• Sonuç bulunamadı

DİLBİLGİSEL EĞRETİLEME VE ÖRTÜKLEŞTİRME YAPILAR

3.2. EŞLEŞİK YAPI VE EĞRETİLEMELİ YAP

3.2.2. Eğretilemeli Yapı

Eğretilemeli yapı süreç, nitelik ve mantıksal ilişkilerin ad grubuna dönüştürülmesi gibi sözlükdilbilgisi içindeki farklı birleşim ve kaymaları yansıtmaktadır.

The driver drove the bus toorapidly down thehill so the brakes failed

the driver [katılımcı] was driving [süreç] the bus [katılımcı] too fast [koşul]

down the hill [koşul]

69 Tablo 8. Dilsel Birimlerin Eşleşik ve Eğretilemeli Yapı Görünümleri

Dilsel Birimler Eşleşik Yapı Eğretilemeli Yapı

Süreç Eylem Ad

Nitelik Sıfat Ad

Mantıksal ilişki Bağlaç Ad

(Türkkan, 2008: 70)

Tablo 8’de görüldüğü gibi, eylem, sıfat ya da bağlaç gibi dilsel birimler bu ad dilsel birimine dönüşebilmektedir. Bu türden kaymaları, yukarıda verdiğimiz eşleşik yapı örneğine tekrar yer vererek eğretileme dönüşümü bağlamında açıklayalım. Eşleşik ve eğretilemeli yapıları karşılaştırmayı kolaylaştırmak için örnek (12)’ye burada tekrar yer verilmiştir.

(12)

The driver drove the bus too rapidly down the hill, so the brakes failed. ‘Sürücü otobüsü yokuş aşağıya çok hızlı sürdü, bu yüzden frenler tutmadı.’ (13)

The driver’s overrapid downhill driving of the bus resulted in brake failure.

‘Sürücünün otobüsü yokuş aşağıya çok hızlı sürmesi frenlerin tutmamasına yol açtı.’

(Halliday, 1998: 191)

(12) no’lu örnekte yer alan tümceler, (13) no’lu örnekte sözlükdilbilgisel düzeydeki değişimler sonunda ad grubuna dönüşmüştür. Neden-sonuç ilişkisini sağlayan bağlaç (so: bu yüzden) ise eyleme (resulted in: yol açtı) dönüşmüştür. Buna göre, (13) no’lu örnekte dış dünya deneyimi, farklı dilbilgisel yapılarla tekrar kurgulanmıştır; diğer bir deyişle, eğretileme sürecine uğramıştır. Örneğin,

(14)

‘brake + fail’ → eşleşik yapı → the brakes failed (frenler tutmadı) → eğretilemeli yapı → brake failure (fren arızası) Burada değişen sözcük birimleri değildir, çünkü birimler her ikisinde de aynı kalmıştır. Ancak eğretileme süreci sonunda dilbilgisel ulamlar değişikliğe uğramaktadır. Eşleşik yapıdaki tüm bu karmaşık ilişkileri bir şemayla temsil edebiliriz:

70 Şekil 8. Eğretilemeye dönüştürme

(Halliday, 1998: 191)

Şekil (8)’de görüldüğü gibi, tümce düzeyindeki (the driver drove the bus too rapidly down the hill) aktarımlar ad grubuna dönüşmüş (the driver’s overrapid downhill driving of the bus) ve ayrıca tümcedeki öğelerin ulamları da değişikliğe uğramıştır. Örneğin, sür- (drive) eylemi, ‘sürme’ (driving) adına dönüşmüştür. Eğretilemeye dayanan bu kaymalar, iki dilsel hareketi içermektedir. Dönüşümler sırasında dikey ve yatay eksende hareketler söz konusudur. Dilbilimsel hareketlerin birincisi dikey eksende, sözdizimsel birleşimlerin olduğu ‘düzey’ (rank) alanında diğeri ise, yatay eksende sözcüğün dilbilgisel yapısını belirleyen ‘işlev’ (function) alanında gerçekleşmektedir (Halliday, 1998: 195):

