• Sonuç bulunamadı

2.2. İlgili Araştırmalar

2.2.2. Diğer Ülkelerde Yapılan Araştırmalar

Stewart (2016) tarafından yapılan nicel araştırmada özel eğitim okulunda görev yapan sınıf öğretmenlerinin öğretimde faklılaştırmayı nasıl kullandıkları ve okuma koçlarının öğretmenlere farklılaştırılmış öğretim modeli oluşturmada nasıl yardımcı oldukları araştırılmaktadır. Vygotsky’nin yakınsak gelişim alanı ve Tomlinson’un farklılaştırılmış öğretim yaklaşımı dikkate alınarak gerçekleştirilen bu çalışma, bu iki yaklaşım arasındaki ilişkiyi incelemiş ve özel gereksinimli öğrencilere destek vermek için bir öğretim modelinin oluşturulmasında izlenen yolları araştırmıştır. Araştırma soruları, sınıf öğretmenlerinin ve okuma koçlarının öğretimsel yaklaşımları ve farklılaştırılmış öğretim hakkındaki algılarına odaklanmıştır. Araştırmaya 3-5.

sınıflarda iki ya da daha fazla yıl öğretmenlik deneyimine sahip olan sınıf öğretmenleri ve okuma koçları katılmıştır. Durum çalışması şeklinde tasarlanan araştırmada, veri toplamak için olarak yedi katılımcı ile görüşmeler yapılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre özel gereksinimli öğrencilerin, kendini işine adayan, öğrencilerini önemseyen, paydaşlardan gelen desteklerden, öğretmenlerin devam etmekte olan mesleki gelişiminden, öğretmenlerin yapmış oldukları işbirliği fırsatlarından ve etkili olarak düzenlenmiş farklılaştırılmış öğretim stratejilerinden yararlandıkları belirlenmiştir. Diğer bir taraftan, öğretmenlerin öğretimsel verimliliği artırmaya yönelik öğretimi farklılaştırmaya yönelik çalışmaların özel gereksinimli öğrencilerin akademik performansını geliştirdiği görülmüştür.

Melesse (2015) gerçekleştirdiği çalışmada, sınıf öğretmenlerinin farklılaştırılmış eğitime yönelik algılarını, uygulamalarını ve süreçte karşılaştıkları zorlukları değerlendirmeyi amaçlamıştır. Çalışma, gömülü karma yöntemli, betimsel incelemedir. Çalışmanın verileri, rastgele seçilen 232 sınıf öğretmeniyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler, anket ve hedef grup tartışmalarıyla toplanmıştır. Ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .79 olarak hesaplanmıştır. Veriler, yüzde, ortalama, standart sapma, tek örneklem t-testi, bağımsız örneklemler t-testi ve tek yönlü ANOVA kullanarak analiz edilmiştir. Bahsedilen niceliksel analizlerin yanı sıra, görüşmeler ve hedef grup tartışmalarında elde edilen veriler de niteliksel yönden analiz edilmiştir. Çalışmanın başlıca bulguları şöyledir: Sınıf öğretmenlerinin çoğunun daha öncesinden yeterince farklılaştırılmış eğitim deneyimi yoktur ve öğretmenler farklılaştırılmış öğretimle ilgili olarak oldukça düşük düzeyde kavramlara sahiplerdir. Çoğu sınıf öğretmeni, farklılaştırılmış eğitimin temel eğitsel stratejileri hakkında bilgi sahibi değildir. Genel sonuçlar, beklenen standardın altını gösterse de cinsiyete dayalı yapılan karşılaştırmalar, kadın öğretmenlerin, farklılaştırılmış eğitim pratiklerini, erkek öğretmenlerden daha iyi yerine getirdiklerini göstermiştir. Fakat yeterlik (derece ve diploma) ve deneyim (hizmet yılı) açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır. Branş değişkeni açısından, İngilizce ve Matematik öğretmenleri, farklılaştırılmış öğretim çalışmalarını, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler öğretmenlerinden daha iyi yerine getirmişlerdir. Yine de çoğu öğretmen aynı sınıfta, öğrencilerin hazır bulunuşluk, ilgi

ve öğrenme profillerini ciddi biçimde ele almaksızın, her duruma uygun tek bir tarzda yaklaşımla öğrencilere eğitim verdikleri görülmüştür. Bilgi ve deneyim, adanmışlık ve motivasyon, materyal ve kaynakların durumu, zamanın uygunluğu, sınıf büyüklüğü, sınıf içindeki çeşitliliğin dağılımı, liderlik ve ebeveyn desteği ile personel dayanışması gibi farklı faktörler, artan ya da azaltan faktörler olarak kabul edilmiştir.

