• Sonuç bulunamadı

1. ELAZIĞ İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

2.1. Doğum Öncesi Dönem

2.1.1. Kısırlığı Gidermede Uygulanan Pratikler

2.1.1.2. Dinsel Nitelikli Pratikler

Yuvanın neşesi, evliliğin meyvesi sayılan çocuk her çiftin sahip olmak istediği bir varlıktır. Çocuğu olmayan kadın, tıbbi yönden bir sonuç alamamışsa bu kez de dinsel nitelikli uygulamalara başvurur.

Dinsel nitelikli uygulamaların asıl nedeni, ataların ruhlarını memnun edip, onların hayır dualarını almaktır. Bugün bu pratikleri uygulayan kişilere, bu uygulamaları niçin, neye dayanarak yaptıklarını sorduğumuz zaman atadan, dededen böyle gördük, cevabını almamız mümkündür. Yöremizde sıkça karşılaştığımız pratiklere şöyle bir bakalım:

Ulu ve bilge kişilerin türbe ve mezarlıkları ziyaret edilir, dualar edilir ve dilekler tutularak ağaçlara çaputlar bağlanır, Allah’tan çocuk istenir (K-82).Kutsal mezarlıkların yanında mutlaka bir ağaç bulunmaktadır ve çocuğu olmayan kadın buradaki ağaca çaput bağlayarak dilekte bulunur. Türbe ziyaretlerinin gerçek amacı atalar ruhunu memnun etmek ve ondan yardım istemektir. Çaput bağlamak, eski Türk inancında ata ruhuna sunulan kansız kurbandır. Bu uygulamada çaput, ata ruhuna sunulan kansız kurbanı simgelemektedir. Eski Türk kavimlerinde, çocukları olmayan kadınlar geyik heykellerinin boynuzlarına çaput bağlamışlar ve dolaylı olarak ata ruhundan yardım istemişlerdir. Yöremizde ise geyik boynuzları ve ağaç dalları arasında şekil bakımından benzerlik kuran çocuksuz kadınlar, eski Türk inancının izini taşıyan geleneği bu şekilde devam ettirmektedirler. Günümüzde hemen herkes türbe ziyaretlerinde ağaçlara bağlanan çaputun fonksiyonunu bilmez. Bu uygulamanın İslami inançtan geldiğini ileri sürer. Bugün ilimizde pek çok yerde ulu kimselerin mezarları bulunmaktadır. Kadın köyüne yakın olan türbeye ziyaretini yapar, orada duasını eder, kurbanını adar, çaputunu bağlar ve bu uygulamalardan himmet bekler (K-79). “Kırgızlarda, Şamanizm

devrinden kalma mukaddes ağaçlar, ataların ve büyük Şamanların mezarları İslâmlaştırılmış ve evliyaların türbeleri olmuştur.” (İnan, 1976: 168)

Mollakendi köyü yakınında bulunan Şeyh Ahmet Peykeri ziyaretinde yapılan bir uygulama şöyledir: çocuğu olmayan bir kadın, ziyaret yerinde adak keseceğini köylüye duyurur. Adak adanacağı gün bütün köylü ziyarette bir araya gelir. Adağı, köyde kurban kesme işinden anlayan bir şahıs keser. Adak kurbanı kesilirken köy halkı da kendi aralarında adağı olan kişiye dua ederler. Adak kurbanı kesilir ve misafirlere etli pilav ile ikram edilir. Yemeğe köy imamının besmelesi ve duasıyla başlanır. Yemek servisini, adak sahibi çocuğu olmayan kadın ve yakınları yapar. Yemek köy imamının yaptığı dua

ile sona erer. Yapılan duanın ardından adak sahibine misafirler “Allah dileğini kabul etsin” derler. Öğle vaktinde başlayan bu tören ikindi vaktine kadar devam eder. İkindi vaktinden sonra ziyaret bölgesi terk edilir (K-79). Bu uygulamada çocuğu olmayan kadın Tanrı’nın rızasını kazanmak için açları doyurmaktadır. Yapılan bu uygulama bize Dede Korkut Hikâyelerindeki Dirse Han’ın hatununa söylediği bir sözü bize hatırlatır: “Aç görsen doyur, çıplak görsen donat, büyük ziyafet ver, dilek dile, olur ki ağzı dualının hayır duası ile Tanrı bize topaç gibi çocuk verir.” (Ergin, 2009: 24)

