• Sonuç bulunamadı

Diplomasi Temsilcileri ve Görevlileri Açısından

3.2.1.4. Devletler Nezdindeki Sürekli Diplomasi Temsilcilerinin Dokunulmazlık ve Ayrıcalıkları

3.2.1.4.2. Diplomasi Temsilcileri ve Görevlileri Açısından

Yukarıda diplomasi temsilciliği açısından aktardığımız ayrıcalık ve bağışıklıkları bu temsilciliklerde görev yapan diplomatik personel, aile mensupları ve diğer görevliler itibarıyla da değerlendirmeye almak uygun olacaktır.

Ayrıcalık ve bağışıklık tanınan her şahıs, görevine başlamak üzere kabul eden devletin ülkesine girdiği andan veya esasen bu devletin ülkesinde bulunuyorsa, tayininin Dışişleri Bakanlığı’na veya mutabık kalınacak başka Bakanlığa bildirildiği andan itibaren bunlardan yararlanmaktadır.

Aşağıda sunacağımız gibi, ayrıcalık bağışıklıklardan yararlanan bir şahsın görevi bittiğinde, bu ayrıcalık ve bağışıklıklar normal olarak (silahlı çatışma halinde bile) ülkeyi terk ettiği anda veya terk etmek için kendisine tanınan makul sürenin bitiminde sona ermektedir.

Diplomatik misyonun bir üyesinin ölümü halinde, ailesi üyeleri kabul eden devletin ülkesini terk edebilmeleri için gerekli makul bir sürenin bitimine kadar sahip oldukları ayrıcalık ve bağışıklıklardan yararlanmaya devam etmekte dir. Diplomatik misyonun kabul eden devletin vatandaşı olmayan veya daimi surette orada ikametgâhı bulunmayan bir üyesinin veya onun maiyetindeki bir aile mensubunun ölümü halinde kabul eden devlet, ölenin, ülkesinde elde edilen ve ölüm anında ihracı yasak bulunan mallar dışındaki taşınır mallarının ülke dışına çıkartılmasına izin vermektedir. Kabul eden devlet dâhilindeki mevcudiyeti münhasıran ölenin orada misyonun bir üyesi veya misyonda görevli olanın ailesinin bir mensubu olarak bulunmasına bağlı bulunan taşınır mallardan emlak, veraset ve intikal vergileri alınmamaktadır.

Diğer yandan, kabul eden devlet, diplomatik misyonda görevli bulunan diplomatik personeli, bütün şahsi hizmetlerden, her ne şekilde olursa olsun her türlü kamu hizmetinden, el koymadan, katkıda bulunmadan ve konaklama yeri sağlama gibi askeri yükümlülüklerden bağışık tutmaktadır.

Kabul eden devlet, silahlı çatışma halinde bile, kendi vatandaşı olmamaları şartıyla aşağıda sunacağımız ayrıcalıklar ve bağışıklıklardan yararlanan şahıslara ve vatandaşlıklarına bakılmaksızın, bu gibi şahısların aileleri üyelerine en kısa zamanda ülkesini terk edebilmeleri için kolaylıklar tanımaktadır. Kabul eden devlet, özellikle gerektiğinde kendileri ve malları için ihtiyaç duyulan nakil imkânlarını sağlamakla yükümlü olmaktadır.

3.2.1.4.2.1. Kişi Dokunulmazlığı

Diplomatik misyonda görev alan diplomatik personel kişisel/şahsi dokunulmazlıktan yararlanmaktadır. Kişisel dokunulmazlıktan anlaşılması gereken, diplomatik personelin üstünün zorla aranmaması, gözaltına alınmaması, tutuklanmaması gibi hususlar olmaktadır. Kabul eden devlet, kişisel dokunulmazlık kapsamında, bir yandan bu eylemlerin diplomatik personele yönelik gerçekleştirilmesini önleme yükümlülüğü altında bulunurken, diğer yandan da bunların şahsına, özgürlüğüne ve onuruna yönelik her türlü saldırıyı önlemek konusunda da gerekli tedbirleri almak zorundadır.

Ayrıca, diplomatik personelin beraberinde oturan aile üyeleri, diplomatik misyonda görevli bulunan idari ve teknik personelin ve beraberinde ikamet eden aile üyeleri de kabul eden devletin vatandaşı değillerse şahsi dokunulmazlıktan yararlanmaktadır.

