• Sonuç bulunamadı

1. ELAZIĞ İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

4.1. Ölüm Öncesi

4.1.1. Ölümü Düşündüren Belirtiler

Ölüm korkusunun bilinçaltındaki baskısıyla tedirgin olan halk alışılagelmişin dışındaki bir takım davranışları, hareketleri, değişiklikleri çoğu zaman ölümün bir

işareti, önbelirtisi olarak kabul etmektedir. İslam dininin hâkim olduğu toplumda yaşamanın etkisiyle, ölümün ne zaman geleceği Allah’tan başka kimse tarafından bilinmemesine rağmen, ölümü düşündüren ön belirtilerin olduğuna dair inanışlar toplumumuzda yer almaktadır. Ölümün habercisi sayılabilecek inanmaları şöyle sırayabiliriz.

4.1.1.1. Hayvanlarla İlgili İnanışlar

Ölümü düşündüren belirtilerin içinde en yaygın olanı hayvanlarla ilgili olan inanışlardır. Hayvanların zamansız ötüşleri, ulumaları, kişnemeleri, böğürmeleri, uçuşları, uçuş yönleri, alışılmışın dışında hareketleri, ölüm habercisi olarak kabul edilmekte ve uğursuz sayılmaktadır. Bu hayvanların başında baykuş, köpek, kedi, at, koyun, karga, inek gibi hayvanlar gelmektedir.

Hayvanlar içerisinde uğursuzluğuna en fazla inanılan hayvanların başında baykuş gelmektedir. Baykuş karanlıkta bir evin bacasına veya damına konup acı acı öterse o evden cenaze çıkacağına inanılır (K-25). Burada baykuş uğursuzluk habercisi sayılmakta ve çatısına konduğu eve uğursuzluk getirdiğine inanılmaktadır. Hayvanlarla ilgili ölümü düşündüren belirtilerden en yaygın olanıdır. Elazığ ili ve çevresinde hatta tüm Anadolu’da en çok bilinen inanıştır. O kadar popüler bir inanıştır ki “beddua” olarak da kültürümüzde yer edinmiştir. “Evinde baykuş ötsün, evine bacana baykuş türesin” denilmektedir. Baykuşun karanlık zamanlarda ötmesi, yeraltı âleminde kötü ruhların gece ortaya çıkıp insanlara zarar vermesini çağrıştırmaktadır. Yeraltı âleminde zarar veren ruhlar kara iyeler olarak adlandırılır ve gecenin renginin de karanlık olmasıyla uğursuzluk ilişkilendirilebilir.

Felaket habercisi sayılan baykuş dışında köpeğin de uğursuzluk getiren bazı davranışları halk arasında gözlemlenmiştir. Köpek, sürekli insanın yanında bulunan sadık bir dost olarak kabul edilmiş ve hayatın içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Günlük hayat içerisinde köpeğin sezgilerine güvenilmiş ve onun davranışlarına göre sonuçlar çıkarılmıştır. İşte bu sebeplerden ötürü köpeğin özellikle gece vakti veya zamansız acı acı uluması ölümü düşündüren bir belirti olarak kabul edilmiştir. Yörede yaygın olan inanışta, köpeğin zamansız uluması bir ölüm haberinin belirtisi olarak kabul edilmiştir (K-34). Maden ilçemizde, köpeğin acı bir şekilde uluması ölümü düşündürdüğü için ve bu ulumaya son vermek için odada bulunan terlik ters çevrilir. İnanışa göre ters çevrilen terlikten sonra köpek susar (K-81). Burada içindeki durumu

tersine çevirme amaçlı bir uygulama yapılmıştır. Tadım köyünde, uluyan köpekleri susturmak için önüne ekmek atılır veya “başını ye” denir. Böylece köpeğin ekmeği yemesiyle köpeğin susması sağlanır. (Köseoğlu, 2009: 37)

Horozun da zamansız ötmesi lümü düşüdüren başka bir belirtidir. (K-94) “Vakitsiz öten horozun başını keserler” atasözünde de olduğu gibi zamansız öten horoz uğursuz sayılmıştır. Zamansız ötmesi uğursuzluk sayıldığı için öten horuzun mutlaka başının kesilmesi gerekir.