Bölgemizdeki bir diğer ziyaret yeri Kovancılar ilçesi sınırlarında bulunan bir dağın yamacında sıra halinde uzanan taşların bulunduğu kutlu bir ziyaret yeri olan Heybet Baba ziyaretidir. Anlatılan efsaneye göre, eskiden o yörede Heybet Baba isminde halkın çok sevdiği bir adam yaşarmış. Heybet Baba bir gün sürüsünü otlatmak için dağa götürür ancak sürüyü götürdüğü yerde ne bir çeşme ne de bir pınar vardır. Heybet Baba bir gün Allah’a şöyle dua eder: “Allah’ım buraya bir su kaynağı ver de sürüm su içsin; o zaman ben de sana bir kurban vereceğim”. Heybet Baba’nın dileği kabul olur ve o yerden bir su kaynağı çıkar. Ancak Heybet Baba kurban sözünü yerine getirmediği için bu Allah’ın hiç hoşuna gitmez ve Heybet Baba ve sürüsü olduğu yerde taş kesilir. Bu nedenle yöre halkı Heybet Baba ve sürüsünün taş kesildiği yeri ve orada bulunan pınarı kutlu sayarak buraları ziyaret mekânı haline getirmiştir. Bölge civarındaki çocuğu olmayan kadınlar Heybet Baba ziyaret yerine gelerek oradaki kutlu pınardan su içerek çocuklarının olması için dua ederler (K-15). Bu bölgede taşların olduğu yer ve oradaki pınar kutsallaştırılarak önemli bir ziyaret yeri haline getirilmiştir. Burada su içerek çocuk sahibi olma, Manas Destanı’ndaki kutlu pınardan su içerek çocuk sahibi olmayı hatırlatmaktadır.

Kısırlığı gidermek amacıyla dinsel nitelikli uygulamaların başında çoğunlukla ulu kişilerin türbelerini ziyaret etmek; kurban kesmek ve kurbanı yöre halkına dağıtmak gelir. Ardından o yörede kutlu pınar varsa oradan su içilir ve böylece gerçekleştirilen uygulamalarla çocuk sahibi olunacağına inanılır.

Elazığ’da ulu kişilerin türbeleri dendiği zaman akla ilk olarak evliyalar diyarı Harput gelir. Kişinin bulunduğu yerde türbe yoksa hemen Harput’taki türbelere ziyarete gelinir. Harput’ta bu türbelerin başında eski adı Salıncak Baba yeni adı Beşikli Baba gelmektedir. Beşikli Baba türbesinin içerisinde küçük bir beşik bulunduğu için türbe adını buradan almıştır. Çocuğu olmayan kadın Beşikli Baba türbesindeki beşiği sallayarak dua eder ve Allah’tan çocuk ister. (K-73)

Harput’ta Arap Baba türbesi ve Fethi Ahmet Baba türbesinde de çocuğunun olmasını isteyenler kadınlar, Allah’tan kendilerine çocuk vermesi için dua ederek orada kurban keserler ve eğer dilekleri kabul olursa çocuklarının isimlerini Fethi Ahmet koyarlar (K-77). Elazığ ilinin isim analizi yapıldığı zaman pek çok kişinin adının Fethi Ahmet, Fatih Ahmet, Fethi, Fatih, Ahmet, olduğu görülmektedir. Doğan çocuklara türbelerdeki kişilerin adlarının verilmesi Atalar kültü ile alakalıdır. Ziyaret sonrasında çocuğu olanlar, Atalar ruhunu memnun etmek amacıyla çocuklarına türbelerdeki ulu kişilerin adlarını verirler.

