• Sonuç bulunamadı

1.1.7. Kamu Yönetiminin Denetiminde Gerçekleştirilen Reformların

1.1.8.10. Dokuzuncu Yedi Yıllık Kalkınma Planında Denetim

Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda denetim konusu ilk önce kalkınma ve planlama bağlamında ele alınmıştır. Mevcut planların birbiriyle uyum içerisinde olması, plan hazırlama ve uygulama yöntemleri ve denetim usulleri konularında merkez ve yerel arasında var olan yetki ve sorumlulukların açıklığa kavuşturulması ve koordinasyon sağlanmasının zorunluluk arz ettiğini belirtilerek ülke genelinde belirli bir hizmet seviyesine ulaşmak için merkezi yönetim tarafından gerekli standartların belirlenmesi ve bu standartlara uyumun denetiminin sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, planlama hiyerarşisinin ulusal bölgesel ve yerel düzeydeki planlama araçları ve standartları belirlenmek suretiyle planların birbiriyle uyumu sağlanarak, fiziksel planlar dâhil olmak üzere yerindenlik ilkesi esas alınarak planların yönetimi ve denetimi için bütüncül bir sistem oluşturulması öngörülmüştür.

Dokuzuncu Yedi Yıllık Kalkınma Planı’nda, yine kalkınma bağlamında, yerel ve merkezi kuruluşlar arasında bölgesel gelişme ve yerel kalkınma ile ilgili görev yetki ve sorumluluklar tanımlanarak etkin bir eşgüdüm ve denetim mekanizması oluşturulacağı konu edinilmiştir. Yerel yönetimlerle ilgili olarak da sundukları

hizmetler için ülke çapında asgari standartlar belirlenerek merkezi yönetim tarafından bu standartlara uygunluğun denetleneceği hedeflenmiştir.174

Dokuzuncu Kalkınma Planının 2007 Yıllık Planı’nda yerel yönetimlerle ilgili olarak özerkliği de içeren bir tanımlama yapılmıştır. Plana göre, “Mahalli idareler;

idarenin bütünlüğü ilkesi ve devletin üniter yapısına uygun olarak, merkezi idarenin belirleyeceği ilke ve standartlar çerçevesinde mahalli ve müşterek nitelikli ihtiyaçların etkin, verimli ve zamanında karşılanması konusunda kendi kararlarını alan, kaynaklarını oluşturan, projelerini uygulayan şeffaf idari birimler(dir) olarak yapılandırılacaktır.”175

Yapılan tanımlama incelendiğinde, daha önceki planlara ve yerel yönetimler alanında yaşanan gelişmelere uygun bir içeriğin var olduğu görülecektir. Tanımlamada bir takım eksiklikler bulunmakla birlikte eski tanımlamalara yeni unsurlar eklenmiştir. İl Özel İdaresi Kanunu176, Belediye Kanunu177 ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu’ndaki 178 tanımlarla karşılaştırılsa yenilikler görülecektir. Yerel yönetim literatüründe “idari vesayet yetkisinin” Anayasal kaynağı olarak genellikle “idarenin bütünlüğü ilkesi” gösterilmektedir. Tanımlamaya bakıldığında üniter devlet ilkesinin de ayrıca ilke ve ölçüt olarak konulduğu fark edilmektedir. Buradan bir çıkarsama yapacak olursak, Anayasanın yerel yönetimleri düzenleyen maddelerinde bir değişiklik yapılması söz konusu olduğu takdirde “üniter devlet ilkesi”nin bu değişiklikte yer bulabileceği söylenebilir.

174 Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Yedi Yıllık Kalkınma Planı, R.G. , T.

1.07.2006, S. 26215, http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/ix/9kalkinmaplani.pdf, (15.08.2009).

175Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Yedi Yıllık Kalkınma Planı, s. 262,

1765302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu md. 3/a, “İl özel idaresi: İl halkının mahallî müşterek nitelikteki

ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini,…”

1775393 Sayılı Belediye Kanunu md. 3/a, “Belediye: Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki

ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini,…”

178 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu md. 3/a, “a) Büyükşehir belediyesi: En az üç ilçe

belediyesini kapsayan, bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan; kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan; idarî ve malî özerkliğe sahip ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişisini,…”

