• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2. JEAN-LUC NANCY’NİN SİYASET FELSEFESİNDE BİRLİKTE VAROLUŞ OLARAK DEMOKRASİ OLARAK DEMOKRASİ

2.2 Demokrasinin Özü Olarak Çoğulculuk

Yönetim biçimi olarak demokrasi kelimesi, iktidarın hem meşrulaştırılma biçimini hem de işleyiş biçimlerini tanımlar. Bu tanımlamaya benzer olarak Antik Yunan siyasal

573 Berlin,“Two Concepts of Liberty”, Four Essays on Liberty, ss. 118-134.

184

düşüncesinin klasiklerinde de politeia kelimesi bazen anayasa bazen yönetim veya hükümetin karşılığı olarak kullanılmıştır. 574

Aristoteles Politika adlı eserinde demokrasi ismini en çok hak eden yönetim biçiminin eşitlik ilkesine dayandığını belirtir. Demokratik yasalarda, yoksullarla zenginlerin birbirlerine herhangi bir üstünlükleri olamayacağı gibi herhangi bir zümrenin ötekine hükmedecek bir ağırlıkta olması da kabul edilemez. Politeia(devlet)’da herkesin eşit bir şekilde özgürlükten pay alması demokrasi düzeninin tezahürü olarak ifade edilir.575

Çağdaş düşünürlerden Allain Touraine'ye göre demokrasi, bir halkın ideolojik ya da dinsel birliği ortadan kalktığında ve yerine çıkarların, düşüncelerin ve kültürlerin çoğulluğu geldiğinde var olabilir.576 Konuyla ilgili görüşlerini şöyle nakleder:

Demokrasi temellerini sitenin çıkarında ya da tarihin hareketinde ararken, bir ödev ahlakına ve ilerleme politikasına bağlanan eskilerin özgürlüğünün topluma egemen olduğunu söyler. Site ve tarih adlarındaki tanrıların yaşlanmalarının ve ölmelerinin akabinde özgürlük içselleşmeye başladı.

Bunun sonucunda da demokratik düşünce, artık erklere karşı, onların üstünde bir ilkeye başvuramayacağından kişisel öznenin direnişine, onun oyuncu olma arzusuna, daha kesin bir deyişle, giderek özgürlüğüne, hatta kimliğine zarar verici bir niteliğe bürünen bir yurttaş ya da tarih mantığına karşı kendi varlığının oyuncusu olma arzusuna başvurmak zorunda kaldı.577

Jurgen Habermas da demokrasiyi, tartışmaların ürettiği ortak iradenin oluşum süreci şeklinde ifade eder.578 Her daim tartışmaya açık olan, siyasi iletişim sayesinde gelişen, kendini yenileyen, dolayısıyla siyasi yönlendirmelere nispeten daha az maruz kalan, özgürlükçü bir siyasî kültür ve aydın bir kamuoyu oluşturan ortaklıkların inisiyatifi “müzakereci demokrasi”

olarak ifade edilir.579

574 Giorgo Agamben, "Demokrasi Kavramı Üstüne Giriş Noto", Demokrasi Ne Âlemde? Çev. Savaş Kılıç, hz.

Eric Hazan, İstanbul, Metis Yayınları, 2017, s. 11.

575 Aristoteles, Politika, Çev. Mete Tunçay, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2011, IV. Kitap 4. Bölüm, s. 117.

576 Touraine, Eşitliklerimiz ve Farklılıklarımızla Birlikte Yaşayabilecek miyiz?, s. 296.

577 Touraine, Eşitliklerimiz ve Farklılıklarımızla Birlikte Yaşayabilecek miyiz?, s. 308.

578 Habermas, Öteki Olmak Ötekiyle Yaşamak, s. 163.

579 Habermas, Öteki Olmak Ötekiyle Yaşamak, s. 164.

185

Ucu açık sonsuz bir mücadele yöntemi olarak demokrasi ancak çoğulcu düşüncenin egemen olduğu toplumlarda mümkün olur. Söz konusu demokratik eylemin amacının adil bir toplum kurmak olmayıp belki de hiçbir zaman adil olamayacak bir toplumda özgürlük ve sorumluluk alanlarını genişletmek olduğu kabul edilir.580

Özgür ve adil bir toplum meydana getirme düşüncesi kapalı sistemleri çağrıştırdığından hem demokrasi hem de toplumsal hareketler için son derece tehlikeli bir yaklaşım kabul edilir.

