• Sonuç bulunamadı

Endüstri Devrimi öncesinde ekonomi; insan, hayvan ve toprak üretim faktörlerine dayanmaktadır. Endüstri Devrimi’yle beraber yeni buluşlar üretime etki ederek buhar gücüyle çalışan makineler kitle üretimine imkân sağlamıştır. Günümüze gelene kadar üç tane Endüstri Devrimi gerçekleşmiştir (Drath ve Horch, 2014). Birinci Endüstri Devrimi (Endüstri 1.0) İngiltere’de başlamış olup 19. Yüzyılın ortalarına kadar etkisini göstermiştir. İkinci Endüstri Devrimi (Endüstri 2.0) teknoloji devrimi olarak da ifade edilir ve yaklaşık olarak 19. Yüzyılın ortalarıyla 20. Yüzyılın ortaları arasındaki dönemi kapsamaktadır (Jänicke ve Jacob, 2009).

1970’li yıllar itibariyle teknolojinin gelişmesiyle beraber otomasyon yaygınlaşmaya başlamıştır. Üçüncü Endüstri Devrimi’nin (Endüstri 3.0) diğer endüstri devrimlerine göre daha geç başlamasının sebebi ise İkinci Dünya Savaşı ve beraberinde oluşan sorunların giderilmesidir. Ancak savaş Endüstri 3.0’ın geç başlamasına neden olmuştur. Çünkü savaş sırasında duyulan ihtiyaçlara göre geliştirilen teknolojiler bu dönemin başlamasına aracı olmuştur (Pamuk ve Soysal, 2018: 43).

21. yy başlarında ise bilişim ve iletişim teknolojilerindeki önemli gelişmeler internetin yaygın kullanılmasına, aynı zamanda yazılım alanındaki ilerlemeler de akıllı sistemlerin gelişimine katkı sağlamıştır. Bu süreçte ortaya çıkan dijital sistemler arasında bağlantı kurularak yeni üretim sistemleri, 4. Sanayi Devrimi ya da Endüstri 4.0 olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Aslında Endüstri 4.0, değer zinciri boyunca birbirleriyle bağlantılı bir şekilde iletişim kuran teknolojiye ve onun cihazlarına dayanan üretim süreçleri şeklinde ifade edilmektedir. Geleceğin “akıllı” fabrikası olarak adlandırılan, bilgisayar tarafından yön verilen sistemlerin fiziksel süreçleri takip ettiği, fiziksel bir benzerini sanal olarak oluşturduğu ve bağımsız kararlar alabilmesini sağlayan bir yapıyı oluşturmaktadır (Soylu, 2018: 44-45).

Ayrıca Endüstri 4.0 bilgisayar tarafından yön verilen sistemlerin fiziksel süreçleri yanı sıra mühendislik, planlama, üretim, operasyonel ve lojistik süreçlerinde kalite standartları açısından oldukça esnek ve dayanıklıdır. Aynı zamanda maliyet, kullanılabilirlik ve kaynak tüketimi gibi çeşitli ölçütlere uygulanabilen dinamik, eş zamanlı olarak en uygun hale getirilmiş, kendi kendini yürütebilen değer zincirlerinin oluşması şeklinde de tanımlanmaktadır (Acatech, 2013: 20).

Tablo 4: Dört Endüstri Devrimine Genel Bakış Karışıklık, Üretkenlik

1800’ler 1900’ler 1960’lar Bugün Zaman Kaynak: Ertuğrul ve Deniz, 2018: 167

2011 yılında Almanya’da Hannover Fuarında ilk kez ortaya Endüstri 4.0 yaşlanan nüfus sebebiyle Almanya’nın aldığı bir insan kaynakları stratejisidir (Alçın, 2016: 21). Bilişim, internet süreçlerinin üretim aşamalarına entegre edilmesi ve süreçler arası ağların oluşturulması olarak tanımlanan Endüstri 4.0’ın temel kavramları Tablo 5 ’de açıklanmıştır (Roblek ve diğ., 2016: 4).

