• Sonuç bulunamadı

2 3 Erkan-ı Harbiye Reisi Ali Fuat Bey

Cemal Paşa’yı en çok yaralayan ve Suphi Nuri’nin deyimiyle arkadan vuran kişi, Ali Fuat Bey’dir. Suphi Nuri, Ali Fuat Bey’in Erkan-ı Harbiye Reisi olduğunu, çok çalışan, kırtasiyeciliği seven, kimseyi beğenmeyen, herkesin kusur ve kabahatlerini yüzüne vuran, çoğu zaman insanın izzet-i nefsini kıran bir kişi olduğunu söylemektedir.144 Cemal Paşa’nın en büyük hatası Ali Fuat Bey’e çok fazla güvenmesi idi. Bu güvenden dolayı aşağı yukarı bütün işleri Erkan-ı Harbiye Reisi Ali Fuat Bey’e bırakmıştı. Neticede yapılan yanlış işlerin, verilen yanlış kararların sorumluluğu Cemal Paşa’ya fatura edilmiştir.

diyerek bu işi üstlenmiştir. Cepheyi gezen bu iki yazar çok etkilenmişlerdi. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim- 78”, Son Telgraf, No. 44, 30 Temmuz 1340/1924, s. 3.

144

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-9”, Müstakil, No. 54, 11 Nisan 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-26”, Müstakil, No. 72, 30 Nisan 1340/1924, s. 3; Suphi Nuri’nin Ali Fuat Bey ile çekişmesi hakkında oğlu Rasih Nuri: “Babam kendi subaylığından, Suriye’den, çölden, hayran olduğu Büyük Cemal Paşa’dan, aziz arkadaşları Cafer ve Seyfi Beylerden, Ali Fuat Bey’le birbirine oynadıkları oyunlardan bahseder dururdu” demektedir. bk., Rasih Nuri Đleri, “Babam Suphi Nuri”, s. 4,11; Ali Fuat Bey Suphi Nuri’yi değerli yedek subaylar arasında göstermiştir. bk., Ali Fuat Erden, Birinci Dünya Harbinde Suriye Hatıraları, s. 163.

Mütarekeden sonra Erkan-ı Harbiye Reisliğinden alınarak, Sekizinci Kolordu Komutanı olarak atanan Miralay Ali Fuat Bey Paris’ten Tih Sahrasına adında bir kitap yazmış ve kitabında Cemal Paşa’yı suçlamıştır. Suphi Nuri’ye göre bu kitap büyük bir haksızlıktır. Ali Fuat Bey, kitap yayına verilmeden önce Çobanoğlu Zeki Bey, Falih Rıfkı ve daha pek çok kişiye okutarak görüşlerini almış, bu kişilerin neşredilmemesi konusundaki tüm ısrarlarına rağmen yine de bildiğini yapmış ve kitabı yayınlamıştır. 145

Ali Fuat Bey, Müşir Đzzet Paşa’nın mahiyetinde Yemen’e gittiği sıralarda oradan Tanin gazetesine Yemen Mektupları adlı makaleler gönderiyordu. Bazen de imzasını saklayarak Tanin’de siyasi makaleler yazıyordu. Bu yüzden kendini çok fazla beğenir, Dördüncü Ordu’daki her yazıyı düzeltir, yeniden yazdırırdı. Bazen Cemal Paşa’nın yazdıklarını da

145

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-26”, s. 3; Ali Fuat Erden, Paris’ten Tih Sahrasına, Ankara 1949; Suphi Nuri Cemal Paşa’yla ilk olarak Haydarpaşa Garı’nda karşılaşmış, Kanal Seferi’ne bu karşılaşma sonrasında katılmıştır. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-3”, Müstakil, No. 48, 5 Nisan 1340/1924, s. 3.

beğenmez, düzeltirdi. Ali Fuat Bey’in düzeltmesini gören Cemal Paşa kızar, kendi metninin değiştirilmeden gönderilmesini emrederdi. Ali Fuat Bey’in kırtasiyecilik yönü çok fazlaydı. Đşine çok özen gösterirdi. Harp sanatını teorik olarak çok iyi biliyordu ama uygulamada hiç iyi değildi. Üstlerine iyi, astlarına çok ezici, rencide edici davranıyordu. Alt kadrolarının hiç sevmediği bir subaydı. Cemal Paşa’nın yakını olanlara çok iyi davranırdı.146