Sosyalist ya da dinsel düşüncelerin arzusunu ifade eden bu tür teleolojik yaklaşımlar güçlenip hâkimiyet kurduklarında kendilerini hakikatin kendisi olarak telakki ederek ötekiye baskı kurmakta genelde bir sakınca görmezler. Oysa demokratik bir zihniyete göre her dönemdeki nesiller her durumda kendi adlarına karar vermede özgür olmalılar. İnsanın diğer insanlar üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi düşüncesi üzerinde de ipotek kurma hakkı yoktur.581 Demokrasilerde bulunması gereken geniş katılım, aşağıdan denetim ve karşıt görüşlerin özgürce ifadesi herhangi bir hedefi amaçlaması durumunda kaçınılmaz olarak kısıtlamalara uğrar.582 Dolayısıyla demokrasi hazır amaç ve araçlardan uzak bir düşüncenin ifadesidir.

Çağdaş demokrasilerde özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri sayesinde kültürel çoğulculuğun tanınması, ötekileştirmenin reddi, her bireyin otantikliğiyle kişisel ve ortak yaşamının öyküsünü oluşturma hakkı vazgeçilmez olarak kabul edilir. Tartışma ve militanlık boyutu demokrasinin özünü oluşturur.583 Özgür kurumların korunması savunulurken her türlü ekonomik, dinsel ve siyasal egemenlik türlerine karşı çıkılır. Bu yüzden demokrasi, toplumsal değerlerin ifadesi olan toplumsal kimliği yerinden edebilen grupları barındırması nedeniyle doğan tartışma, anlaşmazlık, dengesizlik, tuhaflık veya uzlaşma ortamı olarak kabul edilir.

580 Touraine, Eşitliklerimiz ve Farklılıklarımızla Birlikte Yaşayabilecek miyiz?, s. 313.

581 Anthony Arblaster, Demokrasi, Çev. Nilüfer Yılmaz, Ankara, Dıruk Yayınları, 1999, s. 129.

582 Touraine, Eşitliklerimiz ve Farklılıklarımızla Birlikte Yaşayabilecek miyiz?, s. 318.

583 Touraine, Eşitliklerimiz ve Farklılıklarımızla Birlikte Yaşayabilecek miyiz?,, s. 320.

186

Bitmeyen tartışma süreci siyasal kurumların değişmesi ve dönüşmesine sebep olabilmekte, yeni mekanizmaların ve kavramların üretilmesine sebep olabilmektedir.584

Demokrasi kültürü, ayrıcalıklı sınıf ve soylu köken egemenliği yerine özgürlüğü, bireyciliği, farklılığı ön plana çıkaran bir zemin üzerinde uzlaşma ya da tartışma ortamını hazırlar.585 Metafizik mutlak gerçeklikler veya gayeler yerine realitelerin ön plana çıktığı çoğulcu yaklaşımlar, yeni toplumun kimliğinin oluşumunu sağlayan çok sayıda yerel kültür, etnik, azınlık ve dinsel grubun özgürce kendini ifade etme olanağı postmodern demokrasi yönetim şeklini selamlamaktadır.586

Demokratik etkileşim, birey, aile, toplumsal yaşam, ekonomi, kültür ve ulus gibi neredeyse tüm alanlarda dünyayı yeniden inşa ederken göçmenler konusunda bazı sorunlarla karşılaşmaktadır. Göçmenlerden liberal demokrasinin yeni alanlarına gelmeleri durumunda kendi kültürlerini geride bırakmalarını, kültürel anlamda bir nevi çırılçıplak soyunarak

“modern”, yeni ve yabancı bir “medeni” dünyaya girmeleri istenmektedir. Bu üstten bakış, ötekiyi küçümseme, rencide etme, farklı kültürleri ve deneyimleri aşağılarken çoğulcu liberal demokrasinin ruhuna da ihanet etmektedir.587 Allain Touraine'ye göre:

Göçmenleri aynı anda 'onlar', 'biz' ve 'ben' diyebilen, yani kültürel miraslarıyla özgür, sorumlu ve yaratıcı eylem iradesine katılım hedeflerini birleştirebilen öznelere dönüştüren kişisel bir tasarıda başlangıç ortamıyla varış ortamı bütünleştirildiğinde yüksek düzeyde demokratik başarı sağlanmış olurlar. Göçmenler kitle içerisinde eridiklerinde değil, ancak ötekiler onların kültürel kimliklerine saygı gösterdiklerinde toplumla bütünleşirler. O zaman aynı topluma aitlik onlara ters gelmez. Bir göçmen ancak olduğu gibi kabul edildiğinde, farklılığı toplumu zenginleştirecek bir şey olarak tanındığında toplumla bütünleşir.588

584 Jacques Ranciere, Dis-Agreement Polıtıcs and Phılosophy, Translated by Julie Rose, London, University Of Minnesota Press, 1999, s. 100.

585 Alain Touraine, Demokrasi Nedir?, Çev. Olcay Kunal, İstanbul, Y.K.Y.,2015, s. 205.

586 Ranciere, Dis-Agreement Polıtıcs and Phılosophy, s. 103,104.

587 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 2006.

588 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 208.

187

Çoğulculuk gerçekliği zemininde inkâr ve asimilasyondan vazgeçip bireysel özgürlüklerin sağlanmasıyla öteki kimliklerin eşit kabulü ve toplumsal bütünleşme sağlanabilir.

Burada öne çıkarılması gereken, bireylerin kendilerine ait bir yaşam tasarısı kurmaya olanak sağlayacak kültürel yapılar arasında ayırım gözetmeyen çoğulcu demokrasi anlayışıdır.589 Demokrasi bireyin hem özgürlüğünü savunur hem de içinde yaşayacağı özgürlük zeminini hazırlamak için temel insan haklarını ihlal eden her türlü kötülük ve zorbalıkla mücadele eder.

Böylece ekonomik, sivil ve siyasal hakların güvenceye alınmasını sağlayabilir.590

Topluma karşı birey, homojenliğe karşı çeşitlilik, kültüre karşı doğa, akla karşı duygu, erkeğe karşı kadın ve uygarlığa karşı yabanıllığı savunan düşünce ve eylemler çoğulcu demokrasilerde hoşgörüyle karşılanır. Farklılıkları yok etmek yerine ortaya çıkarmak, fetih yerine karşılıklı konuşma ve uzlaşma çabası, farklılıklara tahammül ve saygı demokratik çoğulcu kültürün vazgeçilmezidir.591

Liberal demokratik yönetim sisteminde bireysel hak ve özgürlüklerin yanında azınlıkların eğitimi, dil ve kültürlerini koruma, geliştirme, eşit siyasal katılım, bölgesel özerklik, federasyon ve hatta bağımsızlık istekleri şiddet içermediği müddetçe çoğulculuğun tezahürleri olarak hoşgörüyle kabul edilir.592 Kişisel yaratıcılığın, ötekinin özne olarak ortaya çıkmasına zemin hazırlayacak özellikte olmasına özen gösterilir. Özgürlük, eleştirel düşünce, yenilik, farklılıklara açık olma, kişinin cinselliği ve onu o yapan özelliklerinin bilincine varmasını sağlayan tarihsel hafızası için verilecek sonsuz mücadeleyle iktidarın paylaşılmasına çalışılır. Bununla hedeflenen, öteki kültürel kimliklerin birer özne olarak tanınmasıdır.

Dolayısıyla demokratik yönetim, çoğulculuk anlayışını eğitim kurumları, özgür tartışma ve diğer araçlarla egemen kılmaya çalışır.593

589 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 208.

590 Sylvia Chan, Liberalism, Democracy and Development, Cambridge, United Kingdom, Cambridge University Press, 2002, s. 40.

591 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 211.

592 Roland Axtmann, Democracy Problems and Perspectives, Edinburg, Edinburg University Press, 2007, s. 197.

593 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 212,213.

