• Sonuç bulunamadı

AB Elektrik Direktifi ve Plan

3- ELEKTRİK ENERJİSİ TALEP TAHMİNLERİ

5.2. Elektrik Enerjisi Üretim Planlaması 1. Elektrik Enerjisi Üretim Planlaması

5.2.6. AB Elektrik Direktifi ve Plan

5.2.6.1. Avrupa Birliği’nin Revize 2003 Elektrik Direktifi

Avrupa Birliği’nin Revize 2003 Elektrik Direktifi’ ne göre; arz güvenliği konusunda, her bir üye ülke tarafından arz-talep dengesi gözlemlenmelidir, ve gözlemleme topluluk düzeyinde bir rapor ile bölgeler arası enterkonneksiyon kapasitesini de dikkate alarak takip edilmelidir. Eğer arz güvenliğinin tehlikeye girmesi söz konusu ise, böyle bir

ELEKTRİK ENERJİSİ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 5-78

gözlemleme uygun önlemlerin alınmasına imkan tanımak üzere en kısa sürede gerçekleştirilmelidir. Gerekli şebeke altyapısı tesisi ve bakımı, enterkonneksiyon kapasitesi de dahil, kaliteli elektrik arzına katkı yapmalıdır. Enterkonneksiyon kapasitesi ve merkezi olmayan elektrik üretimi de dahil gerekli şebeke altyapı tesis ve bakımı kaliteli elektrik arzından emin olmak için önemli unsurlardır.

Arz Güvenliğinin İzlenmesi

Üye ülkeler arz güvenliğinin izlenmesi konularını garantiye almalıdır. Üye ülkeler, uygun olduğu durumda bu amacı düzenleyici otoritelere bırakabilirler. Bu izleme, ulusal piyasa düzeyinde arz/talep dengesini, puant talebi karşılama önlemleri ve bir veya daha fazla tedarikçinin devre dışı olma durumları yanı sıra beklenen gelecekteki talep seviyesini, planlanan veya inşa halindeki ilave kapasiteyi ve şebekelerin kalite ve bakım seviyesini kapsamalıdır. Her iki yılda bir bu izleme durumu ile ilgili rapor yayınlanacaktır.

AB’nin yukarıdaki açıklanan uygulamaları; bol yedekli, iyi enterkonnekte ve talep artış hızı Tükiyenin neredeyse üçte biri olan UCTE sisteminde bile serbest piyasa uygulamasında arz eksikliği olabileceği tehlikesinin görülmesi üzerine Direktifte yer almıştır.

Yeni kapasite için Yetkilendirme Prosedürü

6. Yeni üretim kapasitesi tesis edilmesi için, üye ülkeler objektif, şeffaf ve ayrım gözetmeyen kriterlere uygun olarak bir yetkilendirme (autorization) prosedürünü oluşturmalıdırlar.

7. Üye ülkeler, kendi topraklarında yeni üretim kapasitesi tesis edilmesi için yetkilendirme prosedürü kriterlerini oluşturacaklardır. Bu kriterler;

a. Güvenlik ve elektrik sisteminin güvenilirliği, tesis ve ilgili donanım b. Halk sağlığı ve güvenliğinin korunması

c. Çevrenin korunması d. Saha kullanımı

e. Kamu arazisi kullanımı f. Enerji verimliliği

g. Birincil kaynakların doğası

h. Başvuru sahibine özgü teknik, ekonomik ve finansal yeterlilik gibi karakteristikler

i. Madde 3’ün sürdürülebilirliği açısından uygulanmış önlemler ile uyum 8. Üye ülkeler; sınırlı kapasite ve potansiyel etkilerini dikkate alarak küçük ve

dağıtım sistemine bağlı üretim tesisleri için de yetkilendirme prosedürünü garanti etmelidirler.

9. Yetkilendirme prosedürü ve kriterleri kamuya açık olmalı. Yetkilendirilmelerinin reddedilmelerinin nedenleri konusunda başvuru sahipleri bilgilendirilmelidir.

Nedenler objektif, ayrım gözetmeyen bir şekilde, iyi açıklanmış ve zaman içinde doğruluğu kanıtlanacak şekilde olmalıdır. Başvuru sahibi Yasal prosedürler açısından bilgilendirilmelidir.

Yeni Kapasite Teklif Edilmesi

Üye devletler, arz güvenliğinin sağlanması, yeni kapasite temini veya enerji verimliliği/talep tarafı yönetimi önlemleri amacıyla şeffaf ve ayrım gözetmeyecek bir şekilde yayımlanmış kriterlere uygun olarak bir teklif alma prosedürü imkanını oluştururlar. Buna karşın, bu prosedürler, tesis edilmekte olan üretim kapasitesi veya

enerji verimliliği/talep tarafı yönetimi önlemleri, yetkilendirme prosedüründe arz güvenliğinin sağlanması önlemleri yeterli olmadığı takdirde başlatılabilir.