Diplomatik personelin bahsetmiş olduğumuz bu şahsi dokunulmazlığına yönelik iki kuraldışı durumun olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Bu konuda öğretide tartışma olmakla birlikte, özellikle meşru müdafaa halinde kullanılacak zor kullanma yöntemleri birinci kuraldışı durumu oluşturmaktadır. Bu durumda, suçüstü halinde, suç oluşturan fiili önlemek, suçun tekrarına yer vermemek ve delilleri toplamak veya delillerin karartılmasını engellemek gayesiyle kabul eden

devletin kolluk kuvvetleri tarafından gönderen devletin diplomatik misyonunda görevli bulunan kişilerin kısa süreliğine gözaltına almaları mümkün olabilmektedir. Uygulamada, özellikle uyuşturucu kaçakçılığı, casusluk gibi suç fiilini işleyen ve suçüstü yapılan diplomatik personelin gözaltına alınması ve tutuklanması şeklindeki örnek olaylara da rastlanabilmektedir75. Ayrıca, iç mevzuatla belirlenmiş limiti aşacak şekilde alkollü veya uyuşturucu madde alarak trafikte araç kullanan ve yakalanan diplomatik personel için de kısa süreli gözaltı metoduna başvurulduğu durumlar da olabilmektedir. Ancak, bu durumların özellikle devletler arasındaki uygulamalarda tartışmaları da beraberinde getirdiğini de vurgulamak gerekmektedir.Yukarıda bahsettiğimiz gibi ikinci kuraldışı durum, diplomatik personelin aile mensuplarının, idari ve teknik kadronun, beraberinde oturan aile üyelerinin kabul eden devletin vatandaşı olmamaları gerekmektedir. Bu durumda bu kişiler kişisel dokunulmazlıktan yararlanamamaktadır. Ayrıca, idari ve teknik kadronun ve beraberinde oturan aile mensuplarının kabul eden devlette daimi olarak ikamet etmeleri veya ikametgâh sahibi olmaları halinde de kişisel dokunulmazlıktan yararlanmaları Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 37. Md.'sinin 2. Prg.’ı gereğince söz konusu olmamaktadır.

Türkiye’de görevli bulunan diplomatik misyon mensuplarının kişisel dokunulmazlığına ilişkin 01.03.2008 tarihli ve 72/1 sayılı bir Genelge bulunmaktadır. Bu Genelgede, Türkiye’nin Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin kişisel dokunulmazlığa yönelik düzenlemelerini aynen kabul ettiğini belirtmektedir76. Ayrıca, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 342. Md.’si gereğince karşılıklı olmak koşuluyla, Türkiye’de sürekli veya geçici olarak görevlendirilmiş yabancı devlet temsilcileri ile bunların diplomasi memurları veya uluslararası örgütlerin temsilcileri ile bunların diplomatik ayrıcalık ve bağışıklık tanınan memurları, kendilerine karşı görevlerinden dolayı işlenen suçlar bakımından, kamu görevlisi kabul edilerek, suç işleyen kişiler hakkında, bu kanunun ilgili hükümlerine göre cezaya çarptırılmaktadır.

İşlenen suç hakaret ise, soruşturma ve kovuşturma yapılması, mağdurun şikâyetine bağlı olmaktadır.

3.2.1.4.2.2. Yargı Dokunulmazlığı veya Bağışıklığı

Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 31. Md.’si gereğince diplomatik personel kabul eden devletin ülkesinde yargı bağışıklığından yararlanmaktadır. Bu anlamda, diplomatik personelin ceza davaları itibarıyla yargı bağışıklığı veya dokunulmazlığı tam olmaktadır. Bu durum da diplomatik personel, ceza kovuşturmasına ve yargılamasına tâbi tutulamamakta ve tanıklık yapma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Kabul eden devletin yargısından bağışıklık diplomatik personeli/ajanı, gönderen devletin yargısından bağışık kılmamaktadır. Kabul eden devlette suç işleyen veya suç işlediğine dair güçlü deliller bulunan diplomatik personelin yargı bağışıklığının olması nedeniyle, kabul eden devlet, gönderen devletten bu personelini çekmesini veya geri çağırmasını isteyebilmektedir. Bu çağrıya uyulmadığı takdirde, kabul eden devlet ilgili diplomatik personeli istenmeyen kişi (persona non grata) ilan edebilmektedir. Bu durumda, bahsi geçen personel yirmidört saat ile kırksekiz saat içerisinde kabul eden devletin ülkesini terk etmek zorundadır. Aksi takdirde kendisine yönelik yargı bağışıklığının kalkması nedeniyle, gözaltına alınması, tutuklanması, yargılanması ve hakkında verilen hükmün infazı mümkün olabilmektedir. Eğer, gönderen devlet ilgili diplomatik

personeli geri çağırırsa veya persona non grata süreci sonucunda diplomatik personel ülkesine geri dönerse, yukarıda belirttiğimiz gibi gönderen devletin ülkesinde işlemiş olduğu suçlar nedeniyle kendi ülkesinde yargılanması söz konusu olabilecektir.

