• Sonuç bulunamadı

3 2 Cemal Paşa Đle Đlgili Bazı Anıları

Cemal Paşa, kâğıt Lira ile altın Lira arasındaki farkın kâğıt Lira aleyhine fazlalaşmasından dolayı bir emir yayınlamıştı. Bu emre göre alışverişlerde altın Lira ile kâğıt Lira’yı eşit kabul etmeyen tüccarlar Diyarbakır’a sürgün edileceklerdi. Cemal Paşa kâğıt Lira’nın değer kaybını önlemek amacıyla böyle bir karar almıştı; Fakat para ve ekonomi işlerinden anlamıyordu ve bu emrin uygulanması imkân dâhilinde değildi. Bu emre istinaden bazı tüccarlar Diyarbakır’a sürülmüş, birçok aile perişan olmuştur. Đlk birkaç gün Dördüncü Ordu’nun mıntıkasında kâğıt Lira’nın değeri artmış, Halep, Şam, Beyrut valileri tebrik telgrafları çekmişlerdi. Đyice keyiflenen Cemal Paşa bu kararın

134

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-80”, Son Telgraf, No. 51, 6 Ağustos 1340/1924, s. 3.

uygulanmasının imkânsız olduğunu söyleyen Suphi Nuri’ye: “Đşte bak paramız artıyor, nerede kaldı senin Paris tahsili?” demiştir. Fakat birkaç gün sonra kâğıt para yine düşmeye devam ederken, tüccarların ve esnafın Diyarbakır’a sürgününe devam edilmiştir. Bir müddet sonra bu kararın saçmalığı anlaşılmış, Đstanbul’dan da konuyla ilgili uyarılar geldikten sonra Cemal Paşa emrini geri almıştır. Fakat bu arada birçok can yakılmış, birçok kişi malını, servetini yitirmiştir.135

Cemal Paşa, hukukçu olmasından dolayı bazı konuları Suphi Nuri’ye danışıyor, valilere, mutasarrıflara tanıştırırken de hukuk müşavirim diye takdim ediyordu. Salib-i Ahmer (Kızılhaç) ile ilgili bir konuda Suphi Nuri’yi çağıran Paşa, bu konudaki bildiklerini anlatmasını istemiştir. Zeki ve kurnaz olan Cemal Paşa, onu dinledikten sonra: “Ben bu söylediklerini sanki bilmiyor muyum?” diyerek dinlediklerinin hepsini tekrar etmiş ve: “Ben Paris’te

okumadım fakat bak bu işleri senin kadar biliyorum” demiştir.136

Kudüs’te yabancı elçilikler, semtler, evler çok olduğundan bin bir türlü karışık ve pürüzlü işler çıkıyordu. Konsolosluklarla ilgili çıkan bir meselede Cemal Paşa, Suphi Nuri’nin rapor hazırlamasını istemişti. Raporu okuduktan sonra: “Bu yazdıkların doğru mu?” diye sormuş, Suphi Nuri de:“Paris Hukuk Fakültesinden mezun olalı birkaç ay oldu, hukuk-u düvelin son şeklini okudum” diye cevap vermiştir. Buna rağmen mutasarrıfı çağırtarak ona danışmış, Suphi Nuri’nin söylediklerinin doğru olduğuna kanaat getirince: “Pekâlâ sen bildiğin gibi yap” diyerek Suphi Nuri’ye görevi vermiştir. 137

Suphi Nuri kâtip olduğundan askerliğe dair tüm denilenleri yazıyordu. Fakat kendi mesuliyeti olan ve mesleğine dair olan yazılarda eğer katılmadığı bir husus

136 Suphi Nuri Cemal Paşa’nın güçlü bir hafızası olduğunu, kendi söylediklerini hemen ezberleyip tekrarlayabildiğini söylemektedir. bk., Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-21”, Müstakil, No. 67, 25 Nisan 1340/1924, s. 3.

varsa prensiplerine sadık kalmak adına bu yazıları yazmıyor, bu yazıları Falih Rıfkı ya da Süleyman Saib’e yazdırıyordu. Halep’te bir Ermeni Patriği, birkaç köy halkının göç ettirilmemesi konusunda Cemal Paşa’ya ricaya gelmişti. Cemal Paşa’da patriğin ricasını kabul ederek Suphi Nuri’ye patriğin isteği doğrultusunda bir yazı yazmasını emretmişti. Patrik, yazıyı yazmayan Suphi Nuri’yi Cemal Paşa’ya şikâyet etmiş ve Paşa’da emrini tekrarlamıştır. Daha önceki köylerin boşaltılması ile ilgili emre ters düşecekleri için bu yazıyı yazmadığını söyleyen Suphi Nuri’ye Cemal Paşa: “ Ben bunu biliyorum, patrik beni aldattı mı sanıyorsun. Ben bile bile o yer himaye olsun diye sana yazdırdım. Ben bir ordu müşiriyim, sen bir mülazımsın, fazla ukalalık, itiraz kabul etmem” diyerek terslemiştir.138

