• Sonuç bulunamadı

1. SİYASET FELSEFESİNDE ÇOĞULCULUK KAVRAMI VE JEAN-LUC NANCY PERSPEKTİFİ NANCY PERSPEKTİFİ

1.2 Nancy'nin Çoğulcu Ontolojisi

1.2.3 Çoklu-Olma Hali

74

75

Topluluğun (ortaklığın-community) kendisi tutarlı olmadan da o topluluğa ait olmak mümkündür. Bunun için Nancy’nin kullandığı kelimeler, birlikte-görünme (co-appearing/compearing), konumlanış “ile”, tekil çoğul ve benzerleridir. Konum-lanış Nancy’nin Varlık’a uyguladığı terimdir. Ona göre mevcudiyetin kendisi konumlanıştır, tekilliklerin aralıklanmasıdır.148 Her konum (position) aynı zamanda konum-lanıştır (dis-position). Her görünüm birlikte-görünmedir.149 Bu varlık’ın ailesini kurar. “Eğer Varlık ile-olmaksa”, öyleyse o “ile-olmasında” Varlık’ı kuran ile’dir; bu ile basitçe bir ekleme değildir.150 Aynı zamanda ile salt bir farksızlığı ortaya koymaz. Çünkü birlikte-görünme basitçe öznelerin birlikte göründüğüne işaret etmez.151

Nancy’nin “konumlanış” derken belirtmeye çalıştığı ne basit bir konumdur ne de yan yana koymadır (juxtaposition). Daha çok, birlikte-(co-) olanın benzersizliğini/eşsizliğini (uniqueness) ve birliğini tanımlar. Anlaşılması gereken, tam da bu “benzersiz birliğin” birlikte- (co-)olarak “tekil çoğul” olarak kurulumudur. Unutulmaması gereken husus, birlikteliğin, ne bir töze sahip olmayı ne de basit bir yan yana konumlama anlamına geldiğidir. Söz konusu birlikte “İle”, soru ya da sorun olan ve bütünlük olmayan bir birliktir. Nancy bunun için uzam metaforunu kullanır. Uzamın/uzayın boşluğu ya da açılışı, mekânsallığı ya da onun birçok uzamlanmaları/aralıklanmaları, bu birlikte görünmemizin yeridir. Uzamda, tekillikler aynı zamanda farklıdır ve ortaklık-içindedirler (in-common). Onları birleştiren, bütünlük olmayan ortak uzamdır.152

Tekilliklerin ile-olma’da sahip oldukları tek nitelik onların ayrılmaları ya da mesafelenmeleridir. İle-olma tam olarak şudur: Varlık veya daha doğrusu olmak, ne varolanların (beings) bir sonuç topluluğu olarak kendisini toplar ne de onların ortak tözü gibi

148 Nancy, Being Singular Plural, s. 14.

149 Nancy, Being Singular Plural, s. 12.

150 Nancy, Being Singular Plural, s. 30.

151 Nancy, Being Singular Plural, s. 59.

152 Domanov, “Nancy ve Badio’da Konumlanış ve Sunum: Çoklu-Olma”, s. 99.

76

kendini paylaşır/bölüşür. Olmak, ortaklık-taki hiçliktir, fakat ortaklıkta olanın konumlandığı ve ölçüldüğü yayılım olarak “hiçlik” “ile-olarak” “ortaklık-ta olan”, olmanın kendi-yanındalığı, kendi geçişliliği tarafından delinmesi olarak olmadır. Bütün varolanlar olarak olmak, onların bireysel ve/ya da ortak kendileri olarak değil, onları mesafelendiren yakınlık olarak olmaktır.153

