• Sonuç bulunamadı

Öğrenim Hayatı ve Etkilendiği Öğretmenleri

Suphi Nuri, ilköğrenimini Saint Benoit Koleji ve ortaöğrenimini Galatasaray Đdadi’sinde (Mekteb-i Sultani) tamamlamıştır. Đstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde başladığı hukuk öğrenimini, Paris'e giderek Paris Siyasi Bilimler Akademisi’nde devam ettirmiş ve Paris Hukuk Fakültesi’nden doktora payesi alarak tamamlamıştır.52

Suphi Nuri’de, tahsil hayatı boyunca tanıdığı öğretmenlerinden bazıları derin bir iz bırakmıştır. Bu öğretmenleriyle ilgili anıları, zaman zaman yazılarına yansımıştır. Özellikle Fransa’da okurken tanıdığı öğretmenlerinden çok etkilenmiş, aynı zamanda öğretmen de olsa, bir yabancının başka devletlere ve Osmanlıya bakış açısını da gözlemleme fırsatı bulmuştur. Öğretmenleriyle ilgili unutamadığı anılarından bazılarını nakletmek sanırım yerinde olacaktır.

52 Türk Ansiklopedisi, C. 20, s. 73.

Đstanbul Hukuk Mektebi’nde iken hocası olan Hakkı Paşa’nın, Abdülhamit baskısı altındaki günlerde öğrencilerine, hukuku, hürriyeti, insanlığı, Avrupa’yı suya sabuna dokunmadan anlattığını ve “Efendiler eyi bir vali mutlaka eyi bir dâhiliye nazırı olamaz, eyi bir nazır olan mutlaka eyi bir sadrazam olamaz”53 dediğini nakleden Suphi Nuri: ”Hakkı Paşa’nın da iyi bir hoca olduğunu ama iyi bir sadrazam olmadığını” söylemektedir.

Suphi Nuri Fransa’da Paris Darülfünunu’nda hukuk doktorası yaparken, devletler hukuku okutan hocası Louis Renault, kapitülasyon rejiminden bahsederken: “Türkiye’de her büyük devletin postanesi vardır ve Đstanbul’dan gelen mektuplarda hiç Türk puluna tesadüf edilmez”54 demiştir. Bunun üzerine teneffüste, Đstanbul’dan babasının gönderdiği mektuptaki Türk pullu zarfı hocasına göstermiştir. Hocası teşekkür edip, zarfı almış ve gelecek derste öğrencilerine göstererek yanıldığını itiraf etmiştir.

53 Suphi Nuri, Günün Hukuki ve Đçtimai Meseleleri, Vakit Kütüphane, Đstanbul 1935, s. 213.

Yine bir gün hocası Louis Renault: “Her devletin toprağı olduğu gibi hava sahası da vardır ve oradan hiçbir yabancı uçağı geçirmemek hakkıdır” demiştir. Bu dersten sonra Matin gazetesi bir uluslararası uçak yarışması yapmış ve Fransızlar kazanmıştır. Bu olaydan sonra hocası Renault’un fikirleri değişmiş: “Hava sahası millî olmaz, bir memleketin uçakları her memleketin hava sahasından faydalanmalıdır” demiştir. Dersten sonra hocanın yanına giden Suphi Nuri, daha önceki söylediklerini hatırlatmış, Renault: “Ben her şeyden önce Fransızım. Đlk dersimde Almanların hava üstünlüğüne mani olmak için o fikirde bulunmuştum, fakat sonra uluslararası müsabakada Fransızların üstünlüğü kazandığını görerek fikrimi değiştirdim” demiştir. Suphi Nuri ise: “Öyle ise objektif hukuk yok, sübjektif hukuk var” deyince “Her şeyden önce herkesin millî hukuku var, biz hukukun değil bağlı olduğumuz milletin müdafii olmalıyız” diye cevap vermiştir. Suphi Nuri, Paris’teki siyasi ilimler okulunun hukukçu değil, asıl amacının diplomat yetiştirmek olduğunu anladığını söylemektedir.55

