• Sonuç bulunamadı

Enterkonneksiyonlarla İlgili AB’deki Durum

7. ULUSLARARASI ENTERKONNEKSİYONLAR 1. Enterkonneksiyonların Gelişimi ve Yararları

7.5. Enterkonneksiyonlarla İlgili AB’deki Durum

96/92/EC Sayılı AB Elektrik İç Piyasası Hakkında Ortak Kurallar Direktifi hükümden kaldırılıp yerine 2003/54/EC Sayılı Yeni Elektrik Direktifi16, Bakanlar Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun (AP) ortak kararı ile 26 Haziran 2003 tarihinde kabul edilmiştir.

Arz güvenliğinin sağlanması için yeni Direktifte, her bir üye devlette arz ve talep dengesinin izlenmesi gerektiği ve Topluluk düzeyinde üye ülkeler arasındaki enterkonnekte kapasiteyi dikkate alarak, durum raporu hazırlanması öngörülmüştür.

Enterkonneksiyon kapasitesini de içeren gerekli şebeke altyapısının inşası, bakımı ve desantralize elektrik üretiminin, elektrik arzında istikrarın sağlanması açısından önemli olduğu vurgulanmıştır.

Direktifte, küçük sistemler ile ilgili bir durumda, küçük sistemler ile enterkonnekte olan İletim Sistem Operatörünün (İSO), Direktifin 2inci maddesinin (17) numaralı bendinde tanımlanan bir iletim veya dağıtım sisteminin işletimi için gerekli tüm hizmetleri (ancillary service) sağlayabileceği belirtilmektedir.

Direktifte iletim sisteminin işletimine yönelik düzenlemelere bakıldığında üye devletlerin ekonomik dengeyi ve etkinliği sağlamak için bir veya iki tane İSO atayabileceği belirtilmektedir. İSO, elektrik iletimine yönelik makul talebin karşılanması için sistemin sürekliliğini sağlamak; yeterli iletim kapasitesi ve sistem güvenilirliği ile arz güvenliğine katkı sağlamak; diğer enterkonnekte sistemlerle alışverişleri dikkate alarak sistemdeki enerji akışını yönetmek; güvenilir, etkin bir elektrik sistemi için iletim veya dağıtım sisteminin işletimi için gerekli tüm hizmetleri sağlamak; güvenli, etkin bir işletim, koordineli gelişme ve enterkonnekte sistemler arasında işlerliği sağlamak için enterkonnekte bağlantısı olduğu diğer sistemlerin işletmecilerine yeterli bilgiyi sağlamak;

sistem kullanıcıları arasında ayrımcılığı önlemek ve sistem kullanıcılarına sisteme erişime ilişkin bilgiyi sağlamakla yükümlüdür.

16 Yeni Direktif 1 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe girecektir.

İSO, kendi alanında üretim tesisi, yük dağıtımı (dispatching) ve diğer sistemlerle olan enterkonnektörlerin kullanımını belirlemekten sorumludur. Yük dağıtımı işlemi ve enterkonnektörlerin kullanımı üye devletlerin onayıyla objektif, ayrımcı olmayan kriterlere göre belirlenmelidir. Sistemdeki teknik kısıtlar, enterkonnektör transferleri veya geçerli üretim tesislerinden sağlanan elektriğin ekonomik önceliği dikkate alınmalıdır.

Direktifte, üye devletler, İSO'lardan, yük dağıtımı yapılırken yenilenebilir enerji kaynakları veya atık veya bileşik ısı ve güç kullanan üretim tesislerine öncelik vermesini isteyebilir, denmektedir. Ancak arz güvenliğini tehdit eden durumlarda, o ülkede yıllık olarak tüketilen tüm birincil enerji kaynaklarının %15'ini geçmemek kaydıyla bu kaynaklara öncelik verilebilecektir.