Suphi Nuri’nin Ali Fuat Bey’le ilgili anıları ve hakkında düşündükleri görüldüğü gibi pek hoş değildir. Suphi Nuri, anılarını gazetede yayınladığı vakit Ali Fuat Bey kendi etrafındaki bazı subayları, Suphi Nuri’yi tekzip etmeleri konusunda zorlamış, fakat hiçbirisi kabul etmemiştir. Bunun üzerine iki ihtiyat subayını Suphi Nuri’nin yanına göndererek yazılardan

146

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-10”, Müstakil, No. 55, 12 Nisan 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim- 14”, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-26”, s. 3; “Harb-i

Umumi’de Gördüklerim-27”, s. 3; “Harb-i Umumi’de

Gördüklerim-73”, Son Telgraf, No. 31, 17 Temmuz 1340/1924, s. 3; Ali Fuat Bey ise bu konuda kendisinin Cemal Paşa’nın tarzını benimsediğinden Cemal Paşa’nın Đkinci Şube hariç olmak üzere tüm diğer şubelerin müsveddelerini kendisine tashih ettirdiğini söylemektedir. bk., Ali Fuat Erden, Paris’ten Tih Sahrasına, s. 20.

vazgeçmesini istemiştir. Bu istek de kabul edilmeyince tekzip yazısı göndermiş ve Konya’daki Akşam gazetesinde bu tekzipleri yayınlamıştır. Suphi Nuri Ali Fuat bey’in tekziplerine itiraz etmiş ve yazdıklarının arkasında durduğunu söylemiştir.

Suphi Nuri’nin Ali Fuat Bey hakkındaki en önemli suçlamalarından birisi de Đstiklal Harbi’nden kaçmış olduğudur. Gazi Paşa, Ali Fuat Bey’i Kurtuluş Savaşı sırasında birkaç defa Ankara’ya davet etmiş, fakat Ali Fuat Bey davete icabet etmemiştir. Zaferden sonra Müdafaa-yi Millîye Vekâleti Đstiklal Harbi’ne iştirak etmeyip, Đstanbul’da kalan subayları Divan-ı Harbe vermiş, bu subaylar ya ordudan atılmış ya da emekliye sevk edilmiştir. Fakat Ali Fuat Bey Ankara’daki dostları vasıtasıyla bu uygulamadan kurtularak Cumhuriyet Ordusu’nda kalmıştır. Suphi Nuri Ali Fuat Bey’in atılmaması konusunda: “Bugünkü büyükler belki A.Fuat Bey’i affederler, fakat Türk Ordusu ve Türk Milleti bu kadar değerli bir Erkan-ı Harbe iştirak etmediğinden dolayı hiçbir vakit affetmeyecektir” demiştir.147

I. 2. 4. Suriye Cephesindeki Alman Komutanları

Suphi Nuri, iyi derecede konuştuğu Fransızcası nedeniyle, üst kademede görev yapan Türk ve Alman subayları arasında tercümanlık vazifesi de yapıyordu. Bu sayede birçok Alman komutanın tercümanlığını ve yaverliğini yapma fırsatı bulmuştur. Bu görevleri neticesinde de hemen hemen tüm cepheyi ve birlikleri görme ve inceleme fırsatı bulmuştur.

Dördüncü Ordudaki ilk Alman komutanı kanal keşif taarruzunu yapan Onbirinci Fırka komutanı General Trumer’dir. Kudüs’te eşi ile birlikte karargâhta kalır, müzikle uğraşır, marşlar besteler, mızıka takımına bu bestelerini öğretip çaldırırdı. Sonradan kolordu komutanı olmuş ve Çanakkale’ye gitmiştir.148

No. 58, 15 Nisan 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim- 17”, Müstakil, No. 62, 19 Nisan 1340/1924, s. 3; “Harb-i

Umumi’de Gördüklerim-23”, s. 3; “Harb-i Umumi’de

Gördüklerim-55”, Müstakil, No. 114, 13 Haziran 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-61”, Son Telgraf, No. 9, 22 Haziran 1340/1924, s. 3.