Tablo 5: Endüstri 4.0’ın Temel Kavramları

Temel Kavram Açıklama

Akıllı fabrika, akıllı üretim, geleceğin fabrikası

Akıllı fabrikalar; daha zeki, esnek ve aktif olacak. Üretim; sensörler, aktörler ve otonom sistemlerden oluşacak. Makine ve teçhizatlar; süreçleri otonom karar alma ve kendi uyumlarını geliştirecek yetenekte olacak. Endüstri 4.0 Endüstri 4.0 Dijitalleşme Endüstri 3.0 Dijitalleşme Endüstri 3.0 Elektrikleşme Endüstri 2.0 Elektrikleşme Endüstri 2.0 Mekanikleşme Endüstri 1.0 Mekanikleşme Endüstri 1.0 El Emeği El Emeği

Ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde yeni sistemler

Ürün ve hizmet gelişimi bireyselleşecek. Bu bağlamda, açık yenilik, ürün zekâsı ve ürün hafızası yaklaşımları önemli hale gelecektir. Kendi kendine örgütlenme Bütün tedarik ve üretim zincirlerinde süreç

değişime gidecektir. Bu değişimler, tedarikçiden lojistiğe ve ürünün yaşam sürecini etkileyerek değiştirecektir. Bütün bu değişimlerle birlikte, üretim süreçleri kurumsal sınırlara daha yakın duruma gelecektir. Tedarik ve üretim zincirlerindeki bu değişimler, şimdiki üretim sistemlerine göre daha da fazla yerinden yönetime gidecektir. Bu da klasik üretim hiyerarşisinin bozacak ve kendi kendine örgütleyen bir yapıya dönüşecektir.

Akıllı ürün Ürünler, sensörlü ve mikroçipli olacak.

Böylelikle nesnelerin interneti (IoT) aracılığıyla diğer ürünler ve insanlarla iletişim de olabilecek. Arabalar, saatler, deterjanlar ve daha fazlası “akıllı” olmaları sağlanacaktır. Üreticileri, ambalajlara takacakları sensörler aracılığıyla ürünün ne zaman kullanıldığını belirleyecekler ve akıllı telefonlarla tarandığında iletişim sağlayabileceklerdir. Akıllı ürünler aynı zamanda; gizliliğin ihlali ve bireysel güvenlik sorularını da gündeme getirmektedir.

Dağıtım ve tedarikte yeni sistemler Dağıtım ve tedarik zaman içerisinde daha da bireyselleşecek.

İnsan ihtiyaçlarına uyum Yeni üretim ve perakende sistemleri insan ihtiyaçlarına göre şekillenecektir. Bu sistemlerin kişisel akıllı aracılar gibi robotik

araçların birleşimi şeklinde olması önerilmektedir; Siri, Viv, Cortana, Google Now ve IoT. Bu alıcı ve satıcı arasındaki etkileşimin baskın modeli haline gelebilir. Siber-fiziksel sistemler Sistemler; ölçüm, ağ kurma ve fiziksel

süreçleri bir araya getirecektir. Saklı bilgisayarlar ve ağlar, fiziksel süreçleri takip ve kontrol edecek. Fiziksel süreçler ölçümlerden etkilendiğinde ya da etkilenmediğinde geribildirim döngüsü olacak. Örneğin hayati insan fonksiyonlarının kontrolü; bu sistemde acil sağlık hizmetlerine mobil uygulamalarla, giysilerdeki sensörlerle ve dairedeki güvenlik kameralarına sensörlerle ulaşılacak

Akıllı şehir Akıllı şehir, kalkınma politikasında altı

faktörü taşıyan şehirlere denmektedir: akıllı ekonomi, akıllı mobilite, akıllı çevre, akıllı insanlar, akıllı yaşam ve akıllı yönetişim. Bu, yeni nesil bilgi teknolojilerinin ve bilgi temelli ekonominin hızlı gelişiminin ve değişiminin ürünüdür. İnternet, telekomünikasyon ağı, yayın ağı, kablosuz geniş bant ağı ve diğer sensör ağları temel almakta ve merkezinde nesnelerin interneti yer almaktadır.

Dijital sürdürülebilirlik Sürdürülebilirlik ve kaynak verimliliği, akıllı şehirlerin ve akıllı fabrikaların oluşmasında giderek önemli olmaktadırlar. Gizli bilgilerin kullanımında etik kurallara saygılı olmak gereklidir. Bu faktörler, başarılı ürünler için temel şartlardır.