ABD, İtalya, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde (Norveç, İsveç, Danimarka) meydana gelen elektrik kesintileri iletim ağlarının yeterliliği konusunu gündeme getirmiştir. Hala Avrupa iletim ağında önemli darboğazlar bulunmaktadır. Elektrik pazarlarının açılması ve üye devletler arasında artan serbest elektrik ticareti, arz güvenliğini sağlamak için, sınır ötesi konuların daha dikkatli ele alınmasını gerektirmektedir. Artan elektrik ticareti ile iletim hatlarının yükü oldukça artmıştır.17 Avrupa'da yeterli sınır ötesi kapasite oluşturulmadığı ve pazarlar arasında elektrik enerjisinin reel akışı sağlanmadığı sürece tek bir elektrik pazarından bahsetmek mümkün değildir. Bunları dikkate alarak Avrupa Komisyonu (AK) 10 Aralık 2003 tarihinde enerji altyapısı ve arz güvenliği ile ilgili Yeni Enerji Paketi’ni çıkarmıştır. Bu enerji paketinin amacı, Avrupa’da Kaliforniya benzeri deneyimlerin yaşanmaması ve Avrupa enerji iç pazarının güçlendirilmesi için yeni bir çerçeve oluşturmaktır. Bu çerçeveye göre elektrik enerjisi üretimi yatırımlarının arttırılması ve üye devletlerin iletim ve dağıtım hatlarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yeni Enerji Paketi, Enerji Altyapısı ve Elektrik Arz Güvenliği ile ilgili bir Direktifi; doğal gaz ağlarına erişim ile ilgili bir düzenlemeyi; enerji etkinliği ve hizmetleri üzerine bir direktifi 18 ve Trans-Avrupa elektrik ve doğal gaz şebekelerine ilişkin tüzüklerin revizyonu19 ile ilgili kararı içermektedir. Şu anda enerji paketini AP ve Avrupa Bakanlar Konseyi gözden geçirmektedir.

Elektrik Arz Güvenliği ve Altyapı Yatırımlarının Korunması ile ilgili Önlemler Direktif Önerisi’nde enterkonneksiyon kapasitesinin yetersiz kalmasının rekabetin gelişimini olumsuz etkilediği ve sınır ötesi yatırımlar teşvik edilmedikçe piyasa hakimiyeti sorununun çözülemeyeceği ve arz güvenliğine de tehdit oluşturacağı belirtilmiştir.

Önerilen Direktifin amacı üye devletler arasında enerji üretimi piyasası, arz-talep dengesinin sağlanması ve Avrupa çapında bazı ana iletim yatırımlarının teşvik edilmesi için belirli bir politika oluşturmaktır. Direktife göre her İSO, kendi ulusal düzenleyici kurumuna yıllık olarak yatırım stratejisini sunmak durumundadır. Düzenleyici kurumlar bu yatırımların gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini kontrol etmekle yükümlüdür. Bu hedeflere uyulmadığı takdirde finansal olarak cezai yaptırımların uygulanması öngörülmüştür. İletim ve dağıtım hatlarına bağlı olan arz güvenliği ile ilgili, Direktif, üye devletlerin bir standart belirlemesi gerektiğini belirtmektedir. Ana iletim kapasitesinin 12.800 Megavat (MW) daha arttırılması hedeflenmektedir. Bu da Elektrik İletim Koordinasyon Birliği 20 sisteminde, toplam üretim kapasitesinin %2,3’üne tekabül etmektedir. Özellikle yüksek gerilimli hatlar ve ülkeler arasındaki enterkonneksiyonlara

17 İngiltere'nin yeni iletim ağlarına ve iletim ağlarının yenilenmesine ihtiyacı olmasına rağmen yatırımlar yetersiz kalmaktadır.

18 Direktif, %1 oranında, enerji tüketimini azaltarak, AB’de enerji tasarrufunu sağlamayı amaçlamaktadır. Bunun için üye devletler bir ulusal program oluşturacaktır.

19 Amaç, yeni üyelerin bu çerçeveye entegre edilmesini sağlayacak önlemlerin geliştirilmesidir.

ELEKTRİK ENERJİSİ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 5-108

yönelik yatırımların teşvik edilmesi ve böylelikle elektrik enerjisi üretiminin, sınır ötesi taleplerde dikkate alınarak yapılması amaçlanmıştır. Ayrıca toplam kapasite içinde sınır ötesi ticaretin payının %8-9’dan %10-12’ye çıkartılması hedeflenmiştir. Sınır ötesi iletim yatırımlarının artmasıyla perakende satış piyasasında da rekabetin artacağı düşünülmektedir. Aynı şekilde, iletim kapasitesinin güçlendirilmesi ile yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji üretimi teşvik edilebilecek ve karbondioksit emisyonları azalacaktır.