Leyleğin ağzında et görülmesi doğal karşılanmamakta ve ölümü haber veren bir belirti olarak kabul edilmektedir. (K-75)

Öküz, inek, koyun gibi hayvanların hareketlerindeki değişiklikler, gözlerinden yaş gelmesi, alışılmışın dışında bağırması yine ölümü düşündüren belirtilerden biridir. Yöre halkının inancında ahır hayvanlarının ani hareket değişikliği ve gözyaşları ait olduğu evin sahiplerinden birinin öleceğinin habercisidir. (K-14)

Doğada yaşayan hayvanların davranışlarında görülen değişimler halkı şüphelendirmiş ve bu değişik hareketleri felaketlerin habercisi olarak görmesine sebep olmuştur.

4.1.1.2. Rüya ile İlgili İnanışlar

Rüya, bir kimsenin uyku sırasında zihninden geçen hayal serisi veya uykuda iken, insani olan ruhun manalar âlemine dalması sonunda gaipten kendisine akseden varlıkların şekil ve suretini bir anda görmesinden ibaret bir düş, olarak tarif edilmektedir. (Yüksel, 1996: 13)

Rüyalar, yüzyıllar boyunca kişi ve toplum hayatının vazgeçilmez bir unsuru olmuş ve insanları etkilemiştir. Rüyaların bu âlemle öteki âlem arasında bir bağ kurduğu düşünüldüğü için geleceği de bildireceğine inanılmıştır.

Eski Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan rüya, rastgele kimselere anlatılmazdı. Farklı yeteneklere sahip kişilere anlatılır ve rüya o farklı kişiler tarafından tabir edilirdi. Eski Türk inanışlarında dua Şaman’a tabir ettirilerek, rüyanın verdiği manalar bulunmaya çalışılırdı.

Rüyaların verdiği mesajlar, günlük hayatta karşılaşılması muhtemel olaylara dair olabilir. Rüyalar, kimi zaman bir doğumu kimi zaman bir evliliği kimi zaman da bir ölümün habercisi olabilir. Nitekim Manas Destanı’nda Manas’ın dünyaya geleceği Kanıkey Hatun’a rüyasında bildirilmiştir. Rüyalar, mutlu haberler verdiği gibi bazen

üzücü olayları da haber verebilir. Dede Korkut Hikâyeleri’nde, Salur Kazan’ın Evinin Yağmalandığı hikâyede, Salur Kazan kaygılı bir rüya görür ve tedirgin olur. Bunun üzerine, gelebilecek her hangi bir tehlikeye karşı önlemler alır ve gerçekten bir süre sonra altı yüz atlı gelir ve onlarla savaşır. (Ergin, 2009: 41-47)

Hem destanlara hem de hikâyelere konu olan rüya, hayatın he alanıyla ilgili olumlu veya olumsuz mesajlar verebilir. Rüya, gelecekle ilgili bilgiler veren bir nevi işarettir. Eski Türklerde üstün yetenekli bilge kişiler (Şamanlar) rüyalarında aldıkları mesajlar doğrultusunda hareket ederler. Rüyalar, bir çocuğun doğumunu, bir kişinin ölümünü, bir savaş olayını vb. haber verebilirler. Geleceğe dair olumlu ya olumsuz bilgiler veren rüyalar, yöre insanı tarafından kabul görmüş ve günlük hayatta rüya tabirlerine önem verilmiştir.

Yörede, ölümü düşündüren rüyalardan bazıları şunlardır:

Rüyada diş ve dişle ilgili rüya görmek ölümün en büyük habercisi olarak kabul edilmiş inançlardandır. (K-9)

Rüyada ölmüş birini görmek ve onun kendisini çağırması ölümü hatırlatan rüyalardandır. (K-82)

Rüyada bulanık ve çamurlu su görme ölümle yorumlanır. (Kıyak, 2003: 17) Rüyada düğün yapmak, beyaz gelinlik giymek yine ölümle yorumlanır. (K-20) Rüyada kazan görmek, evin yıkılması da ölüm habercisi rüyalar olarak kabul edilmektedir. (K-66)

Rüyada siyah renginde görülenher nesne uğursuz sayılır ve ölümü düşüdürür. Özellikle rüyada siyah ayakkabı görmek, mutlaka bir ölüm habercisi olarak yorumlanır. (K-79)

Rüyada, evin direğinin yıkılması, evin büyüğünün öleceğini işaret eder. (K-80) Kötü rüyaların etkisini yok etmek için, görülen rüyalar olduğu gibi suya anlatılır ve suyun o kötü rüyayı alıp götüreceğine inanılır (K-81). Su iyesinin, temiz ve kutlu bir ruhu olduğu için, su iyesinin temizleyici vasfından yararlanmak amacıyla kötü rüyalar suya anlatılır.

