• Sonuç bulunamadı

I. Murat döneminden sonraki zamanlarda Osmanlı Devletinde hükümdarlar çocuklarının gelecekteki tahta çıkacak adayları olmaları dolayısıyla 15 ya ına gelince devletin önemli merkezlerinden bir sanca a gönderilirlerdi. Sanca a gitmelerinin en önemli sebepleri ise devlet yönetimini tecrübe etmeleri ve zamanı geldi inde tahta oturduklarında devlet i leri ile ilgili konularda zorlanmamaları için gönderilmi lerdir.

ehzadelerin sanca a çıkma ya ı ba langıçta 7 veya 8 iken, bu ya giderek 13,14 veya 16 hatta 21 ya ına kadar yükselmi tir. Çocuklar sünnet olduktan sonra sanca a çıkarılırlardı nitekim ehzade, hem yeti kinli e ilk adımını atarken, hem de politik ya amına da ilk adımlarını atmaya ba lamı tır. Sancaklar, o dönemin artlarına göre Osmanlıların topraklarına kattı ı Anadolu beyliklerinin ba kentlerinden seçilmekteydi. ehzadeler ise saray etrafında dönemin ünlü âlim ve sanatkârlarını toplayarak, sancaklarında bir kültür ve sanat ortamı olu turmaktaydılar. Di er taraftan da ehzadeler sancak yönetimini merkezden verilen görevlilerle sanca ı yönetmeye çalı ılmakta ve yöneticilikte deneyim kazan maktalardı ayrıca hepsinden önemlisi de, yanlarında bulundurdukları kapıkulu askerleri ile bölgenin güvenli ini sa lamaktı.

134 ekil 4.58. Amasya Sarayı.

Kaynak: Tezcan, 2006:92.

Osmanlı hükümdarları, ehzadelerini topraklarına yeni kattıkları Beyliklerin ba kentine vali olarak gönderir ve böylelikle hem bölgenin güvenli i sa lanır, hem de geli mi kültür ve sanat ortamı devam ettirilmi olunurdu. Osmanlı ehzadeleri sanca a ba ta annesi olmak üzere lalaları ve yönetim görevlileri ile birlikte gelir, burada merkez sarayların küçük bir modeli olu turulurdu. Genel olarak bakıldı ında ise Osmanlıların suyu sevdiklerinden ötürü, gerek Edirne ve stanbul gibi merkez saraylarını gerekse Amasya (Bkz. ekil 4.58.) ve Manisa (Bkz. ekil 4.59., s.135)

135

gibi ehzade saraylarını, akarsu ve deniz kenarına kurdurdukları görülür. Edirne saraylarından birinin Tunca nehri kenarında ve stanbul’da Yeni Saray’ın Bo aza hâkim Marmara kıyısında oldu una kar ılık, Amasya ehzade sarayının Ye ilırmak ve Manisa Sarayı’nın Gediz nehri kenarında kurulması bunu göstermektedir. ehzadeler de o dönemde babaları gibi bir spor ve sava tatbikatı olan avlanma sebebiyle civardaki av sahalarına gider, buralarda av kö kleri yaptırırlardı.

ekil 4.59. Manisa Sarayı. Kaynak: Tezcan, 2006:96-97.

ehzadelerin sanca a çıkması önemli bir olay haline gelmi ti. ehzadeler sanca a gönderilece i zaman, kendilerine genellikle te rif verilirdi. Te rif, ehzadeye sancaktayken verilecek e ya, ehzadeyle birlikte görev alacak kimselerin isimlerinin, i lerinin ve maa larının yazılı oldu u defterdir. üphesiz aynı defterde ehzadeye verilenler konuyu da önemli oldu undan burada yazılması onun için faydalıdır.

136

ehzadeler sanca a giderken nakit para, de erli kuma lar, atlar, katırlar, develer, gümü veya bakır olmak üzere mutfak araç gereçleri ve Avrupa kadifesinden, özellikle de talyan kadifelerinden dikilmi olan kaftanlar verilirdi.

ekil 4.60. “Süleymanname” minyatürlerinde ehzadelerin sanca a gitmek üzere ayrılmaları. Kaynak: Tezcan, 2006:100.