Direktifte arz güvenliğinin sağlanması açısından ülkelerin İSO'ları arasındaki işbirliğinin de geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Bazı çevreler, AK’nin çıkardığı bu önlemler paketinin büyük elektrik firmalarını kayırdığını ve çevresel kaygıları dikkate almadığını belirtmektedir. Çevrecilere göre AK, üye devletler üzerinde yeni santrallar ve yüksek gerilimli hatlara yönelik geri dönülemez enerji yatırımlarını empoze etmekte ve bu da enerji ve iklim politikalarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Bir diğer eleştirilen konuda enterkonnekte yapıya odaklanarak enerji etkinliğinin arttırılamayacağıdır. Sistemin en güvenilir kısmı enterkonnektörler değildir. Tam tersine arz güvenliğini tehdit edebilir. Sistemdeki bir aksaklık ABD ve Kanada’da 2003 sonbaharında olduğu gibi diğer sistemlere de yayılabilir. Sistemde sürekliliğin sağlanması için yeni santralların kurulması gerektiği düşünülmektedir.

UCTE'nin Aralık 2003'te yayımladığı Sistem Yeterliliği Raporu'nda (System Adequacy Report) Avrupa elektrik sisteminin gelecekteki yeterliliği ve ilave yatırım ihtiyacını dikkate almıştır. Rapora göre 2010 yılına kadar kapasite transferlerinin sistem güvenliğine bir engel oluşturmayacağı belirtilmiştir. UCTE sisteminin bütün olarak güvenliği, 2004’den 2006’ya kadar hatta, gelen ilave üretime ve ulusal ve uluslararası iletim ağlarının gelişimine bağlı olarak kabul edilebilir bir seviyede tutulmalıdır. Eğer ilave yatırım kararları alınmazsa 2006’dan sonra üretimde potansiyel bir açık meydana gelecektir. Özellilkle 2008'den sonra "Large Combustion Plant" Direktifinin yürürlüğe girmesiyle, santral kapatma (decommissioning) kararlarının alınması sonucu bu açık daha da artacaktır.

Raporda ele alınan bir diğer konu, sistem yeterliliği ile ilgili olarak UCTE ülkelerinde yer alan farklı ağlardaki beklenen gelişmelerin, içsel birtakım kısıtların kaldırılmasıyla ve/veya enerji akışlarının kolaylaştırılmasıyla enterkonneksiyonlarda varolan veya olası darboğazların azaltılması veya önlenmesi yönünde olması ile ilgilidir.

Raporda belirtilen başka bir hususta serbest piyasa anlayışının işlerlik kazanmasıyla, enterkonnekte ağda yeni darboğazlar meydana gelebileceği ve bununda ekonomik açıdan kaynakların etkin kullanımını engelleyeceği belirtilmiştir. AK, bu tür istenmeyen gelişmelerin arz güvenliğine, sürekliliğe ve de özellikle rekabetçi piyasa yapısına zarar vermesinden korkmaktadır.

Raporda dikkate alınması gereken bir diğer konu ise UCTE sisteminde yenilenebilir enerji kaynaklarının ve özellikle rüzgar gücünün rolünün artması21 ile yeterli dengeleme

21 UCTE Sisteminde, Ocak 2004 ve Temmuz 2006'yı kapsayan dönemde, enerji üretim kapasitesindeki artışın büyük ölçüde yenilenebilirlerle (özellikle rüzgar gücü) enerji üretiminden kaynaklanacağı belirtilmiştir. (+14 GW, 2004 ve 2006 arasında yaklaşık %51) Konvansiyonel termal santrallar için ise 12.8 GW'lık bir artış öngörülmektedir. 2006-2010 arası döneme bakıldığında bu oran yenilenebilir kapasite için 22 GW, konvansiyonel termal güç kapasitesi için 11 GW'lık bir artış olarak belirlenmiştir. Detaylı bilgi için bkz. UCTE, UCTE System Adequacy Forecast 2004-2010 Report, Aralık 2003.