Diplomatik personel hukuk ve yönetsel davalar açısından da ilkesel olarak yargı bağışıklığına sahip olmaktadır. Bu yargı bağışıklığı maliye, sosyal hukuk ve iş hukuku davalarını da kapsamaktadır. Ancak bu yargı bağışıklığının tam olmadığını, diplomatik personelin görevi kapsamındaki hususları kapsadığını belirtmek gerekmektedir. Diplomatik personel şu durumlarda yargı bağışıklığından yararlanamamaktadır:

— Kabul eden devletin ülkesinde bulunan özel bir taşınmazla ilgili bir ayni hak davasında (gönderen devlet adına ve misyon amaçları için kullanılmak üzere diplomatik ajanın tasarrufunda bulunmaması kaydıyla);

— Diplomatik personelin gönderen devlet adına değil de bir özel kişi olarak vasiyeti tenfiz memuru, mirasın idarecisi, mirasçı veya vasiyet olunan kişi sıfatıyla ilgili bulunduğu mirasa ilişkin bir davada;

— Diplomatik personelin kabul eden devlet dâhilinde resmi görevleri dışında icra ettiği herhangi bir mesleki veya ticari faaliyet ile ilgili bir davada.

Bahsetmiş olduğumuz bu durumlar veya davalar haricinde bir diplomatik ajan hakkında hiçbir icra önlemi alınamamaktadır. Söz konusu durumlarda dahi ajanın şahsımn veya konutunun dokunulmazlığı ihlal edilememektedir.

Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 42. Md.’sine göre diplomatik personelin ve aile mensuplarının resmi görevinin dışında herhangi bir mesleki veya ticari faaliyette bulunmamaları gerekmektedir. Ancak, bu tür faaliyetlerin yapılması halinde ve bu faaliyetlerle ilgili olarak yargı bağışıklığından yararlanmak mümkün olmamaktadır.

Diplomatik personelin dışında, diplomatik temsilciliklerde görevli idari ve teknik personelin yargı bağışıklığından yararlanabilmesi için kabul eden devletin uyruğunda olmaması ve sürekli ikametgâhının da bu devletin ülkesinde bulunmaması gerekmektedir. Bu anlamda idari ve teknik personel, kabul eden devletteki cezai, hukuki ve yönetsel davalara ilişkin yargı bağışıklığından yararlanmaktadır. Bahsi geçen bu bağışıklık ceza davaları için tam olurken, hukuk ve yönetsel davalara ilişkin ise idari ve teknik personelin göreviyle ilgili işlem ve eylemler için söz konusudur.

Diplomatik temsilciliklerde görev yapan hizmet personelinin yargı bağışıklığından yararlanabilmesi, kabul eden devletin uyruğunda bulunmaması ve sürekli ikametgâhının bu devletin ülkesinde olmaması koşuluna bağlanmıştır. Bu durumda, hizmet personeli sadece göreviyle ilgili eylemler ve işlemler için cezai, hukuki ve yönetsel davalar itibarıyla yargı bağışıklığına sahip olmaktadır.

Yukarıda belirttiğimiz gibi Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 37.

Md.’sinin 4. Prg.’ı gereğince, diplomatik personelin özel hizmetçileri prensip olarak yargı bağışıklığından yararlanmamaktadır. Ancak kabul eden devletin kendilerine yargı bağışıklığı tanındığı ölçüde bu haktan yararlanmaları söz konusu olmaktadır. Bununla birlikte, kabul eden

devlet, bu gibi şahıslar üzerindeki yargı yetkisini misyonun görevlerini sekteye uğratmayacak şekilde kullanması gerekmektedir.

Diplomatik personelin aile mensupları, kabul eden devletin vatandaşı değillerse diplomatik personel gibi yargı bağışıklığından yararlanmaktadır85. İdari ve teknik personelin aile mensuplarının yargı bağışıklığından yararlanabilmeleri için öncelikle kabul eden devletin vatandaşı olmamaları ve daimi ikametgâhlarının da bu devletin ülkesinde bulunmamaları gerekmektedir. Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 37. Md.’sinin 2. Prg.’ı gereğince idari ve teknik personelin kendisi hukuk ve yönetsel davalarda ancak göreviyle ilgili olmak şartıyla yargı bağışıklığından yararlanırken, aile mensuplarının bu tür görevlerinin olmaması nedeniyle bunlar sadece ceza davaları açısından yargı bağışıklığına sahip olmaktadır.