Tevzi ve Dengeleme

Arz güvenilirliği açısından, ülke talebinin karşılanması için gerekli elektrik enerjisi üretiminin %15’ini aşmayacak oranda birincil (fuel) yerli kaynağa (indigenous primary enegy fuel sources) dayalı üretim tesislerinin tevzisine öncelik verilmesi tavsiye edilmektedir.

5.2.6.2. Avrupa Birliği Yenilenebilir Enerji Direktifi

Yenilenebilir enerjinin küresel anlamda çevresel faydaları ve sürdürülebilir enerji arzına katkısı dikkate alınarak Avrupa Birliği (AB) üye devletleri bu kaynaklardan elektrik üretiminin desteklenmesi hususunda hemfikirdir. Bu çerçevede birçok destek planı geliştirilmesine rağmen bazen bu planlar rekabet hukuku ile çelişebilmektedir. Önceleri üreticilere yönelik destek mekanizmalarını içeren bu planlar daha sonra geliştirilerek piyasaya yönelik hale getirilmiştir (açık arttırma-eksiltme) yöntemi, yeşil sertifikalar gibi).

Yenilenebilir Enerji Kaynakları üzerine yayımlanan Beyaz Kitap'ta arz güvenliği, çevrenin korunması, sosyal ve ekonomik uyumun sağlanması ve enerji kaynaklarının farklılaştırılması gerektiği dikkate alınarak yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi Topluluğun öncelik alanı olarak belirlenmiştir. Kitapta 2010 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilecek elektriğin toplam elektrik üretimindeki payının %12'ye çıkartılması hedeflenmiştir15. 1997 yılına baktığımızda bu oran %3.2 civarındadır.

Avrupa Parlamentosu (AP) 30 Mart 2000 tarihinde çıkardığı bir kararla yenilenebilir enerji hedefleri konusunda üye devletleri bağlayıcı birtakım hedeflerin Topluluk düzeyinde alınması gerektiğinin altını çizmiştir.

27 Eylül 2001 tarihinde AP ve Bakanlar Konseyinin kararıyla 2001/77/EC Sayılı Elektrik İç Pazarında Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Üretilen Elektriğin Teşviki'ne yönelik bir direktif yayımlanmıştır. Direktif, yenilenebilir enerji kaynaklarını rüzgar, güneş, jeotermal, dalga, gelgit (tidal), hidro güç (geniş ölçekli hidro güç dahil), biyokütle, arazi dolgularından elde edilen gaz (landfill gas), pis su arıtma tesisi gazı ve biyogazlar olarak tanımlamaktadır.

Bu yönetmeliğin amacının, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin dahili elektrik piyasasındaki payının artırılmasını teşvik etmek ve gelecekte çıkarılacak Avrupa Birliği Çerçeve Anlaşmasına temel teşkil etmek olduğu belirtilmektedir.

Bu yönetmelikte; AB ülkelerinde 2010 yılında tüketilecek tüm elektriğin % 22.1’inin yenilenebilir (yeşil) enerji kaynaklı olması öngörülmektedir.

Direktife göre her 5 yılda bir üye devletler, ulusal hedeflerini ortaya koyan bir rapor yayınlamakla yükümlüdür. Üye devletlerin koyduğu hedefler, Direktifin ekinde verilmiş olan AB Komisyonu'nun belirlediği referans değerler ve Kyoto Protokolü çerçevesinde yerine getirilmesi gereken ulusal taahhütler ile uyumlu olmak zorundadır. Rapor aynı zamanda hedefe ulaşmak için alınan önlemleri de içermelidir. Ayrıca üye devletler Ekim

15 Büyük hidro kaynakları buna dahil değildir, ancak bu durum 27 Ekim 2001’de tüm hidrolikleri dahil edecek

ELEKTRİK ENERJİSİ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 5-80

2003 tarihinden itibaren her iki yılda bir geldikleri noktaya yönelik rapor hazırlamakla yükümlüdür.

Birçok destek planının olması ve hangisinin daha etkili olduğu konusunda uzlaşmaya varılamamasından dolayı Direktif, Komisyonu bu planları değerlendirmek ve rekabeti önleyip önlemediğini denetlemekle yükümlü kılmıştır. Ekim 2005'de Komisyon bununla ilgili bir rapor yayınlayacaktır ve eğer gerek görülürse desteğe yönelik bir Topluluk Çerçevesi önerecektir.

Direktife göre üye devletler, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin menşeini garantilemek için bir prosedür hazırlamakla yükümlüdür. Eğer istenirse üye devletler menşe garantisi (guarantee of origin) çıkarabilmelidir. Üretim ve dağıtım faaliyetlerinden bağımsız yetkili bir otorite menşe garantilerinin çıkartılmasını denetlemekle yükümlüdür.

Aşağıda Tablo 5.1’de Avrupa Birliği ile üye ülkelerin herbirinin yönetmelikte belirtilen milli hedefleri gösterilmektedir. Türkiye’nin hidroelektrik üretimi de mukayese için bu tablonun altına ilave edilmiştir.