gücünün sağlanması ve özellikle çevre ile ilgili mevzuatların yürürlüğe girmesiyle konvansiyonel termal santralların kapatılması kararının alınması sonucu, birtakım sorunlar yaşanabileceği belirtilmiştir. Yenilenebilir enerji kaynakları ile üretim arttıkça şebeke planlamacıları için yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin rüzgar çiftlikleri nüfus yoğunluğunun düşük olduğu alanlarda kurulmaktadır. Oysa bu alanlarda talebin az olması, burada üretilen enerjinin yüksek talepli bölgelere iletilmesini gerektirmektedir.

Nüfus yoğunluğunun düşük olduğu bölgelerde şebekeler düşük oranda yükü karşılayabilme kapasitesine sahiptir. Fakat şimdi yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesiyle bu şebekelerin güçlendirilmeleri ve yeni altyapı yatırımlarının yapılması gerekmektedir. Rüzgar gücü payının önemli ölçüde arttığı İspanya ve Almanya gibi ülkelerde 400 kV'lık iletim hatlarının kurulması gerektiği belirtilmiştir.

Son olarak Raporda ihtiyaç olmasına rağmen uluslararası enterkonneksiyonların geliştirilmesine yönelik projelerin sınırlı olduğundan bahsedilmiştir. Geliştirilen projelerinde İSO'lar tarafından yerel halka kabul ettirilmesinin oldukça zor olduğu belirtilmiştir. Eurelectric22, 2003 yılında Avrupa’da yaşanan elektrik kesintilerinden sonra bir bildiri yayınlamıştır. Eurelectric, meydana gelen kesintilerin teknik sıkıntılardan kaynaklandığı konusunda şüphelide olsa sektörde aşırı düzenleme ve pazara müdahalenin bu sonuca yol açtığını düşünmektedir. Tek pazarın gelişimi için gelecek 25-30 yılda 600 GW elektrik üretim kapasitesine ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. Bu nedenle yeni kapasite inşa edilmelidir. Enerji talebi azaltılmalı, yeni iletime yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir.

Loyola de Palacio, AK Ulaştırma ve Enerji Genel Müdürlüğü Başkan Yardımcısı, elektrik piyasasının açılması sürecinin Avrupa’da yaşanan elektrik kesintileri ile hiç alakası olmadığını söylemiştir. Oysa rekabetçi piyasa yapısında farklı üretici ve tüketici grupları arasındaki arz ve talep dengesinin sağlanması daha karmaşık bir süreçtir. Ayrıca eskiden üretim, iletim ve dağıtım faaliyetlerinin tek elde yürütülmesi koordinasyonun sağlanmasında ve planlamada kolaylık sağlarken AB'nin çıkardığı Elektrik Direktifi ile bu faaliyetler farklı bağımsız kuruluşlar tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Birbirinden bağımsız hareket eden bu kuruluşlar arasında gerekli işbirliği sağlanmazsa sistemde arz güvenliği ve süreklilik açısından ciddi sorunlar yaşanabilecektir.

Son olarak bir diğer önemli konu ise yeni iletim projesi yatırımlarının teşvik edilmesindeki zorluklardır. Planlamada yaşanan güçlükler, teşviklerin az olması ve ciddi maliyetler içermesi bu alanda yatırım yapmayı cazip kılmamaktadır. Nitekim AK'nin Mart 2004'de çıkardığı son Kıyaslama Raporu’nda, üye devletler arasındaki enterkonneksiyon kapasitesinin yetersiz kalmasının elektrik sektöründe iç pazarın gelişimini yavaşlattığı belirtilmiştir. Sınır ötesi ağlara yönelik yatırımların ise yok denecek kadar az olduğu belirtilmiştir.23 Darboğaz yönetiminde koordineli hareket edilememesi ve ayrımcılığa yer verilmesi nedeniyle pazara yeni giriş yapmak isteyen firmalar pazara girememektedir.