Cemal Paşa Sufer Karargâhı’ndayken, Đtilaf devletlerine mensup ahalinin Urfa’ya sevki yapılıyordu. Bir Fransız veya Đngiliz mürebbiyenin Beyrut’ta kalması için çok rica edilmiş, Cemal Paşa da istekleri kırmayarak mürebbiyenin Beyrut’ta bırakılmasını

emretmiştir. Suphi Nuri itiraz etmiş ve emirlerin bu konuda gayet açık olduğunu ve itilaf devletlerine mensup tebaanın hepsinin gideceğini ve kuralın bozulmaması gerektiğini hatırlatmış ama Paşa emrin yazılmasını tekrar etmiştir. Aradan geçen bir hafta içinde emrin yerine getirilmediğini gören Cemal Paşa: “Oğlum Suphi, niye söz dinlemiyorsun. Ben söz verdim, sana da emrettim. Derhal yaz, kâğıdı getir, imza edeceğim” demiştir. Prensip adamı olduğunu söyleyen Suphi Nuri, emri yine de yazmayarak Falih Rıfkı’ya yazdırdığını söylemektedir. Bunu öğrenen Cemal Paşa, Suphi Nuri’ye bir hayli kızmıştır.139

Suphi Nuri Cemal Paşa’ya hukuk müşaviri olmanın kolay olmadığını, müşavirin hukuku Paşa’ya göre evirip çevirmesi gerektiğini ve kendisinin de bu hususta fedakârlık edecek yapıda olmadığını söylemektedir. Nitekim Cemal Paşa Falih Rıfkı ile haber göndermiş ve ordunun güvenini kazanmış bir hukuk müşaviri bulmasını istemiştir. Suphi Nuri tanıdığı pek çok hukukçu arkadaşına davet telgrafları çektirmiş

139

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-22”, Müstakil, No. 68, 26 Nisan 1340/1924, s. 3.

fakat hiçbiri kabul etmemiştir. En sonunda hukuk müşaviri olarak, Danıştay üyelerinden olan Vesaf Bey gelmiştir.140

Cemal Paşa’nın akrabaları ve dostluğunu kazananlar bir şekilde hep kazançlı çıktıkları halde bu yakınlık bir tek, kardeşi Kemal Bey’e faydalı olmamış, akrabalık bağının bilakis çok zararını görmüştür. Paşa, süvari mülazımı olan kardeşi Kemal Bey’i Đstanbul’dan Dördüncü Ordu’ya getirtmiş, oradan Gazze’ye göndermişti. Her subay rütbe ve nişan alırken kardeşine, dedikodu olur endişesi ile rütbe vermemiştir. Kemal Bey Suphi Nuri’nin deyimiyle epeyce çöllerde süründükten sonra bir fırkaya yaver olmuş, mütarekeden sonra Cemal Paşa ile birlikte Afganistan’a gitmiştir. Afganistan’da, süvari alayı komutanlığı yaptıktan sonra Ankara’ya dönmüştür. Bir zamanlar Cemal Paşa’dan dolayı terfi alamayan Kemal Bey’e bu kez de Đstiklal Harbi’ne katılmadığı için rütbe verilmemiştir.141

140 Suphi Nuri, agm., s. 3.

141

Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-19”, Müstakil, No. 64, 21 Nisan 1340/1924, s. 3.

Cemal Paşa’nın Đstanbul’dan davet ettiği önemli misafirler arasında Ahmet Rasim, Süleyman Nazif ve Cenap Şehabettin gibi devrin önemli gazeteci, yazar ve şairleri de bulunuyordu. Ahmet Rasim Đkinci Kanal Seferi’ne de katılarak Mısır’a ilk giren gazeteci olmak hevesine kapılmıştı. Çarpışmalar esnasında heyecana kapılarak: “Kanalı geçtik, muzaffer olduk” diye Đstanbul’a telgraf çekmiştir. Cemal Paşa’nın orduya geri çekilme emri verdiği sıralarda, Ahmet Rasim’in zafer telgrafı nedeniyle cephe gerisinde şenlikler yapılmakta, Cemal Paşa’ya tüm yurttan tebrik telgrafları yağmaktaydı. Suphi Nuri Ahmet Rasim’in elli senelik gazeteci olduğunu belirterek: “Herkesi susturan üstad aldanmıştı” demektedir.142 Süleyman Nazif ve Cenap Şehabettin’e cepheyi gezdirme görevi verilen Suphi Nuri, cephedeki imkânsızlıkları ve askerin perişanlığını gören bu iki şairin çok üzgün döndüklerini ifade etmektedir.143

142 Suphi Nuri, “Harb-i Umumi’de Gördüklerim-14”, s. 3. 143

Aslında Süleyman Nazif ve Cenap Şehabettin harbin son zamanlarında Đttihatçıları çok eleştiriyorlardı. Đttihat ve Terakki yönetiminde bu iki yazarın nasıl susturulacağı konuşuluyorken Cemal Paşa: “Đkisini Suriye’ye davet eder, hatırlarını hoş ederim”