hoş görülmesini istemiştir. Bu kitabı okuyanların hukukçu olamayacağını fakat yeni hukuk hakkında önemli bilgileri bu kitapta bulabileceklerini söylemiştir.77

76

Suphi Nuri, age., s. 8.

Yasaların Çatışması

Suphi Nuri, Yüksek Đktisat ve Ticaret Mektebi’nde okuttuğu Devletler Hukuku dersinin notlarını toplayarak, kitap haline getirmiştir. Altı bölümden oluşan kitapta birinci bölüm başlangıç, ikinci bölüm yurttaşlık, üçüncü bölüm yabancılar, dördüncü bölüm yasa ve salahiyetlerin çatışması, beşinci bölüm, tatbikatı, altıncı bölüm ise Fransızca-Türkçe hukuk terimleri sözlüğüdür. Đlk defa Suphi Nuri’nin eserlerinden birinde rastladığımız bu Fransızca-Türkçe hukuk terimleri sözlüğü büyük bir yenilik olmuştur.78

Siyasi Tarih

Siyasi Tarih adlı eserinde Suphi Nuri 18. asırdan 20. yüzyıla kadar dünyada ve Osmanlı Devleti’nde olan siyasi olayları anlatmıştır. 1940’da yayınlanan bu kitap Yüksek Ticaret Mektebi öğrencilerini kitapsız bırakmamak için anormal durumlarda yazılmış, iki defa matbaa değiştirilmiş ve basım hatalarından dolayı arkasına uzun bir hata cetveli eklenmiştir. Suphi Nuri bu

78 Suphi Nuri, Yasaların Çatışması, s. 3.

durumdan dolayı okuyucularından özür dilemiştir.79 Kitapta Osmanlı Đmparatorluğu, Fransız ihtilali, Napolyon devri, Viyana Kongresi, Viyana’dan sonra Osmanlı ve Avrupa siyaseti, Yunan isyan ve istiklali, Cezayir meselesi, 1830 Đhtilali, 1848 Đhtilali, 1848'’en sonra Osmanlı ve Avrupa siyaseti, Kırım Muharebesi ve Paris Muahedesi ve neticeleri, 1871 Fransız-Alman Muharebesi, Türk-Rus Muharebesi ve 1878 Berlin Muahedesi ve neticeleri, 1878'den 1914 Umumi Harbine kadar Osmanlı ve Avrupa siyaseti, 1914-1918 Umumi Harbi ve Paris civarında akdedilen muahedelerle Lozan Muahedesi ve Neticeleri bölümleri altında 18. asırdan 20. asra kadar olan bu siyasi gelişmeler değerlendirilmiştir.

Đspanya’da Sınıf Kavgası

1936’da basılan bu kitapta Đspanya’da meydana gelen sınıf kavgasına bütün dünyanın seyirci kaldığını, zamanımızın modası olan sınıf kavgasının burjuva ile işci, dini taassup ile vicdan hürriyeti, generallerin

79

Suphi Nuri, Siyasi Tarih (XVIII. Asırdan XX. Asra Kadar), s. 67.

tahakkümü ile halkın isyanı arasında olduğunu söylemektedir.80

Devletçilik ve Kooperatifçilik

Suphi Nuri’nin 1932 yılında yayınladığı bir kitabıdır. Yazar kitabında genel olarak kooperatifçiliği bir ekonomik dayanışma modelinden çok bir devlet yönetim şekli olarak sunmuştur.81 Yazara göre bugünkü devlet yani Türkiye Cumhuriyeti Siyasidir. Bunun neticesinde de “iktisadiyeti “ yani ekonomiyi iyi idare edememektedir. Bu yönetim şekli değişmeli ve yerine sırf ekonomiyle uğraşan bir devlet gelmelidir ve “Kooperatifler Đttihadı Devleti” gibi bir yapı kurulmalıdır. Yani devlet siyasetten çok ekonomiye önem vermelidir. Yazarın bu konuda kullandığı bir de ilginç sloganı vardır: “Kahrolsun siyaset, yaşasın iktisat”. Fakat Suphi Nuri böyle hayalî bir modelin gerçekçi olmayacağının da farkındadır: “Gayesi ne kadar iktisadi ve içtimai olursa olsun, mutlaka siyasetle

80

Suphi Nuri, Đspanya’da Sınıf Kavgası, Selamet basım evi, Đstanbul 1936, s. 2.

81

Suphi Nuri, Devletçilik ve Kooperatifçilik, Türk Đktisatçılar Cemiyeti, Đstanbul, 1932, s. 1.

de meşgul olacaktır. Siyaset demek reiskarda kalmak demektir. Yani muhaliflerine galebe çalmak demektir. Yani asayiş ve inzibata, emniyeti umumiyeye, polise, hafi tedbirlere, kuvvete, cebre, şiddete muhtaç olmak demektir. Đşte Rusya’nın iktisatçı amele hükümeti aynı ile Fransa’nın burjuva hükümeti gibi devlet otoritesini, kuvvetini, cebrini, şiddetini, istimal ediyor. Zaten etmezse hemen düşer, yok olur. Çünkü muhalifleri bir anda onun yerine geçer” diyen yazar siyasetin de ekonomi gibi devletlerin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul eder. 82