Diplomatik, idari ve teknik personelin ve aile mensuplarının yargı bağışıklığı gönderen devlet tarafından kaldınlabilmektedir. Bu türden bir bağışıklığın kaldırılması söz konusu olduğunda, bunun daima açıkça yapılması gerekmektedir. Bu durumda diplomatik personelin ve diğer görevlilerin kişisel rızalarıyla yargı bağışıklığı kalkmamakta- dır. Diğer yandan bir diplomatik personel veya diğer görevliler tarafından yargı yoluna başvurulması, onun esas dava ile doğrudan doğruya ilgili herhangi bir mukabil iddia karşısında yargı bağışıklığı ileri sürmesine engel teşkil etmektedir. Diğer bir ifadeyle, diplomasi temsilcisinin veya görevlisinin kabul eden devletin mahkemesinde dava açması halinde, bu dava konusuna ilişkin olarak açılacak karşı davalarda ilgili diplomasi temsilcisinin veya görevlinin yargı bağışıklığını ileri sürmesi hakkı kalkmaktadır.

Hukuk ve yönetsel davalar bakımından yargı bağışıklığının kaldırılması, dava sonucunda verilen hükmün icrası açısından da yargı bağışıklığının kaldırıldığı anlamına gelmemektedir. Dava sonucunda verilen hükmün icrası için de ayrıca bir bağışıklığın kaldırılması kararı gerekli olmaktadır.

Diğer yandan belirtmek gerekir ki Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 38.

Md.’si, kabul eden devletin vatandaşı olan veya bu devletin ülkesinde daimi ikametgâhı olan gönderen devletin diplomatik personeline ilişkin olarak da özel bir düzenleme içermektedir. Bu maddeye göre, kabul eden devlet tarafından ek ayrıcalık ve bağışıklık tanınmadığı takdirde, bu devletin vatandaşı olan veya bu devletin ülkesinde daimi ikametgâhı bulunan bir diplomatik ajan, sadece görevlerinin yerine getirilmesi esnasında yapılan resmi işlemler veya gerçekleştirilen eylemler açısından yargı bağışıklığından veya dokunulmazlığından yararlanmaktadır. Kabul eden devletin vatandaşı olan veya bu devletin ülkesinde daimi ikametgâhı bulunan diplomatik misyonun diğer üyeleri ve özel hizmetçiler, ayrıcalık ve bağışıklıklardan ancak kabul eden devlet tarafından tanınan ölçüde yararlanmaktadır. Bununla beraber, kabul eden devlet bu gibi şahıslar üzerindeki yargı yetkisini misyonun görevlerinin yerine getirilmesine engel olmayacak tarzda kullanmalıdır.

Türkiye’de iç hukuk itibarıyla diplomatik personelin yargı bağışıklığına ilişkin düzenlemeleri Bakanlar Kuru- lu’nun 20.08.1959 tarihli ve 4/12059 sayılı Tebligat Tüzüğünün 45. Md.’sinin son bendinde tespit etmek mümkündür. Bu bende göre, Türkiye’de kendilerine tebligat yapılamayacak olan Elçi, Elçilik Kâtibi gibi kimseler Adalet Bakanlı- ğı’nın Dışişleri Bakanlığı ile istişaresi sonucunda çıkaracağı tebliğlerde belirtilmiştir.