Tablo 9. Dilbilgisel Eğretileme Yapılarında Dikey ve Yatay Dönüşümler

Dikey Eksen Yatay Eksen

Düzey Sözcük Türünün İşlevi

eylem

ad

Tümce ↓

Ad Grubu süreç

katılımcı

Yani, düzey alanında bir tümce ile ifade edilen birim eğretilemeli yapıda ad grubuyla ifade edilmektedir ve yapısal alanda örneğin eylem grubu işlevini yürüten

dizin

the driver’s overrapid downhill driving of the bus caused brake failure [katılımcı] [koşul] [koşul] [süreç] [katılımcı] [ilişk.] [katıl.] [süreç]

the driver’s overrapid downhill driving of the bus

ad grubu

the driver was driving the bus too fast down the hill

tümce

71 bir birim, ad grubu olarak işlev görmektedir. Buna göre, ‘süreci’ ‘katılımcı’ya yüklemektedir (Halliday, 1998: 192).

Eğretilemeli bir yapının, eşleşik yapıya dönüştürüldüğünde, düşünülenin aksine hiç de sade ve basit bir dilin ortaya çıkmayacağını ileri süren Halliday’e (1994) göre, yoğun bir bilgi yüküne sahip dilbilgisel eğretileme ile düzenlenmiş bir tümce, sade ve basit bir dile uyarlanmaya çalışıldığında tam tersine daha karmaşık tümceler kümesine dönüşmektedir.

(15a)

In bridging river valleys, the early engineers built many notable masonry viaducts of numerous arches.

‘Nehir vadilerini köprüleme çalışmalarında, eski mühendisler çok sayıda kemerden

oluşan önemli taş köprüyolları inşa etmişlerdir.’

(15b)

In the early days when engineers had to make a bridge across a valley and the valley had a river flowing through it, they often built viaducts, which were constructed of masonry and had numerous arches in them; and many of these viaducts became notable.

(Halliday, 1994:351)

‘Eskiden mühendisler bir vadi boyunca köprü inşa etmek zorunda kaldığında ve bu

vadinin ortasından bir nehrin geçmesi söz konusu olduğunda, genellikle taştan yapılmış ve birçok kemere sahip köprüyolları inşa ediyorlardı ve bu köprüyolları önemli bir yere sahipti.’

Örnek (15a)’da dilbilgisel eğretileme ile oluşturulmuş tümcede sözcüksel yoğunluk dikkatimizi çekerken, örnek (15b)’de eşleşik yapı ile kurgulanmış tümcede dilbilgisel karışıklık dikkatimizi çekmektedir. Birinci örnekte tümce yapısı basit bir birleşim sergilerken ad grupları yoğun bilgi yükünü barındırmaktadır. Eşleşik yapıda ise tümce yapıları birbirinin içine geçerek karmaşık bir yapı sergilemektedir (Halliday, 1994: 352). Eşleşik yapıda anlam, dilbilgisel eğretileme ile kurgulanmış tümceye göre çok daha dolambaçlı, uzun bir anlatımla ifade edilmektedir.

Yazılı dilin karmaşıklığı sözcüksel yoğunluktan kaynaklanmaktadır. Halliday (1994), sözcüksel yoğunluğu, tümce başına düşen içerikli sözcük (lexical words/content words) sayısıyla belirlemektedir. Sözlükçede içerikli sözcükleri ad, eylem, sıfat ve belirteçler oluşturuken dilbilgisel sözcükleri (grammatical word/function word) tanımlık ve ilgeç gibi sözcükler oluşturmaktadır. Tümcede