Tüm bu kavramlarla beraber Endüstri 4.0 süreci, daha yüksek katma değerli, kendi ekonomisini oluşturan, değer zincirlerini derinden değiştiren ve nitelikli insan gücüne ihtiyacın en çok hissedildiği bir süreçtir (TÜSİAD, 2016). Endüstri 4.0 sanayi üretiminde rol alan tüm unsurların birbirine ulaşmasına, tüm verilere anında erişilebilmesine, bu verilerle birlikte yüksek katma değer oluşturabilmesine ortam hazırlamaktadır. Endüstri 4.0 birçok gelişmiş otomasyon sistemini, veri alışverişlerini ve üretim teknolojilerini bünyesinde barındıran çok yönlü bir kavramdır (Özsoylu, 2017: 45). Endüstri 4.0’ın temel özellikleri ise şu şekilde sıralanabilir (ITRE, 2016: 21):

Birlikte Çalışabilirlik: Siber-fiziksel sistemler insanların ve akıllı fabrikaların birbirleriyle bağ oluşturmasını ve iletişim kurmalarını sağlar. Böylece insanların, makinelerin ve ürünlerin birbirlerine bağlı olarak çalışmasını ifade etmektedir (TOBB, 2016: 18)

Sanallaştırma: Akıllı işletmelerin sanal bir kopyası, sensör verilerinin sanal modellemeler ve benzetim modelleriyle bir araya getirilmesiyle oluşturulur. Kullanılan ileri teknolojiler ile beraber işletmeler müşteri isteklerine göre kendilerini ayarlayabilmelerini ifade eder (TOBB, 2016: 21) .

Yerinden Yönetim: Kendi kararlarını verme yeteneğine sahip olan siber-fiziksel sistemler ve 3d baskı gibi teknolojiler sayesinde ürünler yerel bir şekilde üretmektir.

Gerçek Zamanlı Yetenek: Toplanan verileri analiz etme yeteneği ve çeşitlendirilmiş analizleri anında sunma imkânını ifade etmektedir (Schwab, 2016: 151).

Platform Odaklı Hizmetler: Üretim, müşteri odaklı olmalıdır. Bu bağlamda insanlar ve akıllı cihazlar, müşterinin özelliklerine dayalı ürünler üretmek için servis sağlayıcı platformlardan verimli bir şekilde faydalanabilmedir.

Modülerlik: Değişen ihtiyaçlara karşılayabilecek veya genişletilebilmesi mümkün modüllere sahip akıllı sistemler olmalıdır.

Bu bahsedilen Endüstri 4.0 özellikleriyle beraber dünyada yeni bir sanayi devrimi başlamıştır. Böylelikle gelişen teknolojilerin gücü ve etkisi, genişleyen veri iletişimi ve bilgi

ağı ile daha da artmaktadır. Endüstri 4.0 için kullanılabilecek önemli teknolojik uygulamalar ve destekleyecek kavramlar şöyle sıralanabilir. Nesnelerin interneti, siber fiziksel sistemler, üç boyutlu (3 D) yazıcılar, akıllı işletmeler, akıllı robotlar, büyük veri, bulut bilişim sistemleri, simülasyon ve sanal gerçeklik gibi kavramlar destekleyici kavramlar olmuştur (Sayın ve Karaman, 2019: 18).

Yine Endüstri 4.0 bazı alanlara dikkat etmemizi sağlarken aynı zamanda Endüstri 4.0’a geçen ülkelerinde mesafe alacağı alanları (Büyükuslu, 2018: 37) şöyle açıklamıştır:

 Çevre dostu yenilenebilir enerji  Yoksulla ve eşitsizlikle mücadele  Akıllı işletmeler ve binalar

 Elektrikli araçlar ve sürücüsüz otomobiller  Bilişim teknolojileri ve siber güvenlik

 Yapay zeka uygulamalarının yaygın hale gelmesi  Büyük veri

 Finansal teknolojilerin yükselişi

 Dijital, verimli ve yüksek hızda üretim

 Yüksek nitelikte eğitim ve beraberinde yüksek nitelikte insan kaynağı gücünün oluşmasına neden olacağını belirtmiştir.