Hem destanlara hem de hikâyelere konu olan rüya, hayatın he alanıyla ilgili olumlu veya olumsuz mesajlar verebilir. Rüya, gelecekle ilgili bilgiler veren bir nevi işarettir. Eski Türklerde üstün yetenekli bilge kişiler (Şamanlar) rüyalarında aldıkları mesajlar doğrultusunda hareket ederler. Rüyalar, bir çocuğun doğumunu, bir kişinin ölümünü, bir savaş olayını vb. haber verebilirler. Geleceğe dair olumlu ya olumsuz

bilgiler veren rüyalar, yöre insanı tarafından kabul görmüş ve günlük hayatta rüya tabirlerine önem verilmiştir

4.1.1.3. Meteorolojik ve Coğrafi Olaylarla İlgili İnanışlar

Yöre halkı yüzyıllardır bazı coğrafik olayları uğursuz saymış ve sonucunda kötü olayların gerçekleştiğine inanmıştır. Coğrafik olayların vereceği zararlardan korunmak için birtakım önlemler almışlardır.

Ay ve güneş tutulması bir doğa olayı olmasına rağmen halk tarafından, felaket getiren bir doğa olayı olarak kabul edilmektedir. Eski Türk geleneğinde ay ve güneş tutulması sırasında teneke çalmak, gürültü yapmak, silah sıkmak; kötü güçleri ve etkilerini sesle oradan uzaklaştırmak için yapılan uygulamalardandır. Günümüzde, bu olaylar sonrasında depremlerin olduğu ve insanların öldüğü gözlemlenmiştir.

Elazığ ili ve çevresinde ay ve güneş tutulması, yıldız kayması ve şiddetli şimşek çakması ölümü hatırlatan belirtiler içerisinde yer almaktadır. Yöre halkı bu kötülükten korunmak için dualar edip namazlar kılmaktadır. Burada korunma amaçlı yapılan uygulamalar İslami inanca bağlı olarak gerçekleştirilmektedir.

Herkesin gökyüzünde bir yıldızının var olduğu yörede yaygın bir inanıştır. İnanışa göre, gökyüzünde yıldız kaydıktan sonra bir kişi mutlaka ölür. Eğer yıldız parlaksa önemli birinin yıldızı, yıldız parlak değilse sıradan birinin yıldızı olarak düşünülür. (K-67)

Yaşanılan deneyimlerden sonra yöre halkı bazı coğrafik olayları ölümün ön belirtisi olarak kabul etmiştir.

4.1.1.4. Ev Eşyası, Araç, Gereç ve Yiyeceklerle İlgili İnanışlar

Ev eşyalarından beklenmedik seslerin çıkması ölümü düşündüren belirtilerden sayılmıştır. Ev eşyaları ile ilgili bazı inanışlar şunlardır:

Evde, ev eşyalarında “gıcırdama, çatırdama, kütürdeme, kırılma, çatlama” gibi seslerin gelmesi de ölümün birer ön belirtisi olarak düşünülmektedir. (K-98)

Acı ve ekşi yiyecekleri gece evden çıkarmak “acı vermek acı getirir” inancını doğurmuştur. (K-74)

Gece vakti evden kazan veya kap verilmesi, kazan çıkan evden ölü çıkar inancının oluşmasına sebep olmuştur. (K-24)

Ölümü düşündüren bu belirtiler Elazığ ilinin her yöresinde çoğunlukla aynı şekilde karşımıza çıkmaktadır

4.1.1.5. Hastalarla İlgili İnanışlar

Hasta olan bir kimsenin bedeninde meydan gelen değişiklikler, halk arasında ölümün yaklaştığını haber veren belirtiler olarak kabul edilmektedir. Yöre halkı tarafından kabul gören belirtiler şunlardır.

Ölecek olan kimsenin; Gözlerinin ışığının gitmesi Gözlerini tavana dikmesi Dudaklarının siyahlaşması

Elleri ve ayaklarının buz gibi olması Sevdiği insanları yanına çağırması Ölmüş kişilerin adlarını sayıklaması

Çok yemek yemesi, ölümünün yaklaştığını gösterir. (K-81)