• Sonuç bulunamadı

REFAHA ERİŞEMEYEN YOKSULLARIN YAŞAM KOŞULLARINA ODAKLANMA Bedirhan AVCI 1

5. Doğu Londra’dan Yansımalar: Uçurum İnsanları

Jack London, 1902 yılında, birkaç ay Londra’nın Doğu kısmına gelerek halktan biri gibi yaşamaya başlamıştır. 86 gün boyunca bölgede kalan London, deneyimleriyle birlikte; kitap, gazeteleri okuyup eserdeki fotoğrafları çekmiştir. Birincil ağızdan anlatılan bilgiyle London’un bu eseri, şehrin en doğal gerçekliğiyle yansıması açısından önem taşımaktadır.

İngiltere’deki yoksulluğun açık biçimde yansıdığı bu dönem, Londra şehrinin karanlık boyutunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Özellikle Doğu Londra’da yaşanan sıkıntılar yoksulluğun en acı boyutunu göstermektedir. Evlerin tek odalık olarak satın alındığı ve kiralandığı bu şehirde, bir oda içerisinde 2 hatta 3 kiracı kalabilmektedir. Sabah başka birinin akşam da bir diğer kişinin kullandığı bu evlerin çoğunda küvet bulunmamakta, temizliğin yağmur yağınca sağlandığını eserinde yansıtan London, buna bağlı olarak hastalık ve ölüm oranlarının çok yüksek olduğunu, hava kirliliğinin yoğun bir şekilde hissedildiğini ifade etmektedir. Kapitalist sistem içerisinde dengesiz ekonomik sistemin bulunduğu bu şehirde, işsizliğin de oldukça yüksek olduğu ve buna bağlı olarak dışarıdan istihdam edilenlerin oranının yüksek olduğu da çarpıcı şekilde eserde belirtilmektedir. Yoksulluk oranının çok yüksek olduğu Doğu Londra’da sadece dört şilingin zenginlik olarak görüldüğü ifade edilmektedir.

London, izlenimlerinde akşam yedi saatine kadar şehirdeki pansiyonlarda tüm odaların dolduğunu ve bu odalarda konaklayabilmek için uzun kuyrukların olduğunu ifade etmektedir.

London şehirdeki açlığı da tüm gerçekliğiyle şu sözleriyle eserinde ifade etmektedir. “Pis kaldırımdan portakal kabuğu parçaları, elma kabuğu, üzüm çöpleri topluyor, sonra da bunları yiyorlardı. İçindekileri yemek için, yeşil erik çekirdeklerini dişlerinin arasında kırıyorlardı. Bezelye büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, elma göbeklerini topluyorlardı ve bu iki adam bunları ağızlarına atıyor, çiğniyor ve yutuyordu ve bu olay 1902 yılının yirmi ağustosunda, akşam altı yedi arası, dünyanın şimdiye kadar gördüğü en büyük, en zengin ve en güçlü imparatorluğunda yaşanıyordu”(London, 2018). Kaldığı

138 yardım evinde verilen yemeklerle ilgili, bir dilim sert ekmeği yumuşatmak için suyla tüketildiğinden bahsetmektedir. Bazen sadece tuz, bazen de öğün olarak yulaf ezmesi ve ekmek verildiğini ifade etmektedir. Yardım evinde kalanların çivi adı verilen tüm bu kötü barınma koşulları karşılığında 2 gece 1 gün kalma kuralları olduğunu, temizlik ve 100 kiloluk taşları kaldırma gibi görevleri olduğunu da eserinde açıklamaktadır.

Yılda 30 dolar kazanan kapıcıların şehirde önemli görüldüğü ifade edilmektedir. Kurtuluş Ordusu’nun düzenlediği bazı etkinliklerde askı adı verilen bedava yemek dağıtma olayının görüldüğü, evsiz ve yoksulların perişan şekilde bundan faydalanmak için uzun yollar kat ettiğini eserinde aktarmıştır. Bu yemek verilmeden önce askerlerin, fakirlere yönelik cennette ziyafet sofrasına oturacaklarından bunu yapmak için de emirlerini uygulamaları konusunda söylemleri olduğunu açıklamaktadır. London, bunun etkili bir yöntem olmadığını iki sebebe bağlamaktadır. Bunlardan ilki, dinleyici olanların materyalist, görünmeyenlerden habersiz ve dünyanın onlar için cehennem gibi olduğunu bildikleri için, ikincisi de temel düşüncelerinin açlık olduğunu bildikleri için söylemlerin etkisiz kaldığını belirtmektedir. Taç giyme törenine de şahit olduğunu ifade eden London, insanların kraliyet ailesine duydukları saygıdan, açlık içinde ölen bir kısım halkın karşısında bu şatafattan duyduğu rahatsızlığı ifade etmektedir.

Şehirle ilgili verdiği istatistiklerde de yoksulluğun boyutları gözler önüne serilmektedir. Londra’da 1.800.000 insanın fakirlik sınırı ve bunun altında yaşadığını, aynı sayıdaki diğer kısmın da bir haftalık gelire sahip olduğunu ifade etmiştir. Dört kişiden birinin yardım evlerinde öldüğü, 1000 kişiden 939’unun yoksulluk sonucu öldüğü, her üç kişiden birinin barınaklarda ölmeye mecbur bırakıldığını açıklamıştır.