Elazığ sınırları dışında kalan Pertek ilçesi yakınlarında Elazığ halkının sıkça ziyaret ettiği Sultan Hıdır Türbesi de dini nitelikli uygulamalardan biridir. Burada da çocuğu olmayan kadın dua ederek Allah’tan çocuk ister. Kadının kız çocuğu olursa çocuğun adı Sultan, erkek olursa adı Hıdır koyulur. (K-79)

Dinsel nitelikli uygulamalarda sadece türbe ziyareti yoktur. Bunun yanı sıra; çocuğu olmayan kadın nefesi kuvvetli bir hocaya okutulur ve muska yazdırılır. Ardından hocaların okuduğu, üflediği yemişler yenir, sular içilir. Bazı ziyaret yerlerinde üzerlerine mevlit ve dua okunan şekerler çocuğu olmayan kadınlara yedirilir. (K-77)

Kovancılar ilçesine bağlı Ekinözü köyünde çocuğu olmayan kadın hoca tarafından dua yazılan kâğıt muska haline getirilir ve bu muska sürekli koltuk altında taşır. (K-19)

Ailesinde Mehmet ismi olan yeni evden çivi ya da para toplanır. Böylece çocuğun olacağına inanılır (K-33). Bu uygulamada, eski Türk inancında var olan demirin koruyuculuk ve güç fonksiyonundan faydalanmak istenilmiştir. Eski Türk toplumunda kutsal olan demirin, kötü ruhları kovucu özelliğinin olmasından dolayı Türklerde demir kutsal sayılmaktadır. Bu sebepten dolayı demir ve demirden yapılmış nesneler de kutsal kabul edilmektedir.

Yurtbaşı köyünde çocuğu olmayan kadın kırk bir evden cüzi miktarda para toplar ve o parayla bir altın anahtar satın alır. Sonra cuma günü kalabalık bir ortam oluşturularak satın alınan anahtara kırk bir Yasin okunur ve çocuğu olmayan kadın kırk bir Yasin okunan anahtarı boynuna takar (K-19). Para toplanarak alınan altın, bir maden çeşididir. Eski Türk inancında demirin kötü ruhları kovucu vasfı burada altına yüklenmiştir. Burada altın da demir gibi kötülükleri uzaklaştırcı bir güce sahiptir

Dinsel nitelikli pratikler kapsamında genel olarak türbe ziyaretleri, nefesi kuvvetli hocaya okunma, muska yazdırma gidi uygulamaların yapıldığı görülmektedir.

Eski Türklerde, ölen ataların ruhlarının varlıklarını devam ettirdiği inancı vardır. Ataların öldükten sonra, ruhunun bir takım güçlerle donanacağı ve bu sayede geride kalanlara yardım edeceği inancı eski Türklerde oldukça yaygındır. Ölmüş büyüklere ve atalara saygı, inanç sahasında yüzyıllar boyunca devam etmiş bir davranıştır. Ölmüş kimselerin mezarlıklarını ziyaret etme, atalara saygı gösterme anlamına gelmektedir. Ataların mezarlarında kurban kesme, onlara duyulan saygının bir göstergesidir. Dünyada yaşarken dini yönden kudretli kişilerin öldükten sonra da ailelerini ve toplumlarını koruyacağına inanılır. İşte bu sebeplerden dolayı, ölmüş ataların türbelerini ziyaret etme eski Türk inançlarından günümüze kadar ulaşmış ve gelenek haline gelmiştir. İslamiyette ölüden medet umma inancı olmadığı için bu tür uygulamalar hurafe olarak kabul edilmiş ve yasaklanmaya çalışılmıştır. Gerçekleştirilen bu pratikler İslamiyetle uyuşmamasına rağmen, halk tarafından terk edilmeyen faaliyetler olarak geçerliliğini sürdürmüştür. İslam dininde kabul görmeyen ve din adamlarınca hurafe olarak adlandırılan bu inanç bize atalarımızın mirasıdır.