• Sonuç bulunamadı

2.7. Girişimcilik Öğretiminde Yöntem ve Yaklaşımlar

2.7.2. Yapıcı Öğrenme

2.7.2.2. Doğaçyapma

Papert, yapılandırmacı görüşün iki önemli temsilcisi olan Piaget ve Lévi-Strauss ’un farklı hedef kitleler üzerinde yaptığı gözlemlerde derin ortaklıklar olduğunu belirtmiştir. Piaget 'in çocuklara ilişkin tanımlamaları, Strauss 'un briecoleur (yaptakçı) betimlemesine tam anlamıyla uymaktadır. Bu gözlemler sonucunda her ikisi de düşünmenin alışılmışın dışında ve henüz bilinmeyen bir yolunu tespit ederek somut sözcüğüyle isimlendirmiş; birisi “somut bilim” diğeriyse “somut gelişim aşaması” olarak tanımlamıştır. Papert (1993)’a göre somut düşünmenin nasıl işlediğine ilişkin bir kavrayış sağlamasına rağmen her iki yazar da şunun farkına varamamıştır: “Ne Strauss'un ‘gelişmemiş’ toplumları, ne de Piaget’in ‘gelişmemiş’ çocuğunda keşfettiği somutlaştırılmış düşünme şekli, sadece gelişmemiş (az gelişmiş) olanla sınırlı değildi”. Dolayısıyla ‘bircolage’ ya da somut düşünmeyi sadece Piaget ’in tanımladığı gibi 7-12 yaş çocuklarda gerçekleşip biten bir şey gibi değil; insanın her yaşında doğal öğrenme sürecinde soyut düşünmesini destekleyici temel bir faktör olarak düşünmemiz daha doğru olacaktır.

Papert (1993)’a göre bricolage (yaptakçılık) zihinsel yapıların oluşturulmasında gerekli olan fikir ve bilişsel modellerin kaynağıdır. Yaptakçılığın zihinsel aktivitelerde bir yöntem olarak kullandığı temel ilkeleri; neye sahipsen onu kullan, doğaçla ve yap şeklinde özetlemiştir. Papert iddiasını sürdürerek çocukların, Afrika köylerindeki insanlardan Paris veya Geneva’daki son derece entelektüel insanlara kadar herkesin bu ilkeleri bir şekilde kullandığını, hatta XX. yüzyılın karmaşık iş girişimlerinin de çekirdeğini bu somut düşünme şeklinin oluşturduğunu savunmuştur. Dolayısıyla doğal bağlam ve diğer aktivitelerle

bütünleşmiş katılım gerektiren yaptakçılıktan faydalanabilmek için okul tarzı öğretmenin doğal öğrenme süreci üzerindeki baskısının kaldırması gerektiğine inanmaktadır.

Papert (1993) çocuklarla bireysel olarak gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda bilgisayarın bilimsel ve matematiksel içeriklerin yer aldığı aktivitelerde çocukların bir yaptakçı olarak bağlanmaları için basitçe ama anlamlı olarak fırsatlar aralığını genişlettiği sonucuna ulaşmıştır. Ona göre bilgisayara yeterli erişim ve özgürlük imkânı olan öğrenciler zamanla kişisel bir stil oluşturmaya başlamakta ve her birinin probleme yaklaşımı farklı olmaktadır. Ancak pek çok öğrenci merkezli yaklaşımda belirli şeyleri belirli standartlarda yapma zorunluluğu öğrencinin kendi çalışma tarzına izin verse de, yaptakçı olmasını sağlayacak tam bir bağımsızlık yaratamamaktadır. Papert, yapıcı yaklaşımın bu doğrultudaki ana amacını şu sözlerle anlatmıştır:

“Eğitimde Piaget’i takip edenlerin çoğu çocuğun somut işlemler dönemi ötesindeki yolculuğunu hızlandırmak için harekete geçtiler. Bu açıdan Piaget’in düşünceleri eğitsel uyarlamalarda tersten okunmuş olabilir. Ancak benim stratejim, temel olarak kabul ettiğim somut işlemleri benim yaşımda dahi sağlamlaştırmaktır. Çocukları somut işlem döneminde bir yetişkin gibi düşünmeye zorlamak yerine onların çok iyi birer öğrenen olduğunu hatırlamalı ve yetişkinlik döneminde dahi onlar gibi olmak için çalışmalıyız. Üçüncü dönem olan formal düşünme somut yöntemlerin ötesinde, daha fazlasını yapmaya olanak verebilir belki de fakat somut süreçler her zaman kendi gücünü taşır.”