Yayılmış olarak, tekillikler tözleştirilmemiş ya da bütünleştirilmemiş bu uzamsız uzamda kalırlar. Farklıdırlar, fakat bu farkta aynıdırlar. Herkese ve her şeye uygulanan standart olmayan ortak bir ölçü vardır. Bu ölçülemez tekilliklerinin ölçülebilirliği ve hiçbir şekilde birbirinin yerine geçemeyen kökenler olarak dünyasal bütün kökenlerin eşitliğidir. Bu anlamda mükemmel biçimde eşsizdirler, fakat sadece birbirleriyle eşit oldukları sürece birbirlerinin yerine geçemezler.154 Böylece tekillikler arasında aynı çokluya ait olmaları haricinde başka bir ilişki yoktur.155 Ortak halde bulunan tekilliklerin durumu, bir müşterekliği temsil edecek yapı anlamında değildir. Nancy’nin önceden-verili bir özün saklılığına ve eksik kavramına karşı eleştirisi dokunulmadan kalır. Tutarsız çoklu saklı değildir, sunulmuştur. Nitekim Nancy bu hususu şöyle ifade eder:

Dışa serilmiş olan, yakalanabilen bir şey değildir. Onların sunumu bir “edim” ve “Varlık’ın tanıklığıdır.” Önceden verili olan hiçbir şey böylesi bir topluluğun bir araya gelişini düzenleyemez.156

Benzer düşünceyi Heidegger, zamanın özünde bireyselleşmenin yattığı şeklinde ifade eder. İnsanın varlığının hem kaynağını hem de potansiyelini zamansal mevcudiyetinde bulması gerektiğini belirtir. Ona göre zamansallık, gerçek manada sen, ben, biz şeklindeki tekilliğin kökeni olduğundan tümel bir karaktere sahip olmadığını; sadece tekil olarak insanın kendi

153 Nancy, Being Singular Plural, s. 96.

154 Nancy, Being Singular Plural, s. 75.

155 Domanov, “Nancy ve Badio’da Konum-lanış ve Sunum: Çoklu-Olma”, s. 100.

156 Domanov, “Nancy ve Badio’da Konum-lanış ve Sunum: Çoklu-Olma”, s. 100.

77

varoluşunu anlamlandırma olanağı ya da zeminidir. Zamansallık içinde bireyselleşen insan gibi tüm varoluş zamansal olduğundan tabii olarak tekildir.157

Ait olma biçimiyle konum-lanışın tanımı Nancy’nin kökenlerin çokluğu dediği hususa da olanak tanır. Zorlama, bu çokluktan konuşabilmemize iki yönde izin verir. Öncelikle, her biri radikal değişimini zorlama kudretinde olan farklı olaylar ve onlara sadık özneler durum içindeki farklı alt çokluları kavrar. `İle` bu topluluğu adlandırmaksızın sadece toplayarak yaratır. Fakat seçme sonuçlardan bağımsız değildir. Durumu büyük ölçüde değiştirebilir.

Nancy’nin felsefesinde Varlık’ın kendisi bu seçmeyi ve toplamayı icra eder. Varlık “ile”dir, fakat toplamı zorunlu olarak sadece bir değildir. İkinci olarak, zorlama herhangi bir elemanın türemesiyle kümeye salt ait olması yoluyla durumu değiştirebilme kudretinde olduğunu gösterir. Bu nedenle, hiçbir özdeşlik kesin değildir. Herkes herhangi biri tarafından dönüştürülebilecek bir topluluğa aittir. Başkalarından bağımsız bir özdeşlik yoktur ve bu da kökeni çoklu yapar. Bu yüzden “ait olma” kavramı, Nancy’nin uğraşları içerisinde önemli bir yer tutar. “Temsil-olmayan”, etkin karakter, “önceden-verili öz"ün yokluğu, topluluğun tutarsızlığı gibi “ile ait olma” ilişkisi de kendini temsilsiz sunar. Aynı çokluya ait olma, bu çoklunun bir bütünlük olarak sunulması olmaksızın sunulur.158 Varlık’ın bütün-olmayan karakterinin tanımında Nancy şöyle bir yöntem takip etmektedir:

Birlikte olmak aynı zamanda/seferde olmaktır (zamanın çağdaş belirlenmesinin kendisi olan aynı yerde olmaktır).159 Önemli olan bu aynı zamanın başka zamanla, geçmiş ve gelecekle kuşatılmış olmasıdır. Varlık, tutarlı değildir çünkü sürekli yaratılmaktadır. Anlam, (Nancy’ye göre her zaman ortak olan) hiçbir zaman “tanımlanamaz”. Konum-lanış basitçe bir farklılaşma değildir. Bir fiildir, zamansaldır: “olmak tutarlılığın ismi değildir; o konum-lanış fiilidir.160

157 Martin Heidegger, The Essence of Human Freedom: An Introduction to Philosophy, İng. Çev. Ted Sedler, , Londra, Continuum Press, 2002, s. 90.

158 Domanov, “Nancy ve Badio’da Konum-lanış ve Sunum: Çoklu-Olma”, s. 101.

159 Nancy, Being Singular Plural, ss. 60-61.

160 Nancy, Being Singular Plural, s. 96.

78

Konumlanış fiili olarak birlikte görünüş, Varlık’a gelmedir, aniden gelen karaktere sahiptir. “Varlığın özü, darbenin/vuruşun şokudur. Her bir seferinde Varlık, Varlık’ın vuruşudur (bir çarpma, patlama, atım, şok, tıklama, bir karşılaşma, bir erişimdir). Bunun sonucunda, o hep ile’nin bir makamıdır/vuruşudur. Tekiller, bu birlikteliğin ne bir toplam ne bir kaynaşma, ne bir toplum ne de bir topluluk/ortaklık olduğu yerde, tekil olarak buluşurlar.

Tekillerin birlikteliği tekilliğin kendisidir. Bu birliktelik, onları aralıklı kıldığı ölçüde bir araya getirir. Onlar birleşmiş olmadıkları ölçüde bağlıdırlar.161

İle-olma aynı zamanda bütünlük olmayan, önceden verili herhangi bir özü ön-varsaymayan tekilliklerin anlık kümelenmesidir. Varlık’ın bu anlık/aniden karakteri bütünleştirmeye direnir. Bütünlük her şeyden önce zamansaldır. Her kipi/moment, Varlığın darbesine/vuruşuna karşı savunmasızdır. Bu durum, özün zamansal durağanlığını yıkan husustur.162 Nitekim görünüş teorisini tartışırken Nancy, görünüşle ilgili genel öncülleri eleştirir. O, kötü ve iyi görünüşler arasında ayırım yapmaya izin veren saklı boyutu ön varsayar.163 Çünkü Nancy için görünüş sadece kendisine gönderme yapar. Bu durum, Nancy’nin temsil modelinden vazgeçmesine neden olur. Bir imge içinde verili olmayan hiçbir sunum; bir diğerine mevcut olmayan hiçbir ‘mevcudiyet’ yoktur.164 Birlikte görünüşün kendisi, bir görünüş olmasının nedenidir. Her toplum kendi kendisinin görünüşünü verir ve kendini görünüş olarak verir.165 Görünüşün kendisi sadece kendilerine gönderme yapan çoklu tekilliklerin haricinde hiçbir şeyin ikamet etmediği birlikte-görünmenin bir sahnesidir.

Toplum’un kendi-nde-varlığı, birlikte-varoluşların birlikte-varoluşunun çapraz-gönderimi ve ağıdır.166

161 Nancy, Being Singular Plural, s. 33.

162 Domanov, “Nancy ve Badio’da Konum-lanış ve Sunum: Çoklu-Olma”, s. 102.

163 Nancy, Being Singular Plural, s. 68.

164 Nancy, Being Singular Plural, s. 68.

165 Nancy, Being Singular Plural, s. 69.

166 Nancy, Being Singular Plural, s. 69.

79

Zamansallık ve edimsellik üstüne yapılan vurgu Nancy’nin etik anlayışının da karakteristiğidir. Biz düşüncesi, temsili düşünce yani bir idea, bir nosyon ya da bir kavram değil, bir praxis ve ethos olup birlikte-görünmenin sahnelenmesi olarak kabul edilir.167 Birliktelik ya da birlikte görünmeyi olumsal kılan praxsis önceden verili ve önceden varolmuş olan her şeyden bağımsızdır. Çünkü varoluşta hiçlik, varlık’tan önce vardır (pre-exists) ve her türlü varoluşun zemini olarak kabul edilir.168