Londra’nın doğusu ve batısı arasında da uçurumları açıklayan London, yaşam süresinin Doğu’da 30, Batı’da ise 55 olduğunu belirtmiştir. Sanayide ağır çalışma şartlarında her yıl 500.000 erkek, kadın ve çocuğun ölümünü açıklayan London, erkeklerin yapabilecekleri en güvenli işin orduya katılmak, kadınlar için de Kırmızı Haçlı hemşire olmak ya da manastıra kapanmak olduğunu belirtmiştir.

6. Sonuç

Yoksulluk kavramının, literatüre bakıldığında tek bir tanımının olamayacağı, tarih sahnesinde çok boyutlu incelenmesi gereken toplumsal bir olgu olduğu görülmektedir. Yeni dünya düzeniyle birlikte endüstri döneminin gelişimi ve sanayi düzeninin kurulması insanları farklı yaşam biçimlerine zorlamıştır. Yeni bir işçi sınıf doğmuş ve kapitalizmin gelişimiyle sınıflar arasında eşitsizlikler başlamıştır. Uzun çalışma süreleri, emek piyasasının sömürüsüyle yoksulluk olgusu, insanlık düzenini etkileyen önemli bir paradigma haline gelmiştir. Küreselleşen dünyanın, yoksulluğu üreten ve kendi içinde yenileyen bir dünyaya dönüşmesi kaçınılmazdır.

İngiltere’nin yoksulluk tarihi mutlak hakimiyet sahibi kraliyet ile mülk sahibi burjuva kesim arasındaki çatışmadan kaynaklı bölge içindeki eşitsizlikler ve sefalete doğru sürüklenen bir yapıyı oluşturmaktadır.

ABD’li ünlü yazar Jack London, Büyük Britanya İmparatorluğunun, güneş batmayan ülkenin

139 içerisindeki sefaleti, halkın yoksulluğunu, kapitalizmin etkisiyle köle gibi çalışan işçileri, ölen çocukları ve kadınları, bölgeler arasındaki eşitsizlikleri “Uçurum İnsanları” eserinde tüm gerçekliğiyle birinci dilden anlatmıştır. Jack London’un sosyalist çizgiyi benimseyip kapitalizme karşı duruşuyla birlikte kendi gözlemleri ve deneyimleriyle oluşturduğu bu eser, gelişmiş ülkelerin kendi içerisindeki gizli odaları açığa çıkarmakta ve arşivlerde görülmeyen birçok durumun öğrenilmesi için kaynak oluşturmaktadır.

Kaynakça

Ak M. (2016). “Toplumsal Bir Olgu Olarak Yoksulluk”. Akademik Bakış Dergisi. 54.

BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ESK). (2001). Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar, Yoksulluk ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Anlaşması. 10/05/2001, E/C.12/2001/10.

Budan CY. (2011). “Jack London’ın Romanları Üzerine Bir İnceleme”. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).

Trakya Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne.

Chang H. (2003). Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü. Tuba Akıncılar (Çev.). İletişim Yayınları. İstanbul.

Eskici ZG. (2018, 9 Mart). Uçurum İnsanları-Jack London. Erişim Tarihi: 28.12.2019, https://www.soylentidergi.com/ucurum-insanlari-jack-london/

Field F. (1983). “The Minimum Wage”. Policy Studies Institute, London.

Fikriyat. (2019, 8 Şubat). Jack London’dan Mutlaka Okunması Gereken 14 Kitap. Erişim Tarihi: 28.12.2019, https://www.fikriyat.com/galeri/edebiyat/jack-londondan-mutlaka-okunmasi-gereken-14-kitap

Karakaş M. (2010). “Küresel Yoksulluğun Öteki Yüzü: Yeni Yoksulluk Ve Sosyal Dışlanma”. Sosyal Bilimler Dergisi. 12(2).

Kaymak M. (2011). Sanayi Devrimi Neden İngiltere’de Gerçekleşti? Karşılaştırmalı Bir Makro Tarih Denemesi.

Hakan Mıhcı (Der.). İktisada Dokunmak. Phoenix Yayınları. Ankara.

London J. (2018). Uçurum İnsanları. Aycan Özüpek (Çev.). Dorlion Yayınları. Ankara.

Mahiroğulları A. (2005). “Endüstri Devrimi Sonrasında Emeğin İstismarını Belgeleyen İki Eser : Germinal Ve Dokumacılar”. Sosyoloji Konferansları. 32.

Sapancalı F. (2001). “Yeni Dünya Düzeni ve Küresel Yoksulluk”. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 3(2).

Şenses F. (2002). Küreselleşmenin Öteki Yüzü: Yoksulluk. İletişim Yayınları. İstanbul.

Topgül S. (2013). “Türkiye’de Yoksulluk ve Yoksulluğun Kadınlaşması”. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi.

14(1).

Uzun AM. (2003). “Yoksulluk Olgusu ve Dünya Bankası”. C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 4(2).

Üskent SP. (2006). 19. Yüzyıl İngiliz Romanında Endüstri Devrimi’nin Yansımaları: Dıckens’ın Hard Tımes’ı, Gaskell’in Mary Barton’ı ve Dısraelı’nin Sybıl Or The Two Natıons’ı. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

140 SOSYAL HİZMET ETİĞİ BAĞLAMINDA “ÇOCUK YASASI” KİTABININ