Somut bilginin doğası gereği bilgi bütünlüğü, sınırları açıkça çizilmiş birimlerden oluşmaktadır. Bunlardan birisi de bilginin medya ile ilişkisidir. Bugüne kadar geleneksel epistemolojinin metin ortamını kullanması ve metnin bilimsel içeriklerde öncelikli pozisyona sahip olması, somut düşünmenin önem derecesinin düşmesine neden olmuştur. Ancak XXI. yüzyılda bilişim araçlarının kapasitesindeki artışla birlikte bilginin medya ile olan ilişkisi yeniden düzenlemeye başlamış, teknoloji âdeta somut düşünmeyi destekleyici bir rol üstlenmiştir. ‘Invent to Learn: Making, Tinkering and Engineering in the Classroom’ kitabının yazarları Martinez ve Stager (2013), geçmişte bilgisayar laboratuvarları kurarak bilişim araçlarını sınıftan ayırmanın bir hata olduğunu bundan sonra bunu tekrarlamamak için teknolojiyi bütüncül bir yaklaşımla sınıfa sokmamız gerektiğini belirtmişlerdir.

Buradan çıkartılacak temel sonuç, çocuklara somut düşünmenin daha modern bir görüntüsünü sunabilmek için her iki düşünme arasındaki çizgiyi belirsiz hale getirecek ve zihinde gerçekleşen inşayı, yeni teknolojilerin sağladığı somut düşünme deneyimleriyle destekleyerek farklı disiplinleri bütüncül bir anlayışla ele alabilmeyi destekleyecek bir metodolojiye ihtiyacımız olduğudur. Resnick ve Rosenbaum (2013) sistematik olarak bir plan geliştirip, gerçekleştirmek için ihtiyaç olan materyalleri o plana göre bir araya getiren mühendislik yaklaşımının tam zıddı fakat bir çocuğun da bir mühendisin de günlük

hayatında uygulayabildiği yaptakçılığın ise eş anlamlısı olan bu metodolojiyi ‘tinkering’ olarak tanımlamaktadır. Banzi (2009) bu stratejiyi STEM eğitimi için yorumlayıcı bir yaklaşım olarak değerlendirmiştir. Vossoughi, Escudé, Kong, ve Hooper (2013) ise öğrenciler arasındaki eşitliği sağlamanın yüksek kaliteli STEM öğrenme deneyimlerine erişimin yaygınlaştırılmasından çok daha fazlasını gerektirdiğini belirterek, gerçek eşitliğin öğrenme ve öğretim biçimlerini STEM ile uyumlu hale getirmeyle sağlanabileceğini ve ‘tinkering’ in bunun iyi bir yolu olduğunu savunmuşlardır. Sonuç olarak soyut olan düşünceyi somut form içinde saptanabilir hale getiren ve Papert’ın Yapıcı eğitim yaklaşımının çekirdeğini oluşturan doğaçyapma, yaptakçılıkla aynı sözlük anlamına sahip olmasına rağmen, aslında ondan çok daha fazlasını ifade etmektedir.

Aslına bakılırsa somut düşünme, yeni bulunmuş bir strateji veya teknolojinin bize henüz kapılarını açtığı bir avantaj değildir. Tam aksine insanoğlu için yapıcılığı ve araçları kullanmaya başladığı ilk yaratılışından bu yana bir şeyler üretmek için değerli bir stratejidir. Bu düşünme şekli yüzyıllardır insanlık tarafından uygun durumlarda çeşitli problemleri çözmek amacıyla bilinçli veya bilinçsiz olarak zaten kullanılmaktadır. Alanyazında bu stratejiyi tanımlamak için Türkçe karşılığı olmayan ‘tinkering’, bu stratejiyi kullanan kişiler içinde ‘tinkerer’ sözcükleri kullanılmaktadır. Bu nedenle ‘tinkering’ stratejisini, öğrenmeyle arasındaki bağı ve girişimcilik öğretimindeki yerini açıklamadan önce araştırmacı tarafından bu sözcüğün Türkçe karşılığını bulabilmek adına bir dizi çalışma yürütülmüştür.