Muthomi ve Mbugua’nın (2014), gerçekleştirdiği “Effectiveness of Differentiated Instruction on Secondary School Students Achievement in Mathematics” başlıklı araştırmanın amacı, farklılaştırılmış öğretimin, Kenya, Meru’daki ortaokullarda okuyan öğrencilerin matematik başarısı üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Araştırmada, öğrencilere farklılaştırılmış eğitim yaklaşımı ile öğretim yapıldığında, öğrencilerin başarılarında herhangi bir farklılık olup olmadığını belirlemeye çalışılmıştır. Çalışma, yarı deneyseldir ve özellikle Solomon dört gruplu deneysel desenden faydalanmıştır. Araştırma, Kenya, Meru’daki 8 bölge okulunda yürütülmüştür. Örneklem büyüklüğü, 374 öğrencidir. Katılımcı okullar, basit tesadüfi örneklem tekniği kullanılarak belirlenmiştir. Çalışmanın verileri, Matematik Başarı Testi ile elde edilmiştir. Hipotezler, α = 0.05 önem düzeyinde test edilmiştir. Sonuçlar, farklılaştırılmış eğitimin öğrencilerin matematik başarısını anlamlı düzeyde geliştirdiğini göstermiştir ki bu da öğretim programı geliştiren uzmanların, öğrencilerde başarıyı arttırmak için matematik öğretim programlarına, farklılaştırılmış eğitimi de dâhil etmelerini sağlayabilir.

Amadio (2014) tarafından karma desen modeli kullanılarak yapılan araştırmada Minesota eyaletindeki bir ortaokulda matematik derslerinde farklılaştırılmış öğretim modelinin etkiliği konusunda öğretmenlerin görüşleri incelenmiştir. Araştırmaya 35 matematik öğretmeni katılmıştır. Araştırmada on maddeden oluşan 5’li likert tipi ölçek ve beş sorudan oluşan görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, araştırmaya katılan öğretmenlerin %69’u farklılaştırılmış öğretim yaklaşımının öğrencileri derse teşvik ettiğini; %19’u farklılaştırılmış öğretim modeli ile öğrencilerin daha iyi öğrendiğini; %46’sı tüm ortaokul matematik derslerinde öğretimin farklılaştırılması gerektiğini; %54’ü farklılaştırılmış öğretimin öğrenmeyi

artırdığını; %31’i öğrencilerin sunuş yoluyla öğretimde olduğu kadar farklılaştırılmış öğretimde de öğrendiklerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde dokuz öğretmen, farklılaştırılmış öğretim yaklaşımının uzun zaman gerektirdiğini, dört öğretmen ise matematik öğretim programının yoğun olduğunu belirterek programın tamamında farklılaştırma yapamayacaklarını ve öğretmenlerin bu konuda eğitim almaları gerektiğini belirtmişlerdir.

Burkett (2013) gerçekleştirdiği fonemolojik çalışmada, öğretmenlerin farklılaştırılmış öğretime yönelik algılarını ve bu algıların öğretim süreci üzerine etkilerini incelemiştir. Araştırmaya 11 ortaokul öğretmeni katılmıştır. Veri toplama aracı olarak kullanılan görüşme soruları da öğretmenlerin farklılaştırılmış öğretime yönelik duygu, düşünce ve deneyimlerini belirlemek amacı ile hazırlanan sorulardan oluşmaktadır. Görüşmelerden elde edilen analiz sonucu araştırmacı yedi temaya ulaşmıştır. Bu temalar sırasıyla şu şekilde ele alınabilir: a. Etkili bir sınıf ortamı için farklılaştırılmış öğretim gereklidir. b. Farklılaştırılmış öğretim sınıf ortamında doğal olarak ortaya çıkmaktadır. c. Hizmetiçi mesleki gelişim, farklılaştırılmış öğretimi etkilemektedir. ç. Takvim yaşına göre öğrencilerin okula erken başlaması farklılaştırılmış öğretimi etkilemektedir. d. Hizmet öncesi mesleki gelişim farklılaştırılmış öğretimi etkilemektedir. e. Farklılaştırılmış öğretim etkilidir. f. Farklılaştırılmış sınıf ortamı öğrenmeye yardımcı olur. Elde edilen bu sonuçlara ilaveten araştırmaya katılan öğretmenlerin esnek gruplar oluşturma, kademelendirilmiş dersler/etkinlikler, okuma çemberi gibi farklılaştırılmış öğretim stratejilerini kullandıkları görülmüştür.