Bir hükümdarın yanında bulunan görevliler gibi ola anüstü bir kadroyla beraber sanca a çıkarılan ehzadenin ise veliaht oldu u sanca a giderken valilik kıyafetlerini giyerler sonra törenle birlikte yola çıkarlardı nitekim sanca a çıkan son

137

ehzade III. Murat’ın o lu III. Mehmet’tir. ehzadelerin u urlanması da ço unlukla birbirine benzemekteydi. Fakat sırayla önce babalarının elini öperler, sonra padi ah hocası, veziriazam, vezirler, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri ehzadenin yanına yakla ıp, devlet idaresi, adalet ve hukuk hakkında nasihatlerde bulunurlardı. Nasihatler dinlendikten sonra alayla beraber Eminönü’ne kadar gidilirdi. ehzade, burada kaptan pa ayla mahsus kadırgaya binerek Üsküdar’a geçerdi. “Süleymanname” minyatürlerinde ise ehzadelerin sancaklarına gidi sahnesi görülmektedir (Bkz. ekil 4.60., s.136).

ehzadelerin bu yeni ya amlarında yanında olan en büyük yardımcıları anneleri ve lalalarıydı. Anne daima ehzadenin haremini idare eder ve lala ise sancak yönetiminde ona danı manlık yapardı.

Lalalar, ehzade sanca ının hem veziriazamı gibi olup sanca ın yönetimine yardım ederdi, hem de ehzadeye nezaret ederlerdi. Böylelikle lala ehzadeyi e itime ve denetleme gibi görevlerle bir nevi baba rolünü üstlenmi olmaktaydı. Bu nedenle padi ah, lalaların iyi ahlaklı, bilgili ve sadık ki iler olmasını ister ve ona göre lala seçimi sorumlulu unu divana verirdi. ehzadenin lalasını, her zaman divan-ı hümayun seçerdi.118 Lalalar görevlerinde genellikle dikkatli ve sorumluluklarının bilincinde olmak zorundaydılar. Bir lala, ehzadenin uygunsuz davranı larına engel olamazsa, bu durumu merkeze bildirmek zorunda kalırlardı.

Lalayla ehzade arasında ço unlukla iyi ili kiler kurulurdu. Bu durum sonucunda ehzade padi ah oldu unda lalasını vezir, hatta veziriazamlı a atayabilmekteydi.

Sancaktaki ehzadelerin yanındaki di er görevlilerden biri de ni ancıydı. ehzadenin resmi yazı malarını divan-ı hümayun ile yapar ayrıca ehzadenin istekleri için padi ahın iznini istenirdi. Bazen görevlendirmeyi pençeli emirleriyle yani önemli tayinleri de tu ralı fermanlarıyla yapmaktaydı. Ni ancı her zaman ehzade tu rasını gerek merkeze gidecek yazılara, gerekse ki ilere verilecek görev yazılarına çekmekteydi. ehzadelerin divan-ı hümayuna yazdıkları istekler her zaman kabul edilemeyebilirdi de bunun neden kabul edilmedi i de kendilerine uygun bir dille açıklanırdı.

138

ehzadelerin en önemli görevi devlet i lerinde babalarına yardımcı zorundalardı. Babaları onları bazen Anadolu’nun veya Rumeli’nin muhafazası için görevlendirir ve bazen de merkezde kendi yerine bırakırdı. Kimi zamanda sava larda ehzadeleri yan ve orta kanatlara komutanlık olarak görevlendirilirlerdi. ehzadenin di er bir görevi de, kom u devletlerden herhangi bir duyum alırsa alsın bunu hemen merkeze iletmekti.

ehzadelerin sanca a çıkması XVI. yüzyılın sonunda kaldırılmı , bundan sonra için sarayın harem dairesinde kapalı bir hayat yani ehzadeler için kafes hayatı ba lamı tır. Kafes hayatı denilen bu uzun süreçte artık kendilerinden ayrıntılı haber alınamazdı.