• Sonuç bulunamadı

Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın

Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın

Can bedenden ayrılacak Tütmez baca yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın

Ne gelsemdi ne giderdim Günden güne arttı derdim Garip kalır yerim yurdum Dostlar beni hatırlasın

Açar solar türlü çiçek Kimler gülmüĢ kim gülecek Murat yalan ölüm gerçek Dostlar beni hatırlasın

Gün ikindi akĢam olur Gör ki baĢa neler gelir Veysel gider adı kalır Dostlar beni hatırlasın (Alptekin, 2004)

“GeniĢ zaman, eylemin baĢlayıp devam ettiğini ve edeceğini gösterir. GeniĢ zamanda, hiçbir sınırlama ve kesinlik yoktur; geçmiĢ, Ģimdiki ve gelecek zamanları içine alan bir zamandır.” (Ediskun, 2003).

ÂĢık Veysel‟in “Dostlar Beni Hatırlasın” adlı Ģiiri, geniĢ zaman eki “-r” ye dikkat çekmek için örnekler içerir. ġiirde, koyu renklerle yazılmıĢ yerlerde görüldüğü gibi Ģair, eserinin ahengini geniĢ zaman ekleriyle oluĢturmuĢtur. Bu da çalıĢmamızın amaçlarından biri olan bilginin somutlaĢtırılmasına hizmet edecektir.

Aynı dil bilgisi kuralının örneklerini zenginleĢtirebilmek adına Ahmet Kutsi Tecer‟in “Nerdesin” isimli Ģiirini de burada sunmakta yarar gördük:

NERDESĠN

Geceleyin bir ses böler uykumu, Ġçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, ÂĢıkıyım beni çağıran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgârlara karıĢır gider.

Gün olur peĢimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana: -Nerdesin? Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben, Elverir ki bir gün bana derinden, Ta derinden bir gün bana “Gel” desin.

GEL GÖR BENĠ AġK NEYLEDĠ

Gönlüm düĢtü bir sevdaya gel gör beni aĢk neyledi BaĢımı verdim kavgaya gel gör beni aĢk neyledi

Ben yürürüm yana yana aĢk boyadı beni kana

Ne âkilem ne divane gel gör beni aĢk neyledi Gâh eserim yeller gibi gâh tozarım yollar gibi Gâh akarım seller gibi gel gör beni aĢk neyledi

Akar suların çağlarım dertli ciğerim dağlarım ġeyhim anuban ağlarım gel gör beni aĢk neyledi

Ya elim al kaldır beni ya vaslına erdir beni

Çok ağlattın güldür beni gel gör beni aĢk neyledi Ben yürürüm ilden ile dost sorarım dilden dile Gurbette hâlim kim bile gel gör beni aĢk neyledi Gurbet ilinde yürürüm ol yâri düĢte görürüm Uyanıp Mecnun olurum gel gör beni aĢk neyledi Miskin Yunus biçareyim baĢtan ayağa yareyim Dost elinden avareyim gel gör beni aĢk neyledi

(Elips Kitap, 2007).

Tasavvuf edebiyatımızın en güzel örneklerinden biri olan Yunus Emre‟nin “Gel Gör Beni AĢk Neyledi” adlı Ģiiri bilindiği üzere bestesi de olan bir eserdir. ġiirler mısra sonlarındaki ses benzerlikleri sayesinde nasıl ki kelimelerin kalıcılığını kolaylaĢtırıyorsa Ģüphesiz besteleriyle birlikte sunulduklarında telaffuza da katkı sağlayacaktır. Yunus Emre‟nin, çalıĢmamıza almayı yararlı bulduğumuz bu eserinin bestesiyle birlikte sunulmasının yabancılara Türkçe öğretimini zevkli hâle getirmekle beraber, öğrenenin telaffuz becerisini de geliĢtireceği kanaatindeyiz.

Ayrıca, Ģiir içerisinde koyu renkle yazılmıĢ yerlerde görüldüğü üzere, “ne… ne… , gâh… gâh… , ya… ya…” gibi bağlaçların kullanım Ģekilleri de bu Ģiir aracılığıyla örneklenebilir.

HAZĠRAN ġĠĠRĠ

Haziran üstümüzde dal dal moda çevremizde renk renk Ġstanbul bin dokuz yüz elli beĢinde çimenler altımızda sık sık

bulutlar üstümüzde seyrek

eteklerin moda yelkenlerinde elin omzumda sıcak

belin kolumda ince gözün gözümde ürkek

ıĢık gölge bir oyun çiçek yaprak allı morlu haziran üstümüzde dal dal

saçların yüzümde tek tek bir kuĢ bir kanat tenimizde bir rüzgâr bir serinlik içimizde bir gök bir deniz mavi mavi Ģarkı bahçe düğün dernek

Ġstanbul bin dokuz yüz elli beĢinde etek yelken bir cümbüĢ

yanak yanağa sürtünüĢ elin omzumda sıcak belin kolumda ince dilim kulağında titrek (TDK, 2007).

“Dilimizde eĢ anlamlı, yakın ya da zıt anlamlı adların yan yana gelmesinden oluĢmuĢ bulunan ikileme kalıbında birleĢik adlar da vardır. Bunlar yine tek bir kavrama karĢılık olan ve adı ikileme yoluyla anlamca pekiĢtiren birleĢiklerdir. Ġçlerinde yansımalı sözcüklerin yinelenmesinden oluĢanlar, ikinci kelime baĢına m- ünsüzünün eklenmesiyle yapılanlar da vardır.” (Korkmaz, 2007).