Avrupa Birliği ülkeleri öngörülen hedeflere ulaşmak için yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımları artırmak amacıyla, hem arz tarafında (yeşil sertifika, yatırım desteği, vergi muafiyeti veya indirimi, vergi iadesi, doğrudan fiyat desteği gibi) çeşitli teşvik ve destek politikaları uygulamakta, hem de talep tarafında yeşil enerji kullanımını yaygınlaştırmak için vergi muafiyetleri ve subvansiyon gibi uygulamalar yapmaktadır. Aşağıda bazı örnekleri verilen bu teşvik ve desteklemelerin şekli ve mekanizmaları ülkeden ülkeye değişmektedir.

Almanya’da 2000 yılında çıkarılan “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Öncelik Verilmesine Dair Kanun” yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimi içindeki payını 2010 yılına kadar iki misline çıkarmayı hedeflemekte ve küçük hidroelektrik (5 MW’a kadar), rüzgar, güneş, jeotermal, biomass, vs. gibi yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarında üretilecek elektriğin asgari fiyatını, iletim ve dağıtımını düzenlemektedir.

Kanunun gerekçesinde, Almanya’daki tüm hidroelektrik potansiyelin halihazırda kullanılmış olduğu ve geriye teşvik edilerek geliştirilebilecek yalnızca küçük hidroelektrik santrallar ile rüzgar, güneş gibi diğer yenilenebilir enerji kaynakları kaldığı açıkça belirtilmektedir. Bu gerekçede ayrıca rüzgar santrallarının teşvik nedenleri açıklanırken, rüzgar türbinlerinin yeni bir teknoloji olduğu ve bu konudaki teşviğin Almanya’da bu teknolojinin geliştirilmesine, ilave istihdam yarattığına, imalat sektörü ve ihracata katkısına dikkat çekilmektedir. Almanya, bu tür teşvik uygulamalarıyla karbondioksit emisyonunu 2005 yılına kadar (1990’dakine göre) %25 azaltmayı, 2010 yılına kadar da tüm sera gazları emisyonunu %21 azaltmayı hedeflemektedir.

Hollanda’da 2002 yılı sonuna kadar elektrik tüketimine vergi uygulanmaktaydı ve yeşil enerji bu vergiden muaf tutulmakta idi. Vergi kanununda Kasım 2002’de yapılan bir değişiklikle 2003 yılı başından itibaren “ecotax” denilen bu vergi KDV dahil 7.604 Eurocent olarak uygulanacak, yeşil enerjide ise bu vergi 2.1 Eurocent olacaktır. Yani tüketici tarafında yeşil enerjinin diğer enerji türlerine göre vergi avantajı kWsaat başına yaklaşık 5.5 Eurocent olacaktır. Zaman içerisinde bu vergi avantajının 3.5 Eurocent’e düşürülmesi planlanmaktadır.

İsveç’te rüzgar ve küçük hidroelektrik santrallarda üretilen elektriğe (arz tarafında) verilen subvansiyon 1.54 cent/kWsaat’tir. İsveç’te buna ilave olarak, rüzgar enerjisi ve küçük hidroelektrik (<1.5 MW) yatırımlarına % 15 “yatırım hibesi” (investment grant) ile

rüzgar enerjisi kullanıcılarına kWsaat başına 2.77 cent “çevre iskontosu” (environmental discount) uygulanmaktadır.

(bakınız http://www.swedenvironment.environ.se/no0004/0004.html )

Danimarka, İsveç ve diğer bazı ülkelerde yakın gelecekte elektrik dağıtımı yapan kuruluşların “yeşil enerji kotası” uygulamaları, yani sattıkları elektriğin belli bir kısmını yeşil enerji kaynaklarından temin etmeleri yükümlülüğü getirilecektir. Bu diğer ülkelerden elektrik ithal edecek tüketicilerin de uymak zorunda kalacakları bir kota uygulaması olacaktır.

Bütün bu bilgilerden ortaya çıkan gerçek şudur; AB’de yeşil enerji için büyük bir hareket, gayret ve teşvik görülmektedir.

Tablo 5. 1 Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Üretilen Elektriğin Brüt Tüketim İçindeki Payına İlişkin Üye Ülkelerin 2010 Yılı Milli Hedefleri

Yeşil Elektrik

1997 2010 Üye Ülke

TWh % %

Avusturya 39.05 70.0 % 78.1 %

İsveç 72.03 49.1 % 60.0 %

Portekiz 14.30 38.5 % 39.0 % Finlandiya 19.03 24.7 % 31.5 %

İspanya 37.15 19.9 % 29.4 %

Danimarka 3.21 8.7 % 29.0 %

İtalya 46.46 16.0 % 25.0 %

Fransa 66.00 15.0 % 21.0 %

Yunanistan 3.94 8.6 % 20.1 % İrlanda 0.84 3.6 % 13.2 % Almanya 24.91 4.5 % 12.5 % Birleşik Krallık 7.04 1.7 % 10.0 % Hollanda 3.45 3.5 % 9.0 % Belçika 0.86 1.1 % 6.0 % Lüksemburg 0.14 2.1 % 5.7 % Avrupa Birliği 338.41 13.9 % 22.0 % Türkiye’de

Hidroelektrik 39.82 38.5 % 33,7 %