“Ülkemizde Görevli Diplomatik Misyon Mensuplarının Bağışıklık ve Ayrıcalıkları” başlıklı 01.03.2008 tarihli ve 72/1 sayılı Adalet Bakanlığı Genelgesi’nin 11 nolu Prg.’mda diplomatik ayrıcalık ve vergi bağışıklığından yararlanan diplomasi memur ve mensuplan Dışişleri Bakanlığı’nın 01.11.1931 tarih ve 21592-618 sayılı yazıları üzerine, Bakanlar Kurulu’nun 09.12.1931 tarihli karanyla kabul edilen listede yararlandıkları ayrıcalık ve bağışıklıklara göre smıf- landmlmış bulunmaktadır. Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü halen, bu sınıflandırmaya göre yabancı misyon mensuplanna kimlik kartı vermektedir. Buna göre, Büyükelçi, Elçiler, Maslahatgüzar, Elçilik Müsteşan, Elçilik Kâtipleri, Elçilik Ataşeleri, Askerî Ataşeleri ve bunlann yar- dımcılan birinci sınıfı oluşturmaktadır. Bu sınıf mensuplarının eşleri ve beraber oturan çocukları ve diğer aile efradı ise, ikinci sınıfı oluşturmakta ve bunlar da diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıktan tam olarak yararlanmaktadır. Üçüncü sınıf personel ise, elçiliğin İdarî ve teknik personelinden oluşmaktadır. Bunlar; elçilik doktoru, elçilik hukuk müşavirleri, kançılarya88 memurları olup, mensup oldukları gönderen devlet uyruğundan memur sıfatıyla bu göreve atanmaları, tek ve asıl görevlerinin de sefaret hizmeti olması gerekmektedir. Bu memurların eşleri, birlikte oturdukları çocukları ve diğer aile mensupları ise dördüncü sınıfı oluşturmaktadır. Diğer elçilik mensupları ve kabul eden devlet (Türkiye) vatandaşı olup, elçiliklerde kavas, bahçıvan, aşçı, garson, şoför gibi çalışanlar diplomatik bağışıklık ve ayrıcalıklardan yararlanamamaktadır.

Aynı Genelgenin 13-16. Prg.’lannda ise şu düzenlemeler yer almaktadır: Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 26. Md.’si, diplomatik misyon mensuplanna kabul eden devlette (Türkiye) seyahat serbestisi tanımaktadır. Bu nedenle, seyahat serbestisi veya görevlerini yerine getirme esnasında diplomatik misyon mensuplarının her zaman için bir suç işlemeleri (trafik kazası vb.) mümkündür. Böyle bir suçun işlenmesi halinde, cumhuriyet başsavcısının ve savcılarının hazırlık soruşturmasını re’sen yapmaları, soruşturmayı kolluk kuvvetlerine bırakmamaları, tüm kanıtların süratle toplanması, bilirkişi incelemesi ve keşif gerektiren hususlar var ise acilen yerine getirilmesi, diplomatik misyon mensubu olduğunu iddia eden şüpheliden diplomatik kartı veya elçilik mensubu kartının talep edilmesi, kart ibrazı halinde, fotokopyasının çekilip onaylandıktan sonra aslının iade edilmesi ve şüphelinin savunmasının kesinlikle alınmaması gerekmektedir.

Genelgede bu işlemlerden sonra suçun türünü, işleniş şeklini, nerede, ne zaman ve kime karşı işlendiğini belirten yazı ile şüphelinin kartının fotokopyasının ivedi olarak Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne faksla iletilmesi öngörülmektedir. Bu istem üzerine, diplomatik misyon mensubu olduğunu beyan eden şüphelinin diplomatik bağışıklık ve ayrıcalıklardan yararlanıp yararlanmadığı hususu Adalet Bakanlığı tarafından Dışişleri Bakanlığından araştırılarak, sonuç ivedilikle ilgili cumhuriyet başsavcılığına bildirilmektedir. Dışişleri Bakanlığından alınacak cevaba göre, şüpheli, diplomatik bağışıklık ve ayrıcalıklardan yararlanmıyor ise, hazırlık soruşturmasına devam edilerek yasal işlemin veya eylemin bu çerçevede değerlendirilmesi, şüphelinin diplomatik bağışıklık ve ayrıcalıklardan yararlanması halinde ise, yukarıda belirtilen Diplomatik İlişkiler Hakkın da Viyana Sözleşmesi’nin ilgili düzenlemelerine de atıfta bulunularak düzenlenecek fezlekeye ekli olarak, hazırlık evrakının Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi gerekmektedir.

Diplomatik bağışıklık ve ayrıcalıklardan yararlanan diplomatik misyon mensubu hakkındaki soruşturma evrakı, diplomatik kanaldan gönderen devletin yetkili makamlarına iletilerek vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu devletlerin yargı organlarınca gereğinin yapılması sağlanmış olmaktadır.

Diğer yandan 27.11.2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 49. Md.’sinde yer alan düzenleme de ilginç olmaktadır. Yabancı devletin yargı muafiyetinden yararlanamayacağı hâller kenar başlığını taşıyan bu maddeye göre yabancı devlete, özel hukuk ilişkilerinden doğan hukukî uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmamakta ve bu gibi uyuşmazlıklarda yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilmektedir. Bu düzenleme ile diplomatik personelin devleti adına akdettiği özel hukuk sözleşmeleri itibarıyla yargı bağışıklığı tanınmayarak Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 31.