2.7.2.2.1. Türkçe Karşılığın Belirlenmesi

Oldukça eski bir sözcük olan ‘tinkerer’ geçmişte çantasında pek çok aracı taşıyan ve beceriksiz, yamacı ve amatör kişilere takılan bir isim olarak kullanılmıştır. Bu tür insanlar temelde sorunlarını ‘dene yanıl, berbat et ve sonucunu gör’ yaklaşımıyla çözme eğilimindedirler. Dolayısıyla bu insanların ne yaptıkları hakkında bir fikirleri olmadan, basit araçlar ve üzerinde hiç düşünülmemiş teknikleri işe koştuğu problem çözme ve tasarım süreci de ‘tinkering’ ismiyle tanımlanmıştır. Papert (1993) eski kafalı gezgin ‘tinkerer’ ların kullandığı bu stratejinin yaptakçılık ile benzediği iddia etmiş ve arasındaki benzerliği şu ifadelerle anlatmıştır:

“Elinden her iş gelen, on parmağında on marifet olan bu kişi genellikle rastgele bir kapıyı çalar ve ne bozuksa onu tamir etmeyi önerir. Bir problemle karşı karşıya kaldığında, ise problemin çözümünde kullanacağı doğru aracı bulmak için elinin altında içinde çeşitli araçların olduğu çantasını karıştırır. Eğer seçtiği bir araç o problemi çözmezse, genelleştirme yapmadan ısrarını devam ettirerek diğerini denemeye devam eder.”

İlgili sözcükleri yabancı sözlüklerde yer alan tanımları incelendiğinde; Oxford Dictionaries (2016)’de tinker [isim] “(özellikle eski zamanlarda) bir yerden diğerine seyahat edip tencere ve diğer metal mutfak eşyalarını tamir ederek geçimini sağlayan kişi” ya da “bir şeyleri onarmaya çalışma eylemi” olarak tanımlanmıştır. Fiil kökünde ise “tesadüfi veya plansız bir şekilde bir şeyleri tamir etmek veya geliştirme” olarak tanımlanmıştır. Oxford Sözcüklerin Kökenleri Sözlüğünde bakıldığında Tinker [ME] sözünün kökeni şu şekilde açıklanmıştır: “Tinker sözcüğünün nereden geldiğini bilmiyoruz, fakat… Sözcüğün anlamını oluşturan ‘bir şeyi gelişigüzel bir şekilde tamir etme veya geliştirme’ anlamı tinkerların çalışırken kullandıkları doğaçlama tarzını akla getirmekte ve sözcük bu anlamıyla XVII. yüzyıl ortalarından bu yana kullanılmaktadır” (Cresswell, 2010, s. 447). MacMillan Sözlüğünde ‘tinker’ sözcüğü “iyileştirme veya onarmak için bir şeylerde küçük değişiklikler yapma” olarak tanımlanmıştır. Free dictionary ise ‘tinkerer’ sözcüğünü “bir şeyler deneyen ve makine parçalarını tamir etmekten hoşnut olan kişi” olarak tanımlamıştır. Son olarak Dictionary.com sözlüğünde ‘tinker’ sözcüğü fiil (nesne olmadan) kökünde “herhangi bir şey üzerinde acemice çalışma” olarak tanımlanmıştır.

Sözlük tanımlarında görüldüğü gibi ‘tinkering’ in sıklıkla net bir amacı olmadan plansız çalışma şeklinde tanımlanması ilk bakışta yaptakçılık ile aynı anlamı taşıyor görüntüsü sunmaktadır. Birçok yerdeki insanların bazen ekonomik ihtiyaçtan bazen de belirli bir zaman içinde ulaşabildikleri araç ve materyalleri kullanmak zorunda olduklarından dolayı sadece ihtiyaçlarını karşılayacak bir kendin yap zihniyeti geliştirerek yaptakçılık yaptığı zaten bilinen bir gerçektir. Ancak ‘tinkering’ amaçsızlık ve kapalı araç gereç evreni üzerindeki vurgusunun ötesinde öğrenme ve öğretmeyle ilişkilendirilebilecek çok daha derin bir anlama sahiptir. Sözlük anlamlarında ‘tinkering’ bir şeyi gelişigüzel şekilde geliştirme veya tamir etme girişimi olarak tanımlanmaktadır (Robinson, Adelson, Kidd, & Cunningham, 2018). Bu olumsuz çağrışımın aksine yapıcı hareket ve demokratikleşen masaüstü üretim araçları ‘tinkering’ kavramını çocuklar için değerli, uygulamalı bir deneysel ve yaratıcı bir süreç haline getirmiştir. Bu bağlamda kapsamlı bir alanyazın çalışması yapılarak özellikle eğitim alanındaki araştırmacıların bu sözcüğe ilişkin tanımlamaları incelenmiş ve Tablo 2.12’de ortaya koyulmuştur.

