• Sonuç bulunamadı

2.2. BANKACILIKTA YENİDEN YAPILANDIRMA YÖNTEMLERİ

2.2.1. Finansal Yeniden Yapılandırma

2.2.1.1. Devletin Sorunlu Bankaları Yeniden Sermayelendirmesi ve Mal

Hükümetler, yaşanabilecek banka iflaslarının olumsuz sosyal ve politik sonuçlarının bulunması, ödemeler sisteminin sağlam olarak işlemesi ve kamu yararının gözetilmesi gibi nedenlerden dolayı banka yeniden yapılandırma sürecinde faal bir şekilde yer almaktadır. Bu gerekçelere ilave olarak, sorunun bankacılık sisteminin bütününü kapsayacak bir hal alması durumunda hükümetler problemli

bankalara mali destekte bulunabilmektedir. Hong Kong ve Çin hükümetleri bankalara likidite desteğini doğrudan kendileri sağlamıştır (OECD Economic Outlook 2002:20).

Dziobek (1998)’e göre, devlet, banka yeniden yapılandırma sürecinde bankalara kamu kağıdı ihraç ederek ve sermaye benzeri kredi (subordinated debt) kullandırarak sermaye desteğinde bulunmaktadır. Mali destek araçları arasında mevduat transferi, düşük faizli kredi ve belli ödenekler verilmesi, banka hisselerinin satın alınması vb. yer almaktadır. Mali destek aşamaları şöyle özetlenebilir:

a)Yeniden Sermayelendirme: Mali bünyesi sorunlu bankaların zararları

öncelikle bu bankaların karşılıklarından daha sonra da sermayelerinden karşılanmaktadır. Sermayenin yetersiz olması durumunda banka dışından ilave sermaye desteği söz konusu olmaktadır. Sermaye desteği, banka üst yönetiminin ve hissedarlarının da onayı sonucunda yapılmaktadır. Örneğin; İsveç hükümeti sınırsız bir güvence sağladıktan sonra gönüllülük esasına göre ve mevcut hissedarların izni doğrultusunda bankaları sermayelendirmiştir. Sorunlu bankalara kamu tarafından sağlanan kaynaklar belli bir program dahilinde geri ödenmekte ve bu bankalara ilişkin kamu kontrolü yeniden özel sektöre bırakılmaktadır. Hükümet destekleri genellikle üst yönetimin değişmesine bağlanmakta, mevcut hissedarların hakları dikkate alınmamakta ve özel sektör sermaye enjeksiyonunu da zorunlu kılmaktadır. Bazen üst yönetimde herhangi bir değişiklik yapılmadan da sorunlu bankalara sermaye aktarımı yapılmaktadır. Sorunlu bankanın mülkiyet yapısı yapılacak desteği belirlemektedir. Sorunlu banka bir kamu bankası ise, hükümetler doğrudan kamu desteğini kullanmakta ve sermaye enjeksiyonu yapmaktadır. Yeniden sermayelendirme aşamalarını sıralamak mümkündür ( Milesi vd., 2000:295).

Tahvil İhracı Yoluyla Sermayelendirme: Mali bünyeleri sorunlu olan

bankaları hükümetin tahvil ihraç ederek yeniden sermayelendirmesi ile bu bankaların sermaye yeterliliği rasyoları ve bilançoları düzelmekte, ihraç edilen tahvillere ödenen faizlerle de bankaların karlılık düzeyleri olumlu yönde gelişebilmektedir. Sorunlu bankalara devlet tahvili verilmesi halinde bu tahvillerin ulusal piyasalarda alım satımının yapılabilmesi bu bankaların likidite ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak tanıyacaktır. Verilecek tahvillerin piyasa değeri hükümetin kredibilitesine yoğun bir şekilde bağımlı olacaktır. Ayrıca, bu enstrümanların piyasa

faiz oranlarına uyumlu olarak değişken faizli ve uygun vadelerde olması, faiz ve vade uyumsuzluğuna sebebiyet vermemesi açısından önem arz etmektedir. Ancak, uluslararası alanda genel olarak hükümetlerin kupon ödemesi ve ikincil piyasası olmayan menkul kıymetlerle bankaları rehabilite etmeyi tercih ettiği görülmektedir. Nakit girişi sağlamayan, devredilemez nitelikte olan menkul kıymetlerin sorunlu bankalara verilmesi yalnızca sermayenin güçlendirilmesi konusunda fayda sağlamaktadır. Bankaların problemlerinin realize olmasını ertelemek amacıyla bu enstrümanların kullanılması katlanılacak maliyetleri azaltmış gibi gösterse de, ödeme güçlüğü içinde olan bu bankaların sorunlarının daha da artmasına yol açabilmektedir (Hanohan, 2001: 15).

Buna karşılık, bankalara mümkün olduğunca likite dönüştürülebilir ve kısa vadeli kaynak imkanı verilmesi banka sermayelendirme uygulamalarının başarısını artırmaktadır. Ayrıca, sorunlu bankaların mali yapılarının güçlendirilmesindeki temel amaçlardan birisi de bu bankaların normal aracılık faaliyetlerine dönerek özel sektöre kredi kullandırması olduğundan, sermayesinin güçlendirilmesi için verilen tahvillerin bu yönde kullanılıp kullanılmadığı makro ekonomik açıdan son derece önem arz etmektedir.