Ülkelerin bu alanlarda alacağı mesafenin yanı sıra Endüstri 4.0’da ayırt edici özelliklere de bakmak gerekmektedir. Bunlar; hız, genişlik yahut derinlik yani toplumda, bireyde derin değişikliğin gerçekleşmesi ve sistemin yapısı da önemli değişikliklere sebep olmuştur (Özsoylu, 2017: 46). Son olarak Sanayi 4.0’ın; hizmet tarafında ve iş modellerinde, güvenirlik ve verimlilikte, bilgi teknolojileri ve makine güvenliğinde, çalışanların eğitim ve yeteneklerinde gibi alanlarda etkisinin olduğu vurgulanmaktadır. Özellikle de nitelikli insan kaynağının yetişmesi ve yüksek ölçüdeki becerilerin önem kazanacağı öngörüler arasındadır (Bonekamp ve Sure, 2015: 33).

Diğer taraftan yeni teknolojiler bazı olumsuzluklara neden olacaktır. Bunların en başında insan sağlığını tehdit eden riskli ve zararlı olan bazı iş kollarında (kimya, boya, iplik, maden ve inşaat) işçi yerine robotların çalıştırılması neden olacaktır. İşçilerin iş imkanı elinden

alınması olumsuzlukların sadece birisi olsa da bu çalışanlar yeni düzende verilecek eğitimlerle başka alanlara yönlendirilerek istihdama kazandırılması mümkün olabilecektir (Bozlar, 2018: 65).

2.7 Toplum 5.0

Endüstri 4.0 hayatımıza yeni yeni girmeye başlamışken; 2017 yılında Almanya’da düzenlenmiş olan Bilişim Fuarı’nda Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından Toplum 5.0 kavramı gündeme gelmiştir. Endüstri 5.0 olarak da isimlendirilen Toplum 5.0’ın felsefesi, teknolojinin toplum açısından zararlı düşünülmesinin aksine bir yardımcı ya da destekçi olarak düşünülmesi gerektiğini vurgulamışladır (Develi, 2017). Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 küçük düzeyde ki işletmeleri etkilerken, büyük düzeyde ki işletmeleri ise yeni bir büyüme ve kalkınma modeli ortaya koymuştur. Bu eş zamanlı teknolojik değişimle beraber toplumsal dönüşüm yeni bir akıllı toplumun oluşturulmasını gündeme getirmiştir (Büyükuslu,2018: 51).

Toplum 5.0’ın, Endüstri 5.0 adıyla ortaya çıkmamasının nedenlerinin başında, teknolojinin sosyal hayat ile uyum sağlanması yer almaktadır. Endüstri 4.0’da “bilgi toplumu” ifadesi ile çok sık anılırken, Toplum 5.0 ise “süper akıllı toplum” şeklinde anılmaktadır (Okan Gökten, 2018: 884). Toplum 5.0 ile elde edilmek istenen hedef; insan unsurunun, her gün ilerleyen teknoloji karşısında göz ardı edilmemesi gerektiğidir. Çünkü bu teknolojilerin sahibi ve asıl kullanıcısı elbette ki insandır. İnsanlar, teknolojiyi kullanırken bir amaç olarak değil aynı zamanda hayatlarını daha kolaylaştıracakları bir araç olarak kabul ederler (Mutluol, 2018).

Toplum 5.0 tarafından hedeflenen “Süper Akıllı Toplum” un özellikleri Harayama (2017:11) şu şekilde ifade etmiştir:

 Çeşitli ihtiyaçları olan bireylerin gerekli ürün ve hizmetleri gerekli düzeylerde ve ihtiyaç duydukları zamanda elde edebilmesini sağlayan bir toplum,

 Tüm insanların kalitesi yüksek kalite de hizmet alabileceği bir toplum,

 İnsanların yaş, cinsiyet, coğrafya yahut dil gibi çeşitli farklılıklarına izin veren, rahat ve refah içinde bir arada yaşayacakları bir toplum.