Siyasal Bilimler Mektebi’nin müdürü ve hocası Natole Leroy Beaulieu ise 10 Temmuzdaki Türk olaylarından bahsederken Sadrazam Kamil Paşa’nın iyi bir adam olduğunu fakat oğlunun usulsüz para kazanarak babasının adını ve mevkiini lekelediği söylemiştir. Kamil Paşa’nın oğlu Amiral Sait Paşa ise aynı okulda öğrencidir ve Suphi Nuri’nin yanında oturmaktadır. Suphi Nuri, sapsarı kesilen Sait Paşa’ya dönerek: “Đşte o adam buradadır diyeyim mi” diye şaka yapmıştır. Dersten sonrada Sait Paşa’yı hocaya takdim etmiş fakat Sait Paşa bir daha derse gelmemiştir.56

Yine Fransa’da öğrenci iken, ticaret hocası olan Thaller’in, “Mukayeseli Ticaret Hukuku” adlı kitabının tercümesini yapmak istemiştir. Çeviri için izin almak amacıyla evine gittiğinde hocası Suphi Nuri’ye: “Bakınız sizi talebem olduğunuz için kabul ediyorum. Yoksa Almanların dostu olan Türkleri evimden kovmaklığım icap ederdi” deyince Suphi Nuri: “Talebenizim, sulh zamanındayız, hükümetimin siyaseti ile alakadar değilim” demiştir. Bu cevap üzerine

1945, s. 4.

kendisine yardımcı olduğunu söyleyen Suphi Nuri, hocasının daha sonra söylediği: “Ergeç bir umumi harp olacak ve siz Türkler o Enver Beyinizin yüzünden, Fransızların aleyhine Almanlarla birlikte harbe gireceksiniz” 57 sözünü ise hiç unutamamıştır.

Siyasal Bilimler mektebinde devletler hukuku hocası olan Charles Duguis ile ilgili bir anısında, hocasının: ”Devletler arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için ne gibi çareler alınabileceğini…” öğrencilere sorduğunu, bazılarının hakem usulünden, adalet divanından bahsettiğini, sıranın kendisine gelmesi üzerine: “Đki taraf topları, tüfekleri karşı karşıya kor, ateş eder, kim galebe ederse o taraf hakkına kavuşur” diyen Suphi Nuri’nin cevabı ise hocasının hiç hoşuna gitmemiştir. Bir sene sonra aynı dersi dinlemek için birinci sınıfın dershanesine giden Suphi Nuri’yi gören hoca, aynı soruyu öğrencilere sormuş ve öğrencilere: “Efendiler, geçen sene bir Türk arkadaşınız devletlerarasında ihtilafları halletmek için toplu, tüfenkli bir hukuk sistemi ortaya atmıştı. Tabii şayan-ı

kabul görülmedi. Fakat böyle zihniyetin, böyle bir hal çaresinin de mevcut olduğunu inkâr etmeyelim” demiştir.58 Bir iki sene sonra Birinci Dünya Savaşı çıkmış ve Suphi Nuri’nin söylediği sözler gerçek olmuştur.

Charles Duguis ile ilgili başka bir hatırasında ise, hocasının kendisine tam puan vermemesinden dolayı zor durumda kaldığını söylemektedir. Bunun üzerine hocası Renault’tan tam puan aldığını hatırlatmış, hocası Duguis: “Eğer benim de hocam olan Renault size tam nümero verdi ise bende tereddüt etmeden onun gibi tam nümero veririm, afedersiniz sizin bilginiz hakkında yanılmışım” demiştir.59

Suphi Nuri okul hatıralarında: “Onlar pek muhterem üstatlarımızdı” diyerek hocalarını hürmetle anmaktaydı.60

58 Suphi Nuri, age., s. 213.

59

Suphi Nuri, “Olanlar Bitenler”, s. 4. 60 Suphi Nuri, agm., aynı yer.