Tablo 2.12

Alanyazında Bazı Araştırmacıların Doğaçyapma Tanımları Araştırmacı Doğaçyapma Tanımı

Papert (1993) Zihinsel yapıların oluşturulmasında gerekli olan fikirlerin kaynağıdır. Doğru fikri bulma, eğer fikir o problemi çözmezse, genelleştirme yapmadan ısrarını devam ettirerek diğerini denemedir.

Neye sahipsen onu kullan, doğaçla ve yap ilkelerini kullanır.

Rachelle Dorley Materyal ve fikirlerle deneyler yaparak onların kapasitelerini tam olarak anlamaya çalışmadır.

Sennett (2009) Ellerle düşünmedir (inşa etme, test etme ve düzeltme). Resnick ve

Rosenbaum (2013)

(1) Yinelemeli deneyler tarafından karakterize edilmiş tasarım ve yapmaya yönelik bir düzenlemedir. (2) Bir şeyi üretme sürecinde yeni fikirleri keşfetmek ve denemenin eğlenceli bir biçimidir

Banzi (2009) Belirli bir plan olmadan merak ve hayal gücünün yönlendirdiği bir fikirle başlayan; nasıl yapılacağını bilmediğin için hiç beklenmedik bir sonuçla bitebilen çalışma biçimidir.

Honey ve Kanter (2013)

İnsanların sürekli hedeflerini yeniden belirlediği, yeni yolları araştırdığı ve yeni olasılıkları hayal ettiği oyuncul, deneysel ve tekrarlamalı bir katılım çeşididir. Petrich vd. (2013) (1) Belirli bir noktada takılma ve o noktadan kurtulmadır. (2) Bir hedef

geliştirme ve problem bulma arayışıdır Vossoughi vd.

(2013)

Belirli bir amaç içermediği halde fikirleri kovalamaya izin veren ve taslak üretmeyi cesaretlendiren etkinliklerdir.

Zenzen ve Restivo (1982)

Bilim adamlarının pratikte karşılaştığı zorlukları aşmak için doğrudan kullandığı yöntemlerden birisidir.

Nutch (1996) Kavramsallaştırmak, tasarlamak, test etmek, onarmak ve değiştirmek, terk etmek ve testin sonucunda doğanın ne söylemesi gerektiğini önyargısız algılamaya çalışmaktır.

Bevan, Petrich, ve Wilkinson (2014)

Doğaçlama problem çözmeyi merkezine alarak bilimin keşfedici ve yenilikçi uygulamalarına paralel ilerlemedir.

Engel (2011) Bilimsel deney yapmanın en iyi yolu olan bir defada bir değişkeni manipüle ederek test etmeye ilişkin anlayış geliştirmedir.

Martinez ve Stager (2013)

Problemleri çözmeye yönelik eğlenceli bir yaklaşımı içeren bir zihniyet. Resnick (2011) Alçak bir zeminden (erişilebilir ve başlaması kolay), yüksek bir tavandan

(gelişmiş projeler oluşturmak için destekleyici) ve geniş duvarlardan (elden geçmiş birçok projeyi de içeren) oluşan bir teknolojidir

Vossoughi ve Bevan (2014)

Katılımı engellemeyen, günlük hayattan nesneler ve süreçlere odaklanarak öğrenenler arasında eşitliği teşvik eden bir aktivite.

Saher (2017) Öğrencileri tasarım, deney yapma, inşa etme ve icat etmeye derinlemesine bağlayan uygulamalı yaratıcı yolların sağlanmasıdır.

Bevan vd. (2015) Merkezinde kişisel olarak anlamlı bir fikir geliştirmeyi, bu fikri fiziksel olarak anlamaya çalışırken bazı yönlerinde sıkışıp kalmayı, süreç boyunca ısrarcı olmayı ve problemlere çözüm bulma yolunda iyileştirmeleri deneyimlemeyi barındıran üretimsel bir süreçtir.

Son olarak elde edilen kavramsal verilerle birlikte, ‘tinkering’ sözcüğüne Türkçe bir karşılık bulma talebiyle Türk Dil Kurumuna başvuruda bulunulmuştur (Ek 12). Kurum tarafından yapılan incelemeler sonucunda ‘tinkering’ (İng. tinker+ing) yabancı sözcüğüne kabul edilen bir karşılık bulunamamış, ancak fikir alışverişi sonucunda önerilen karşılıklar arasından, ‘tinkering’ sözcüğü için ‘doğaçyapma’; ‘tinkerer’ sözcüğü için de ‘doğaçyapıcı’ sözcükleri Türkçe karşılık olarak seçilmiştir.