Suphi Nuri, komutanlarından Von Falkenhayn’ın yakışıklı, nazik, zeki, biraz deli ve sevimli olduğunu ve mükemmel Fransızca konuştuğunu söyler. Türk Ordusu hakkında bilgi edinmek ve Türk askerinin nasıl dövüştüğünü görmek için Gazze’ye gelen Falkenhayn Onaltıncı Fırka’yı, sırf keyif olsun diye Đngilizlerle çarpıştırmış ve pek çok Mehmetçik şehit olmuştur.149 Halep üzerinden Bağdat’a hücum edecek olan Yıldırım Ordusu Komutanı olarak Türkiye’ye gelmiş, Bağdat’ı almanın zor olduğunu görünce Suriye ve Filistin Cephesini istemiş ve Enver Paşa’nın desteği ile Cemal Paşa’nın yerine geçmiştir. Cemal Paşa ise Dördüncü Ordu Kumandanlığı’ndan, Garb-ı Arabistan Umum Kumandanlığı’na atanmıştır. Von Falkenhayn müdafaaya hazırlanmış, taarruz kabiliyeti olmayan Osmanlı Ordusu’nu taarruza geçirmiş, bu zayıf taarruzu püskürten Đngilizler karşı taarruza geçtiğinde geriye çekilerek, savaşmadan Kudüs’ü tahliye etmiştir.150

149 Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-22”, s. 3. 150

Suphi Nuri, Von Falkenhayn’ın Kudüs’ü savaşmadan tahliye etme sebebini, koyu bir Hıristiyan olmasına ve Kudüs’ün tahrip edilmesinden korkmasına bağlamaktadır. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-81”, Son Telgraf, No. 55, 10 Ağustos

Suphi Nuri Von Kress’in (Baron Kress Von Kressenstein), Suriye Cephesi’nin asıl kumandanı olduğunu söyler. Çarpışmalarda bizzat bulunur, Berlin ile haberleşmeyi bizzat kendisi yapar ve savaşın planlarını, zamanını ve kararını bizzat kendisi verirdi. Türk askerinin sevdiği, iyi muamele ettiği Alman komutanlarındandır.151 Von Kress’in Alman Ordusunun en mümtaz, en muktedir, en cesur ve en zeki kumandanı olduğunu ve Kanal Seferi’nin O’nun eseri olduğunu, savaşın sonuna kadar Tepe Sahrasında savaşarak fevkalade bir seciye ve azim gösterdiğini söylemektedir.152 Suphi Nuri ‘nin bu görüşlerine Ali

1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-24”, s. 3; Önceleri Kudüs’ü sonuna kadar savunmak isteyen Von Falkenhayn Yıldırım Orduları Grubu Karargahı subaylarından Von Papen’in ısrarlarıyla birkaç dinin mukaddes saydığı bu şehrin harap olmasının dünya kamuoyunda yaratacağı ters etki dolayısıyla burada fazla muharebe vermeden birliklerin Kudüs’ün doğusuna çekilmesi fikrindeydi. bk., Cemal Paşa (Tamamlayan ve Tertip Eden Behçet Cemal), Hatıralar, Đstanbul 1959, s. 154-155.

151 Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-24”, s. 3. 152

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-68”, Son Telgraf, No. 20, 3 Temmuz 1340/1924, s. 3; Von Kress daha sonra yazdığı hatıralarında askerlik anlayışı, Türk Ordusu, Kanal Seferi ve önde gelen komutanlar hakkında kayda değer bilgiler verir. Von Kress, Kanal Seferi’nden büyük bir sonuç beklemediğini, ancak Türkler’le Đngilizler arasında kan dökülmesi halinde Türklerin ittifaka bağlılığının garanti edilmiş olacağını ifade etmektedir. bk., Baron

Fuat Bey de katılmakta ve: “…Kolordunun çalışmaları ve hazırlamaları büyüktü. Bunlar birinci derecede Von Kress’in eseridir” demektedir.

Von Versitav Suphi Nuri’nin Baliğ’deki komutanlarından biridir. Tam anlamıyla bir Alman yüzbaşısı olup Alman ordusuna ve zafere inanmış bir konttur. Đyi bir askeri eğitim almış, mesleğinde uzman, büyük bir tabur komutanıdır. Savaşın ilk yıllarında Fransız cephesinde bulunarak başarı göstermiştir. Elinden geleni yapan, askerin eğitimi ile bizzat uğraşan, bölükleri denetleyen ve Dördüncü Ordu’ya çok kısa zamanda iyi eğitim görmüş asker kazandıran bir komutandır.153

Kress Von Kressenstein, age., s. 41; Ali Fuat Erden, Paris’ten Tih Sahrasına, s. 40.

153

Suphi Nuri yaverliğini ve tercümanlığını yapmıştır. En büyük kusurunun diğer Alman komutanlar gibi çok bağırması olduğunu söyler. Kırtasiyecilikten hiç hoşlanmayıp, bir alay emri ile:“Yaverim benim namıma imza etmeye mezundur” diyerek evrakla ilgili işleri Suphi Nuri’ye bırakmıştır. Suphi Nuri Versitav’ın biraz cimri olduğunu, sivillerden çok hediye kabul etme huyu yüzünden bazen kavga ettiklerini söyler. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-36”, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-38”, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-53”, Müstakil, No. 112, 11 Haziran 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-54”, Müstakil, No. 113, 12 Haziran 1340/1924, s. 3.