Kökenlerin çokluğu, Nancy’nin felsefesinde bütünlüğe engel olarak kabul edilen diğer bir konudur. Köken bir bakış değildir, onun paradigması daha çok sestir. Sadece anlam ya da dünya vardır, herkes sesini yükseltebilir ve bu anlamın çalışmasına katılabilir. Çünkü ile-olmak sadece karşılıklı anlam yaratmaktır.169 Üstelik bu yükseltme ve dolaşımın kendileri anlam yaratır. Paylaşılmayan hiçbir ses yoktur. Bu nihai bir dilin olmamasının, fakat bunun yerine dillerin, kelimelerin, seslerin, kökensel olarak seslerin tekil bir paylaşımının olmasının nedenidir.170

Nancy, genel olarak varolanlar arasındaki karşılıklı ilişkilerden meydana gelenin bir tür birlik olduğunu söyler. Bu birlik, ne varolanların ne onların birliklerinin ne de herhangi bir ilkenin ön-varoluşunu önceden kabul eder. Bu ilişkiler Nancy’nin yazılarında dokunma, anlam paylaşımı, sınır, birini diğerine sergileme ve benzeri şekillerde görünür. Bu, en genel formunu anlayabildiğimiz kadarıyla konumlanışta alır. Bu aynı zamanda Tekil Çoğul Olma’da Nancy’nin ontolojisine temel olarak seçtiği “ile” veya “birlikte” olmadır.

Konumlanış, tekilliklerin dağılımıdır. Kuram ya da imleyenler düzeyinde ilişkilerin dağılımı vardır. Standart olmayan modeller olanaklıdır. Üstelik bir modele karar versek bile, modelimizin öğeleri olmayan çokluların var olduğunu görürüz. Başka bir ifadeyle ilişkilerimizi

167 Nancy, Being Singular Plural, s. 71.

168 Nancy, Being Singular Plural, s. 29.

169 Nancy, Being Singular Plural, s. 83.

170 Nancy, Being Singular Plural, s. 85.

80

bir anda ve her zaman için asla belirleyemeyiz/sabitleyemeyiz, çünkü başkaları ile ilişkileri kararlaştırılmamış kalan ama varolmayan [sunulan ama sayılmayan] çoklular vardırlar.171 Bu nedenle konumlanış iki seviyede işler. Genel anlamda bunlar arasındaki en önemli fark, ilkinin tutarlı çoklularla (ilişkiler kümesi, kuram veya görünüş) neticelenmesiyken ikincisinin tutarsız çoklular ürettiğidir. Nancy için, dağılımın ilkesel paradigmalarından birisi yazma ve bir yapıtı paylaşmadır. Tekil Çoğul Olma’da Varlık ve dili doğrudan bir araya gelir. Varolanlar gibi kelimeler de birlikte görünür. Bir kelime sadece tüm diğer kelimeler arasında bir kelimedir ve konuşulan kelime bütün konuşmanın “ile”sinde sadece olduğu şeydir. Dil özsel olarak

“ile”dir.172 Ontolojinin kesinlikle dile indirgenemeyeceğini belirten Nancy, konuyla ilgili olarak, Varlık sadece bir kelime olduğu anlamına gelmez173 tespitinde bulunur.

Nancy, konumlanışı tutarlı olarak düşünmez, çünkü bu husus, varlığın kabul edilemez bütünlüğü anlamına gelmektedir. Fakat o, tutarsız olarak da düşünülemez aksi takdirde onun ansızın gelen ve olumlayıcı karakterini kavranamaz hale getirir.174 Bu hususu daha yakından incelemek için Tekil Çoğul Olma’yı temellendiren “ile” veya “birlikte” olmanın bedenler üzerinden nasıl anlaşılması gerektiğine geçelim.