• Sonuç bulunamadı

Cinsiyetler arası davranış farklılıkları 1970 ve 1980’li yıllarda irdelenmeye başlanmış, erkeksi ve kadınsı davranışlar üzerinde duran bu çalışmalar biyoloji, toplumsal ve kültürel faktörlere eğilmiştir. Yapılan bu erkelik çalışmaları erkeklere ve kadınlara atfedilen davranış farklılıklarına odaklanmış ve erkeklik vasıflarının biyolojik faktöre bağlı olduğu üzerinde durmuşlardır. Biyolojinin etkin faktör olduğunu kabul eden çalışmalar, erkekliğin toplumsal ve kültürel bir oluşum olduğunu kabul etmiş, erkeklerin bu davranışları gerçekleştirirken farklı dışa vuruş biçimlerini de araştırmışlardır. Bütün bu araştırmalar hegemonik erkeklik kavramının araştırılmasına ve farklı erkekliklerin de var olabileceğine yönelik eleştirel tartışmalar başlatmıştır (Sancar, 2009: 28-29).

Connell (2017: 267)’a göre, kadınlık ve erkekliğin bir uyarlaması toplumsal düzlemde söz konusudur. Cinsiyetler arası karşılıklı ilişkileri temel alan bu uyarlama, kadınlık ve erkeklik biçimlerini oldukça basit bir yapısal gerçek üzerine indirgemiştir. Bu gerçeklik ise; erkeklerin kadınlar üzerindeki evrensel egemenliklerini ifade etmektedir. Bu yapısal olgu, hem kadınlar ve erkekler arasındaki hem de erkeklerin kendi aralarındaki hegemonik ilişkiyi oluşturmaktadır. Erkeklerin ezilmiş diğer erkekler üzerindeki hegemonyası ve farklı erkekliklerin aralarında kurdukları etkileşimler ataerkil toplumsal düzenden ayrı düşünülememektedir.

1970’lerde feminist hareketlerin etkisiyle erkekler, kendi erkekliklerini sorgulamaya başlamış ve bazı erkekler egemen erkeklik ideolojilerine ve kalıplarına göre yaşamak zorunda olmadıklarını fark etmişlerdir. Bu değer ve ideolojilere uymayan erkeklerin kendilerini ifade etmeleriyle beraber farklı erkeklik inşalarının mümkün olduğuna dair araştırmaların kapısı aralanmıştır. Bu süreçle birlikte siyahların ve beyazların erkekliği, gey erkeklik, alt ve orta sınıf erkeklikler gibi erkeklik çeşitleri incelenmeye başlanmıştır (Sancar, 2009: 29-30).

Toplumda var olan egemen erkeklik ideolojileri ile iktidar ilişkileri arasındaki bağı anlamlandırma ve erkeklerin bu iktidara olan bakış açılarını anlama arzusu hegemonik erkeklik kavramının gelişimine ve bu kavramın irdelenmesine yol açmıştır (Sancar, 2009: 31). İlk kez 1982 yılında Avustralya’daki araştırma raporlarında bahsedilen hegemonik erkeklik kavramı daha sonra bu araştırmada yer alan araştırmacılardan birisi olan R.W. Connell’in yaptığı araştırmalar ile geliştirilmiştir (Türk, 2009: 3). Connell, hegemonik erkeklik kavramını Antonio Gramsci’nin hegemonya kavramı üzerine geliştirmiştir. Hegemonya; iktidarı elinde bulunduranların karşıt grup üzerinde uygulayacakları zorlamayı öngören bir kavramdır (Gramsci, 1986: 73).

Connell (2017: 269)’a göre hegemonya kavramı; toplumsal yaşam, kültürel süreçler ve sosyal ilişkiler bağlamında gelişen ve elde edilen bir toplumsal üstünlüktür. Buradaki üstünlük, silah zoruyla veya tehditle kurulan üstünlükten ziyade kitle iletişimin içeriğinden dinsel pratiklere kadar uzanan üstünlüktür. “Hegemonya” kavramı şiddete ve güce dayalı bir olgu olmasa da bu ideoloji fiziksel gücü bulunanların üstünlüğünü onaylamaktadır. Bu anlamda hegomonya kavramında, erkeklikler ile ataerkil şiddet arasında bir bağlantı olduğu görülmektedir.