Fransız asıllı bir Alman milliyetçisi olan Kont Samara uzun boylu, hasta, sinirli bir yapıya sahiptir ve Türklerden hiç hoşlanmamaktadır. Suphi Nuri ile beraber Beyrut’a geçmiştir. Görevi Beyrut’taki deniz casusluğunu engellemek ve birtakım teşkilatlar kurmaktır. Fakat Kont’un rahatsızlığı artmış, kaldırıldığı hastanede bir süre sonra ölmüştür. Görevini tamamlayamamıştır.154

Suphi Nuri, Aliye’de 42. Fırka, 137. Alay Kumandanı Von Vek’in refakat zabitliğini yapmıştır. Von Vek Bavyera’lı, iyi Fransızca konuşan, cesur, nazik ve iyi bir insandır. Fakat zamanla, gelen hediye ve ikramlara dayanamayıp rüşvetçi birisi olup çıkmış ve bu yüzden Türk komutanları tarafından Almanya’ya gönderilmiştir.155

Mösyö Dubua Đsviçreli bir gazetecidir. Đsviçre Ordusu’nda süvari binbaşısı iken dünya savaşında

154 Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-44”, Müstakil, No. 97, 27 Mayıs 1340/1924, s. 3.

155 Von Vek’le özellikle yıldızı barışmayan ve gönderilmesinde çok etkisi olan komutanı, Fırka (tümen) Kumandanı Rıza Paşa’dır. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-44”, s. 3.

ülkesinde başarılar göstermiştir. Türk dostu olup Almanya ve Đsviçre gazetelerinde Türkler lehine makaleler yazmıştır. Şam’dan Bağdat’a kadar tüm cepheyi gezmek için gelmiş, Suphi Nuri tercümanlığını yapmıştır. Cepheleri gezerken Türk Askeri’nin fedakârlığına hayran kalmıştır. Suphi Nuri, Mösyö Dubua’nın dönüşünde Đstanbul’a kadar ona eşlik etmiş ve Karargâh Umumi Đstihbarat Şube Başkanı Seyfi Bey’e teslim etmiştir. 156

Cemal Paşa’nın Đstanbul’dan gelişinde getirdiği Alman Sefareti Ateşetavalı Von Gransi kibar, terbiyeli, iyi Fransızca konuşan bir kişidir. Hal ve hareketleri Almanlara benzemeyen Gransi’nin annesi Đsviçreli, babası Prusyalıdır. Suriye sahillerinde düşman

156 Cemal Paşa Mösyö Dubua’ya: “Suriye’de en çok ne dikkatinizi çekti?” diye sormuş, Dubua: “Ekselans burada her şey mükemmel, hüsn-ü kabulünüze karşı minnettarım. Fakat anlamadığım şey, memlekette binlerce insan açlıktan ölürken sizin misafirlerinize mükellef ziyafetler vermenizdir. Bize yedirdiğiniz yemeklerin bir kısmını, bu açlıktan ölenlere verseniz hem daha iyi ederdiniz hem de bizi daha ziyade memnun ederdiniz” demiş, fakat bu cevap Cemal Paşa’nın hiç hoşuna gitmemiştir. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-50”, Müstakil, No. 106, 5 Haziran 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-51”, s. 3; “Harb-i

Umumi’de Gördüklerim-54”, s. 3; “Harb-i Umumi’de

Gördüklerim-58”, Son Telgraf, No. 41, 7 Haziran 1340/1924, s. 3; “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-59”, Son Telgraf, s. 3.

denizatlılarının yanaştıkları gizli yerleri tespit etmek, Alman denizatlılarına yer hazırlamak, casusluk şebekelerini bulmak ve Suriye hakkında Almanya’ya rapor göndermek üzere görevlendirilmiştir. Rayak, Zahle, Aliyye ve Lübnan’ı geçip Beyrut’a oradan da Trablusşam, Hayfa ve Akka’ya varmışlardır. Von Gransi seyahati sırasında mümkün olduğunca herkesle görüşüp bilgi almak için uğraşmış ve geziyi Şam’da bitirmiştir.157

I. 3. Suriye Cephesi ve Kanal Seferi Hakkındaki Görüşleri