188

Kimliksel nitelikler ve özgürlükten oluşan bireysel öznenin özgürlüğünün karşılığı, kimliğinden vazgeçmek olmamalıdır. Dolayısıyla demokratik kültürün oluşmasında ailenin çok önemli bir fonksiyon yüklendiği kabul edilir.594 Allain Touraine meseleyi şöyle izah eder:

Demokratik kültür, 'bir'leştirmeye yönelik her tür temel ilkenin yadsınmasına, Bir'in ortadan kalkmasına dayanır. Bir son evreye, tanrısal iradenin temel rolüne, ulusal geleneğe, us’a ya da tarihin yönüne inanmaya devem ettiğimiz sürece, hoşgörülü olabilsek de, kamu özgürlüklerini savunabilsek de, demokrat olamayız. Çünkü siyasal tartışmanın sınırlarını zorladığı, her tür tartışmanın üstünde bir takım otoritelerden çıkan temel bir ilkeyle çatışmaya girdiği anlar her zaman olacaktır; işte o anlarda, otoritelere göre, Tanrı'nın ya da birey- üstü bir yurt çıkarının sözünün dışına çıkılmaz. Temel sorunların çözümü bir üst ilkeye, dolayısıyla da toplumsal yaşamda bu ilkeyi temsil edenlerin kararına bağımlılık yoluyla çözümlenirken demokrasiye kısıtlı ve altlık bir alan ayırmak elbette gülünç olacaktır.595

Çoğulcu demokratik bir yapının kurulması ancak tekçi düşüncelerin ortadan kalkmasıyla mümkün olur. Toplumu tek tipleştirerek denetim altına almaya olanak sağlayan bu tür engellerin ortadan kalkması, demokrasinin gelişmesini sağlayan hoşgörü ortamını yaratır.

Böyle bir demokratik alanda ayırım gözetilmeksizin toplumu oluşturan azınlık grupları dâhil tüm bireylere sağlanan özgürlük, eşitlik ve saygı sayesinde devletin gücü karşısında korunaklı alan sağlanmış olur. Demokratik alan, devlet iktidarı ile toplumsal dinamiklerin çoğulluğu arasında her daim gerilim, diyalog ve uzlaşma zeminini ifade eder.596 Karşılıklı tanınma, farklılıklara saygı, her türlü hak ve imkânlardan eşit şekilde faydalanma imkânı demokratik toplumun karakteristik özelliğidir.597

Güç ve iktidarın doğası tahakküme meyillidir. Özellikle denetlenemeyen bir iktidarın otoriter hale dönüşmesi mukadderdir. Demokratik yönetim, birey ve gruplara yaşamlarını

594 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 214.

595 Touraine, Demokrasi Nedir?, s. 216.

596 a.g.e., s. 217,218.

597 Alain Touraine, The Subject Is Coming Back, Springer Science + Business Media, LLC 2006, Int J Polit Cult Soc. 18:199–209 DOI 10.1007/s10767-006-9010-0, s. 274.

189

kurma, kendi varoluşlarını yaratma imkânı sağlarken, denetlenme ve denetleme mekanizmasını etkin kılar.598 Demokratik kültür, ötekinin tanındığı, herkesin yöneten olarak özne ve yönetilen olarak da nesne kabul edildiği güç paylaşımıdır.599 Dolayısıyla demokrasi olarak hakikat ve hakikat olarak demokrasi, bireylerin dünyada olma birlikteliğinden oluşan toplumun öznel ve özneler arası hakikati olarak varoluşun gerçekliğini örtmeye çalışmadan ona hizmet edecek politik sistem, Nancy’nin siyaset düşüncesinin parametrelerini ifade etmektedir.

Çalışmamızın bundan sonraki kısımlarında yukarıda izah etmeye çalıştığımız çoğulcu demokrasi yaklaşımlarını Nancy bağlamında değerlendirmeye çalışacağız. Nancy’nin, bütün düşünce sisteminde önemle üzerinde durduğu husus, çoğulun tekilden önce var olması ve demokrasinin özü olarak çoğulculuk kavramıdır. Bu nedenle çoğulculuk kavramını merkeze alarak Nancy’nin demokrasi yaklaşımını açıklamanın ve temellendirmenin arayışına girişeceğiz.