• Sonuç bulunamadı

III- KOŞULLARI

2- Doğrudan Doğruyalık Bağlantısı

Alman ceza hukukunda ağırlıklı kabul edilen yaklaşım olan “doğrudan doğruyalık bağlantısı” yaklaşımına göre aynı neticenin taksirli suç şeklinde düzenlenmiş halinden değil de daha ağır bir müeyyide öngören neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç tipine göre failin cezalandırılabilmesinin adil olabilmesi için, istenmeyen neticeden sorumluluk için en azından taksir düzeyinde bir kusurun varlığının aranması yetmeyecektir112. Bunun yanında, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda meydana gelen ve failce istenmeyen daha ağır ya da başka neticeye, failin kasten yapmış olduğu hareketin içerisinde bulunan karakteristik tehlikenin neden olmuş olması gerekir113. Bu tehlike bağlantısı, suçun mahiyeti itibariyle tip olarak

111

Amerikan ceza hukukunda ise hem MPC yaklaşımında hem de common law yaklaşımında kastedilen suç tamamlanmış olsun ya da olmasın, failin olay yerinden kaçarken yapmış olduğu hareket sonucunda ölüme sebebiyet vermesi halinde, söz konusu netice neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç kapsamında değerlendirilmektedir (The American Law Institute, Part II, § 210.0 to § 213.6, s.30). Common law’da mahkemeler genel olarak kaçma işlemi tamamlandıktan sonra, yani sanık güvenli yere geçtiğinde, bu sürecin bittiğini kabul etmektedirler: People v. Gladman (41 N.Y.2d 124, 359 N.E.2d 420 (1976)): “Sanık Gladman, bir şarküteride silahlı soygun yaptıktan sonra alışveriş merkezinden ayrılarak civardaki semte doğru yürümeye başlamıştır. Bu zaman diliminde olay polise rapor edilmiş, sanık şarküteriden ayrıldıktan yaklaşık altı dakika sonra olay yerine gelen polis sanığın eşkalini telsizle ekiplere bildirmiştir. Sanık yürürken bir polis arabasının devriye gezdiğini görmüş ve bir arabanın altına gizlenmiştir. Polis memuru sanığın gizlendiği yere doğru yürümeye başlayınca arabanın altından çıkan sanık, polis memurunu ölümcül şekilde silahla yaralamıştır. Mahkeme, sanığın işlediği gasp suçunun üzerinden henüz 15 dakika geçtiğini, her iki olay yeri arasında yaklaşık yarım mil kadar bir mesafe bulunduğunu, sanığın henüz çaldıklarını güven altına almaya çalıştığını, sanığın polis memurunu olay yerinden kaçabilmek için vurduğunu kabul ederek, cürüm-cinayet kuralı gereğinde sanığı cinayet suçundan (murder) sorumlu tutmuştur”.

112 DOĞAN, s.154. 113

FERSCHL, s.138 vd; DOĞAN, s.154; ERDAĞ, 54 vd.; KOCA-ÜZÜLMEZ, Genel, s.236. Ayrıca Almanya’da savunulan doğrudan doğruyalık bağlantılarına ilişkin tüm kuramları bakımından bkz. AYGÖRMEZ, Gülsün Ayhan, Fahrlässigkeit und Schuld bei erfolgsqualifizierten Delikten, Doktora, Hamburg 2012, s.49 vd.

tehlikeli sonucu bünyesinde barındırması şeklinde veya özel olarak öngörülme şeklinde gerçekleşebilir114

. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere bu suç türünün

ortaya çıkış sebebi, hukuka aykırı hareket eden faile, bu hareketi ile nedensel değer taşıyan diğer neticeleri de yükleme anlayışıdır. Bu anlayışa göre önemli olan,

failin hukuka aykırı bir davranış sergileme kastıyla hareket etmesi ve ağırlaşmış netice ile bu hareket arasında nedensellik bağının bulunması olup, ölüm neticesinin bu harekete mündemiç tehlikeden doğması aranmamıştır. TCK’da düzenlenmiş olan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç tiplerinde yer alan “sonucunda, sırasında, neden olması halinde” gibi ifadelerle de vurgulanan husus “nedensellik”tir.

Bu suç türlerinde kusur ile ceza arasında orantı olmadığı açıktır. Bunun bir sonucu olarak da bu suçun tarihsel gelişimi, bu suçun yapısından kaynaklanan aşırı sorumluluğu sınırlandırma arayışlarıyla geçmiştir. TCK m.23’te getirilen düzenleme ile daha ağır ya da başka neticeden sorumluluğun taksir düzeyinde bir kusurun varlığına bağlı kılınması da bu arayışların bir sonucudur. Ancak mevcut düzenlemelerde, bu suç tipinin oluşması için “ağırlaşmış neticenin temel suça mündemiç bir tehlikenin ortaya çıkmasından kaynaklanması” gerektiğine ilişkin bir ifadeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla her ne kadar cezalandırmayı adil kılma için ortaya konsa da bu suç tipinin teşkili için nedensellik bağını işaret eden madde metnindeki açık ifadelere rağmen meydana gelen ağırlaşmış netice bakımından “doğrudan doğruyalık bağlantısı”nın da aranmasının yasal dayanağının olmadığı kanaatindeyiz115. Kusur ile cezanın orantılı olması elbette ki gereklidir. Ancak bunu sağlamanın yolu, yasada açıkça işaret edilen bir düzenlemeyi görmezden gelmek değil madde metninde buna ilişkin düzenlemeye yer vermektir. Bu nedenle böyle bir sınırlamanın tatbiki için ya söz konusu suç tiplerinin bu sınırlamayı kapsayacak

şekilde düzenlenmiş olması (örneğin m.102/6’da “ölüm neticesinin, cinsel saldırının

filinin vücutta oluşturduğu tahribatın doğrudan bir sonucu olarak meydana gelmesi halinde …” gibi) ya da bu konuda 23. maddeye “bu suçun tipinin oluşması için daha

ağır ya da başka neticenin, temel suça mündemiç tehlikenin gerçekleşmesi sonucunda meydana gelmesi gerekir” şeklinde bir ilave yapılması gerekmektedir.

114 KOCA-ÜZÜLMEZ, Genel, s.236. BGH NJW 1971, 152; BGH NJW 1982, 2831; BGH NJW 1984, 621; BGH NStZ 2008, 278.

Sonuç olarak neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç tipinin oluşması için daha ağır ya da başka neticenin, temel suça mündemiç tehlikenin gerçekleşmesi sonucunda meydana gelmesi şart değildir. İstenmeyen neticenin failin işlemeyi kastettiği suça ilişkin icra hareketlerine başladığı aşamadan, bu suçun tüm unsurlarının tamamlaması aşamasına kadarki geçen süreçte temel suçun işlenmesi amacıyla yapılmış hareketin sonucunda gerçekleşmesi yeterlidir.

D- Aynı Kişi Üzerinde Meydana Gelmiş Olması

İşlenen fiilin (meydana gelen ölüm neticesinin) neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç kapsamında değerlendirilebilmesi için, temel suçun üzerinde işlendiği kişi ile ölüm neticesinin gerçekleştiği kişi aynı olmalıdır116

.

E- Nedensellik Bağı