Ellerbrock (2011) yaptığı araştırmada, farklılaştırılmış eğitim programı ve bu programın, katılım üzerindeki etkilerine dayanan bilgi hazinesini zenginleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmaya yön veren araştırma sorusu şöyledir: Farklılaştırılmış eğitimin uygulandığı bir sınıf ortamında, öğretmenler ve öğrenciler için katılım ne ifade eder, yani sınıf için katılımın doğası nasıldır? Çalışma, ülkenin orta batısında yer alan bir şehirde, devlet okuluna devam eden beşinci sınıflarla yapılmıştır. Çalışmaya beşinci sınıftaki bütün öğrenciler katılmıştır. Katılımcı öğrencilerin, 11’i normal gelişim gösteren öğrencilerken, diğer 11’i ise özel eğitime ihtiyaç duyan

çocuklardır. Ayrıca bu sınıfa, bir sınıf öğretmeni ve özel eğitim öğretmeni birlikte girmektedir. Çalışmanın katılımcıları, bu 22 öğrenci ve iki öğretmenden oluşmaktadır. Çalışma, niteliksel temelde olup, araştırma yöntemi olarak olgu bilimden (fenomenolojiden) yararlanılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, farklılaştırılmış eğitim programı, öğrenciler arasındaki farklılıklara yönelik bir dengeleme oluştururken, aynı zamanda sınıf içinde katılım ve motivasyonu arttırmak için değerli bir araç olarak da kullanılabilmektedir. Dahası, çalışmaya katılan öğretmenler, farklı beceri düzeyindeki çocukları kabul etmek ve sınıf içinde başarı kazanabilmeleri için onlara ulaşmaya çalışmak adına meslektaşlarının daha istekli olmaları gerektiğini vurgulamışlardır.

Bailey ve Williams-Black’in (2008), gerçekleştirdikleri araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin, sınıflarındaki okuma etkinliklerinde öğretimlerini nasıl farklılaştırdıklarını incelemektir. Sınıflarında neler yaşandığını görmek amacıyla, ülke genelinde 24 öğretmene, farklılaştırılmış eğitimle ilgili anketler gönderilmiştir. Ankete cevap verip dolduran 14 öğretmen içinde, sadece 3 tanesinin farklılaştırılmış eğitimi literatürdeki kullanımına ve araştırmacının kavramı anlayış şekline göre açıkladığı görülmüştür. Biri ortaokul, diğer ikisi de lise öğretmeni olan bu üç öğretmen ile görüşme yapılmış ve eğitimi “nasıl” farklılaştırdıkları ve derslerinin hangi kısımlarının farklılaştığını görmek adına sınıf gözlemleri yapılmıştır. Araştırmada, üç öğretmenin hepsinin de öğrencilerin öğrenmelerine yardım eden

süreci farklılaştırırken, sadece iki öğretmenin, öğrettikleri içeriği de farklılaştırdıkları görülmüştür. Öğretmenlerin hiçbiri, öğrenme ürünlerini farklılaştırmamıştır, çünkü öğretmenler, öğretilen içeriğin öğrenciler tarafından nasıl

anlaşıldığını göstermelerine imkân sağlayan bir seçim ya da etkinlik yapılmasına fırsat sunmamış ya da buna izin vermemiştir.

Koeze (2007) tarafından gerçekleştirilen ve “Differentiated instruction: The effect on student achievement in an elementary school” başlıklı araştırmanın amacı, farklılaştırılmış eğitimin öğrenci başarısı üzerinde bir etkisinin olup olmadığını görmektir. Bu bağlamda araştırmacı, iki araştırma sorusuna cevap aramıştır. Bu sorular şöyledir: “Farklılaştırılmış eğitimin, öğrenci başarısı üzerinde bir etkisi var

mıdır?” ve “Öğrenci başarısı üzerinde, diğerlerinden daha etkili olan farklılaştırılmış eğitim öğeleri var mıdır?”. Çalışma karmaşık yöntemlerden yararlanacak şekilde tasarlanmış ve iki kısımdan oluşmaktadır. İlk olarak, Michigan Eğitim Değerlendirme Programından (MEDP) elde edilen test puanlarının niceliksel analizi yapılmış; toplanan verilerdeki kapsamlı ilişkileri görmek amacıyla, öğretmen ve öğrenci ölçek sonuçları analiz edilmiştir. Niceliksel bulgulara dayanan sonuçlardan yola çıkarak araştırmacı, çalışmanın niteliksel tasarımını oluşturmuştur. İkinci olarak, sınıf gözlemlerinin ve öğretmenlerle yapılan görüşmelerin niteliksel analizleri yapılmıştır. Çalışmanın niteliksel kısmı, sosyal etkileşimcilik teorisyeni Blumer tarafından ortaya konan, sosyal etkileşimcilik akımını takip etmiştir. Bu yaklaşım, araştırmacının, farklılaştırma değişkenleri arasındaki ilişkileri analiz etmesine imkân sağlamıştır. Çalışmanın analiz sürecinde, ölçek ve test puanlarının nicel veri

yöntemleri, sınıf gözlemlerinin nitel teknikleri ve öğretmen görüşmeleri şeklinde bir