Md.’sinde bahsi geçen hukuk davalarındaki yargı muafiyetinin alanı bir anlafnda daha da daraltılmış olmaktadır.

3.2.1.4.2.3. Konut, Belge ve Eşya Dokunulmazlığı

Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 30. Md.'sinin 1. Prg.’ı ve 37. Md.'sinin 2. Prg.’mda belirtildiği gibi diplomatik, idari ve teknik personelin özel konutu diplomatik misyonun binaları gibi aynı dokunulmazlık ve korumadan yararlanmaktadır. Bu Sözleşmeye göre diplomatik, idari ve teknik personel ile her iki grubun aile mensuplarının belgeleri, yazışmaları ve Diplomatik İlişkiler Hakkmda- ki Viyana Sözleşmesi’nin 31. Md.'sinin 3. Prg.’mdaki yargı bağışıklığına ilişkin kuraldışılıklar saklı kalmak kaydıyla, eşyaları ve malları (özel araçlar da bu kategoride değerlendirilmektedir) da dokunulmazlık kategorisinin içerisinde bu lunmaktadır89.

Burada önemle vurgulamak gerekir ki idari ve teknik personel ile aile mensuplarının bu dokunulmazlıktan yararlanabilmeleri için kabul eden devletin vatandaşı olmamaları ve sürekli ikametgâhlarının da bu devletin ülkesinde bulunmaması gerekmektedir.

İç hukukumuz itibarıyla 07.06.1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun 74. Md.’si gereğince yabancı devletlerin diplomatik misyonları ve diplomasi memurlarına ve siyasi temsilcilere ait eşya, nakil vasıtaları vb. maddeler mütekabiliyet şartıyla bu kanun hükümlerinden mahfuz olmaktadır.

3.2.1.4.2.4. Vergi ve Gümrük Ayrıcalığı

Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin ilgili düzenlemelerine istinaden diplomatik91, idari ve teknik personel ile bunların aile mensupları92 aşağıda vereceğimiz kuraldışı Tiki ar saklı kalmak kaydıyla prensip olarak şahsi, ayni, ulusal ve bölgesel (belediye) vergi ayrıcalığından yararlanmaktadır. Bu ayrıcalıktan yararlanan diplomatik personelin aile mensuplarının kabul eden devletin uyrukluğunda olmaması gerekmektedir. Ayrıca, diplomatik misyonda görev yapan idari ve teknik personelin ve aile mensuplarının bu ayrıcalıktan yararlanabilmeleri için kabul eden devletin uyrukluğuna sahip olmaması ve daimi ikametgâhlarının bu devletin ülkesinde bulunmaması şartı aranmaktadır.

Yukarıda bahsettiğimiz bağışıklık kapsamına girmeyen kuraldışı mahiyetteki vergiler veya vergi alanları şunlar olmaktadır:

— Normal olarak mal veya hizmetlerin fiyatlarına dâhil edilen dolaylı vergiler;

— Diplomatik misyonun amaçlan için kullanılmak üzere gönderen devlet adına tasarruf edilmeyen kabul eden devletin ülkesinde bulunan özel taşınmazlar üzerindeki vergi ve resimler;

— Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 39. Md.’sinin 4. Prg.’ı düzenlemeleri saklı kalmak kay- dıyla, kabul eden devlet tarafından tahakkuk ettirilen emlak, veraset veya intikal vergileri;

— Kaynağı kabul eden devlette bulunan özel gelirden alman vergi ve resimler ve kabul eden devlet dâhilindeki ticari teşebbüslere yapılan yatırımlardan alman sermaye vergileri;

— Yapılan belirli hizmetlere karşılık tahakkuk ettirilen ücretler;

— Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 23. Md.’sinin düzenlemeleri saklı kalmak kaydıyla, taşınmaz mala ilişkin, kayıt, mahkeme veya zabıt harçları ile ipotek harcı ve damga resmi.

Diplomatik misyonun, kabul eden devletin vatandaşı olmayan veya daimi surette orada ikamet etmeyen veya ikametgâh sahibi bulunmayan hizmet kadrosunun üyeleri ile diplomatik misyonda

Diplomatik misyonun, kabul eden devletin vatandaşı olmayan veya daimi surette orada ikamet etmeyen veya ikametgâh sahibi bulunmayan hizmet kadrosunun üyeleri ile diplomatik misyonda