Böylesi bir toplum ise, avcılık toplumu, tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumu daha sonra ise bilimsel ve teknolojik yeniliklerin yol açtığı dönüşümlerle oluşabilecektir. Toplum 5.0’a kadar olan toplumların tarihsel gelişimi Şekil 1’de gösterilmiştir (Harayama, 2017:11; Keidanren [Japonya İş Federasyonu], 2016:8):

Şekil 1: Toplum 5.0’a Kadar Toplumların Tarihsel Gelişimi

Kaynak: Harayama, 2017:11; Keidanren [Japonya İş Federasyonu], 2016:8

Hedefi insanlık olmasına rağmen, Toplum 5.0, oluşan sosyal problemleri çözmek ve ekonomik kalkınmayı dengelemek amacıyla, ilk sırada bilim ve teknoloji yeniliğini önemsemektedir. Toplum 5.0, çıkış noktası olan Japonya’da, çözülmesi belirlenen bazı hedefler oluşturulmuştur. Bunlar (Kent, 2019):

 Dünya nüfusunun yaşlanmasına karşı yeni çözümler oluşturmak  Sanal dünyayı gerçek dünya ile birlikte yürümesini sağlamak

 Toplumun yararı gözetilerek Nesnelerin İnterneti’nden faydalanılması

Toplum 1.0, doğaya uyumlu toplu yaşayan ve birlikte avlanan insan gruplarıydı,

Toplum 2.0, tarımsal üretimde artan organizasyon ve milletlerin birlikteliğine dayalı gruplara dayalıydı,

Toplum 3.0 Sanayi Devrimi ile Sanayileşmenin artması ve seri üretime imkan tanıyan bir toplum olmuş,

Toplum 4.0 ile bilgi ağının gelişmesi katma değer sağlayarak bilgi toplumu olunmasını sağlamış,

Toplum 5.0 ise refaha dayalı merkezinde insanın olduğu bir toplumu hedeflemektedir. Toplum 4.0 üzerine kurulmuş bilgi toplumu olarak açıklanmıştır.

 Doğal afetler ve çevre kirliliği için çözüm yolları üretilmesi

Toplum 5.0, yapay zekâ ile beraber, insan ihtiyaçlarını belirlemek için standart olan süreçleri düzenli bir şekilde kullanan akıllı toplumu ifade eder. Bu sebeple, dijital olarak aktif ve bilginin var olduğu bir toplum; sosyal, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğe önem vermelidir. İnsan ve sosyal sermaye, akıllı şehirler ve akıllı toplumlar için merkez görevi görür ve uygulanabilmesi için yeniliği önemseyen yöntemlere ihtiyaç vardır. Amaç, birlikte çalışabilen ve çeşitli akıllı şehir sistemleri arasında aktif eş zamanlı etkiyi yaratan dijital altyapı ile bilgiye dayanan bir sistem oluşturulmalıdır (Saracel ve Aksoy, 2020: 30-31).

Hiç şüphesiz ki tüm bu hedeflerin gerçekleşmesi için, Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 ile hayatımıza giren ve tüm dünyayı oldukça etkileyen kavram yapay zekâ bu hedeflerin gerçekleşmesinde büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda büyük veri, yapay zekâ, robot gibi teknolojilerin sosyal yaşamı dijital dönüşüme uğratmakta ve bilgi toplumundan akıllı topluma geçişinde önemli rol oynamaktadır. Turizm açısından önem arz eden insan unsuru yani misafirler, Toplum 5.0’a şu şekilde adapte edilebilir (Topsakal ve diğ., 2018: 8-9):

 Kuşak farkından dolayı müşteriler sürekli tercih ettikleri ürün ve hizmetlerden vazgeçerek, turist destinasyonları değişime uğrayarak yeni-farklı ürün ve hizmetleri deneyimlemek istemektedir,

 Özellikle Z kuşağının hızlı olma isteğini gerçekleştirebilmek için ve insanların isteklerinin takipçisi olabilmek için BİT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) işletmeleri aktif şekilde kullanılmalıdır,

 Teknoloji firmaları tarafından geliştirilen turizme yönelik teknolojilerle rekabet edebilmek için turizm sektörü de hızla uyum sağlamaktadır ve değişim çerçevesinde organize bir değişim oluşturmaya başlamalıdır,

 Yaşanan sorunları çözmek ve turizmin yeni nesil teknolojilere uyumu için eğitim sistemleri, iş süreçleri, iş prosedürleri gibi uygulamalara yeni bir düzen getirilmelidir.