üçlemeden yararlanılmıştır. Verilerin bu şekilde üçlemeleri, aynı sonuçları veren bağımsız ölçümler aracılığıyla da araştırma bulgularını desteklemek için kullanılmıştır. Çalışılacak farklılaştırma değişkenlerinin tanımlanmasında, Kavramsal Çerçeve bir temel olarak kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre farklılaştırılmış öğretimin öğrencilerin akademik başarılarında anlamlı farklılık oluşturduğu ve dolayısıyla onların akademik başarılarını artırdığı görülmüştür. Bu çalışmanın bulguları, öğrenme tarzları kuramcılarının çalışmalarınca da desteklenmektedir. Çalışma bulguları ayrıca tercih etme ve ilgi alanına giren oyun stratejilerinin, öğrenme sürecinde, öğrenci başarısı ve doyumu üzerinde çok önemli etkileri olduğunu göstermiştir. Çalışma bulgularına göre, farklılaştırılmış eğitime yeni başlayan öğretmenlerin öncelikle öğrencilerine bir öğrenme stilleri anketi uygulamaları gerekmektedir. Bu tür bir anket uygulamak, farklılaştırılmış eğitime yeni başlayanlar için kolaylıkla yapabilecekleri etkinlikleri uygulamadan önce öğretmene, öğrencilerinin tercih ve ilgi alanları hakkında bilgi sağlayacaktır.

Zonnefeld (2005) yaptığı araştırmada, farklılaştırılmış öğretim programının, öğrenci tutumlarında, dört genel faktör üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu dört genel faktör sırasıyla şöyledir: Motivasyon, matematikten zevk alma, matematiğin değeri ve öz-güven. Çalışma, yarı deneysel şekilde tasarlanmıştır. Çalışmanın

örneklemini Hull, Iowa’da Western Christian High School da (Batı Hristiyan Lisesinde) Matematik/Cebir 1 dersini alan 73 öğrenci oluşturmuştur. Eğitim öğretim yılının üçte birlik süresi boyunca, iyi notlara sahip öğrencilerin, düzenli verilen ödevlerden muaf tutulmalarına izin verilmiştir. Öğrenci tutumları, bu üçte birlik dönemin başında ve sonunda, Tapia tarafından geliştirilen Matematik Tutumları Envanteri uygulanarak ölçülmüştür. Öğrenci tutumlarını karşılaştırmak amacıyla, t- testinden yararlanılmıştır. Bireysel grupların ön test ve son test ölçümleri arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur, fakat kontrol grupları ile deney grupları arasında anlamlı farklılıklara rastlanmamıştır. Anlamlı farklılıklar sadece düzenli ödevlerden muaf tutulan öğrenciler ile muaf tutulmayan öğrenciler arasında görülmüştür. Bu bağlamda, muaf tutulan öğrencilerin matematiğe verdikleri değerde bir artış gözlemlenirken, muaf tutulmayan öğrencilerde bu konuda bir azalma olmuştur. Bu önemli bulgu da başarılı öğrencilerin matematik çalışmalarına devam etmeleri için cesaretlendirilmeleri gerektiğini ifade etmektedir.

Farklılaştırılmış öğretim uygulamaları ile gerçekleştirilen bu çalışmada ilkokul 4. sınıf Fen bilimleri dersinde uygulanan farklılaştırılmış öğretim programının, öğrencilerin akademik başarılarına ve derse yönelik tutumlarına etkileri ile öğrenme sürecine katkılarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Yukarıda ele alınan ilgili araştırmalarda ilkokul düzeyinde farklılaştırılmış öğretimin işe koşulduğu çalışma oldukça sınırlıdır. İlkokul düzeyinde gerçekleştirilen çalışmamalar da genellikle dil eğitimi üzerinedir. Veritabanlarında yapılan taramalar sonucu ülkemizde ilkokul fen bilimleri dersinde farklılaştırılmış öğretimin işe koşulduğu çalışmaya rastlanmamış, uluslar arası alanda da oldukça sınırlı çalışmayla karşılaşılmıştır. Bu bakımdan bu araştırmanın alanyazında yer alan bu eksikliğe önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÖNTEM

Bu bölümde; yapılan araştırmanın modeline, çalışma grubuna, deneysel işlem sürecine, kullanılan nicel ve nitel veri toplama ve analiz yöntemlerine yer verilmiştir.