72 içerikli sözcük sayısı arttıkça, tümcedeki bilgi yoğunluğu da artış göstermektedir. Konuşma dilindeki karmaşıklık ise, dilbilgisel karmaşıklıktan kaynaklanmaktadır. Konuşma dilinde yer alan sözcelerdeki sözcük seçimi ise, daha basit düzeyde olmaktadır. Konuşma dilinde tümcede iki ya da üç içerikli sözcük yer alırken yazılı dilde bu sayı genelde dört ya da altı arasında değişmektedir (Halliday, 1994). Bilimsel metinlerde yüksek sözcüksel yoğunluk, bir dizi sözcük grubunun, aralarında herhangi bir dilbilgisel sözcük (grammatical word/function word) olmadan çizgisel düzlemde yan yana kullanılmasıyla ortaya çıkmaktadır (Guillén Gave, 1998: 367):

(16)

continuous intra-arterial pressure monitoring (aralıksız arter içi basınç gözlemleme) accidental nerve fascicle penetration (kaza sonucu sinir fasikülü

penetrasyonu)

hind limb flexion reflex withdrawal time (arka kol esneme refleks geri çekme zamanı)

intraoperative blood loss (intraoperatif kan kaybı)

(16)’daki örneklerde görüldüğü gibi dilbilgisel sözcükler olmadan baş ad ve onu niteleyen sözcük grupları kullanılmıştır. Bu türden kullanımlar özellikle bilimsel metinlerde sözcük yoğunluğunu arttırmaktadır.DİD’ne göre bu türden yapılar, dilsel sürecin bir yan ürünü olan dilbilgisel eğretilemedir (Guillén Gave, 1998).

Dilbilgisel eğretileme içeren tümceleri yapıları açısından ele aldığımızda basit bir tümce yapısına sahip oldukları görülmektedir (Thompson, 2004: 228):

(17)

The unification of England under the West Saxon kings led to the recognition of the West Saxon dialect as a literacy standard.

Batı Sakson kralları önderliğinde İngiltere’nin birleşmesi, Batı Sakson lehçesinin standart dil olarak kabul edilmesine yol açmıştır.

Örnek (17)’de görüldüğü gibi, tümce yapısı basit, ancak ad grupları incelendiğinde bilgi yoğunluğu dikkati çekmektedir. Bu tümceyi eşleşik yapı olarak açımladığımızda aşağıdaki tümce yapısı ortaya çıkmaktadır.

73

(18)

When/Because England became unified under the West Saxon kings, people recognized the West Saxon dialect as literacy standard.

(Thompson, 2004: 228)

İngiltere, Batı Sakson kralları önderliğinde birleştiğinde/birleştiği için, halk

Batı Saxon lehçesini standart dil olarak kabul etti.

Örnek (18)’de sözlü dilde, anlam yantümcelerden oluşan tümce yapısıyla aktarılmaktadır. Bilimsel dilde, (17)’de örneklendirildiği gibi, en çok tercih edilen tümce yapısı “ad grubu+eylem grubu+ ad grubu” birleşiminden oluşmaktadır. Burada yer alan ad grupları adlaştırılmış süreç ya da nitelikten meydana gelmekte ve bu iki bileşen eylemleştirilmiş bir bağlayacı (relator) tarafından birleştirilmektedir.

Kısacası dilbilgisel eğretileme ile oluşturulmuş tümceyi eşleşik yapıda yinelemek, aynı şeyi farklı biçimlerde söyleme biçiminde algılanabilir; ancak gerçekte ifade biçimindeki her türden farklılık, anlamlarda da farklılıklara yol açacaktır (Bloor ve Bloor, 2004). Dilbilgisel eğretileme ile oluşturulmuş bir tümce konuşma dili ile tekrar kurgulandığında aynı durum ilişkisini ifade etse de aynı anlama gelmeyecektir. Çünkü her iki dil kullanımı, düşünsel, kişilerarası ve metinsel üstişlevler bağlamında farklı işlevleri yerine getirmektedir (Thompson, 2004).