Dokuzuncu Yedi Yıllık Kalkınma Planında ve daha önceki bazı planlarda görüleceği üzere kamu hizmetlerinin yürütülmesinin ilke ve standartlara bağlanması hedefinin devam ettiği müşahede edilmektedir. Belirtilen ilkeler, kamu yönetiminin işleyişine ilişkin ilkelerdir. AB müktesebatı içerisinde yer alan bu ilkeler, anayasal ve kanuni planda ortaya konabilir ve aslında “idarenin bütünlüğü” ilkesinin bir türevidir. Yerel ve müşterek nitelikteki ihtiyaçların neler olduğu konusu bugün tartışmalı bir hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin kararına göre, yerel müşterek nitelikteki ihtiyaçlar mevzuatta sayılanlardır. Ancak, yerindendik (subsidiarite ilkesi) ve Yerel Yönetimler Özerklik Şartıyla çelişen bu karar karşısında kanun koyucunun nasıl bir düzenlemeye gideceği henüz belirsizdir. Merkezi yönetim ve diğer kamu kurumlarının görev alanına girmeyen bütün hizmetlerin yerel müşterek nitelikte kabul edilmesini öngören 5393 sayılı Kanunun 14 ncü maddesinin Anayasaya aykırı olduğundan dolayı iptal edilmesinden179sonra ancak Anayasal bir değişiklikle görev

ve yetki sahası genişleyebilecektir.

Dokuzuncu Yedi Yıllık Plandan önce yapılan planlardaki düzenlemeye sadık kalınarak yerel müşterek nitelikteki ihtiyaçların etkin, verimli ve zamanında yapılması konusunda kendi kararlarını alan bir yerel yönetim planlanmıştır. Buradaki zamanında kelimesi önceki planlarda yer alan hızlı kelimesiyle önemli ölçüde örtüşmektedir. Planın içeriğinde geçmişe dönük bir tutarlılık söz konusudur. Ancak, 179 AYM. , T. 24.01.2007 ve E. 2005/95 K. 2007/5, R.G., T. 29.12.2007 ve S. 26741,

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=manage_karar&ref=show&action=karar&id=2500&content=, (16.06.2010), “…Belediyeler Anayasa'nın 127. maddesi uyarınca mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş, kamu tüzelkişiliğine ve yönetsel özerkliğe sahip, idarî vesayete tâbi bir yerel yönetim türüdür. Yerel yönetimler açısından özerklik, anayasa ve yasaların belirlediği kamu hizmetlerinin önemli bir bölümünün yurttaşların yararına olarak, yerel yönetimlerin sorumluluğu altında yerine getirilmesi yetkisidir. Belediyeler belediye sınırları içinde, Anayasanın 127. maddesinin birinci fıkrasına göre "mahalli müşterek ihtiyaçları" karşılamakla görevlendirilirken, ikinci fıkrasına göre de bu görevlendirmenin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasayla yapılması zorunlu kılınmaktadır. Belediyeler mahalli müşterek gereksinimleri, yasalarla sınırları belirlenmiş alanlarda özerk biçimde belirleyebilir. İptali istenen kuralla belediyelerin "kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görevleri de" yapmakla görevlendirilmeleri, herhangi bir görev alanı tanımlaması yapılmaksızın, 5393 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde belirlenmiş görev alanları dışında kalan her tür görevin yerine getirilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu durumda çerçevesi çizilmeksizin belirsiz bir alanda idareye görev ve yetki veren kural, Anayasanın 2. ve 127. maddelerine aykırıdır; iptali gerekir…”

bu parametreler korunmakla birlikte yürütülen kamu hizmetlerinin ekonomiklik boyutu tanımda eksik bırakılmıştır. Kanaatimizce, etkililik, verimlilik ve ekonomiklik (tutumluluk) unsurları kamu hizmetinin yürütülmesinde ve denetlenmesinde ölçü olarak kullanıldığına göre tanımda bu unsurlarında yer alması gerekmektedir.

Özerk bir yönetimde bulunması gereken, kendi hizmet alanında kendi kararlarını verebilme, gelir kaynaklarına sahip olma ve proje geliştirip uygulayabilme unsurlarına tanımda yer verilmiştir. Yine kamu yönetiminde yönetişimin ve toplam kalite yönetiminin uygulanabilmesi için gerekli olan en önemli ilkelerden biri olan “şeffaflık ilkesi”, yerel yönetimlerin kamu hizmetini yürütürken dikkate almaları gerekenler arasına girmiştir. Ancak, burada şeffaflık ilkesinin paralelinde öneme sahip ve yapılacak denetimlerin ana dayanağını teşkil eden hesap verme sorumluluğu ilkesi ihmal edilmiştir. Bu ilkenin ihmal edilmesi, tanımda yer alan diğer ilke ve unsurların etkisizleşmesi ya da yerel yönetimi demokratik olmaktan çıkarabilecek önemli bir eksikliktir.