Celal Sılay‟ın “Haziran ġiiri” isimli manzum eseri, koyu renkle yazılan yerlerde görüldüğü gibi ikilemeler için örnek teĢkil etmektedir. Aynı zamanda, Türkçe öğretiminin ilerleyen aĢamalarında sunulduğunda sıfatlar veya isimler de metin üzerinde gösterilebilir.

KARMAKARIġIK

Yerlerden göklere ağlar germiĢim. ġu akan yıldızlar benim, benim, benim! Dizinin dibine postu sermiĢim.

Güler de güler canım, canım, canım!

Yapraklar, çiçekler, meyveler dalı, Gözlerin, dillerin müjdeler dolu. Ben de kendimi kapmıĢ koyvermiĢim, BaĢım duman duman, içim inim inim!

Yollara düĢmüĢüm, elsiz, ayaksız, Türküler düzmüĢüm, sözsüz, duraksız, Sesini almıĢım, sazımı kırmıĢım, Telden uçtu gider ünüm, ünüm, ünüm!

Selâm Ģu bağrıma çarpan yankıya, Elveda Neden'e, veda Çünkü'ye Bir masala giden yolda durmuĢum, Sana çevrilmiĢ yönüm, yönüm, yönüm!

AteĢe vermiĢim dört bir mevsimi, Tek yaprağa indirmiĢim takvimi, Gece olmuĢ seni düĢte görmüĢüm, Ġlle geçmiyor günüm, günüm, günüm!

Bahtım beni almıĢ, çekmiĢ götürmüĢ, Ceylânlar dolusu yere getirmiĢ, Sana niĢan almıĢım, beni vurmuĢum; Akar da akar kanım, kanım, kanım!

Sesler döner yoldan; dünüm, dünüm, dünüm!

Sesler düĢer yollara, sonum, sonum, sonum:

Zehir mi, bal mıdır, bir Ģey karmıĢım. Yemesi güç a benim, benim, benim! (TDK, 2007).

“KarmakarıĢık” adlı Ģiir, Orhan ġaik Gökyay‟ın en güzel eserlerinden biridir. Birçok Ģiirde olduğu gibi bu Ģiirde de dil bilgisi açısından bolca örnek bulunmaktadır. Ancak biz bu Ģiiri, çalıĢmamızda geçmiĢ zamanın rivayetini (-miĢ‟li geçmiĢ zaman) bildiren ekleri (-mIĢ) örneklemek için kullandık.

“-miĢ’li geçmiĢ zaman; isim kök ya da gövdelerine ulandığı zaman, varlığın geçmiĢ zamanda baĢlayıp biten ya da geçmiĢ zamandan Ģimdiki zamana kadar süregelen durumunu baĢkasından iĢitmiĢ ya da sonradan sezmiĢ gibi bildirir. Bildirme ya da dilek kiplerine ulandığı zaman, konuĢanın geçmiĢ zamanda baĢkasından iĢittiği ya da sonradan sezdiği hareketleri Ģimdi hikâye ettiğini, anlattığını bildirir.” (Ediskun, 2003).

KarmaĢık isimli Ģiir, metinde koyu renkle yazılmıĢ yerlerde görüldüğü gibi bu ekle ilgili birçok örneğin hedef kitleye aktarılmasında bir öğretim aracı olarak kullanılabilir.

YURDUM

1917 senesinde

Topraklarında doğmuĢum. Anamdan emdiğim süt

ÇeĢmenden, tarlandan gelmiĢ, Emmilerim sınırlarında

Senin için dövüĢürken ölmüĢler, Kalelerin burcunda

Uçurtma uçurmuĢum. ÇimmiĢim derelerinde,

Bir andız fidanı gibi büyümüĢüm Topraklarının üstünde.

Koca koca kamyonlara binmiĢim. Daha büyük Ģehirlerine

Okumaya gitmiĢim, EĢkiyalar yolumu kesmiĢ, Alacak Ģey bulamamıĢlar.

Topraklarının üstünde

Top oynamıĢ, âĢık olmuĢ, düĢünmüĢ,

Ahbap edinmiĢim.

Kederlendiğim günler olmuĢ Naçar dolaĢmıĢım sokaklarında, Sevinçli günlerim olmuĢ

BaĢım havalarda gezmiĢim.

Bağrımı açıp ılgıt ılgıt Esen serin rüzgârlarına, Ġlk önce kıyılarından Denizi seyretmiĢim. Issız çorak ovalarında Günlerce yolculuk etmiĢim.

Ağladığım senin içindir! Güldüğüm senin için; Öpüp baĢıma koyduğum Ekmek gibisin!

(TDK, 2007).

Cahit Külebi “Yurdum” adlı Ģiirinde hikâye edici bir üslup kullanmıĢtır. Bu nedenle de Ģiirde, geçmiĢ zamanın rivayetini bildiren ekler (-mIĢ) sık görülmektedir. Hedef kitleye, Orhan ġaik Gökyay‟ın “KarmakarıĢık” isimli Ģiiriyle beraber aktarıldığında her iki Ģiir de aynı ekle ilgili örnekler içerdiğinden dolayı öğretim pekiĢtirilmiĢ olacaktır. Metinlerin ahenk unsurları, bilginin kalıcılığını sağlayacak, böylece yabancılara Türkçe öğretiminde bu yeni yöntemle beraber öğrenilenlerin kullanıĢlılığı da artacaktır.

-miĢ’li geçmiĢ zaman ekinin kullanımı dıĢında Yurdum Ģiiri, hedef kitleye kültürel değerlerimizle ilgili aĢinalık da kazandıracaktır. Mesela “Öpüp baĢıma koyduğum ekmek gibi” ifadesiyle yabancıların kavram dünyasına katkı sağlanabilir.