Connell’ın ortaya attığı bu kavram, ataerkil erkekliğin inşasına ve iktidarın meşrulaştırılmasına büyük ölçüde yardım etmektedir. Hegemonik erkeklik biçimi, sağlıklı, güçlü ve iktidar sahibi olanı takdir ederek ve överek karşımıza çıkarmakta bu durum da, diğer erkeklerin en makbul olanın bu erkeklik biçimi olduğunu düşünmesine sebep olmaktadır. Erkeklerin kendilerine aldıkları rol modeller vasıtasıyla üretilen örnek ve semboller ise hegemonik erkekliği günlük hayatta tekrar üretmektedir (Özbay ve Baliç, 2004: 91). Hegemonik erkeklik; erkeklerin her daim kadınlardan daha üstün olduğu gerçeğine dayanmakta ve bu üstünlüğün hiçbir zaman bozulmayacağına inanmaktadır. Erkeklerin bu üstün olma durumundan vazgeçmeleri veya

kendilerini buna karşı savunmamaları durumunda erkelik krizinin meydan gelmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Hegemonik erkeklik, erkeklere kadınlar üzerinde hakimiyet hakkı tanıyan bir kavramdır. Erkeklere onurlu bireyler olma yolunu gösteren hegemonik erkeklik, ideolojik olarak da kadınların erkeklere boyun eğmesini meşrulaştırmaktadır. Hegemonya, güç ile desteklense de şiddet anlamına gelmemekte, kültür, kurumlar ve ikna aracılığıyla oluşturulan iktidar anlamına gelmektedir (Connell ve Messerschmidt, 2005: 832).

Kültürel olarak yüceltilen bir erkeklik biçimi olarak ele anılan hegemonik erkeklik (Özbay ve Baliç, 2004: 93) temelde kadınlar ve yasaklanmış erkeklik biçimleriyle bağlantılı olarak inşa edilmektedir (Connell, 2017: 271). Sancar’a göre ise kavram; “iktidarı elinde bulunduran erkeklerin sahip olduğu bir erkeklik imgesi” olarak açıklanmaktadır (2009: 30). Hegemonik erkeklikte iktidarlık, rızaya dayanmaktadır. Erkeklerin diğer erkekler ve kadınlar üzerinde onların da rızalarını alarak iktidar kurmalarını sağlayan hegemonik erkeklik, bir ideal erkeklik tipi olarak karşımıza çıkmaktadır (Bozok, 2011: 46).

Hegemonik erkeklik, yalnızca kadınlar üzerinde değil aynı zamanda erkekler üzerinde kurduğu egemenlik sebebiyle hegemonik olarak kabul edilmektedir (Cengiz vd, 2004: 55). Bu sebeple erkeklik kavramının bir eleştirisi olarak ortaya atılmış bu kavram, erkekliğin heteroseksüellik, homoseksüellik ve kadınlar üzerindeki iktidarını ifade etmektedir (Akça ve Tönel, 2011: 48). Ayrıca hegemonik erkeklik; erkeklerin hem kadınlar hem de farklı erkeklik grupları ile arasındaki iktidar ilişkilerini anlamlandırmak için oluşturulmuş ikili bir fonksiyona sahiptir (Türk, 2009: 3).