Tüm bu dinamikler her ne kadar faydalı ve tüm toplum tarafından benimsenmesi gereken unsurlar gibi görünse de, dünya çapında gerçekleşen bir toplumsal değişim önünde buna yönelik birçok engeller olabilecektir. Hukuk sisteminde oluşabilecek engeller, nesnelerin

dijitalleşmesinde oluşan bilimsel boşluklar, personel eksikliği, sosyo-politik önyargılar ve toplumda ortaya çıkan direnç gibi engellerin aşılmasının en önemli önceliklerinden biri, toplumların iş birliğiyle bu süreci atlatabilmeleridir. Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0 ile birlikte işletmelerin değişmesi ve çağın gereklerine uygun hale getirilmesi önemlidir (Uysal, 2019).

2.8 Dijital Dönüşüm

İnsanlık tarihine bakıldığında, kırılma noktası olarak nitelendirilebilecek dört kırılma noktası vardır. Bunlardan ilki, avcılık ve toplayıcılık yapan göçebe toplumların yerleşik hayata ve tarıma geçtikleri Tarım Devrimi dönemidir. İkincisi, işçi kavramının oluştuğu Sanayi Devrimidir. Kas gücü yerini makine gücüne bırakarak işçi sınıfının oluşmasına sebep olmuştur. Fabrika üretimine geçişle daha ucuz ve kaliteli mallar üretilmeye başlamıştır. Kronolojik akıştaki yeni dönem ise üçüncü Sanayi Devrimi ile üretim-işleme-aktarma alanlarında görülen teknolojik dönüşümlerin gerçekleştiği döneme denk gelmektedir. Teknolojik yeniliklerle birlikte üretim ve hizmette dijital dönüşüm ortaya çıkmıştır (Doğru ve Meçik, 2018:1582).

Dijital dönüşüm, dünyadaki tüm ülkeleri ve tüm insanları etkileyen bir süreçtir. Sadece teknik bir kavram olmayıp, insanların düşünme şekillerini, gündelik alışkanlıklarını, felsefelerini, inançlarını, ilişkilerini ve kariyerlerini değiştirmektedir (Acungil, 2018: 19). Dijital dönüşüm, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaşamın her alanında etkilerinin görülmesi ve tüm alanları etkilemesi olarak tanımlamasının yanı sıra bu dönüşüm süreci son zamanların en çok konuşulan Endüstri 4.0’ını da işaret etmektedir (Yıldız Aybek, 2017).

Endüstri 4.0 dönemindeki altyapı ve bileşenleri tetikleyen unsurlar; büyük veri analizi, akıllı robotlar, simülasyon, nesnelerin interneti, siber güvenlik, bulut sistemi, sanal gerçeklik olarak belirtilmektedir (TÜSİAD, 2016). Endüstri 4.0’ında etkisiyle dijital dönüşümün en çok hissedildiği sektörlerden biri bilişim sektörüdür. Bilişim teknolojileri sektöründe bulut bilişim, mobil uygulamalar, oyun ve siber güvenlik gibi alanların önemi giderek artmaktadır (Türesin Tetik, 2018: 260).

Dijital dönüşüm hareketi, müşteri ve tüketici davranışlarının değişmesi, teknoloji ilerleme hızının ve dijitalleşmenin artması ile birlikte işletmelerin iş yapış şekillerini, iş modellerini, ürün-hizmetlerini ve müşterilerine yaşattıkları deneyimi sorgulamalarına yol

açmıştır (Deloitte, 2016). Bu sebeple dijital dönüşüm toplumsal açıdan da etki oluşturmuştur (Bedir, 2017: 48)’ de bu etkilerden aşağıda bahsetmiştir:

Bilgi Üretim Hızı: Dijital dönüşüm sonrası bilginin üretilmesi ve dolaşımı, çok kolay hızı ise oldukça fazla olmuştur. Bu durum; basitçe doğruluğu, güvenilirliği, uygulanabilirliği test edilmemiş, çok sayıda kaynaktan beslenen farklı kişilerin de oluşmasına yol açmaktadır.

Teknoloji Üretimi: Teknolojinin insan davranışlarını şekillendirecek kadar güçlü hale gelmesi teknolojinin ne kadar güçlü hale geldiğini göstermektedir.