Sermaye Benzeri Kredi Verilmesi: Kamunun sorunlu bankalara sermaye

desteği sağlaması, bu bankalara sermaye benzeri kredi verilmesi yoluyla katkı sermayelerinin artırılması ile de mümkündür. Ancak, Basel sermaye prensibine göre, banka sermayesinin hesaplanmasında sermaye benzeri kredi, katkı sermaye olarak sınıflandırdığından, bu kredinin etkisi tahvil ihraç etmekten daha düşük olmaktadır. Bununla birlikte, bu krediler bankanın borçlanılabilir ilave fon sağlamasına ve böylece kullandırabileceği kredi hacminin artmasına katkıda bulunabilmektedir.

b) Mali Destek: Sorunlu bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi amacıyla

bu bankaların sermayelendirmelerinin yanında, söz konusu bankalara kamu fonlarının aktarılması, hükümet tarafından kredi kullandırılması, bu bankaların hisselerinin satın alınması, kötü kredilerinin karşılığında devlet tahvili verilmesi ve çeşitli vergi muafiyetleri gibi yöntemler bulunmaktadır.

Kamu Fonlarının Aktarılması: Devlet, kamu fonlarını sorunlu bankalara

aktararak bu bankaların likidite durumlarını iyileştirme yoluna da gidebilmektedir. Kamu fonlarının güçlü bankalardan zayıf bankalara doğru aktarılması, zayıf bankaların mali yapılarında iyileşmeye neden olabileceği gibi diğer taraftan kamu mevduatının çekildiği bankalar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir (Dziobek ve Pazarbaşıoğlu, 1997: 18).

Kredi Kullandırılması: Sorunlu bankaların mali yapılarını güçlendirmede

kullanılan bir diğer yöntem, geçici likidite sorunu olan bankaya hükümetçe kredi kullandırılmasıdır. Bu parasal bir operasyon olup, hükümetin net kaynaklarını etkilememektedir. Ödeme güçlüğüne düşen bir bankaya bu kredinin kullandırılması, hükümetin net kaynaklarını azaltacaktır. Japonya ve Güney Kore'de sorunlu bankalara koşulları açık bir şekilde belirlenmiş düşük faizli kredi ve ödenek tahsis edilmiştir. Bu yöntem, banka bilançolarında tahvil ihraç etmekle aynı sonucu yaratmakla birlikte, bankalara daha hızlı likidite transferinin yapılmasına olanak tanımaktadır. Diğer taraftan, İsveç'te olduğu gibi yeniden yapılandırma kapsamındaki bankaların mali yapıları sorunlu olan iştiraklerine de destek sağlamak amacıyla doğrudan kredi temin edilmektedir (Milesi vd., 2000:299).

Kötü Kredilerin Karşılığında Devlet Tahvili Verilmesi: Bankaların mali

bünyelerini güçlendirmek amacıyla hükümetler genellikle karşılıksız olmakla birlikte, zaman zaman da kötü kredilerin karşılığında kamu kağıdı ihraç ederek bunları bankalara vermekte ve böylece bankanın aktiflerinin kalitesini yükseltmektedir. Bu uygulamada, çoğunlukla takipteki krediler, nominal değeri üzerinden satın alınmakta, bu işlemlerin anaparaları, bütçenin dışında izlenirken, faiz ödemeleri ise bütçeye dahil edilmektedir (Milesi vd., 2000:301).

Hisse Satın Alımı: Hükümetler, satılabilir olmaları nedeniyle bazen bankaların

adi hisselerini (common shares) bazen de bankanın mali bünyesinde ortaya çıkabilecek olumlu gelişmelerden yararlanmak amacıyla, imtiyazlı hisse senetlerini (preference stock) satın almaktadır. Bir çeşit kredi olan hisse satın alım yönteminin bankaya faydalı olabilmesi için bankanın yapacağı yeni fonlamadan pozitif faiz marjı sağlaması ve dolayısıyla bunun olumlu bir nakit akımı yaratması gerekmektedir. Polonya (Merkez Bankası aracılığıyla), Finlandiya, Japonya, Güney

Kore, Norveç İspanya ve İsveç hükümetleri hisse senedi satın alarak sermaye enjeksiyonunda bulunmuştur. Meksika’da mevduat sigorta kurumu, bankanın sermayesinin beş yıl sonunda daha da bozulması durumunda sermayeye dönüşecek tahvilleri satın almıştır (OECD, Resolution of Banking Crises, 2002:111 -112).

Vergi Muafiyeti Tanınması: Bankaların mali yapılarını güçlendirmek

amacıyla, sınırlı da olsa bazı ülkelerde vergi muafiyetleri de kullanılmıştır. Örneğin, Güney Kore'de bankaların emlak ve menkul kıymet satışlarına vergi muafiyeti getirilmiştir. ABD’de sorunlu tasarruf kuruluşlarını satın alanlar için belli vergi teşvikleri uygulanmıştır. Türkiye'de özel karşılıklar kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak sayılmış ve vergiden muaf edilmiştir.