Hegemonik erkeklik genellikle bir ideal olarak sunulmaktadır (Elias ve Beasley, 2009: 10). İdeal olanı erkeklere sunan hegemonik erkeklikte, belli birtakım özelliklere sahip olunması beklenilmektedir. Sancar (2009: 30)’a göre bu özellikler; genç, kentli, beyaz, heteroseksüel, tam zamanlı bir iş sahibi, makul ölçüde dindar, spor dallarından en az birisini yapabilecek kadar aktif bedensel performansa sahip olunmasıdır. Hegemonik erkeklik, erkeklerin belirli şekillerde davranmasının doğal, kaçınılmaz ve ahlaki olarak doğru görünmesini sağlayan söylemlerle yeniden üretilmektedir (Stibbe, 2004: 33). Hegemonik erkekliğin bir başka özelliği de; heteroseksüel olmasıdır. Dolayısıyla erkekler, ideal erkeklik çerçevesinde evlilik kurumuyla sıkı bir bağlantı içerisindedir. Erkeklere homoseksüellikten uzak durmalarını söyleyen hegemonik erkeklik, eşcinselliğe ve eşcinsel erkeklere karşı küçümseme ve alay gibi davranışlar sergilenmesine yol açmaktadır (Connell, 2017: 272).

Hegemonik erkekliğin oluşmasında ve yapılanmasında kadınların olduğu kadar belirli normlara uymayan, normal olarak kabul edilmeyen erkeklerin de etkisi vardır. Bu sebeple

eşcinsellik, kadınsı davranışlar hegemonik erkeklikte hoş görülmemektedir (Türk, 2011: 165). Heteroseksüel erkeklik kimliği olan hegemonik erkeklik, eşcinsellerden nefret etme ve korkma duygularıyla varlığını sürdürmektedir (Donaldson, 1993: 648). Hegemonik erkekliğin kurulmasında etkili olan faktörlerden birisi de korku duygusunun hakim olduğu homofobidir. Kimmel (2005: 230)’e göre homofobi; erkeklerin eşcinsel hemcinslerinden korkmalarından çok eşcinsel olarak algılanmalarından korkması olarak tanımlanmaktadır. Kimmel ayrıca, erkeklerin kadınsı olarak algılanmaktan korktuklarını, bu durumun da homofobik ve ayrımcı/dışlayıcı erkekliklerin oluşmasında etkili olduğunu belirtmektedir.

Hegemonik erkekliğinin üretilmesinde etkili olan mecralardan birisi de erkek dergileridir. Erkek yaşam tarzı dergileri, erkek kimliklerinin oluşumunda oldukça etkili bir yere sahip olan kültürel araçlardır (Pilvre, 2010: 1). Erkeklik temsillerini üreten dergilerde kadınların, özellikle pornografik dergilerde cinsel bir obje olarak karşımıza çıktığı ve temsiline ağırlık verildiği görülmektedir. Öte yandan erkekliğin yeniden üretildiği dergilerde ise, yeni erkek modellerinin yaratıldığı ve modern erkekliğin oluşturulduğu görülmektedir. Erkek dergileri, özellikle erkek okurlarda yeni erkekliğe yönelik anlam haritalarının oluşmasına yardımcı olmaktadır.

Bir amaç belirlemek ve onu gerçekleştirmek için çabalamak hegemonik erkekliğin özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Erkekler genellikle güzel ve sağlıklı bir bedene sahip olmak istemektedir. Bu durum, hedefi olan erkekler için bir çabalama çağrısı ifade etmektedir. Erkeklerin çalışarak amaçlarına ulaşmalarına yönelik bu ve benzeri çağrılar medyada, dergilerde, dergi başlıklarında ve içeriklerinde sıklıkla öne çıkmaktadır (Hacısoftaoğlu ve Elmas, 2015: 29).

Hegemonik erkekliğin inşasında etkili olan erkek yaşam tarzı dergileri, daha önceleri kadına aitmiş gibi görünen güzel ve sağlıklı görünme arzusunun artık erkekler tarafından da önemsenmesini sağlamıştır. Bu anlamda erkekler arasında birbirlerini ve kendilerini meşru kılacak bir dönüşümün yaşanmasına sebep olmuştur (Hacısoftaoğlu ve Elmas, 2015: 23). Erkek bedenlerinin ve erkekliğin temsilinin, erkekler üzerindeki etkilerini incelemeden önce erkek dergilerinin hangi etkenlerle ortaya çıktığına ve hangi ortamların bu süreçte etkili olduğuna bakmak gerekmektedir.