Zaman Tüketimi ve Gerçeklik: Sanal dünyada geçirdiğimiz zamanın fiziksel dünyadan uzaklaşmamıza sebep olduğu, bu da bir anlamda, dijital gerçekliğin fiziksel gerçeklikten daha değerli, daha gerçekçi, daha takip edilebilir olması gibi bir duruma olanak sağlamaktadır.

Bilgi Petrolü: “Dijital dünyanın yeni petrolü bilgidir.” Bu varlığı tüm insanlığın temel farkındalık haline getirmesi gerekmektedir.

Dijital dönüşümle gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri hayatımıza dijital çözümler “dijital davranış” modelleri geliştirmemizi sağlarken; dijital düşünme sistemini geliştirmemizi de sağlamıştır. Günümüzde işletmeler yapay zekâyı yeni müşterilerle iletişim sağlamak, büyük veriyi analiz edip hedef kitleleri doğru şekilde yönlendirmek, bilginin işlem hızını arttırmak, karar verme aşamasında etkin rol almak ve müşteri ilişkilerinin sürekliliğini sağlamak için kullanmaktadır (Altuntaş, 2018: 11)

Dijital dönüşümle birlikte yeni teknolojiler aynı zamanda öncelikli olarak varlığını üretim yapısında gösterse de işgücü piyasaları ve tüketici davranışlarının arz ve talep yönünü de etkilemektedir. Firmaların işgücünden tasarruf etme, stok yönetimi sağlama, süreç etkin yönetimi, kalite yönetimi, ürününü üretiminden, satış ve sonrası hizmetlere kadar sürecin kontrolünü sağlayabilme etkinlikleri, verimliliklerinin artışı konusunda geniş bir alan sunmaktadır (McKinsey ve Company, 2015).

Sunulan bu geniş alanla beraber müşteriyle en çok temasın olduğu yerler arasında oteller, restoranlar, müzeler, havaalanları ve tren istasyonları, dijital dönüşümle birlikte hayatımıza giren robotlar ve self-servis teknolojilerinin test edilebilmesi bakımından en önemli alanlar olarak görülmektedir (Ivanov ve Webster, 2017). Pek çok otel zincirinin önem vermeye ve belirli alanlarında kullanmaya başladığı robotlar ve yapay zekâ uygulamaları, çok fazla bilgiyi barındırmakta, bizim yapabileceğimizden daha fazla görev üstlenebilmekte ve otomatikleştirebilmekte bunların yanı sıra check-in işlemlerine hız kazandırması da turizme sağladığı sayısız katkılardan bir kısmıdır (Yalçın Kayıkçı ve Kutluk Bozkurt, 2018: 58).

2.9 Dijital Dönüşüm Süreci

Dijital dönüşüm süreci; müşterilere dijital, sosyal, mobil ve yeni teknolojileri kullanarak değer sağlayacak, iş süreçlerini geliştirecek ve tüm işletmelerin kendine özgü yetkinliklerini artırarak geliştirecek yeni iş şekillerine bir geçiş sürecidir. Dijital değişim; tüketicilerin, müşterilerin, işletmelerin, sektörlerin, hatta yaşadığımız dünyanın düzeninde ki değişim hızından daha farklı bir değişime maruz kalmasıdır. Bu değişim işletmelerin (Başaran ve diğ., 2016: 2);

 Oluşturdukları stratejilerinde,  İş modellerinde,

 Ürün ve hizmetlerinde,

 Müşterilere sunulan deneyim fırsatlarında,  İş süreçlerinde,

 Organizasyondaki yapılarında,

 Karar alma süreçleri ve mekanizmalarında,  Bünyelerinde kullandıkları teknolojilerinde ve  İletişim kurdukları işbirliklerinde görülmektedir.

Teknolojik yeniliklerin hızlanması, bireylerin ve işletmelerin yanı sıra piyasa yapılarını da değişime uğratmıştır. Aslında, tüketiciler, özellikle de günümüz teknolojisinin var olduğu ortamda doğmuş kişiler internetin dilini daha iyi bilen, ürünleri ve hizmetleri seçme, satın alma ve tüketme şeklini de değişikliğe uğratmışlardır. Dijital teknolojilerin yol açtığı dönüşüm,